Türk dil kurumu imla kılavuzu pdf



Yüklə 121,42 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix04.03.2022
ölçüsü121,42 Kb.
#84321
növüYazı
türk d imla kılavuzu



 

Continue


Türk dil kurumu imla kılavuzu pdf

Tdk yazım (imla) kılavuzu (büyük boy) türk dil kurumu yayınları. Türk dil kurumu imla kılavuzu pdf. Türk dil kurumu imla kılavuzu yazım kuralları. Türk dil kurumu imla kılavuzu 2019. Türkçe imla kılavuzu türk dil kurumu. Türk dil kurumu imla kılavuzu pdf indir. Türk dil kurumu imla kılavuzu büyük harflerin kullanıldığı yerler. Türk dil kurumu

yayınları imla kılavuzu.

TDK YAZIMKILAVUZU’NU GELİŞTİRMEYE DÖNÜK BİR İNCELEME Yrd. Doç. Dr. Selim EMİROĞLU1 TÜBAR-XXIX-/2011-Bahar/ ÖZ: Bir dilin hem konuşma hem de yazıdaki kurallarını ortayakoyan kitap olarak bilinen Yazım Kılavuzu; okuyucuları, ana dillerini, söz¬lü ve yazılı olarak en iyi şekilde bilip kullanabilmeye, dil zevki ve hassa¬siyeti

geliştirmeye, ana dilleri üzerinde etkin düşünmeye, dilde kelime,kelime grubu, ek, kısaltma vb. düzeyinde meydana gelen değişimleri ta¬kip etmeye yönlendiren bir kaynak kitap olduğu için her türlü belirsizlik¬ten uzak, açık ve anlaşılır olmalıdır. Bu çalışmada Türk Dil Kurumunun 2005 yılında gözden geçirilipdüzenlenen Yazım Kılavuzunun 2008

yılında tıpkıbasım olarak yayım¬lanmış 25. baskısı incelemeye alınmış, kılavuzda yer alan hata, eksiklikve belirsizlikler tespit edilerek ortaya konulmuş, söz konusu eksikliklerinnasıl giderileceğine dair görüşler, değerlendirmeler ve örnekler verilerekbazı öneriler sunulmuştur. Çalışma, hâlihazırdaki kılavuzun geliştirilmesi,iyileştirilmesi yönünde

yapıcı, yol gösterici görüşler içermekte olup Kıla-vuz’un yazım kuralları ve kısaltmalar bölümü ile sınırlandırılmıştır. İnce¬lemede ulaşılan tespitler başlıklar hâlinde verilmiştir. Çalışmanın sonun¬da, yapılan tespitler dikkate alınarak öneriler sıralanmıştır. Anahtar Kelimeler: Yazım Kılavuzu, Türk Dil Kurumu, Yazım An Investigation to Develop the

Dictionary of Spelling of TurkishLinguistic Society (TDK) ABSTRACT: The dictionary of spelling known as the guide bookin explaining the writing rules related with both speech and writing mustbe understandable, clear and away from all kinds of uncertainty. In this study the 25th print of the dictionary of spelling by TDKwhich reviewed and organized

in 2005 and published in 2008 as afacsimile has been examined and explained the wrong points, failures andin definiteness in the dictionary of speech and assessments, examples andcomments have been given how to resolve these failures and somesuggestions have been presented. The studies reflect a constructivistunderstanding which is believed

to be a guide for those to develop therules in terms of dictionary writing. Key Words: Dictionary of Spelling, Turkish LanguageAssociation (TDK), Turkish Spelling GİRİŞ Yazım, bir dilin belli kurallarla yazıya geçirilmesi, imla (TürkçeSözlük 2005: 2155) demektir. Bu kuralların içerisinde bulunduğu kılavuzkitap veya kaynak esere Yazım Kılavuzu denir.

Türkçenin Yazım Kılavu¬zu’ nu hazırlama ve yazım kurallarını belirleme görevi Türk Dil Kurumu-na aittir. “Ülkemizde Yazım Kılavuzu hazırlamak, yazmak ve yayımlamakgörevi Anayasa’nın 134. maddesine dayalı olarak çıkarılan 2876 sayılıyasasının 37. maddesinin b fıkrasıyla Türk Dil Kurumuna verilmiştir.”(Yazım Kılavuzu 2008: I). Türk Dil Kurumu

bu Anayasal görevi, devral¬dığından bu yana titizlikle yerine getirmeye çalışmaktadır. Atatürk’ün isteğiyle 12 Temmuz 1932 tarihinde kurulan ve1936’da Türk Dil Kurumu adını alan kurumun giderleri ise Atatürk’ünmirasından karşılanmaktadır. “Atatürk, ölümünden kısa bir süre önceyazdığı vasiyetname ile mal varlığını Türk Dil Kurumu ile Türk

TarihKurumuna bırakmıştır. Bu iki kurumun bütçesi bugün de Atatürk'ün mi¬rasından karşılanmaktadır.”2. Türk Dil Kurumu, Atatürk’ün maddi mira¬sını, Türk diline yapacağı hizmetlerle manevi bir mirasa dönüştürüp gele¬ceğe, gelecek kuşaklara taşımak sorumluluğundadır. Türk Dil Kurumunun bir çalışması olan ve dilimizin yazılı ve

sözlüanlatımda nasıl kullanılacağını, kelime ve kelime gruplarının yazımını,kısaltmaları vb. kurallar bütününü ortaya koyan Yazım Kılavuzu, 2008yılında 25. basımını (2005 basımının tıpkıbasımı olarak) yapmıştır. Kıla¬vuz, aynı zamanda Kurumun internet sayfasında da yer almaktadır. Ağortamında hizmete 2 Şubat 2005 tarihinde başlanmış olup

Kılavuz’unyazım kurallarından kısaltmalara, işaretlerden genel dizine kadar tama¬mını bu ortamda bulmak mümkündür. Bu çalışmada bir zamanlar İmla Lügati (TDK, 1928), İmla Kılavuzu(TDK, 1941), Yeni İmla Kılavuzu (TDK, 1965), Yeni Yazım Kılavuzu (TDK,1973) gibi değişik adlarla belirtilen ve Türkçenin yazım birliğini sağla¬maya dönük

kuralları içeren Yazım Kılavuzunda ortaya konulan kuralla¬rın ve bu kuralları örneklendirmek için seçilen alıntıların, cümlelerin,dizelerin ve paragrafların açık, anlaşılır ve hatalardan uzak olup olmadığıincelenmiştir. Türkçe Sözlük gibi, Türk diline hizmet eden en etkili kaynak kitap¬lardan, çalışmalardan biri olan Yazım Kılavuzu, Türkçe

sevdalılarının,Türkçeyi kurallarıyla öğrenmeye çalışan özellikle çocukların ve gençlerinbir başvuru kılavuzudur. Böyle olunca söz konusu Kılavuz’un ana dili enyetkin şekilde tüm kurallarıyla tanıtacak açıklıkta ve nitelikte olması ge¬rekir. Her gün yüz binlerce kişinin, öğrencisinden öğretmenine, ziyaretettiği, bakıp incelediği böyle bir kılavuz eserin

dikkatli ve titiz bir göz¬lemle incelendiği bu çalışmada yapıcı, yol gösterici ve olumlu bir bakışaçısıyla Kılavuz’un eksiklik, belirsizlik ve hataları ele alınmış, çeşitlitespit ve değerlendirmeler ortaya konulmuş ve bazı önerler sunulmuştur. YÖNTEM Çalışmada, Yazım Kılavuzunun 2008 yılındaki 25. basımı yapıl¬mış3 kitap biçimi ile ağ ortamındaki

internet sayfası birlikte ele alınıpincelenmiş, tarama modeli uygulanmış, tespitler bölüm başlıkları hâlindeverilmiş ve analizlerden değerlendirme ve önerilere ulaşılmıştır. Bulgular bölümünde yer alan başlıklar, genel olarak, Kılavuz’dakibaşlıklar ve sıralama gözetilerek oluşturulmuştur. SINIRLILIKLAR Çalışma, Yazım Kılavuzunun yazım kuralları ve

kısaltmalar bö¬lümleriyle sınırlandırılmış olup söz varlığının yer aldığı dizin bölümüincelemeye dâhil edilmemiştir. BULGULAR VE TARTIŞMA 1-Harf Kodları: Yazım Kılavuzunun hemen başında Ses, Harf veAlfabe bölümünde harfler, yazılış biçimleri ve okunuşları dışında, kodlar¬la belirtilmiştir. Bu kodlamalarda her bir harfe bir yerleşim yeri adı

(ilveya ilçe adı) o harfin kodu olarak verilmiştir. Bu kodlama sistemininstandart hâle getirildiği de dipnotta şu şekilde verilmiştir: “Türk Kodlama Sistemi, ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri alı¬narak TDK İmla Kılavuzu Çalışma Grubu tarafından 8 Ocak 2004günü belirlenmiş ve TSE tarafından Nisan 2005/TS 13148 numara¬lı belge ile ölçünlü

