Cüneyt ÖZ
120
Antikçağda tiyatro kültürü, farklı birçok sanat dalı gibi, kökenini ilkel çağlardaki dinsel tören ve
ritüellerden alarak gelişmiş ve zaman içerisinde bağımsız bir sanata dönüşmüştür. Tiyatro
1
, ilk
olarak seyirci ve oyuncularla sınırlandırılmış herhangi bir mekânda oynanan oyun iken, daha
sonra sıkıştırılmış toprak tabanlı düz bir alan olan orkestra, bunun etrafındaki yamaçlara
yerleştirilen ahşaptan oturma sıralarının (ikria) olduğu theatron
2
ve yine ahşaptan yalın bir skene
yani sahne binasının yer aldığı mimari bir yapıya dönüşmüştür
3
. Kısaca tiyatronun gelişimini
Bieber’in şu sözleri ile özetleyebiliriz; “
Orkestra Arkaik Çağ’da; theatron, tiyatronun son olgunlu-
ğuna eriştiği Klasik Çağ’da (MÖ V. ve IV. yüzyıllar)
oluşturulmuştur. Sahneyse (skene), alışıla-
gelmiş biçimini ancak geç Klasik Çağ’da almıştır… Gelişmesi Hellenistik Çağ’da olmuştur. Akılda
tutulması gereken en önemli nokta, Klasik Çağ’da yükseltilmiş bir sahnenin bulunmadığıdır”
4
.
Hellen tiyatrosunu esasen üç ana unsur oluşturmaktadır:
Orkestra,
theatron (cavea) ve
skene
(sahne). Hellence “orkhesis” yani “dans edilen bölüm” anlamına gelen orkestra, Hellen tiyat-
rolarının erken dönemlerindeki en önemli bölümüdür. Ancak Roma tiyatrolarında proskenion ve
sahne, orkestranın yerini ele geçirince
5
orkestranın önemi azalmış
6
, skene orkestradan daha
önemli hale gelmiştir
7
. Theatron ise oyuncularla seyircileri buluşturması nedeniyle tiyatroların
vazgeçilmez unsurlarındandır. İlk olarak ahşaptan yapılan oturma sıraları, MÖ V. yüzyılın yarısın-
dan sonra yerini taştan oturma sıralarına bırakmıştır
8
. Tiyatronun ana unsurlarından üçüncüsü
olan skene ise ilk olarak yalın bir yapıdayken, tipik şekline MÖ II. yüzyılda kavuşmuştur
9
. Roma
tiyatroları ise Hellen tiyatrolarını model almalarına karşın belirgin farklara sahiptir. Roma tiyat-
rosu, cavea ve sahne binasını kesintisiz çevre duvarıyla birleştirerek bir araya toplayan, temelde
tek bir mimari yapıdan oluşmaktadır
10
. Bu tek yapısal düzenlemeyi sağlayabilmek için cavea ve
orkestra yarım daire şeklinde planlanmış ve eski önemi kalmayan orkestra
11
, gösterilerin yapıl-
dığı alan yerine önemli kişilerin oturtulduğu koltukların konulduğu mekân haline gelmiştir
12
.
Mimari yapı olarak tiyatronun doğuşunda önemli rol oynayan bu üç ana unsur (
orkestra,
theatron, skene), yıllar boyu ihtiyaç ve teknik gelişime göre çeşitli mimari eklemelerle onarımlar-
dan geçmiş, günümüze kadar ayakta kalmış olanların halen kullanılabildiği gelişmiş tiyatroların
yapılmasına kaynak teşkil etmiştir.
Antikçağdaki tiyatrolar üzerine son yıllarda yapılan akustik incelemeler
13
dışında, geçmişte
1
Tiyatro kelimesi Hellence’de “seyirlik yeri” anlamına gelen “theatron” sözcüğünden türemiştir (Boyacıoğlu
2004, 206; Knapp 2007, 24).
2
Theatron kelimesinin kökeni hakkında bk. Vovolis 2011.
3
Wycherley 1991, 143-145.
4
Wycherley 1991, 148.
5
Wycherley 1991, 148.
6
Roma Dönemi’nde orkestranın etrafının duvarlarla yükseltilip, hayvan dövüşleri, sirk gösterileri ve gladyatör
dövüşlerinde arena olarak kullanıldığı bilinmektedir (Özdilek 2011, 225-226).
7
Er 2012, 404.
8
Wycherley 1991, 152; tiyatrolarda taş kullanımı MÖ V. yüzyılın sonları ile IV. yüzyılda yoğun olarak başlamış
(Mutlu 2001, 50; Chourmouziadou - Kang 2008, 515; Er 2012, 403-404), öncesinde ise Doğu Attika’daki
Thorikos’ta birkaç kırsal tiyatroda taş kullanımı görülmektedir (Tomlinson 2012, 79; Thorikos tiyatrosunun
çizimi için bk. Wycherley 1991, 151, Şek. 44).
9
Tomlinson 2012, 79; Er 2012, 404-405.
10
Thorpe 2012, 76.
11
Thorpe 2012, 76.
12
Thorpe 2012, 76.
