Varlik ve kavramin biRLİĞİ

BÖLÜM I

Kendi için varlık sonsuz varlıktır, niteliğin tamamlanmasıdır.

Niteliğin tamamlanması olumsuzlamanın olumsuzlamasıdır, çünkü nitelik olumsuzlamadır.

Olumsuzlama Sonsuzda ve daha sonra ‘Bir’de sonsuz erimine ulaşır.

Spinoza kurgul Sonsuz kavramına ulaşamaz, çünkü Sonsuzdan belirlenimi, olumsuzlamayı dışlar.

Spinoza için Sonsuz yalnızca olumludur — tüm olumsuzlamanın dışlanması ile.

Spinoza’nın düşüncesi bu düzeye dek diyalektik değildir.
Spinoza’ya postmodern yaklaşım analitiktir.

Ulaşılamaz olan sonludur. Ulaşılamaz olan her zaman ötededir, ve ona doğru ilerleme her zaman sonluda olmak demektir.

Sonsuz ulaşılabilir olandır.

Sonsuz nicel büyüklük değildir, ve kurgul düşünce için Anlağın bu kötü alışkanlığından kurtulmamız gerekir.

Sonsuz belirlidir, ve böyle Sonluyu, Olumsuzu içerir.
Sonsuz Olumsuzlamanın Olumsuzlamasıdır, bu ondaki Olumsuzdur.

Sonsuz kendi içine yansımıştır, yani karşıtında, başkasında kendi ile ilişki içindedir.

BÖLÜM II
VARLIK VE KAVRAMIN BİRLİĞİ (EPİSTEMOLOJİ VE ONTOLOJİ)

Hegel: Herşey Kavramdır.

Karenin algılanması görsel veriye kare kavramını yüklemektir.

Varolan herşey kavramdır, kavramdan ayrı değildir.

Reel olgu ve Kavram arasında analitik bir ayrım geçcersiz. Olgu Kavramsız değildir.

Törel-toplumsal fenomenler de kavram belirlenimlerinden ayrı değildir.

Kendinde Olgu Kavramdan soyutlanamaz; yine Kavram ve Olgu, Biçim ve İçerik bilrdir.
Özdek hem kendisidir, hem de Kavram. Kavramsız özdek boş bir soyutlamadır.

Özdeğin varoluşu öznenin onu düşünmesinden, algılamasından bağımsız (Berkeley yanılıyor).

ADORNO
Negatif diyalektik:

Adorno Hegel’in diyalektiğinin olumsuzlama kıpısından ileri gidemediğini mi düşünüyor?

Gadamer’in kendisi diyalektik ayrım kıpısından ileri gitmeyi başaramadığını, kurgul düşüncenin birliğinin nasıl olanaklı olduğunu göremediğini belirtiyor.
GADAMER’in sözleri şöyle:

Gadamer Hegel’in Mantık Bilimi’nin başlangıç kavramları konusunda şunları yazar:

‘‘Varlığın mantığın belirlenimsiz, dolaysız başlangıcı olduğunu varsayalım. Gerçi böylesine soyut bir Varlığın ‘Yokluk’ olduğu dolaysızca açık olsa da, bu Varlık ve Yokluktan Oluşa bir devimin geliştiği nasıl açık kılınacaktır? İlk olarak, nasıldır ki eytişimin devimi Varlıktan başlatılır? Varlık ve Yokluğun eşzamanlı olarak düşünülmesi olmaksızın Oluşun düşünülemeyeceği inandırıcı olsa da, tersi, Varlık ve Yokluk düşünüldüğü zaman Oluşun düşünülmesi gerektiği hiç de inandırıcı değildir. Bir geçiş yapılmıştır, der Hegel, ama açıktır ki eytişimsel olarak zorunlu olarak kabul edilmesine olanak verecek açıklıktan yoksundur. Karşıt olarak, örneğin Oluş düşüncesinden belirli-Varlık düşüncesine ilerlemek gerektiğini görmek çok kolaydır. Tüm oluş olmuş olmanın sonucu olarak varolan birşeyin oluşudur’’ (italikler sonradan). Özetlersek:

a) Varlık mantığın belirlenimsiz, dolaysız başlangıcıdır.
b) Bu soyut Varlığın Yokluk olduğu dolaysızca açıktır.
c) Ama Varlık ve Yokluktan Oluşa geçiş açık değildir.
d) Varlıktan devim nasıl başlar? (‘b’ şimdi sorgulanıyor.)
e) Oluş çözümsel olarak Varlık ve Yokluğu içerir.
f) Varlık ve Yokluktan Oluşa bireşimli geçiş açık değildir.
g) Oluştan Dışvarlığa geçişi görmek ise kolaydır.

Hegel’in dizgesi Monizm değil, çünkü monizm Çokluğu dışlar; Parmenides’in dizgesi Monisttir; ve Spinoza’nınki de; ama Hegel’in diyalektiği analitik monizmi yalnızca bir kıpı olarak kapsar.

Totaliterlik parçalara hakkını vermemek demektir. Ancak
Hegel Tarih Felsefesi’nde Afrikalıları tarihsel olarak önemsiz ya da ilgisiz sayar, ve bundan çıkarak suçlamalar üretmek geçersizdir.

Irak’ın işgali emperyalist liberalizmin mantığına uygundur; ama Hegel örneğin Napolyon’un kraliyet İspanyasına Cumhuriyetçi bir Anayasa dayatma çabasının anlamsız ve sonuçsuz olduğunu belirtti.

Bireylerin, dünya-tarihsel bireylerin tarihsel süreci etkilemeleri ancak sürecin eğilimlerini, yönelimlerini doğru olarak kavramlarına bağlıdır.
Bush’un Irak’a özgürlük götürmeyi istediği görüşü geçersizdir, çünkü demokrasiye geçmek bir İstenç değişimi demektir, ve bu ise tanklarla, toplarla olmaz.
Ulusların doğuşu modernleşme sürecinin bütününde anlaşılacak birşeydir, bireylere, örneğin Hegel’e bağlamak öznel bir görüştür.
ABD’nin Irak’a girmesi ABD halkının İstencinin bir sonucudur.