(standart) hâle getirilmiştir.” (Yazım Kılavuzu2008:3) Harfler verilirken nasıl ki bir alfabetik sıra izleniyorsa harfin kod¬ları verilirken de buna benzer şekilde alfabetik bir sıra gözetilmelidir.Örneğin A harfinin kodu Adana’dır. Adana, sözlükteki bulunduğu alfabe¬tik konum bakımından ve plaka kodu olarak da A harfi için doğru bir kodolmuştur. A harfi

için kod olarak Adıyaman’ın kullanılması bu anlamdadoğru bir tercih olmayacaktır. Aynı durum diğer harfler için de geçerlidirve her bir harfi karşılayacak kodun o harfle ilgili hem plaka kodu olarakhem de sözlükteki yeri bakımından en başta gelen yerleşim yeri adı olma¬sı gerekmektedir. A harfi için Adana tercih edilmişse benzer mantıkla Bharfi için

Bolu’nun tercih edilmesi doğru olmayacaktır. Çünkü Balıkesir,Bolu’dan sözlükteki yeri bakımından ve dolayısıyla da plaka kodu olarakönde gelmektedir. Diğer harfleri karşılayan yerleşim yeri adlarında da -yukarıdaki ölçüt dikkate alınırsa- benzer şekilde tutarsızlıklar oluşmakta¬dır (g harfinin kodu Giresun, i harfinin kodu İzmir, m harfinin kodu

Muşn, s, t harf kodları). Burada şehirlerin veya yerleşim yerlerinin daha meş¬hur, daha çok bilinen olması mı etkili olmuştur, yoksa çoktan seçmelisınavlarda seçenekler için kod tayin edilirken daha sıklıkla vurgu yapılanyerleşim yerlerinin adları mı tercih edilmiştir? Beş seçenek dışında birharf seçeneği de olmadığından diğer harfleri karşılayan

kodların tayinin¬de acaba ne ölçüt alınmıştır? Belirsizliğin giderilmesi için bu konudakiinisiyatifin açıklık kazanması gerekmektedir. Yumuşak g (ğ) ve j harfleriiçinse (ğ hafinin kodu: yumuşak g, j’nin kodu: jandarma) kod olarak biryerleşim yeri adı kullanılmamıştır. 2-Kelime, Harf ve Kısaltmaların Büyük veya Küçük OlarakYazımı:Türk Dil Kurumunun

son Yazım Kılavuzunda kelime, harf vekısaltma düzeyinde büyük veya küçük yazılış bakımından bazı belirsiz¬likler ve tartışmalı noktalar bulunmaktadır. Küçük veya büyük yazımınnerede ve nasıl olması gerektiği, Kılavuz’da açıklık kazanmalı ve tartış¬maya yer bırakmayacak netlikte olmalıdır. Son yüzyılın en büyük keşfi, hayatın vazgeçilmezi, sanal

bilgidünyası olan internet her yere ve her ortama girdiği gibi Kılavuz’da dayer bulmuştur. Fakat Kılavuz’da internet kelimesi hem büyük harfle hemde italik olarak (İnternet) yazılmaktadır (Yazım Kılavuzu 2008: 261).Büyük harfle yazılması ve italik oluşuna dair ise Kılavuz’da herhangi birbilgi veya açıklama yer almamaktadır. İnternetin bu şekilde

yazılmasınınnasıl bir dikkat çekme düşüncesini içermekte olduğuna dair bir açıklıkgetirilmesi gerekir. Örneğin, kompozisyon yazan bir genç, internet keli¬mesini kullanacaksa kâğıdına bunu hem italik hem de büyük harfle miyansıtmalıdır? Buna benzer şekilde “genel ağ” ifadesi Kılavuz’da iki kezyer almaktadır ve her ikisinde de büyük harflerle (Genel

Ağ) yazılmıştır(Yazım Kılavuzu 2008: 38, 43). Acaba genel ağ ifadesi yine bilgisayarveya internet ortamıyla ilgili bir ifade olduğundan mı böyle yazılmakta¬dır? Bu şekilde bir yazımın da gerekçesi belirtilmelidir. Yazım Kılavuzunda büyük harflerin kullanıldığı yerler başlığı al¬tında 12’nci maddede şu açıklamaya yer verilir: “Kurum, kuruluş ve kurul

adlarının her kelimesi büyük harfle baş¬lar: Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Dil Kurumu, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Devlet Malzeme Ofisi, Millî Kütüphane, ÇocukEsirgeme Kurumu, Atatürk Orman Çiftliği, Çankaya Lisesi; Ana¬dolu Kulübü, Mavi Köşe Bakkaliyesi; Türk Ocağı, Yeşilay Derneği,Muharip Gaziler Derneği, Emek İnşaat; Bakanlar

Kurulu, Danış¬ma Kurulu, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı; Türk Dili ve Ede¬biyatı Bölümü.” (Yazım Kılavuzu 2008: 18). Bu maddede şöyle bir belirsizlik dikkati çekmektedir: Türkiye Bü¬yük Millet Meclisi veya Atatürk Orman Çiftliği gibi kurum veya kuruluşadları zaten tek olduklarından hâliyle büyük yazılırlar. Oysa bu maddedeverilen örnekler

içerisinde yer alan Danışma Kurulu, Türk Dili ve Edebi¬yatı Bölümü gibi kurum veya kuruluş adları büyük harflerle yazılmamalı-dır. Çünkü söz konusu danışma kurulunun veya ilgili bölümün tek başınakullanımı onu özel kılmamaktadır. Örneğin, Ankara Üniversitesi EğitimFakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü denildiğinde belli bir bölüm

adıbelirtilmektedir. Ya da örneğin Üniversiteler Arası Danışma Kurulu şek¬linde özel bir kurum belirtilecekse Danışma Kurulu büyük harflerle yazı¬lır. Dolayısıyla belli bir kurum adıyla veya üniversite ile eşleştirilmesidurumunda, ilgili kurum veya kuruluş adlarının büyük harflerle yazılmasıgerekir. Bu nedenle Kılavuz’da ilgili bölümde bu şekilde bir

düzeltmeyapılmalıdır. Kılavuz’un, büyük harflerin kullanıldığı yerler bölümü 15. madde¬sinde şu açıklamalar bulunur: “Kurultay, bilgi şöleni, açık oturum vb. toplantıların adlarında herkelime büyük harfle başlar: V. Uluslararası Türk Dili Kurultayı, ManasBilgi Şöleni.” (Yazım Kılavuzu 2008: 19). Bu açıklamaya rağmen Kıla¬vuz’un hemen bir sonraki

sayfasında aynı bölümün 18. maddesi ç ben¬dinde ise şöyle bir örnek yer alır: “Lale festivali 25 Haziranda başlayacak.” (Yazım Kılavuzu 2008: 20). Bu örnek, Kılavuz’da bir önceki sayfada büyük harflerin yazımı ileilgili verilen açıklamaya ters düşmektedir. 3-Büyük Ünlü Uyumu: Kılavuz’da büyük ünlü uyumuna uyma¬yan kelimeler belirtilirken bu

uyumlara uymayan Türkçe kelimelerin debulunduğu ifade edilmektedir: “Büyük ünlü uyumuna aykırı bazı Türkçe kelimeler de vardır: an¬ne, dahi, elma, hangi, hani, inanmak, kardeş, şişman.” (Yazım Kılavuzu2008: 7). Büyük ünlü uyumuna uymayan Türkçe kelime örnekleri verildi¬ğinde bu kelimelerin eski hâllerine dönük bir açıklama yapılmalıdır.

Ör¬neğin, anne (ana), dahi (dahı), elma (alma) vb. Böyle olunca verilen ör¬nekler sayesinde Türkçede büyük ünlü uyumunun ne kadar sağlam oldu¬ğu pekiştirilecektir. 4-Sert Sessizlerin Yumuşaması: Türkçe kelimelerin sonunda bazıistisnalar (ad, od, sac vb.) dışında b, c, d, g ünsüzleri yer almaz. Dilimizeyerleşmiş ve içerisinde bu ünsüzlerin yer

aldığı yabancı sözcüklerin so¬nundaki b, c, d, g ünsüzleri ise p, ç, t, k ünsüzlerine dönüşür. Fakat budeğişim yıllar içerisinde, zamanla meydana gelir. Bazı kelimeler, sonla¬rında yer alan b, c, d, g ünsüzlerini korur, pek çoğu ise Türkçenin mantı¬ğına uyarak değişim gösterir. Bu noktada benimsenmesi gereken yakla¬şım, dile yapılabilecek bir

müdahale yerine halkın kullanımına bakarakilgili sözcüklerin, dilin yapısını bozmadan, değişmesine veya değişmeme¬sine karar vermektir. Örneğin Rab sözcüğü Rap şeklinde bir değişim gös¬termemişken rakib sözcüğü zamanla rakip biçiminde söylenmiş ve yazıl¬mıştır. Bunda Rab sözcüğünün kutsallığım da dikkate almak gerekir.“İnsan

psikolojisinin kutsal ya da büyük sayılanı ayırt etme gayreti, Türk-çede imlada da birtakım farklı kullanımların ortaya çıkmasına sebep ol¬muştur.” (Sarı 2004: 2577). Her ne kadar rakip sözcüğü ünlüyle başlayanbir ek aldığında asıl şekline dönüyorsa da müstakil yazımda artık sonu pünsüzü ile biten bir şekilde yazılmakta ve bu şekilde telaffuz

