11. Ders
Akıl ve Beden (pdf/1)
24.00 Felsefenin Problemleri
Prof. Sally Haslanger
Ekim 19, 2005
Akıl – Beden İkilemi (PDF/1)
1. Akıl – Beden Problemi
Bazen bize en yakın olan şeyler, anlaşılması en güç şeylerdir. İnsanın kendisi,
buna bir istisna değildir, en yakınımızda olmasına rağmen, bir anlam vermek, son
derece güçtür. Ne gariptir ki, “kaya nedir” sorusunu cevaplamayı, “ben neyim”
sorusunu cevaplamaktan daha kolay buluruz.
Bu sualin anlaşılması, neden bu kadar güç? Belki, sergilediğimiz özelliklerden
bazılarının bir listesini yapmakla başlayabiliriz. Bir taraftan, maddi özelliklerimiz var,
kaya ile ortak taraflarımız: beden, ağırlık, şekil gibi
Diğer taraftan, hayvanlar aleminin
belli çeşitleri ile yakınlık taşıyan, zihinsel özelliklerimiz var, bazı tarafları da sadece
insanlara özgü: bilinçlilik, duygusallık, arzu, inanç, acı, niyet, gibi. “Akıl-beden” Problemi,
kabaca: İşte bu kadar farklı niteliklerin, aynı bir süje içinde, nasıl, birlikte ve asılı
durduklarıdır. René Descartes, (bir önemli filozof), bu soruyu yanıtladı: Bu farklı
özelliklerin belki tek bir obje içinde asılı durmadıklarını düşündü. İnsanın, belki
birbirinden tamamen farklı: biri manevi/ruhsal, diğeri maddesel, iki ayrı şeyden
oluştuğunu, ileri sürdü. Akılsal/düşüncesel varlıklarımızın, bu takdirde, ruhsal şey
olabileceğini; ve fiziki zihinsel özelliklerimizin birşeyin özellikleri olabileceğini söyledi.
Buna göre, sizin veya benim gibi bir insanın, bir manevi ve bir maddi kısmı olan,
karmaşık bir mevcudiyetten oluştuğunu, düşündü. Descartes’ın bu düşüncesi, genel
olarak: “dualizm”, türkçe karşılığı ile, “ikicilik” olarak adlandırılıyor.
Dualizm, materyalizm ile kıyaslanabilir; materyalizm, (hayatta) sadece maddi şeyler
olduğu, ve özellikle, insanların, bütünüyle ‘maddesel’ şeyler oldukları görüşünü taşır. Ve
idealizm ise, sadece ‘ruhsal’ şeyler olduğunu savunur, dolayısıyla, insanların, bir bütün
olarak, ruhsal olduklarını kabul eder.
Dualizm’in (bazı avantajları olmasına karşın) problemi çözmekten çok, daha da
derinleştirdiği, görülmektedir; çünkü, beden ile akıl arasında çabalamamızın can
alıcı noktası, sadece sergilediğimiz özelliklerin çok farklı oldukları vakıası değil,
fakat, her ikisi arasında yakın, karşılıklı bir ilişki olmasıdır. Akıl ile beden, iki şeyin
olamayacağı kadar yakın bir şekilde koordine olmuşlardır. Hareket/ eylemde,
hareket etmek için, arzu ve niyetler oluştururuz, ve ekseriyetle vücudumuz,
fikirlerimize göre hareket eder. Ancak, maddesel bir şey ile ruhsal bir şey,
aralarında nasıl karşılıklı hareket ederler? Fiziki evren, içinde fiziki olayların sebebi
olarak, yalnız fiziki nedenlerin olduğu bir kapalı sistem değil mi? Nasıl oluyor da
fiziki/maddesel nesne, maddesel olmayan üstünde, etki hasıl edebiliyor? Bunun
mekanizması ne?
2. Maddesel ve Ruhsal Şeyler
Herkes Data’yı biliyor mu? Data, ‘Star Trek’de, bir android; kablolar, ‘silicon chip’ler
vs.den oluşan, çok gösterişli, bir robot-insan. Data’nın zihni durumları (states) yapıları
olduğunu şimdi düşünmek, çok, çok ilgi çekici. Elbette, bizim gibi bu filmi seyredenler,
Data’nın düşünebildiğini, inançları ve arzuları olduğunu düşünmeyi, normal karşılıyor.
