Yrd. Doç. Dr. Mustafa YÜCE
| 111
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 2, 2013-----------
İNANÇ-AHLAK İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA
İMAN, İSLÂM VE İHSAN KAVRAMLARI
Mustafa YÜCE
Özet
Müslümanın, dünya ve ahiret mutluluğuna ulaşmasında en önemli
husus ‚iman‛dır. Bireyin imanı hem iç hem de dış dünyasında
özümseyip onunla bütünleşmesi, imanın keyfiyetini doğru bir şekilde
kavramasıyla mümkündür. Bu da, iman, islam ve ihsan kavramlarının
bir bütün olarak ele alınmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Söz konusu
kavramlar arasındaki ilişkileri doğru olarak tespit edebilmek için bu üç
kavramın mahiyetini irdelemek gerekir. Böylelikle dinin doğru bir
şekilde anlaşılmasına ve inanç-ahlak irtibatının kurulmasına katkı
sağlanmış olacaktır.
Anahtar Kelimeler: Kur’ân, İman, İslam, İhsan, Ahlak, İlişki.
***
In the Context of Belief-Moral Relation, Concepts of Faith, Islam
and Ihsan
Abstract
For a Muslim, it is possible to reach to the happiness of the world
and hereafter by means of ‚faith‛. An individual’s consolidation and
internalization of the faith both in his interior and external worlds is
related to his proper grasp of the quality of the faith. Therefore, this
makes it inevitable to approach the concepts of faith (iman), Islam and
Yrd. Doç. Dr., Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Kelam Anabilim Dalı
Öğretim Üyesi.
112 |
İnanç-Ahlak İlişkisi Bağlamında İman, İslâm ve İhsan Kavramları
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 2, 2013-----------
ihsan as a whole. Determining the system of the relationship between
these mentioned concepts properly is possible by scrutinizing the essence
of these three concepts. Thus, this will be a contribution to the proper
understanding of the religion and grasping the relationship between the
faith-moral.
Key Words: Qur’an, Faith, Islam, Ihsan, Morals, Relationship.
GİRİŞ
Kur’ân’da yer alan kavramların bir bütünlük içerisinde
işlenmesi, dinin doğru bir şekilde anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.
Tarihi süreç içerisinde kavramların birbirinden bağımsız olarak ele
alınması, iman ve islam odaklı bazı önemli tartışmaları beraberinde
getirmiştir. Bu da ahlakın göz ardı edildiği bir din anlayışının ortaya
çıkmasına sebep olmuştur. İman konusu, kelam ve akâid kitaplarında
yer almış, Müslümanın hangi durum ve şartlarda mü’min sayılacağı
veya imandan çıkacağı ele alınmıştır. Konu, meseleyi tahlil etmekle
birlikte daha çok netice cümleleri ile incelenmiş, bazı eserlerde ise
kısmen fetva şeklinde ele alınmıştır. Bu durum, ihsan’ın dikkate
alınmadığı bir iman anlayışını beraberinde getirmiştir.
Mü’min için ideal olan ve arzulanan hayat, dinin inanç ve amelî
yönünü kaynaştıran, onları bir bütünün birbirinden ayrılmaz iki
parçası olarak gören bir yaşamdır. İman, insanın bütün yönleriyle
ilişkilidir. İmanın kâmil manada kendinden bekleneni yerine
getirmesi, onun ilişkili olduğu hakikatlerin gerçek anlamda
yaşanmasına bağlıdır. Diğer bir ifade ile imanın sadece bir kalp ameli
olarak kalmaması, beden ve dil ile de ilgili olan hakiki fonksiyonunu
eda etmesi, bütün inceliklerinin değerlendirilmesi ile mümkün olur.
Bundan dolayı iman, islam ve ihsan kavramlarının bir bütün olarak
ele alınması ve inanç ile ahlak arasındaki irtibatın ortaya konulması
gerekmektedir.