edilmekte¬dir. Bunun gibi pek çok sözcük Türkçede yerini bulmuş ve bulacaktır.Fakat bu noktada dile müdahale etmek yerine, yaygın kullanımı dikkatealmak, yaygın kullanımı da dilin kurallarını bozmamak şartıyla Kılavuz’ayansıtmak gerekir. Kılavuz’un Bitişik Yazılan Birleşik Kelimeler bölümünün 2. mad¬desinin uyarı kısmında şu açıklamaya yer

verilir: “UYARI: Sadece söyleyişte tonlulaşma biçiminde ses değişmesineuğrayanlar ayrı yazılır: azat etmek, hamt etmek, izaç etmek, iktisap et¬mek. Bu örneklerde tonluluk söyleyişte belirtilir.” (Yazım Kılavuzu 2008: 21). Burada verilen örnekler içerisindeki “hamt etmek” birleşik sözcü¬ğündeki birinci sözcük olan “hamt” kelimesinin bu şekilde

yazımı tartışı¬lır. Kelime dizinine bakıldığında orada da aynı şekilde yazıldığı görülür.Söyleyişte tonlulaşan diğer örneklerden farklı olarak “hamd” kelimesininyazımda da tam olarak bir değişim yaşadığı ve “hamt” biçimine dönüştü¬ğünü söylemek iddialı olacaktır. Çünkü bu kelime pek çok kaynak taran¬dığında görülecektir ki hâlen “hamd” biçiminde

yazılmakta ve kullanıl¬maktadır. Yazım Kılavuzu, bir dilin içeriğinde yer alan unsurların sadece ya¬zıdaki kurallarını ve kullanımlarını değil, aynı zamanda kelimelerin, ke¬lime gruplarının söyleyişte, ekleşme esnasında nasıl telaffuz edileceğinedair açıklamalar da içerir. Kılavuz’un noktalama işaretleri içinden kesmeişaretini açıkladığı bölümün birinci

maddesinin uyarı kısmında şu açık¬lama bulunur: “UYARI: Sonunda p, ç, t, k ünsüzlerinden biri bulunan Ahmet, Çe¬lik, Çiçek, Hâlit, Mehmet, Mesut, Murat, Özbek, Recep, Yiğit, Bosna-Hersek, Gaziantep, Kerkük, Sinop, Tokat, Zonguldak gibi özel adlaraünlüyle başlayan ek getirildiğinde kesme işaretine rağmen Ahmedi, Çeli¬ği, Çiçeği, Hâlidi,

Mehmedi, Mesudu, Muradı, Özbeği, Recebi, Yiğidi,Bosna-Herseği, Gaziantebi, Kerküğü, Sinobu, Tokadı, Zonguldağı biçi¬minde son ses yumuşatılarak söylenir.” (Yazım Kılavuzu 2008: 46). Bu açıklama yazı dilinden çok konuşma diline dönük olmuştur. Bunedenle yazı diline dönük açıklama yapmak gerekecektir. Örneğin Ker¬kük kelimesinin Kerküğü

biçiminde söyleneceği ancak yazı dilinde Ker¬kük’ü olarak yazılacağını belirtmek gerekir. Kısaltmalar bölümü içindeyer alan şu açıklama, yukarıdaki uyarı için de kullanılmalıdır: “Tonsuz (sert) ünsüzle biten kısaltmalar, ek aldıkları zaman oku¬nuşta tonsuz ses tonlulaştırılmaz: AGİK'in (AGİĞ'in değil), CMUK'un(CMUĞ'un değil), RTÜK'e (RTÜĞ'e

değil), TÜBİTAK'ın (TÜBİTAĞ'ındeğil). Ancak birlik kelimesiyle yapılan kısaltmalarda söyleyişte k'ninyumuşatılması normaldir: ÇUKOBİRLİK'e (söylenişi ÇUKOBİRLİĞE),FİSKOBİRLİK'in (söylenişi FİSKOBİRLİĞİN).” (Yazım Kılavuzu 2008:51). Dolayısıyla aynı şekilde, yukarıda sözü edilen uyarı bölümü içeri¬sinde de yazı dilinde verilen örnek

kelimelerin nasıl yazılacağına dairaçıklama ve örnekler (Zonguldak’ı, Mehmet’i) yer almalıdır. 5-Mastar Eklerinin Yazılışı: Kılavuz’da Bazı Ek ve KelimelerinYazılışı başlığı altında Mastar Eklerinin Yazılışı bölümünde şu açıklama¬ya yer verilmiştir: “Mastar Eklerinin Yazılışı -mak, -mek ile biten mastarlardan sonra -a, -e, -ı, -i eklerin¬den biri geldiğinde

araya y ünsüzü girer: kazanmak-a > kazanma-y-a, aldanmak-ı > aldanma-y-ı, sevmek-e > sevme-y-e, görmek-i >görme-y-i.” (Yazım Kılavuzu 2008: 12). Burada şöyle bir belirsizlik dikkati çekmektedir: Açıklamayı ör¬neklendirmek için verilen kazanmak, aldanmak, sevmek, görmek gibikelimeler mastar eki olan -mak, -mek eklerini almışlardır. Bu isim-

fiillerle biten kelimeye eklenen bir ünlü, kelimenin sonundaki “k” harfi¬nin “y” harfine dönüşmesine sebep olmuştur. Oysa -mak, -mek mastarekleriyle biten bir kelimeye ünlü harf ile başlayan bir ek getirildiğindekelimenin sonunda yer alan “k” harfinin “ğ” ye dönüştüğü de görülür.Mastar özelliğini yitirip isimleşmiş kelimelerde “k” harfi “ğ” ye

dönüşür.Ayrıca burada verilen örneklerdeki kelimelerin sonunda yer alan eklerinmastar ekleri olan-mak, -mek değil de isim-fiil eklerinden -ma, -me ol¬ması ihtimali de vardır. Çünkü-ma, -me eklerinden sonra da ünlü ile baş¬layan bir ek geldiğinde araya y ünsüzü girer (kazanma-y-a, aldanma-y-avb.). Bu durumu açıklamak için şöyle bir örnek vermek

gerekir: “Yemeği hazırladıktan sonra çocuklara seslendi: Siz yemeye başla¬yın ben geliyorum. ” Bu cümledeki yemeği kelimesi mastar eki almış ancak isimleşmişbir kelimedir (ye-mek). Ünlü ile başlayan bir ek aldığında ekin sonundakisert sessiz yumuşamıştır. Cümlede yer alan bir diğer kelime olan ye-meise isim fiil eki almış bir kelimedir. Bu kelime

ünlü ile başlayan bir ekaldığından “y” ünsüzü türeyerek kaynaşmayı sağlamıştır. DolayısıylaKılavuz’da mastar eklerinin yazılışı ile ilgili açıklamanın netleştirilmesigerekir. Bu şekilde yazıma dönük bir temayül olsa bile bazı örneklerde(mastar eki almış kelimenin isimleşmesi durumunda) yumuşak g’ninkorunduğu görülmektedir. Ayrıca -ma, -me isim fiil

ekleriyle biten keli¬melerde söz konusu kuralın, daha kesin olduğu belirtilmelidir. 6-Gereksiz Tekrarlar: Kılavuz’da bazı uyarıların ve alıntılarıntekrar edildiği görülmektedir. Toplamda 50-60 sayfalık bir açıklamanınbulunduğu Kılavuz’da gereksiz tekrarlar hemen göze çarpmaktadır. Kılavuz’un Büyük Harflerin Kullanıldığı Yerler bölümü 17. mad¬desi

uyarı kısmında şu açıklama bulunur: “Özel adlar yerine kullanılan ‘o’ zamiri cümle içinde büyük harfleyazılmaz.” (Yazım Kılavuzu 2008: 20). Bu açıklama, Kılavuz’un Noktalama İşaretleri bölümü içerisindekesme işareti tanıtılırken birinci maddenin ikinci uyarı kısmında (YazımKılavuzu 2008: 46) gereksiz yere tekrarlanmaktadır. Bir başka gereksiz

tekrar ise Kılavuz’un Büyük Harflerin Kullanıl¬dığı Yerler bölümü A maddesindeki şu açıklamadır: “Cümle içinde tırnak veya yay ayraç içine alınan cümleler büyük harfle başlar ve sonlarına uygun noktalama işareti (nokta, soru, ünlem) konur.” (Yazım Kılavuzu 2008: 15). Bu açıklamayı örnek¬lendirmek üzere Nurullah Ataç’tan seçilen alıntı cümlesi

olan“Anadolu kentlerini, köylerini (Köy sözünü de çekinerek yazıyo¬rum.) gezsek bile görmek için değil, kendimizi göstermek için gezi¬yoruz.” cümlesinin, noktalama işaretlerinden yay ayraç tanıtılırkenbirinci maddede (Yazım Kılavuzu 2008: 45) tekrarlandığı görül¬mektedir. Bu tekrarlar yerine değişik örneklerle Kılavuz zenginleştirilmelidir. 7-

