Manateist inançlarda UIQhiyet Anlayışı
123
Tanrı'ya dair bu nitelendirmenin bizzat Platon 'a ait olduğu varsayımında o, ölümsüz
ruhtan söz ederken hem ruhun hem de Tanrı'nın bazı niteliklerini zikretmiş olmakta�
dır. Yine o, Philebos adlı başka bir eserinde Sokrat ile Protarkhos'u/konuşturur. Bu
konuşmada Sokrat. yaratanın, meydana gelenden daima önce geldiğini, sonuç itiba�
rıyla meydana gelenin sona kaldığını, dolayısıyla bunların aynı şeyler olmadığını; birin�
cisinin sebep, ötekinin ise, varlık haline geçişinde bu sebebe bağlı olan şey olduğunu
ve birincisinin sonsuz, ikincisinin ise sonlu olduğunu ifade eder.lo Onun bu ifadelerin�
den yaratıcı konumunda olan Tanrı'nın sonsuz; yaratılmış olan alemin ise sonlu oldu�
ğu ve alemin kıdemi görüşünü benimsemediği anlaşılmaktadır. Ne var ki o, mezkOr
ifadelerin hemen akabinde sonsuz olan Tanrı ile sonlu olan alemin karışımından mey�
dana gelen üçüncü bir kategoriye, en sonunda da bu karışma ile bu meydana gelme�
nin sebebi olan dördüncü kategoriye yer vermektedir. Protarkhos'un, Sokrat'ın bu
dörtlü kategorisini doğruladığı ve Platon 'un da buna herhangi bir itirazda bulunmadığı
göz önüne alındığında, onun bu düşünceleri benimsediği anlaşılır.
Platon'un ifadesine göre alem, duyulur alem ve ideler alemi olmak üzere ikiye
ayrılır. ideler alemi akılla kavranan gerçek alem veya hakikatler alemi; duyulur alem
ise, duyularımızın bize bildirdiği gölgeler alemidir.ll ideler aleminde iyinin, güzelin,
eşyanın asılları veya örnekleri vardır.ll Nesnelerin ilk örnekleri (paradeigmatal olan
ideler;l3 sürekli oluş halinde olan ve devamlı değişen duyular alemine karşın daimI.
değişmeyen , yok 0lmayan,24 kandırılmayan, herkese iyilik eden (" 'l en güzel ve en
doğru varlıklar ve aynı zamanda tanrılardır.ı' Nous/Evrensel Akıl ya da Tanrı bu ilk
örneklere bakarak yeryüzündeki nesneleri yaratmıştır. Dolayısıyla gördüğümüz nesne�
ler bu ilk örneklerin kopyasıdır.l6
Platon , Cumh uriyet adlı eserinde "ideler İdesi" veya kısaca " ide" diye adlandırdı�
ğı Tanrı 'nın genel olarak sıfatlarından söz ederken, O'nu mutlak kudret, hayat. irade
ve ilim/akl gibi sıfatlarla nitelemektedirY Fakat onun burada, inayetITanrı 'nın ifgisi ko�
nusu üzerinde çokça durmasına karşın .. ki kanaatimizee inayet kesinlikle i1me delalet
eder-, açıkça ve doğrudan ilm�i ilahı konusunu ele almadığı görülür. Onun halk ve
tekvine/yaratmaya sıkça yer verdiği "Timaios" kıssasında ise ulOhiyet kavramının Tan�
rı'nın ilimle ilişkisi açısından açıkça işlendiğine şahit olunurY
Platon'un yukarıdaki görüş ve ifadelerine bakıldığında onun bazen tekil olarak
"Tanrı"dan,29 bazen da çoğul olarak " tanrıfar"dan söz ettiği görüıür.30 "Tanrıfar"dan söz
etmesi dikkate alındığında onu politeist/çok tanrıcı saymak mümkündür. Ancak ona
göre bu tanrılar; en yüce, ezell ve ebedi olan , evreni yaratan, ona hükmeden ve akılla�
LO Platon. Pfıilebos. MEB, istanbul 1 943. s. 39.
I I
Eflatun . Timaios, çev. Erol Güney v e Lütfi Ay, istanbul 1 989, s. 2 9 ; Fahrettin Olguner, Batı ve islam Dünyası'nda
Erlatun'un Timaios
'
u, Konya 1 990,
s.
2 ; Mahmud Ebu'l-Feyz el-MenOli. Terılirülü'l-Feldsire, Kahire 1 970,
s.
89.
II
Hüsameddin Erdem. ilkçağ Felsefesi Tarirıi
.
Konya 1 993.
s.
1 08-9.
l3
Macit Gökberk. Felsere Tarifıi. istanbul 1 998. s. 64 .
24
MenOrı. Terılirüı. s. 89.
2S
Olguner. "Erlalun". DiA. istanbul 1 994.
X.
47 1 .
26
Eflatun. Timaios. s. 29; Gökberk. Felsere Tarirıi, s. 64.
21
M. A. Abdülkadir, el-i1mü'l-i/lifıi ve Asaru!ıu ri
'
I-Fikri ve'INliki',
yy., 1 986,
s.
55-56 (Plato, Timaeos,
p.
446 Gread
Books of the Western World 7'den naklen).
ıa
M . A. Abdülkadir, el-i/mü'I-i1iifıi. s. 59.
29
Platon , Timaios'un birçok yerinde "Tanrı"yı tekil olarak kullanır. Bkz. s. 27, 3 1 , 32, 35, 36, 48, 49, 56
.
.
.