Tarihi süreç içerisinde Kur’ân’daki bazı kelime ve kavramların
Müslümanlar tarafından özüne uygun olmayacak bir şekilde
algılandığı görülmüştür. Kur’ân’daki kavramsal yapının yaşayan dile
Yrd. Doç. Dr. Mustafa YÜCE
| 113
-----------Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, cilt 15, sayı 2, 2013-----------
intikal ettirilememesi, zaman içinde değiştirilmesi, basitleştirme ve
ihmaller yoluyla bozulması İslam medeniyetinin gerilemesinde etkili
olmuştur.
1
Bu çelişkileri ortadan kaldırmak için Kur’ân’da ifadesini
bulan temel kavram sistemini anlamak, gerçekliğe bu kavramlar
sisteminin kazandırdığı açıdan yeniden bakmak ve onu olduğu gibi
görmeye çalışmak gerekir.
2
Kavramlar, zaman içerisinde anlam değişimine uğramadan
veya ekollerin mezhepsel fikri süreçlerinin sistematiği içerisinde
anlam genişlemesi veya daralmasına maruz kalmadan ya da
psikolojik ve sosyal olaylar ile milletlerin kurdukları medeniyetlere
bağlı olarak ortaya çıkan çeşitli faktörlerin etkisiyle muhteva
değişimine uğramadan önceki semantik anlamlarını yansıtabilirler.
3
İslâmî gelenekte tarihi süreç içerisinde bazı kavramlarda semantik
kaymalar veya anlam değişmeleri olmuştur.
4
Bu anlam kaymaları,
ayetlerdeki anlam çerçevesinden uzaklaşma olabilir. Bu durumda
meydana gelen değişmenin tespit edilmesi ve Kur’ân’a isnat
edilmemesi gerekir. Mesela bir Kur’ân kavramı olan ‚fâsık‛,
1
Abdurrahman Kasapoğlu, ‚Kur’ân’ı Anlamada Semantik Yöntem‛, Hikmet
Yurdu, Yıl. 6, c. 6, s. 11, Ocak-Haziran 2013/1, s. 113.
2
Şakir Kocabaş, İslam’da Bilginin Temelleri, İz Yayınclık, İstanbul 1997, ss. 9-11.
3
Semantiğin (ilmü meâni’l-elfâz) özellikle yöntem açısından iki türü vardır.
Birincisi artzamanlı semantik, diğeri de eş zamanlı semantiktir. Artzamanlı
semantiğe, geleneksel, gelişmeli, tarihi ve diachronic semantik isimleri de
verilmektedir. Tarihi süreç göz önünde bulundurularak kelimenin anlam
değişmelerini ve gelişmelerini tespit etmeye art zamanlı semantik denir. (Bkz.:
Enis, İbrahim, Delaletü’l-elfâz, Kahire 1992, s.7; Doğan Aksan, Anlambilim ve Türk
Anlambilimi, Ankara 1978, ss. 27-44.) XX. Yüzyılın başlarında semantik denilince
artzamanlı semantik anlaşılmaktaydı. F. De Saussure artzamanlı ve eşzamanlı
semantik ayrımını yapmış (Bkz.: Doğan Aksan, Her Yönüyle Dil (Ana Çizgileriyle
Dilbilim), Ankara 1998, III, 142; Mücâhid, Abdülkerim, ed-Delâletü’l-luğaviyye,
Amman ts, ss. 14-15.) ve O’nunla beraber eşzamanlı semantik önem kazanmıştır.
Eş zamanlı semantiğe synchronic ve modern semantik ismi de verilir. Eşzamanlı
semantik, anlamın, hâlihazırda, belirli bir zaman diliminde veya belirli bir
bölgeyi kapsayacak şekilde araştırılması demektir. (Bkz.: Toshihiko Izutsu,
Kur’ân’da Allah ve İnsan (trc.: Süleyman Ateş), Yeni Ufuklar Neşriyat, İstanbul ts.,
ss. 48-49.)
4
Ebû Ûde, Ûde Halil, et-Tatavvuru’d-delâlî beyne luğati’ş-Şi’ri ve luğati’l-Kur’ân,
Ürdün 1985, s. 45; Doğan Aksan,
Anlambilimi ve Türk Anlambilimi, Ankara 1978,
s.118.