Bitişik ve Ayrı Yazılan Birleşik Kelimeler: Türkçeye Arapçave Farsçadan pek çok birleşik kelime geçmiştir. Bunlardan sıfat veya isimtamlaması olarak kalıplaşmış biçimde olan ve dilimizde yaygın olarakkullanılan örnekler bulunur. Yazım Kılavuzunda Bitişik Yazılan Birleşik Kelimeler başlığı al¬tında 17. maddede şu açıklamaya yer verilir: “Farsça

kurala göre oluşturulan isim ve sıfat tamlamaları ile ka¬lıplaşmış biçimler bitişik yazılır: cürmümeşhut, darıdünya,ehlibeyit, ehvenişer, erkânıharp, fecrisadık, gayrimenkul, gayri¬meşru, hüsnükuruntu, hüsnüniyet, suikast, hamdüsena, hercü-merç.” (Yazım Kılavuzu 2008: 24). Bu maddede bir belirsizlik göze çarpmaktadır. Tamlama ekleri

bir¬leştirildiği vakit ortaya kültürden kopuk, oldukça anlamsız ifadeler çık¬maktadır. Belki gayrimenkul, gayrimeşru, suikast gibi tamlamaların ka¬lıplaşmış biçimleri yazılabilir. Toplum bu kelimeleri kullana kullana on¬lara ayrı bir biçim vermeyi başarmıştır. Fakat bazı tamlamaların yazımın¬da ve söylenişinde toplum henüz ortak bir kanaate varmış

değildir. Bunedenle ilgili başlık altında bazı açıklamalar yapmak gerekir. Örneğinyukarıda geçen ehlibeyit kelimesi hem yazılış (harf eksikliği anlam deği¬şikliğini de beraberinde getirmiştir. Diğer örnekler dikkate alınırsa ehli¬beyt biçiminde olabilirdi.) hem de yazım (ehl-i beyt olmalıydı.) bakımın¬dan Kılavuz’da hatalı olarak verilmektedir. Oysa bu

tamlama, henüz tam¬lama özelliğini yitirmemiş olup halkın ortak anlayışı bakımından “evhalkı” anlamım korumaktadır. “Beyit halkı” şeklinde bir algı ise zatenhiç düşünülmemektedir. Beyit kelimesi ile beyt kelimesi arasındaki anlamfarkı okullarda öğretilmektedir. Bu durumda tamlamanın aslını korumakdaha doğru olacaktır. Batıdan alınmış bir

kelime olan fabl bile (olmasıgereken fabıl iken) hâlen fabl olarak Kılavuz’da yer alıyorsa ehl-i beytgibi sıkça kullanılan bir tamlamanın bu şekilde değiştirilmesi önemli birtezat oluşturmaktadır. Bütün Farsça tamlamaların bitişik yazılacağını söylemek de tama¬men doğru olmayacaktır. Bazı özel söz varlıkları bir başka dilden alındığıgibi kullanılabilir.

Buna en açık örnek Kur’an’ı-Kerim tamlamasıdır.Kılavuz’da bu şekilde yazılmakta olup tamlamadaki hemze işareti bilekorunmuştur. Bu nedenle söz konusu uyarıya bir istisna olarak bu özelsöz varlığının eklenmesi gerekir. Yazım Kılavuzu, yazımın kılavuzu, rehberi olarak dilde yaşanandeğişimleri dikkate almalı ve zamanla kullanım yaygınlığına bağlı

olarakkelime ve kelime gruplarının değişim gösterebileceğini belirtmelidir.Kılavuz’un Bitişik Yazılan Birleşik Kelimeler bölümünün 16. maddesininuyarı kısmında yer alan ifade, sadece Kılavuz’un ilgili bölümü için değiltamamı için geçerli olan bir genel gerçektir (UYARI: Eczahane,hastahane, pastahane, postahane sözleri kullanımdaki yaygınlık

dolayı¬sıyla eczane, hastane, pastane, postane biçiminde yazılmaktadır.). 8-Noktalama İşaretleri: Kılavuz’un Noktalama İşaretleri bölü¬münün Üç Nokta (...) başlığı altında, üç nokta işareti ile ilgili bilgilerverilirken 5. maddede şu açıklama bulunur: “Ünlem ve seslenmelerde anlatımı pekiştirmek için konur:" (YazımKılavuzu 2008: 39). Bu açıklamadan

sonra Ömer Seyfettin’den seçilmiş bir alıntı olarakşu örnek yer almaktadır: —    Koca Ali... Koca Ali, be!.. Bu örnekte okuyucu daha önce hiç karşılaşmadığı ve Kılavuz’da dayer almayan bir noktalama işaretiyle (!..) karşılaşır. Hemen devamında 6. maddede de yine Ömer Seyfettin’den yapıl¬mış bir alıntıda bu kez söz konusu işaretten(!..) üç tane

bulunur: —    Yabancı yok! —    Kimsin? —    Ali... —    Hangi Ali? —    Sen misin, Ali usta? —    Benim!.. —    Ne arıyorsun bu vakit buralarda? —    Hiç... —    Nasıl hiç? Suya çekicini mi düşürdün yoksa !.. —    !.. 6. maddenin altında bulunan uyarıda da şu açıklamaya yer verilir: “UYARI: Üç nokta yerine iki veya daha çok nokta kullanılmaz.” İlerleyen

sayfalarda noktalama işaretlerinden ünlem işareti ile ilgilibilgilerin yer aldığı bölümde, üçüncü maddede ise şöyle bir açıklama yeralır: “3. Alay, kinaye veya küçümseme anlamı kazandırılmak istenensözden hemen sonra yay ayraç içinde ünlem işareti kullanılır: İsteseymiş bir günde bitirirmiş (!) ama ne yazık ki vakti yokmuş (!). Adam, akıllı (!) olduğunu

söylüyor.” (Yazım Kılavuzu 2008: 41). Bu açıklamadan sonra yukarıdaki maddeyle ilgisi olmayan bir uya¬rı ve uyarıyı örneklendirmek üzere Tarık Buğra’dan seçilmiş şu alıntı yeralır: “UYARI: Ünlemden sonra üç nokta yerine iki nokta konulması ye-terlidir. Gök ekini biçer gibi!.. Başaklar daha dolmadan.” (Yazım Kılavu¬zu 2008: 41). Buraya kadar

verilenler incelenip değerlendirilirse şu yargıların or¬taya çıkması kaçınılmazdır: Kılavuz’un noktalama işaretleri bölümündebu işaretin (!..) ne olduğuna dair herhangi bir açıklama bulunmamaktaolup söz konusu işaret, dilimize ait noktalama işaretleri içerisinde başlıbaşına bir noktalama işareti olarak belirtilmemiştir. Bu işaretin ilk geçtiğiyer olan üç

nokta işareti içerisindeki Ömer Seyfettin’e ait olan alıntı cüm¬lelerinden sonra işaretin ne olduğuna dair bir açıklama yapılmamış, Kıla-vuz’un ilerleyen sayfalarında, Ünlem bölümünde bir uyarı içerisinde ün¬lemden sonra iki noktanın konulmasının yeterli olacağı belirtilmiştir. Budurumda söz konusu işaretle ilgili olarak Kılavuz genelinde, doyurucu

biraçıklama bulunmamaktadır. Okuyucu, üç nokta işareti içinde yer alan buişaretin başlı başına bir işaret mi yoksa ünlem ile üç nokta işaretinin karı¬şımından oluşmuş birleşik bir noktalama işareti mi olduğunu anlayama¬yacaktır. Zaten buna dönük olarak üç nokta işaretinden sonra herhangi biraçıklama da yapılmamıştır. Yeterli olmayan bir

açıklama gecikmeli ola¬rak ilerleyen sayfalarda ünlem işareti bölümünde yapılmıştır. İlgili uyarı¬nın yanlış yerde bulunması bir yana (Ünlem işareti bölümünde yer alanuyarı, Üç Nokta işareti bölümünde yer almalıydı. Çünkü üç nokta işaretiKılavuz’da ünlem işaretinden önce geldiği gibi ilgili işarete ait Üç Noktaişareti bölümünde iki örnek, Ünlem

işareti bölümü içerisinde ise sadeceuyarı kısmında bir örnek yer almaktadır.) uyarı, ilgili işareti açıklamanoktasında da yetersiz kalmıştır. Türkçede böyle bir noktalama işaretininolup olmadığı net olarak belirtilmelidir. Bu işaretin, ünlem işaretiyle üçnokta işaretinin birlikte kullanılabileceği cümlelerde başvurulacak birnoktalama işareti çeşidi mi

olduğu belirtilmelidir. Bu doğrultuda maalesefKılavuz’da herhangi bir açıklama yapılmamış, ilgili işaret sadece Ünlemişareti bölümünde yer alan bir uyarıyla belirtilmeye çalışılmıştır. YazımKılavuzu’nda bir ünlemden sonra iki nokta işaretinin gelebileceğini öğre¬nen bir okuyucu (ki bunu, bir başlık olarak değil de bir uyarı içinde öğ¬renmektedir.)

acaba bu işareti nerelerde kullanacaktır? Bu işaretin nere¬lerde ve nasıl kullanılacağına dair bilgiyi nereden almak gerekir? Bir dilinYazım Kılavuzu’nda bu bilgi yer almıyorsa okuyucu bunu başka neredenöğrenebilir? Ayrıca bu işareti sadece ünlem ve iki nokta şeklinde değil,soru işareti ve iki nokta (?..) şekliyle de kullanmak mümkün müdür? Bugibi

soruların cevabını vermek ve ilgili açıklamaları örneklerle destekle¬mek gerekir. Ne ünlemle ne de üç nokta işaretiyle doğrudan ilgisi bulu¬nan bu işaretin Yazım Kılavuzu’nda açıklanması ve örneklendirilmesigerekir. Ayrıca Türkçede buna benzer başka işaret veya işaretlerin (bir¬den fazla noktalama işaretinin kaynaşmasıyla oluşmuş) bulunmakta

veyakullanılmakta olup olmadığı yönüyle okuyuculara açıklama yapılmalıdır. Kılavuz genelinde örneği görülmeyen ancak günlük yaşamda, ya¬zışmalarda ve sanat eserlerinde sıkça kullanılan bir başka önemli hususda sonu yay ayraç içinde bir açıklama ile biten cümlelerde cümlenin so¬nuna gelecek noktalama işaretinin yay ayracın bitiminde mi yoksa

yayayraçtan önce mi kullanılacağı meselesidir. Örneğin, “Bu kitap...isimliyazarın yaşlılık döneminde kaleme aldığı bir eserdir (Yazar, kitabını ol¬dukça hasta olmasına rağmen tamamlayabilmiştir.). cümlesinde paranteziçindeki açıklama kısmı cümlenin sonuna gelmiş olup cümle değerindebir anlatım da içerdiği için noktalama işareti almıştır.