Pek çoğumuz, Data’nın hatta bilinçli olduğunu, renk ve ses duyguları olduğunu, acı vs.
bile hissettiğini farzediyoruz. Ama Data, henüz, iç yapısının en başlangıç aşamasında,
sadece bir makine. Sadece pek çok metal, plastik vb. diğer hareketsiz malzemeden (ve
bir kısım elektrikten) oluşuyor. Hâlâ, Data’nın bir zihinsel hayatı olduğunu söylemek
istiyor muyuz?
Şimdi, biraz da “Energizer Bunny”yi (1) ... o pembe tavşanı, sahte tv reklamları
arasında sahnenin bir ucundan diğerine bastonlu davulunu çalarak ilanları bastırışını,
(oraya-buraya devamlı koşan o tavşanı...) düşünün. Energizer Bunny de bir çeşit
robot; etrafta hareket eden ve davul çalan bir robot. Ama bu tavşanın zihinsel bir hayatı
olduğunu düşünmüyoruz. Düşünceleri yok, acı hissetmiyor, hiçbir deneyimi yok.
Sadece bir oyuncak. Ama kompozisyonları nedeniyle, Data ile Energizer Bunny
arasında fazla bir fark yok. Her ikisi de sadece (bir çok metalden, elektrikten vs. oluşan)
makinelerden ibaret, ancak, Data daha karmaşık bir makine.
Şimdi insanları düşünün. İnsanlar, metalden, ‘silicon-çiplerden’ yapılmış değiller.
Kemikten, kandan yapılmışız. Ama, benzer bir problem var, çünkü, fiziki ilimler
bakımından vücutlarımız, sonuç olarak temel bazı elemanlardan ve belli elektrik
uyarmalardan yapılmış. Şüphesiz, vücutlarımız, Data’ninkinden veya Energizer
Bunny’ninkinden farklı bir kimyevi kompozisyona sahip, ama, onlarınki gibi, fizik ve fiziki
kanunlar tarafından yönetiliyor. Ama bizim zihinsel yapılarımız var; ümitlerimiz,
rüyalarımız, duygularımız, düşüncelerimiz var. Bu nedenle, burda da sorabiliriz, zihinsel
hayatımızı, düşünce hayatımızı nasıl anlayacağız? Bu bilinçlilik akışına, bu kemik
torbasına nasıl, ne şekilde bağlanmış?
Belki, ruhsal bir şeyin ne olduğu konusunda biraz daha açıklama yapmamız yardımcı
olacaktır. Varsayım olarak, ruhsal şeyler, maddi elemanlardan oluşmuyorlar ve
maddesel kanunlara da tâbi değiller. Ruhsal şeylere atfedebileceğimiz, hiç, pozitif
karakteristikler var mı? Muhtemelen: Yer, bilinçlilik (ya da, bilinçlilik kapasitesi),
niyetlilik.
Ruhsal şeylerin fiziki şeylerden bağımsız mevcudiyetine inanmak için, hiç neden var mı?
(Açıkça göründüğüne göre, maddesel şeyler var, ve vücutlarımız, maddeseller; öyle ise,
bunu teslim, edebiliriz...) Dualizm’i destekleyen çeşitli argümanlar mevcut:
a. Kategori argümanları: Akıl/düşünce yapıları ile, maddesel/fiziki yapılar, çok farklı
çeşitten özellikler taşırlar ve akıl/düşünce varlıkları, fiziki bir şeye entegre edilmiş, aynı
şekilde, (bedensel) fiziksel varlıklar(ımız), ya da, fiziksel şeyler de, akılsal/düşüncesel
şeylere entegre edilmiş değillerdir. Öyle ise, esas itibariyle, (birbirinden) farklı şeyler
olmalıdırlar.
b. Zihinsel obje argümanları: Aklın, zihinde madde olarak karşılığı olmayan imgeleri
vardır, örneğin, maddesel dünyada, bir turkuaz imgesinden sonra bu imgeye karşılık
gösterilebilecek turkuaz hiçbir şey yoktur. Öyleyse sonradan zihinde kalan imge,
maddesel değildir.
