Turkish Studies -
International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 7/3, Summer 2012, p. 759-780, ANKARA-TURKEY
ESKİ KİMYADA KİBRÎT-İ AHMER TERİMİNİN KLASİK TÜRK
ŞİİRİNE YANSIMALARI
Mehmet Korkut ÇEÇEN
*
ÖZET
Madenlerin oluşumu eski kimyanın önemli konularındandır.
Madenler yer altında binlerce yıl bekleyerek meydana gelir. Eski
kimyacı, çeşitli kimyasal işlemlerle bu uzun süreyi kısaltarak
madenlerin oluşumunu hızlandırmayı amaç edinmiştir. Buna ilave
olarak eski kimyacılar maddelerin birbirine dönüşebileceğine
inanıyorlardı; özellikle sıradan madenleri en değerli maden kabul edilen
altına dönüştürmeye çalışıyorlardı. Bu dönüşüm düşüncesinin
temelinde bazı kuramlar yer almaktaydı. Dört unsur kuramı, kükürt-
cıva kuramı ve iksir kuramına göre bir maddenin başka bir maddeye
dönüşebilmesi mümkün idi. Bu dönüştürme işleminde kullanılan
maddelerden biri olan kibrît-i ahmer, kadim kültürlerden bu yana
altına dönüştürme gücü olduğuna inanılan, nadir ve çok değerli bir
iksir olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte gerek bir iksir olarak
kabul edilen kibrît-i ahmer ve gerek kimyaya ilişkin bazı kavramlar
maddi değer ve anlamlarının dışında zamanla mecazi, sembolik ve
mistik anlamlar da kazanmıştır.
Tasavvufta kimya, olgunlaşmayı ve mükemmelleşmeyi ifade eder.
Tasavvufun kimya dilini kullanmasından dolayı, zaman içerisinde
mutluluğu elde etmek anlamına gelen “kimyâ-yı saâdet” gibi yeni
kavramlar da oluşmuştur. Kibrît-i ahmer sözü ise kıymetli ve nadir
bulunan varlıkları ifade etmede kullanılır. Dönüştürme ve mükemmel
kılma gücü de olan kibrît-i ahmer, kazandığı tasavvufi anlamlarla klasik
Türk şiirinde işlenmiştir.
Bu çalışmada eski kimya ve kibrît-i ahmer hakkında kısaca
bilgiler verilmiş, divanlarda geçen kibrît-i ahmer ile ilgili beyitler
değerlendirilerek söz konusu terimin klasik Türk şiirindeki
kullanımlarına dikkat çekilmiştir.
Anahtar Kelimeler: kibrît-i ahmer, iksir, kimya, altın, klasik Türk
şiiri
*
Yrd. Doç. Dr. Aksaray Üniversitesi Sabire Yazıcı Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, El-mek:
mkorkutc@gmail.com
760
Mehmet Korkut ÇEÇEN
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 7/3, Summer, 2012
REFLECTIONS OF THE TERM KİBRİT-İ AHMAR FROM FIELD
OF ALCHEMY ONTO CLASSICAL TURKISH POETRY
ABSTRACT
The formation of metals is an important subject of alchemy.
Metals take thousands years to form. Alchemists aim to accelarate the
time naturally required for this formation. In addition, alchemists
believed in the fact that materials could be transformed; their special
efforts were devoted to transform base metals into gold which is
considered to be the most precious metal. On the basis of this
transformation thought, there were certain underlying theories.
According to the four elements theory, sulfur-mercury theory and elixir
theory, transformation of a metal kind to another was possible. Kibrit-i
ahmar is one of the materials that was used in this transformation and
since ancient civilisations it has been believed to be an invaluable and
very rare elixir. Through time, kibrit-i ahmar which was regarded as
elixir and some concepts in alchemy have gained figurative, symbolic
and mystical meanings that do not stem from their actual value and
meaning.
In Sufism, alchemy represents reaching maturity and perfection.
Due to the fact that Sufism uses the language of alchemy, a concept
has evolved in Sufism to refer to state of reaching hapiness: “alchemy of
hapiness”. The term of kibrît-i ahmar symbolises rare and valuable
beings. As an object of transformation and perfection, kibrît-i ahmar
has been adopted in classical Turkish poetry with its mystical
meanings.
In this piece of work, brief information on alchemy and kibrit-i
ahmar has been presented. The beyits in divans which have contained
the term kibrit-i ahmar have been evaluated and via this evaluation use
of the term kibrit-i ahmar in classical Turkish poetry have been
highlighted.
Key Words: kibrit-i ahmar, elixir, alchemy, gold, classical Turkish
poetry
Giriş
Eski kimya
1
ya da Arap dilindeki karĢılığıyla el-kîmiyâ, madeni cevherlerin hassalarını
değiĢtirmenin yolunu gösteren ilim (Tarlan 1934, 6) veya madenleri birbirine tahvil etmekte
kullanılan cevher/iksir anlamında kullanılır (Wiedemann 1977a, 374). Bir rivayete göre kimya
Grekçede eritmek anlamına gelen “khymeia”dan türemiĢtir ve altın, gümüĢ eritme sanatını ifade
1
“Eski kimya” sözü, bazı kaynaklarda simya sözcüğü ile karĢılanmaktadır. Simya her ne kadar eski kimya yerine
kullanılsa da bazı metinlerde simyanın büyü ile iliĢkili olduğu ve kimyadan tamamen farklı olduğu anlatılmaktadır
(Levend 1984, 195). Ayrıca simya sözcüğü, Batı dillerinden alchemy, alchemie vb.nin karĢılığıdır ki bunların aslı Arapça
“el-kîmiyâ”dır. Dolayısıyla benzer Ģekilde Türkçeye geçen “kimya” sözcüğünü kullanmak bize göre daha makuldür.
Ayrıca A. Avni Konuk, tercümesini ve Ģerhini yaptığı Tedbîrât-ı İlâhiyye‟de eski dönem kimyası ile modern kimyayı
ayırt etmek için “kimya-yı atîk”, “kimya-yı cedîd” sözlerini kullanır ve bu konuda ayrıntılı bilgiler verir (Konuk 2004,
393-399); İslam Ansiklopedisi‟nde “Al-Kîmiyâ” maddesi, “Eski Kimya” olarak tercüme edilmiĢtir (Wiedemann 1977,
374-384). Bu nedenlerle çalıĢmamızda, simya yerine “eski kimya” sözünü tercih ettik ve çalıĢmada geçen kimya sözcüğü
ile de eski kimyayı kastettik.