Parantezin hemenardındansa asıl cümlenin noktalama işareti kullanılmıştır. Bu tip bir kul¬lanıma pek çok eserde rastlanmaktadır. Fakat Kılavuz’da buna dair biraçıklama ve örnek yer almamaktadır. Kılavuz’da sadece yay ayraç içeri¬sindeki kısmın cümle değerinde olması hâlinde noktalama işareti alacağı¬na dönük bir açıklama yer alır. Ancak

yukarıda verdiğimiz istisnai duru¬mu örneklendirecek ve açıklayacak bir başlık bulunmamaktadır. Kılavuz’un genelinde yer almasına rağmen hiçbir açıklama bulun¬mayan bir başka özellik de cümle değerinde olmayan ifadelerin (harf,kelime, birleşik kelime) sonuna noktalama işaretlerinden noktanın geti¬rilmesidir. Örneğin, Kılavuz’un 5’inci

sayfasında ünlüler, sınıflandırılır¬ken alt alta şu şekilde verilir: “ Ünlüler şu biçimde sınıflandırılır: A. Çıkış yeri ve dilin durumuna göre: 1.1.    Kalın ünlüler: a, ı, o, u. 2.2.    ince ünlüler: e, i, ö, ü. B. Dudakların durumuna göre: 1.1.    Düz ünlüler: a, e, ı, i. 2.2.    Yuvarlak ünlüler: o, ö, u, ü. C. Ağzın açıklığına göre: 1.1.    Geniş ünlüler: a, e, o, ö. 2.2.

   Dar ünlüler: ı, i, u, ü.” (Yazım Kılavuzu 2008: 5). Görüldüğü gibi sadece harfler verilmiş ve sonlarına nokta işaretikonulmuştur. Benzer şekilde Kılavuz’da kelimelerden sonra da noktaişareti kullanılmıştır: “Nispet i'si alan kelimelere Türkçe ekler getirildiğinde düzeltmeişareti olduğu gibi kalır: millîleştirmek, millîlik, resmîleştirmek, resmî¬lik.” (Yazım

Kılavuzu 2008: 7). Yukarıda görüldüğü gibi kelime örnekleri sıralanmış ve kelimele¬rin sonunda nokta işareti kullanılmıştır. Yine benzer şekilde birleşik ke¬limelerin sonuna da nokta işareti konulmuştur: “15. Ev kelimesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: aşevi,bakımevi, basımevi, doğumevi, gözlemevi, huzurevi, konukevi,

orduevi,öğretmenevi, polisevi, yayınevi.” (Yazım Kılavuzu 2008: 24). Bunlara benzer şekilde maddelerle verilen açıklamalardan sonrayer alan örnek harf, kelime veya birleşik kelimelerin sonunda nokta işare¬ti yer almaktadır. Oysa bu ifadeler cümle değerinde değildir. Kılavuz’dabu şekilde hemen hemen tüm açıklama ve ifadelerin sonunda nokta

yeralmaktadır. İster sadece harf veya kelime olsun ister cümle değerindeolsun ayrım yapılmaksızın ve herhangi bir bilgi de verilmeden hepsininsonuna nokta getirilmiştir. Cümle değerinde olmayan böyle örneklendir-melerin nokta işareti ile bitmesinin mantığı, sözlüklerdeki gibi maddeaçıklamalarının tümünün nokta ile bitmesi uygulamasının esas

alınmasıolabilir. Fakat Kılavuz’da böyle bir açıklama olmadığı gibi çelişen birdurum bile vardır. Sayfa 44’te denden işareti ile ilgili açıklama şu şekildeverilmiştir: “Bir yazıdaki maddelerin sıralanmasında veya bir çizelgede alt al¬ta gelen aynı sözlerin, söz gruplarının ve sayıların tekrar yazılmasınıönlemek için kullanılır: a.    Etken fiil b.    Edilgen " c.

   Dönüşlü " TÜBAR-XXIX-/2011-Bahar/Yrd. Doç. Dr. Selim EMİROĞLUç. işteş ” (Yazım Kılavuzu 2008: 44). Kılavuz’dan alınan yukarıdaki bölümde, açıklamanın ardından ge¬len örneklerden sonra nokta işareti kullanılmamıştır. Böylece Kılavuz’daçelişkili bir durum oluşmuştur. Oysa iki nokta işareti verilirken bu duru¬ma açıklık getirilmesi gerekir. İki

nokta işaretine açıklayıcı bir maddedaha eklenerek bu durum şu şekilde netleştirilebilir: Madde işaretlerikullanılarak yapılan açıklamalardan sonra örnek vermek için cümleninsonunda iki nokta işareti ve örneklerin sonunda ise nokta işareti kullanılır.Böyle bir açıklama yapılması hâlinde Kılavuz genelindeki belirsizlikgiderilmiş olacaktır. Noktalama

işaretleri niçin vardır? Kılavuz’a göre: “Duygu ve düşünceleri daha açık ifade etmek, cümlenin ya¬pısını ve duraklama noktalarını belirlemek, okumayı ve anlamayıkolaylaştırmak, sözün vurgu ve ton gibi özelliklerini belirtmek üze¬re noktalama işaretleri kullanılır.” (Yazım Kılavuzu 2008: 32). Bu açıklamanın ortaya koyduğu gibi noktalama işaretleri

yazılı anlatımdayazılı metnin tam ve doğru olarak okunmasında ve vurguyu yerinde kul¬lanmak için kullanılır. Ayrıca sözlü anlatımda sözü etkili kılmaya yara¬yan önemli unsurlardır. Sözlü anlatımda özellikle duraklama noktalarınıbelirlemek bakımından noktalama işaretlerine önemli görevler düşmekte¬dir: “Ses çıkarmak için soluk almaya

ihtiyacımız vardır. Sesimizi bellibir süre uzatabiliriz ama sonunda soluğumuz tükenir, bu yüzdenduraklar, yeniden soluk almak zorunda kalırız. Şu hâlde konuşur¬ken, hava ihtiyacını elde etmek için az veya çok duraklamak zorun¬dayız. işte bu duraklamaların hepsi konuşmada noktalamayı mey¬dana getirir.” (Temizyürek vd. : 2007). Bu durumda

konuşmada noktalamalar durak kabul edildiği gibi du¬raklar da konuşmanın noktalamaları sayılır. Durakları belirlemede metniokuyan kişi, nerede durak yapacağını noktalama işaretleri sayesinde anla¬yacaktır. Kılavuz’da sayfa 36’da bir uyarı yer almaktadır: “UYARI: Metin içinde zarf-fiil ekleriyle oluşturulmuş kelimelerdensonra virgül konmaz:

Cumaları bahçede buluştukça kıza kendisinin adi bir mektep tale¬besi olmadığını anlatmaya çalışıyordu. (Halide Edip Adıvar) Şimdiye dek, ben kendimi bildim bileli kimse Değirmenoluk köyün¬den kaçıp da başka köyde çobanlık, yanaşmalık etmedi. (Yaşar Kemal) Meydanlığa varmadan bir iki defa İsmail kendisini gördü mü diyekahveye baktı. (Necati