c. Yapısal argümanlar: Zihnimin, maddesel olmayan bir dünyada mevcut olması
mümkündür. Oysa, bedenimin maddesel olmayan bir ortamda mevcut olması mümkün
değildir.
d. Akılsal için ‘ampirik kanıt’ yokluğu: Maddesel dünya hakkındaki bilgileri,
duygularımızla kazanır, ediniriz. Ama, ampirik metodu kullanarak, aklın kanıtlarını
bulamayız, onlara ulaşamayız. İç-gözlem ve düşünce yolu ile aklın delillerine,
kanıtlarına sahibizdir. Maddesel dünyayı ise, bu yolla, ve bu yoldan öğrenmiyoruz.
Öyleyse, maddesel şeylerin alanından farklı, ve amprik-olmayan bir girişimiz olan, bir
“ruhsal-şeylerin-alanı”mız (da) var/olmalı.
2. Dualizm/İkicilik Şekilleri
A. Karşılıklı etkileşim
Beden ile akıl arasında, iki-yönlü, nedensel ilişkiler mevcuttur: Bunlar algı ve eylemdir.
Algı halinde: Dış dünya, vücudumuz üzerinde fiziksel değişikliklere neden olur;
Eylem’de: Algılamada oluşturduğumuz niyetler, vücudumuzu harekete geçirir.
B. Epifenomenalizm :
Vücut, zihni etkileyebilir, ama,akıl vücudu etkileyemez. (Tek yönlü, nedensel-
etkileşim)
C. Paralellik:
Zihin ile beden arasında, nedensel karşılıklı-etkileşim yoktur; zihin ve beden, paralel
raylar üzerinde giden iki ayrı tren, ya da, senkronize edilmiş farklı saatler gibidir.
(Önceden kurulmuş uyum, bunun bir çeşidi, bir versiyonudur.)
D. Vesilecilik/Aranedencilik
Tanrı, söz konusu olan şeylerin düşüncelerini zihnime koymak için, şeylerin
mevcudiyetini bir bahane, vesile, bir neden, bir vasıta olarak kullanıyor. Bu
görüşlerin çoğu, inanılabilir, realist değillerdir. Bu nedenle, karşılıklı-etkileşimi:
Model dualist görüş olarak kullanalım.
3. Ruhsal şeylere ilişkin endişeler
Diğer Ruhsal Şeyler/Diğer Zihinler:
Descartes’ın yaptığı gibi düşünün, zihnimin, vücudumdan tamamen ayrı olduğunu,
zihnimin, düşüncel hayatımın cereyan ettiği yer olduğunu kabul edin.
Bu görüşü aklınızda tutarak, bu yöne baktığınızda, benim hakkımda gözlemlediğiniz
şey nedir? İnançlarımı, arzularımı, duygularımı, ızdıraplarımı/ acılarımı, gözlemliyor
musunuz? Hayır. Görünmeyen, aklımın içinde, (sizden uzakta) saklıdırlar ve bütün
gördügünüz, bu vücuttur. Fakat öyle ise, herhangi inançlarımın, arzularımın,
duygularımın vs., olduğunu, neye dayanarak düşünüyorsunuz? Nihayet lâmbaların
yandığını söyleyebilirsiniz ama, evde kimse yoktur. Demek ki, problem: izinkinden
başka akıllar olduğunu, nasıl biliyorsunuz?
Belki şöyle cereyan ediyor. Akli/zihinsel yapınız/kademeleriniz olduğunu, siz
biliyorsunuz, ve kendi örneğinizde, bu zihinsel yapının/kademelerin, belli davranış
şekilleri ile irtibatlı/birleşik olduklarını biliyorsunuz. Böylece, örneğin acı içinde
olduğunuzda, inlemek eğilimindesiniz, etkilenmiş olan bölgeyi tedavi ediyor, bakımını
yapıyor ve acı vermesinden kurtarıyorsunuz, ve böyle devam ediyorsunuz. Şimdi ben
inlerken, yaralı yere pansuman yaparken, sizin hissettiğinizi hissetmemi düşünmeniz,
anlam ifade etmiyor mu? Bu duruma, diğer kimseler onların akılları düşünceleri için
‘benzer şeye dayalı görüş’ deniyor: Benim kendi örnek-olayımda, bazı davranışlarım,
ızdırabımı, çektiğim acıyı gösteriyor, böylece, muhtemelen bütün benzer olaylardaki
(aynı/benzer) davranışlar, aynı/benzer acıyı yansıtıyor.