13
Yüksel et al. 2005; Irklı-Eryıldız 2006; Knapp 2007; Declercq – Dekeyser 2007; Dragonetti et al. 2007; Barba
Sevillano
et al. 2008; Chourmouziadou – Kang 2008; Kurtay
et al. 2008; Rindel 2008; Vovolis 2009, 2011,
2012; Kontomoichos et al. 2014.
Antikçağ Tiyatrolarında Akustik Üzerine
Bir Değerlendirme
121
bu yapıların akustiği üzerine sınırlı sayıda araştırma yapılmıştır. Antik tiyatroların yapımı
hakkındaki en önemli başvuru kaynağı Romalı askeri mühendis ve mimar olan Vitruvius’un
yazdığı “De Architectura” adlı eserdir. Vitruvius eserinde bir tiyatro inşa edilirken nelere dikkat
edileceği konusunda, tiyatronun arazisinden tutun da ses akustiğine kadar birçok bilgi vermiş-
tir
14
. Belki de antik tiyatrolarda akustik üzerine en önemli çalışmalardan birisi, Canac tarafından
1967 yılında yazılan “
L’acoustique des Theatres Antiques” adlı kitaptır. Bu kitabın dışında 1900’lü
yıllarda yine bu konu üzerine oldukça önemli yazılar yayımlanmıştır
15
. 2003-2006 yıllarına gelin-
diğinde ise ERATO (Antik Tiyatro ve Odeonların Akustik Mirasının Belirlenmesi, Değerlendirilmesi
ve Canlandırılması) Projesi ile birlikte akustik üzerine oldukça kapsamlı bir çalışma yapılmıştır
16
.
Bunun dışında İtalya Üniversitesi ve Araştırma Bakanlığı’nın bir projesi olan ATLAS (Antik Tiyatro-
larda Aydınlatma ve Akustik Destek) ise akustik üzerine bildiğimiz bir diğer araştırma projesidir
17
.
Yukarıda sayılan kaynaklar antikçağdaki tiyatroların akustiği üzerine önemli bilgiler vermektedir.
Bu makalede, antikçağ tiyatrolarında akustik için ne gibi materyallerin kullanıldığı ya da akustiğin
nasıl sağlandığı konusu etraflıca değerlendirmeye alınarak, okuyucuya sunulmak istenmektedir.
Ses, Harmoni ve Akustik
Aristoteles’e göre oyunculuk, üç önemli niteliğe sahip olan sese dayalı bir eylemdir
18
. Bu
nitelikler; ses, harmoni ve ritimdir. Tüm bu nitelikler özellikle antikçağ tiyatrolarında oynanan
oyunlar için oldukça önemlidir.
Ses, hareket halindeki bir cisimden ortaya çıkarak titreşime dönüşmüş, molekül hareketleri-
nin belirli bir frekans ve şiddet sınırları içinde belirgin hale gelen ve kulağımızda işitme hissi
doğuran dalga hareketidir
19
. Titreşim ve hareket ile mümkün hale gelebilen sesten bahsedebil-
mek için üç temel olgunun olması gerekmektedir; ses kaynağı, ses kaynağının ortaya çıkardığı
basınç değişiminin oluşturduğu ses dalgalarını taşıyacak bir iletici ortam ve bu dalgaları algılaya-
cak bir alıcı
20
. Ses, nesnel bir kavram olup, belirli bir ortamda longitudinal basınç dalgaları ha-
linde yayılmaktadır. Küresel yayılım hareketi ile yayılan ses dalgaları, ortamın akustik iletim
karakteristiğine bağlı olarak yutulur, yansır, saçılır, kırılır ya da en önemlisi; amaca uygun olarak
iletilir
21
. Tiyatrolardaki akustik, ses kaynağından çıkan ses dalgalarının izleyiciye uygun iletiminin
sağlanması esasına bağlı, ağırlıklı olarak ses ve duyum üzerine dayalıdır
22
.
Harmoni
23
, müzik biliminin karmaşık ve zor bir birimi
24
olmasının yanında, farklı yükseklikteki
seslerin bir arada duyurulması olarak da tanımlanabilir
25
. Aynı zamanda “bağlantı”, “uyum” ve
“
yapı” anlamına gelen harmoni, Hellenler tarafından evrenin oluşumundan tutun da müzikteki
ses dizilerinin oluşmasının açıklanmasına kadar geniş bir anlamda kullanılmıştır
26
. Sesleri dikey
14
Vitr. de Arch. V.
15
Yayınlar hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Irklı-Eryıldız 2006, 284.
16
Ayrıntılı bilgi için bk. Yüksel et al. 2005, 1-8; Haddad 2008.
17
Barba Sevillano et al. 2008, 4156; Dragonetti et al. 2007.
18
Kontomoichos et al. 2014, 1445.
19
Aykol 1986, 25.
20
Çetinkaya 2010, 1; Baysal 2015, 1351.
21
Sabah 2013, 52-53.
22
Chourmouziadou - Kang 2008, 527.
23
Mitolojisi için ayrıca bk. Grimal 2012, 69.
24
Vitr. de Arch. V. IV.
25
Waugh 2000, 34.
26
Polat 2012, 64; Ancak Pythagoras ve Platon, gezegenlerin birbirleriyle olan harmonisi için akroasis terimini
kullanmıştır. Bk. Vovolis 2012, 151.