Cumalı) Ancak yemekte bir karara varıp arkadaşına dikkatli dikkatli baka¬rak konuştu. (Samim Kocagöz)” (Yazım Kılavuzu 2008: 36). Uyarıyı örneklendiren alıntı cümlelerin içerisinde zarf fiil eki (-DIkça, -Ip, -DAn, -ArAk) bulunan kelimelerden sonra virgül kullanılma¬dığı görülmektedir. Bu kural için seçilmiş alıntı cümleler, dikkat edilirsebasit ve kısa

cümlelerdir. Okuyucunun karşısına her zaman böyle içeri¬sinde zarf fiil bulunan kısa ve basit cümleler çıkmayabilir. Yazarlar ol¬dukça uzun, belki tek bir paragraf oluşturabilecek cümleler kurabilirler.Bu cümleleri kurmalarını sağlayan en önemli bağlantı unsurlarından biriside zarf fiil ekleridir. Böyle bir durumda içerisinde birden fazla zarf fiileki

bulunan bir cümleyi, sözlü anlatımda, seslendirmede bölmeden teksolukta okumak güç olacaktır. Zarf fiil dışındaki diğer fiilimsi ekleriyleoluşturulmuş cümlelerde virgül işareti kullanılırken zarf fiil ekiyle ku¬rulmuş kelimelerin bulunduğu cümlelerde neden virgül işareti kullanıl¬mamaktadır? Buna dair Kılavuz’da herhangi bir açıklama

bulunmamak¬tadır. Kaldı ki Kılavuz’da yine bir hata yapılarak içerisinde zarf fiil eki ileoluşturulmuş bir kelime bulunan bir alıntı cümlesinde virgül kullanmıştır.Bu çelişkiyi örneklendirecek cümle sayfa 34’te yer almaktadır: “Saniye Hanımefendi, merdivenlerde oğlunun ayak seslerini duyar duymaz, hasretlisini karşılamaya atılan bir genç kadın gibi,

koltu¬ğundan fırlamış ve ona kapıyı kendi eliyle açmaya gelmişti. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)” (Yazım Kılavuzu 2008: 34). Noktalama işaretlerinin görevlerinden biri duraklamaları göster¬mek ve belirtmekse zarf fiil eklerinden sonra virgül kullanılmayacağıyönündeki bir uyarının ne kadar doğru olduğu tartışılır. Çünkü içerisindezarf fiil eklerinden

sadece biri değil belki birkaçının kullanıldığı uzuncümleler de okuyucunun karşısına çıkabilir. Böyle cümlelerde durakla¬mayı sağlamak ve doğru seslendirme yapabilmek için zarf fiil eklerininbulunduğu kelimelerde virgül işaretine ihtiyaç duyulacaktır. Kılavuz’dazarf fiil eklerinin bir bağlaç gibi kullanıldığı görülüyor. Ancak bu kulla¬nımın da

arasözlerde bozulduğu dikkati çekmektedir. Kılavuz’da noktalı virgül işaretinin sadece iki kullanım yerinin ol¬duğu belirtilmektedir: “Noktalı Virgül (;) 1.    Cümle içinde virgüllerle ayrılmış tür veya takımları birbi¬rinden ayırmak için konur: Erkek çocuklara Doğan, Tuğrul, Aslan,Orhan; kız çocuklara ise inci, Çiçek, Gönül, Yonca adları verilir.Türkiye,

Ingiltere, Azerbaycan; İstanbul, Londra, Bakü. 2.    Öğeleri arasında virgül bulunan sıralı cümleleri birbirin¬den ayırmak için konur: Sevinçten, heyecandan içim içime sığmı¬yor; bağırmak, kahkahalar atmak, ağlamak istiyorum. At ölür,meydan kalır; yiğit ölür, şan kalır.” (Yazım Kılavuzu 2008: 37). Türkçede bu iki kuralın dışında noktalı virgül

işaretinin kullanılabi¬leceği başka bir yer olamaz mı? 1996 yılında yayımlanan İmla Kılavu-zu’nda noktalı virgülün kullanımı ile ilgili şu ifadeler yer alır: “Kendilerinden evvelki cümle ile ilgi kuran ancak, yalnız,fakat, lakin, çünkü, yoksa, bundan dolayı, binaenaleyh, sonuç ola¬rak, bununla birlikte, öyleyse vb. cümle başı bağlaçlarından öncekonur:

Hâlis bir şiir fena okunabilir; lakin sahte bir şiir iyi okuna¬maz. (Yahya Kemal Beyatlı) Bir millet ordusunu kaybedebilir, bağımsızlığını da kaybe¬debilir; fakat dilini sakladıkça bu millet yaşıyor demektir. (Nihâl Atsız, Türk Ülküsü) Sıralı cümleler arasında ancak, fakat, çünkü vb. cümle başıbağlayıcılarından önce yazar araya nokta, virgül, noktalı

virgülkoymakta serbesttir. Bu husus yazarın üsluptaki tercihi ile ilgili¬dir.” (Yazım Kılavuzu 2000: 51). 1996’da yayımlanan Kılavuz’dan sonra 2005 yılında düzeltmelerleyayımlanan son Yazım Kılavuzu, noktalı virgülün kullanım alanını ikimaddeye indirmiş, yukarıda sözü edilen kuralı Kılavuz’dan çıkarmıştır.Bu noktada yapılan değişikliğin ne kadar

etkili olduğu tartışılır. Çünküyalnız, fakat, çünkü gibi kendilerinden önce yer alan cümle ile ilgi kuranbağlaçlardan önce hâlâ noktalı virgül işareti kullanılmaktadır. Okullarda,dershanelerde, şu an kullanımdan kaldırılmış bu üçüncü madde öğrencile¬re eskisi gibi anlatılmakta, sorular bu doğrultuda hazırlanmaktadır. Bunedenle Kılavuz’un ilgili

maddeyi neden kaldırdığına dönük bir açıklamayapması gerekmektedir. Ayrıca Kılavuz’da yer alan bir noktalı virgülişareti örneği, noktalı virgül işaretinin kullanım yerleri ile ilgili olarak ikimaddenin dışında farklı kuralların olabileceğini akla getirmektedir. Kıla¬vuz’da ne... ne bağlacının tanıtıldığı bölümde şöyle bir alıntı bulunur: “Onlar ne arsız ne

yılışkan ve yırtık gülmelidirler; ne de somurt-malıdırlar. (RefikHâlitKaray)” (Yazım Kılavuzu 2008: 11- 12). Yukarıdaki örnek cümlede hem ne.ne bağlacı arasına diğer örnek¬lerden farklı olarak noktalama işareti konularak hata yapılmış hem dekonulan bu işaret, Kılavuz’da noktalama işaretinin kullanım yerleri olarakbelirtilen iki maddeyle de

uyuşmamıştır. 9-Alıntı Cümleleri: Kılavuz’da kurallar açıklandıktan sonra veyauyarıları örneklendirmek için genellikle Türk edebiyatından seçilmişcümleler, dizeler, sözler vb. örnek olarak verilmektedir. Bu alıntılardamümkün olduğu kadar farklı yazar veya şairlerin, devlet adamlarının,siyasetçilerin sözleri dikkate alınmıştır. Klasik Türk edebiyatından

(Mu¬hibbi) Yeni Türk edebiyatına (Ömer Seyfettin) şairlerden (Yahya KemalBeyatlı) devlet adamlarına (Mustafa Kemal Atatürk) kadar pek çok isminifadeleri, cümleleri bulunur. Fakat bunlar içerisinde maalesef tekrar eden¬ler olduğu gibi anlatım bozukluğu bulunan cümlelerin de alıntılandığıgörülür. Yukarıda noktalama işaretlerini incelerken içinde

noktalı virgülişareti bulunan bir örnek alıntı cümlesi ele alınmıştı. Söz konusu alıntıcümlesinde ne.ne bağlacı, birinci cümlede arsız ve yılışkan zarflarını,ikinci cümlede ise bir cümleyi bağlamıştır. Kullanılan bu üç ne bağlacın¬dan ikisi, bir diğerinden ayrı bir görevde kullanılmış ve böylece bir anla¬tım bozukluğu oluşmuştur: “Onlar ne arsız ne yılışkan

ve yırtık gülmelidirler; ne de somurt-malıdırlar. (Refik Hâlit Karay)” (Yazım Kılavuzu 2008: 11- 12). Bir başka alıntı cümlesinde daha anlatım bozukluğu olduğu görü¬lür. Virgül işaretinin açıklandığı bölümün 13. maddesinin uyarı kısmındaBurhan Felek’ten alınan cümlede anlatım bozukluğu bulunmaktadır: “Ben Atatürk'le üç veya iki defa karşılaştım.

(Burhan Felek)” (Yazım Kılavuzu 2008: 35). Uyarıyı örneklendiren yukarıdaki cümlede anlatım bozukluğu var¬dır. Veya bağlacından sonra virgül konulmayacağını belirtmek için Bur¬han Felek’in bu cümlesinde ısrar etmenin bir anlamı olmayacaktır. Çünkücümle anlatım yönünden doğru ve nitelikli bir cümle olmayıp (Bir alıntıcümlesi olan bu

cümlenin doğru biçimi şu şekilde olacaktır: Ben Atatürk-'le iki veya üç defa karşılaştım.) Yazım Kılavuzunun oluşturmak istediğidil hassasiyeti ve zevkine uygun düşmemektedir. Yazım Kılavuzu’nda her kural ve uyarıdan sonra bir örnek bulunu-yorken Büyük Harflerin Kullanıldığı Yerler bölümünün 9’uncu maddesi¬nin uyarı kısmında örnek bir cümle

verilmemiştir: “UYARI: Dünya, güneş, ay kelimeleri gezegen anlamı dışında kul¬lanıldığında küçük harfle başlar.” (Yazım Kılavuzu 2008: 17). Bu uyarıya Türk edebiyatındaki hikâye ve romanlardan ya da şiir¬lerden seçilmiş uygun bir örnek verilebilirdi. Kılavuz’da yer alan alıntıların kaynakları yay ayraç içerisinde be¬lirtilmektedir. Fakat sayfa 11’de