Herşeye rağmen,böyle bir görüş, sorgulamaya açıktır. Genellikle, benzer şeye dayalı
şekilde düşünürken, bir şeyin diğerine bileşik ve bağlantılı olduğu pek çok ‘Örnek-
Olay’ muhakeme ediyoruz. Ancak, bu örnek-olay, farklı: çünkü, bu durumda, örnek
olarak aldığımız, sadece “tek” bir misal var. Nihayet, inlemem, sanki benden başka
kimsenin acısı ile ilişkilendirilmeyecekmiş gibi!!..
Zihin / beden (arasındaki) neden ilişkisi
Ruhsal şey nereye yerleştirilmiş? Ruhsal tarafımın, uzaysal nitelikler dahil (en azından
belli bakımlardan) hiçbir fiziki özelliğe sahip olmaması lazım. Ama o takdirde, beynin
herhangi noktası üzerinde, nasıl, ve ne denli bir tesir tatbik edebilir? Aynı şekilde, o
belirli noktada, aklın, ne şekilde tesir edilmiş olması lazım? O noktanın, tesir tatbik
etmek ve ızdırap çekmek için aynı yer olması gerekmiyor mu?
Bireyselleştirme: Feza ve zamanda yerleştirilmemiş olan şeyleri, nasıl
bireyselleştirebiliriz? Zihnen benzer olan bir çift ikizi düşünün: Bu ikizlerde, kaç tane
ruhsal şey var? Dahası var, eğer ruhsal şeyler, bir yere yerleştirilmemişler ise, belli
bir vücut ile nasıl ortaklaştırılabiliyorlar, nasıl irtibatlandırılabiliyorlar? Bir ruhsal şeyi
“benim” yapan şey ne? Yani, parçası ben olduğum o karmaşık/kompleks şey’in.
Başka deyim ile:
Bir ruhsal şeyi, parçası “ben” olduğum o (karmaşık/kompleks) şey ile bağlantılandıran
şey ne?
Fiziki sistem, nedensel olarak kapalıdır: İlim bize, fiziksel evrenin, nedenli olarak
kapalı olduğunu söylemektedir. Böylece, her bir E fiziki olayı için, ondan evvel
cereyan etmiş bir “E” fiziksel olayı vardır, hangi E vuku bulmak için başarısızlığa
uğramadı (ya da, ne, E yi gerektirdi) göz önünde tutarak. Fakat, kolumun yukarı
kalkması için daha önceki fiziki olay yeterli idi ise, zihni/düşünsel olay’ın rolü ne?
Benim niyetim, nasıl, sebep/neden oluyor?
Karşılıklı-Etkileşimin Gizemi: Fiziki-olmayan bir şeyin, fiziki olan şeyi etkilemesi,
tamamen gizemlidir. Bir arzu, bir elektronun hareketini nasıl etkileyebilir? Ama, eğer
zihinsel elektronları etkileyemiyor ise, vücudumu, ne, nasıl, etkiliyor?
Evrim: Ne zaman ruhsal şeyler, vücutlara etiketlendi? Nasıl bir doğal mekanizma,
ruhsal şeylerin nasıl etiketlendiğini izah edebilir/açıklayabilir?
Gereksizlik: Akılsal yapıların/kademelerin mevcudiyetini kabul etmek istesek de, bu
şeyler’in, niye ruhsal şey’lere irtibatlandırılması gerektiğini düşünüyoruz?
Örneğin, neden, akılsal/düşünsel yapıların, fiziksel yapılardan farklı çeşit yapılar
olduklarını, fakat, herşeye rağmen, ruhsal şeylerin değil, (de) (sadece) bedenin,
yani, fiziksel şeylerin varlıkları olduklarını, niçin söylemiyoruz?
Dostları ilə paylaş: |