156
DEM DERGİ | Y
I L
2 S
AY I
5
Carl Schmitt yirminci yüz-
yılda siyaset ve hukuk felse-
fesi tartışmalarının en önemli
simalarından biri olarak karşı-
mıza çıkmaktadır. Schmitt’in
bu alandaki düşünceleri
Platon’dan Kelsen’e, Bodin’den
Rousseau’ya, Hobbes’dan
Weber’e uzanan siyaset ve hu-
kuk felsefesine dair derin tartış-
malardan beslendiğini söyleye-
biliriz. Bu çoklu referans alanı
ve eş zamanlı etkisi Schmitt’i bu
alandaki tartışmalarda merkezi
bir noktaya taşımaktadır. Bu tar-
tışmaların merkezinde ise ege-
menin neliğine dair mesele yer
almaktadır. Schmitt’in “Egemen
olağanüstü hale karar verendir.”
önermesi siyasal olanın sınırla-
rını çizmede farklı ve tartışmalı
bir katkı anlamına gelmektedir.
Walter Benjamin ile bu anlam-
daki tartışmalı ilişkisi manidar-
dır. Schmitt’in “olağanüstü hal
teorisini” Benjamin’in “Şiddetin
Eleştirisi” üzerine mi yazdığı
yoksa bunun tam tersinin mi
olduğu tartışmalı bir konu olsa
da tartışmanın kendisi bugün
hala önemini korumaktadır. Bu
tartışma Agamben’in de kat-
kılarıyla siyaset ve hukuk fel-
sefesi bağlamında egemenlik
tartışmalarında yeni bir boyut
oluşturmuştur. Diğer taraftan
Schmitt’in düşüncesine damga-
sını vuran en önemli unsur, li-
beralizm eleştirisidir. Schmitt’in
Nazi iktidarı ile ilgili tartışmalı
ilişkisi yer yer diğer alanlardaki
fikirlerini gölgelese de liberalizm
eleştirisi bugün artan bir ilgi
görmektedir. Schmitt’in devleti
dolayısıyla siyasal olanı ortadan
kaldırıp bu alanı naif bir demok-
rasi söylemiyle manipüle eden
bir yapı olarak tasvir ettiği libe-
ralizme yönelik eleştirisi, devleti
önceleyen bir mahiyet arz eder.
Bu eleştirisi, siyasalın dost-düş-
man ayrımından beslenen bir
alan olarak tasvirine ve bunun
da gerisinde bulunan Hegelyen
devlet anlayışına dayanmakta-
dır. Yirminci yüzyılın Hobbes’u
olarak anılan Schmitt’in derdi
döneminde bozguna uğratılmış
izlenimi veren Hegelyen devlet
anlayışını yeniden ihya etmek
olarak kendisini gösterir. Bura-
da savaş/politik olan üzerine
kurulan devletin iktidar alanı,
her an savaşma yeteneğine sa-
hip devletin olağanüstü olana
karar verebilme gücü ile orantılı
bir şekilde mutlaklaşma eğilimi
göstermektedir.
Schmitt’in modern devlet sa-
vunusu Bünyamin Bezci tarafın-
dan oldukça yetkin bir tez ko-
nusu olarak çalışılmış ve bu tez
Paradigma yayınlarından kitap
olarak neşredilmiştir. Kitabın
tam adı “Carl Schmitt’in Poli-
tik Felsefesi: Modern Devletin
Müdafaası”
şeklindedir. Bezci
kitapta Schmitt’in düşüncelerini
onun devlet tasavvurunu ortaya
çıkartacak tarzda ele alma yolu-
na gittiğini söylemektedir. Zira
ona göre Schmitt’in politik fel-
sefesi modern devletin yirminci
yüzyıldaki son büyük savunusu
CARL SCHMITT’İN POLİTİK FELSEFESİ
MODERN DEVLETİN MÜDAFAASI
Bünyamin BEZCİ
İstanbul: Paradigma Yayıncılık, 2006, 218 Sayfa, ISBN: 975-00245-8-3
Tanıtım: Ömer Faruk OCAKOĞLU*
Kitabiyat
K İ T A P
Y
I L
2 S
AY I
5 | DEM DERGİ
157
olduğu için kayda değerdir. Ki-
tap önemi haiz bu konuyu üç
ana bölüm içerisinde ele almak-
tadır.