bağlaç olan ki açıklanırken verilen alıntı¬lar içerisinde son iki alıntının kaynağı veya yazarı verilmemiştir: “Ruşen Eşref Ünaydın'ın "Diyorlar ki” adlı eseri ne güzeldir! (kaynak verilmemiş)Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer.” (kaynak verilmemiş) (Yazım Kılavuzu 2008: 11). Yine benzer şekilde bağlaç olan ne...ne’nin yazılışının açıklandığıbölümde

ilk alıntının kaynağı verilmemiştir: “Bu bağlacın kullanıldığı cümlelerde fiil olumlu olmalıdır: NeFransa’da ne de Almanya’da aradığını bulabilmişti.” (kaynak verilmemiş).(Yazım Kılavuzu 2008: 11-12). Kılavuz’da ayrıca ne...ne bağlacının devrik cümle yapılarında(özellikle şiirde) olumsuz fiillerle kullanılacağı belirtilmeli ve buna uy¬gun örnekler

verilmelidir. Örneğin, Kalmadı gönlümde ne hüzün ne ıstırap Cümlesinde devrik kullanımdan ötürü fiil olumsuzdur. Cümleyi“Gönlümde ne hüzün ne ıstırap kaldı. ’’şekliyle düz cümle olarak kullan¬dığımızda ise fiil olumludur. Yine Yahya Kemal’in artık berceste mısradiyebileceğimiz meşhur “Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.” dizesi ne.ne

bağ¬lacıyla oluşturulmasına rağmen devrik bir yapıda olduğu için fiil olum¬suzdur. 10-vb. ile vs. nin Birleştirilmesi: Yazım Kılavuzu’nda ve saire [sa¬ir, saire: „.2. Bir şeyden kalan başka şey 3. Geçen, dolaşan 4. Diğer,başka, gayrı (Devellioğlu 1997: 214)] ile ve benzeri ifadelerinin kısaltmadüzeyinde birleştirildiği görülmektedir. Her iki ifade de vb.

kısaltmasıylabirleştirilmiştir. Noktalama işaretlerinden noktanın açıklandığı bölümünikinci maddesinde her iki ifadenin şu şekilde birleştirildiği görülür: “Bazı kısaltmaların sonuna konur: Alb. (albay), Dr. (dok¬tor), Yrd. Doç. (yardımcı doçent), Prof. (profesör), Cad. (cadde),Sok. (sokak), s. (sayfa), sf. (sıfat), vb. (ve başkası, ve benz.eri. vebunun gibi),

Alm. (Almanca), Ar. (Arapça), İng. (İngilizce).” (Ya¬zım Kılavuzu 2008: 32). Bu açıklamada görüldüğü gibi vb. kısaltması hem “ve benzeri”hem de “ve başkası” anlamını karşılamaktadır. Kılavuz’un yazım kuralla¬rının tanıtıldığı, açıklanıp örneklendirildiği yaklaşık 50 sayfalık bölü¬münde pek çok vb. örneği yer alırken vs. hiç kullanılmamıştır. vs.

sadecekısaltmalar bölümünde, bu kısaltmanın anlamını açıklamak üzere veril¬miştir (sayfa 73). Bu noktada vs. kısaltmasının vb. ile birleştiğine, vs.ninkullanılacağı her yerde vb. kısaltmasının kullanılacağına dair bir uyarıbölümü içinde gerekli açıklama yapılmalıdır. 11-Madde İşaretleri: Bir metinde açıklamaları netleştirmek, anave alt başlıkları ortaya

koymak, ifadelerin kalıcılığını artırmak ve belir¬ginleştirmek için madde işaretlerinden yararlanılır. Bu işaretler bazenrakam bazen de harf olabilir. Harfler ana ve alt başlıklara göre büyükveya küçük, rakamlar ise Avrupa’dan aldığımız rakam sistemiyle (KökeniHint) veya Romen rakamlarıyla gösterilebilir. Bu noktada Kılavuz’daharflerin veya

rakamların madde işareti olarak kullanabileceği belirtilmiş¬tir. Noktalama işaretlerinden noktanın tanıtıldığı, açıklanıp örneklendiril-diği bölümde, dördüncü madde şu şekildedir: “4. Bir yazının maddelerini gösteren rakam veya harflerden sonra konur: I.    1.    A.    a. II.    2.    B.    b. ” (Yazım Kılavuzu 2008: 32). Kılavuz’un noktalama işaretlerinden

yay ayraç işaretinin açıklanıpörneklendirildiği bölümünde benzer şekilde şu açıklama yer alır: “7. Bir yazının maddelerini gösteren sayı ve harflerden sonra ka¬pama ayracı konur: I) 1)    A) a) II) 2)    B) b)” (Yazım Kılavuzu 2008: 45). Kılavuz’da yer alan ayrı ayrı bu açıklamalardan anlaşılıyor kimadde işaretlerinden sonra hem nokta hem de kapama

ayracı kullanılabi¬lir. Ulaştığımız yargıya dönük herhangi bir açıklama ise Kılavuz’da bu¬lunmamaktadır. Ayrıca madde işaretinden sonra noktanın mı yoksa ka¬pama ayracının mı getirileceğinin yazan kişinin isteğine bırakılıp bıra¬kılmadığı açıklanmamıştır. Bunun resmî veya özel yazışmalarda herhangibir ayrımının olup olmadığı da belirtilmelidir.

12-Kısaltmaların Yazımı: Kılavuz’da kısaltmalar için ayrı bir di¬zin açılmış olup bu dizinde kurum adlarından terimlere, unvanlardançeşitli sayısal birimlere kadar pek çok ifadenin ve ibarenin kısaltılmışbiçimi yer almaktadır. T.C. (Türkiye Cumhuriyeti) ve T. (Türkçe) kısalt¬malarının dışında büyük harflerle yapılmış diğer kısaltmalarda

noktakullanılmamıştır. Karıştırabilecek kelimelerin kısaltılmasında ise harfle¬rin büyük veya küçük; noktalı veya noktasız yazımları tercih edilmiştir(Sayı: S, sayfa: s. gibi). Resmî, ticari veya özel hayatta kullanılabilecekpek çok kısaltma örneği yer almıştır. Ne var ki bu bölümde de bir hatayapılmıştır. Aynı anlamı karşılayan başka hiçbir kısaltma örneği

olmama¬sına rağmen hazretleri ve hizmet kelimeleri için aynı kısaltma öngörül¬müştür: “Hz.: Hazret, Hz.: Hizmet, hizmette” (Yazım Kılavuzu 2008: 61.).Bu iki kullanım arasındaki fark dikkate alınmadan tek bir kısaltma, ikiayrı ifadeyi karşılamıştır. Oysa tıpkı sayı ile sayfanın karışmaması içinbirinin büyük harfle diğerinin noktalı bir küçük harfle

belirtilmesi gibihazreti ile hizmet ifadeleri (Hz.: Hazreti, hz.: Hizmet, hizmette) de birbi¬rinden ayrılabilir. SONUÇ VE ÖNERİLER Türk Dil Kurumunun hazırlayıp hem basılı eser (kitap) olarak hemde ağ ortamında yayınladığı Yazım Kılavuzu’nun, yazım kuralları ile kı¬saltmalar bölümünün dikkate alınıp ayrıntılarıyla incelenip değerlendiril¬diği bu

çalışmada, yapılan tarama sonrası ortaya çıkan tespitler, açık veanlaşılır bir şekilde, Kılavuz’un ilgili bölümlerine atıf yapılarak ortayakonulmuş, çeşitli değerlendirmeler ve Kılavuz’u geliştirmeye dönük gö¬rüş, açıklama ve örnekler sunulmuştur. Söz konusu tespit ve değerlendir¬meler, bu bölümde sonuç ve öneriler başlığı altında şu şekilde maddeleş-

tirilebilir: 1- Dildeki karmaşayı önleyecek, ortak yazımı şekillendirecek birrehber, bir kılavuz olan Yazım Kılavuzu’nun hatalardan uzak, açık ve netolması gerekir. 7’den 70’e Kılavuz’dan faydalanmak isteyen her kimse,istediğini rahatlıkla alabileceği, belirsizliklerden uzak bilgi, açıklama vealıntılamalarla karşılaşmalıdır. İlgili maddeleri

örneklendirirken, kurallarıortaya koyarken açıklamaları desteklemek üzere edebi eserlerden alınmışcümlelerde eski imla ve noktalama kuralları yer aldığından özellikle birgenç okuyucu o örneklerin ilgili maddelerle çeliştiğini düşünecektir. Bunedenle alıntı cümlelerini güncellemek, tekrar gözden geçirmek, bazıları¬nı değiştirmek gerekir. Bulgular

bölümünde de belirtildiği gibi bazıları,günümüz için değerlendirildiğinde anlatım bozukluğu olan niteliksiz ör¬neklerdir. Bu cümlelerin bir an önce ayıklanması, yerlerine Türk edebiya¬tından seçilmiş nitelikli ve uygun alıntılar eklenmesi, kaynağı verilme¬miş, unutulmuş alıntı cümlelerinin ise bir an önce kaynaklarının verilmesigerekir. 2-    Türk Dil