30
Platon yine yukarıdaki eserinde "tannlar"dan da sıkça bahseder. Bkz. s. 1 9, 27, 30, 46, 47, 53, 58.
124
Hasan Hüseyin Tunçbilek
rın kavrayamadığı Allah anlamında Demiourgos/Sani' tarafından yaratllmışlardır.31 Bu
durumda Platon 'un "tanrılar"dan söz etmesini, içinde bulunduğu toplumun çok tanrı
cılığına taviz vermiş olmasına'l veya toplumun resmı politeizmine ters düşmeme
düşüncesine sahip olmasına bağlamakB mümkündür. Aslında ona göre yaratıcı ve
gerçek olan Tanrı tektir. Fakat Weber'in vurguladığı gibi, tam anlamıyla gerçek Tanrı
olarak kabul etmiş olduğu bu Tanrı da mutlak görünmemektedir; çünkü bu Tanrı
varlıkları yaratırken ezell ve ebedıye bakıyor ve onu eserine örnek olarak alıyor.
Binaenaleyh ezell ve ebedı ide'dir, iyi'dir. Şu halde nasıl ki kopyacı taklit ettiği örneğe
bağlı kalıyorsa, yaratıcı da ide'ye bağlı kalmaktadır. En Yüksek ve Mutlak Varlık olması
için örneğinin aynı, yani ide 'nin kendisi, kişileşmiş iyi olması gerekir. "Bir modele göre
çalıştığı kabul edilen Demiourgos, yaratıcı ve yaratılanın modelinde birleşmektedir.
Burada Tanrı ile ide aynıleşir; çünkü ide de, Tanrı da tesir eden, şekil veren, yaratıcı
olarak düşünülen şeydir. Böylece Demiourgos ile ide'nin bir ve aynı olduğu, Platon 'un
iyi 'ye ve En Yüksek Varlık'a vermiş olduğu sıfatlardan açıkça anlaşllmaktadır. .. "34
Platon'un sözlerini açıklamaya çalışan bazı yazarlar, onun sanatlı bir üslOpla
farklı durumlarda farklı ifadeler kullandığını, ancak bununla farklı şeyler söylemek
istemediğini ileri sürmektedirler. Onlara göre Platon'un kullandığı Tanrı ile ide kelime
leri birbiriyle uyum arz eden eş anlamlı iki kelimedir. O bunları kullanırken bir tek an
lamı kastetmektedir.35 Kanaatimizce Platon'un sözlerini şerh eden bu yazarlar, ona ait
açık ve net metinlerin şahadetine dayanmaktan daha çok, onun görüşlerini etüt eden
lerin verdikleri bilgilere dayanarak, söylemediği şeyleri ona nispet etmiş veya onun
sözlerini monoteizme götürecek şekilde yorumlamış ve sonuçta onu katıksız bir mo
noteist gösterme yanlışına düşmüşlerdir. Bu nedenledir ki, bazıları onun "tanrılar"dan
söz etmesini bulunduğu toplumun inancına veya resmı politeizmine ters düşmeme
düşüncesine bağlarken, kimileri de onun tıpkı içinde bulunduğu toplum gibi puta
tapan politeist biri olduğunu, ancak antropomorfik Tanrı anlayışıyla bazı bid 'at ve
hurafeler hususunda topluma karşı çıktığını ifade ederler. Kaldı ki onun ideler teorisiy
le ulOhiyet arasındaki gerçek ilişki de bilinmemektedir. Weber'in ve bazı şarihlerin
zorlamalarla Platon 'un ide'si ile Tanrı 'sının bir olduğunu ifadeye çalışmaları da kanaa
timizce yanlış bir yaklaşımdır. Zira Weber, bir taraftan "Tanrı ve ide Platon 'da o kadar
birleşmektedirler ki, bazen Tanrı ide'den, bazen ide, her şeyin ezelı ve ebedı kaynağı
olan Tanrı 'dan çıkar. Eğer Tanrı ide'nin bazen aşağısında, bazen yukarısında gibi gös
teritiyorsa , bizim için ortasını almaktan ve Platon 'un Tanrısı'nın ne ide'den aşağı, ne
ona üstün olduğunu, ama onunla bir olduğunu söylemekten başka yapacak bir şey
yoktur" derken36 ve Platon 'un açıkça ifade etmediği şeyleri ona nispet ederken, diğer
taraftan Platon 'a göre maddenin cisim olmadığını, fakat ide'nin şekil verici etkisiyle
cisim olabileceğini, Tanrı 'nın yaratmasının söz konusu olmadığını söylemektedir.37 Bu
durumda Platon'a göre yaratma etkilernek olup, Weber'in tespitine göre bu etki ide'ye
nispet edilmektedir. Peki nasıl oluyor da etki eden ide ile, yaratmak bir tarafa, etki bile
3 1
Eflatun, Timaios, 5. 3 1 -32, 47-48.
32
Alfred Weber, Felsefe Tarifıi, çev. H . Vehbi Eraıp, İstanbul 1 998,
s. 56; Olguner, "Efiatun", DİA, X, 47 1 .
33
Olguner, "Efiatun", DİA, X, 4 7 ı.
34
Weber, Felsefe Tarifıi, s. 56-57, Erdem, illiçağ Felsefe Tarifıi,
s. i 09- i O.
35
Ahmed Emin ve Zeki Necib, Kıssatü'I-Felsefeti'I-Yunılniyye, Kahire 1 949, s. 1 68-69.
36
Weber, Felsefe Tarifıi, s. 57.
J
7
Weber, Felsefe Tarifıi, s. 60.