Bölümlerden ilki
“Devlet Kav-
ramı ve Carl Schmitt’in Politik
Fesefesi” başlığı altında modern
devlet çözümlemesi, modern
devlet içerisinde devlet-birey
ilişkisinin doğası ve Scmitt’in
politik felsefesinin hukuk dev-
leti ile ilişkisi üzerine tartışma-
lardan oluşur. “Carl Schmitt’in
Politik Felsefesinde Devlet, Politik
Olan, Toplum ve Hukuk” başlıklı
ikinci bölümde Schmitt’in güç-
lü devlet tasavvurunun politik
olanla, toplumla ve hukukla
ilişkileri ayrıntılı olarak ele alın-
maya çalışılmıştır. Güçlü dev-
let tasavvurunun politik olanla
ilişkisi bağlamında Schmitt’in
“politik olan”a yönelik yaklaşı-
mı ikinci bölümün ilk başlığını
oluşturur. Bu başlığın en önemli
sorunsalını Schmitt’in dost-düş-
man kavramsallaştırması oluş-
turur. Burada çözümlenmesi
gereken politik olan ile devlet
arasındaki ontolojik öncelik
sonralık meselesidir. Bölümün
ikinci başlığında Schmitt’in
güçlü devlet tasavvurunu pe-
kiştirme amaçlı güçlü devletin
iktidarını zedeleyecek plüralist
devlet yaklaşımına yönelik eleş-
tirisi ele alınır. Ona göre politik
birlik olarak toplumda ortaya
çıkabilecek her türlü ikincil ik-
tidar alternatiflerinin güçlü dev-
leti zayıflatan etkisi olacaktır.
Bunu ortadan kaldırmanın yolu
ise devlet-toplum ilişkisinde bu
ikisinin özdeşliğini sağlayacak
bir politika izlemekten geçer. Bu
bölümün son başlığında ise ide-
alle gerçeğin diyalojik ilişkisinde
hukuk ile politik olan arasında-
ki gerilimin devlet tasavvuruna
etkisi ele alınmaktadır. Bünya-
min Bezci bu başlıkta Schmitt’in
devlet tasavvurunu politik on-
tolojik düzen ile hukuk düzeni
arasında konumlandırdığı tezi
üzerinden ele almaktadır.
Son bölüm olan “Carl
Schmitt’in Politik Felsefesinde
‘Güçlü Devlet’ Kavramı” başlıklı
üçüncü bölüm Schmitt’in dev-
let tasavvuru liberal demokrasi
anlayışı ile mukayese edilerek
anlaşılmaya çalışılır. Öncelik-
le Scmitt’in liberalizm eleştirisi
üzerinde durulan bu bölüm-
de liberal demokrasiye karşı
Schmitt’in Führer Demokrasisi
teklifi ele alınır. Zira Schmitt
toplum-devlet ilişkisinde yaka-
lanacak özdeşliğin devlete form
kazandıran temsil kavramının
parlamento ile karşılanmasıyla
sağlanamayacağını burada bir-
leştirici unsur olarak Führer’in
öne çıkarılması gerektiğini savu-
nur. Yaklaşımlardaki fark liberal
demokrasi de toplumdaki bütün
unsurların iktidarı paylaşması
şeklinde siyasal alana taşınması
ile yeknesak bir toplum tasavvu-
ru olarak tasarlanan demokrasi
anlayışıyla toplumun tümünü
temsil eden Führer Demokrasi-
si arasındadır. Bölümün ikinci
başlığını ise yine liberal devlet
anlayışıyla Schmitt’in güçlü
devlet tasavvurundaki ayrım
noktalarından birini oluşturan
modern devletin illa da total bir
mahiyet mi arz etmesi gerektiği
ya da bunun dışında bir imkânın
var olup olmadığı meselesidir.
Schmitt’te bu tartışmanın cevabı
güçlü devlet tasavvurunun im-
kânı yoğun total devlet organi-
zasyonundan geçer şeklindedir.
Bünyamin Bezci birincil kay-
naklar üzerinden ve Schmitt
üzerine yapılan çeşitli tartışma
ve önkabullerden uzak bir şekil-
de Schmitt’in devlet tasavvuru-
nu dağınık metinleri içerisinden
yetkin bir yaklaşımla billurlaş-
tırarak sadece onu anlamamıza
katkı sağlamış olmuyor aynı za-
manda bugün yeni bir yüzyılın
başında yaşanan sıcak gelişme-
lerle tekrar gündeme gelen he-
gemonik, güçlü devlet öykün-
melerinin doğasını anlamamıza
da yardımcı oluyor. Özellikle
Türkçede bu anlamda yoğun
ve yetkin çalışmaların eksikliği
düşünülürse Bezci’nin çalışma-
sının önemli bir boşluğu doldur-
duğunu söyleyebiliriz.