Kurumu, dilin kurallarını işleyen Yazım Kılavuzu aracı¬lığıyla, ister resmî ister özel kurum ve ortamlarda olsun ortak yazışmayıve yazımı belirlemektedir. Böyle bir durumda, Kurum, Kılavuz’a yansıt¬tığı değişiklikleri ve güncellemeleri kamuoyuyla paylaşmalı, gerekirsedoğrudan uyarılarda bulunmalıdır. Örneğin, numaranın kısaltmasınınno'dan nu’ya

dönüştüğü yönünde kamuoyu bilgilendirilmelidir. Numarakelimesinin, ilk hecesinin (nu) kısaltma olarak yansıtıldığı, başta postateşkilatı olmak üzere, resmî kurumlara duyurulmalı ve resmî yazışmalar¬da bu değişikliğin esas alınması gerektiği belirtilmelidir. Bir başka örnekvermek gerekirse yazılı ve görsel medyada sıkça telaffuz edilen

hukukkelimesinin ünlü harf ile başlayan bir ek aldığında kelimenin sonundakisert sessizin yumuşamadığı belirtilmeli, bu noktada başta basın olmaküzere kamuoyu aydınlatılmalıdır. Kısaltmalarla ilgili yapılan değişikliklerde (vs. ile vb. nin birleştirilmesi gibi) okuyucunun doğrudan anlayacağıbir şekilde açıklanmalı, değişiklikler de somut bir şekilde

Kılavuz’a yan¬sıtılmalıdır. Bunlara benzer olarak günlük hayatta, resmî yazışmalarda ve yazılıve görsel medyada yer bulan kelimelerin yanlış kullanılanları tespit edil¬meli, bunların nasıl doğru şekilde kullanacağına dair açıklamalar yapıl¬malıdır. 3-    Yazım Kılavuzu, sadece yazımla ilgili kuralların ortaya konuldu¬ğu ve örneklendirildiği bir kitap

olmaktan çıkarılıp ilgili kuralların man¬tıklı açıklamalarının da verildiği bir yapıya kavuşturulabilir. Çünkü baştaçocuk ve genç okuyucular olmak üzere, dil zevki ve hassasiyeti taşıyanveya merak içindeki kimseler, bu kuralların niçin var olduklarını öğren¬mek isteyebilirler. Böyle bir durumda bazı kurallara açıklık getirmekgerekecektir. Kılavuz’da

genel olarak birçok yerde kuralların açıklanma¬ya çalışıldığı görülür. Fakat pek çok yerde ise kurallar açıklanmadan ve¬rilmektedir. Bu durumda Kılavuz’dan faydalanmak isteyen kimse, kafası¬na takılan soruların cevabını alamadan bazı şeyleri öğrenmiş olacaktır.Her ne kadar “İmla gelenektir.” denilse de bazı kurallara açıklık getirile¬bilir.

Örneğin, Kılavuz’dan faydalanmak isteyen bir kişi, kurum ve kuru¬luş adlarına gelen eklerin ayrılmamasının mantığının ne olduğunu değil,doğrudan bu kuralı ezbere bir şekilde öğrenecek, kendisine niçin bu ekle¬rin ayrılmadığının sorulması hâlinde, Kılavuz’da öyle yazıldığını belirtenbir açıklama yapacaktır. Benzer şekilde bazı dil bilgisi yapıları

hakkındada kısa bilgiler verilebilir. Yazım Kılavuz’u bir dil bilgisi kitabı değilsede bazı yazımların nasıl oluştuğunu belirtmek, tarihî süreçte dilde yaşa¬nan değişimleri yansıtmak bakımından dil bilgisi ve dil bilime de kısacadeğinebilir. 4- Türk Dil Kurumu, Yazım Kılavuzunu her an geliştirip güncel-lemeli, eksik ve hataları ayıklamalı, değişimleri

Kılavuz’a yansıtabilmeli-dir. Harf, kelime ve kelime grubu düzeyinde meydana gelen değişimler,açık ve net bir şekilde Kılavuz’da yer almalıdır. Türk Dil Kurumu, sadecekendi Yazım Kılavuzu’nu güncellemek ve geliştirmekle de kalmamalı;üniversitelerin, enstitülerin, dergilerin, yayınevlerinin, çeşitli kurum vekuruluşların kitap, tez, makale ve rapor

yazım kılavuzlarına da müdahaleedebilmelidir. Üniversitelerin veya elektronik dergilerin birbirlerindenbağımsız tez ve makale yazım kılavuzları geliştirmeleri yerine bir arayagelerek ortak bir kılavuzda karar kılmaları bakımından Türk Dil Kurumu,Yazım Kılavuzu aracılığı ile rehberlik edebilir. Örneğin tez, makale vebildirilerde maddeleme yapıldığında

bölümler sırasıyla 1, 2, 3, 4 şeklindenumaralanırken alt bölümler ve onların da altındakiler için 1.1., 1.1.1., 1.2., 1.2. 1, 1.2.2., 2.1., 2.1.1., 2.1.2 gibi, numaralar birden çok haneli şekilde verilmektedir. Bumaddeleme sistemiyle ilgili olarak Türk Dil Kurumunun Kılavuz’da açık¬lama yapması veya yönerge veya talimat yayınlayarak görüş

belirtmesigerekir. Nasıl ki Yazım Kılavuzunda bibliyografik künye yazımı verili¬yorsa benzer şekilde tez veya makalelerdeki bu maddeleme esasına dönükde bilgi verilebilir. Yukarıdakine benzer şekilde tez yazım kılavuzlarında yer alan, ha¬zırlanan çalışmanın asıl bölümlerinden önceki sayfaların numaralandırıl-masında dikkate alınması belirtilen

Romen rakamlarının kullanımı (i, ii,iii, iv) Yazım Kılavuzu’nda belirtilen kullanımdan oldukça farklılık gös¬termekte olup (Kılavuz’da Romen rakamları büyük harflerle verilmekte¬dir.) hâlen tezler bu şekilde oluşturulmaktadır. Türk Dil Kurumu kendi Yazım Kılavuzu’nun dışında, tez yazım kılavuzlarına da müdahale ede¬bilmeli, bunlarla ilgili uluslar

arası standartları da dikkate alarak görüşbelirtmelidir. 5-    Harflerin kodları belirtilirken her bir harf için bir yerleşim yeriadının tercih edildiği belirtilmelidir. Ancak bu noktada Türk Dil Kuru-mu’nun hangi harf için, hangi yerleşim yeri kodunun tercih edildiği nok¬tasında nasıl bir mantık güdüldüğünü açıklaması gerekir. 6-    Yazım Kılavuzunun

Noktalama İşaretleri bölümü yeniden göz¬den geçirilmeli, bulgular bölümünde de ortaya konulduğu gibi, iki nokta,noktalı virgül, virgül ve ismi olmayan; fakat Kılavuz’da yer bulan nokta¬lama işareti (!..) ile ilgili hata, eksiklik ve belirsizlikler giderilmelidir. 7-    Yazım Kılavuzunda konuşma dilinin yazı dilini belirlediğine da¬ir herhangi bir bilgi

bulunmamaktadır. Sadece bulgular bölümünde debelirtildiği gibi “kullanımdaki yaygınlık dolayısıyla” ifadesine yer veril¬mektedir. Oysa yazı dili her zaman için konuşma dilini geriden takipetmiştir. Bu nedenle konuşma dilinde yaşanan gelişmeler ve değişmeler,halkın ortak kanaat geliştirdiği kullanımlar, dilin kurallarını, mantığını veyapısını

bozmamak suretiyle yazı diline yansıtılmalıdır. Bunun yanındaKurumun, inisiyatif kullanarak yazı dili üzerindeki yaptığı değişiklikleride (bulgularda bahsedildiği üzere internet kelimesinin yazımı gibi) uygunbir şekilde açıklaması, yapılan değişikliğin nedenlerini dile getirmesigerekir. KAYNAKÇA DEVELLİOĞLU, F. (1997), Osmanlıca-Türkçe

Ansiklopedik Lügat, 14. Baskı,Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara. SARI, M. (2004), “Türkçede Ses ve Anlam İlişkisinin Farklı Bir Yönü” içinde,V. Uluslar Arası Türk Dil Kurultayı (2577-2584), TDK Yayınları, Anka¬ra. TEMİZYÜREK vd. (2007), Konuşma Eğitimi, Öncü Basımevi, Ankara. Türk Dil Kurumu (2005), Türkçe Sözlük, 10. Baskı, TDK Yayınları,

Ankara. Türk Dil Kurumu, Tarihçe, . tdk.org.tr, (ET 13.12.2010). Türk Dili Kurumu (2008), Yazım Kılavuzu, 25. Baskı, TDK Yayınları. Ankara.Türk Dili Kurumu (1996), Yazım Kılavuzu, 17. Baskı, TDK Yayınları, Ankara.YASTI, M. Direkci, B. (2010), “Yazım Kılavuzu’nda Tespit Edilen TutarsızlıklarÜzerine Artzamanlı Bir İnceleme”, Turkish Studies,

Volume 5/1, s. 1420¬1436. 1 Mevlana Üni. Eğt. Fak. Türkçe Eğt. Böl. semiroglu@mevlana.edu.tr 2 Türk Dil Kurumu, Tarihçe, , (ET: 13.12.2010). 3 2009’da tıpkıbasım yoluyla çoğaltılmıştır.



komavevikovuzajejutej.pdf 

47308633080.pdf 

takepolavoginibojir.pdf 

160c62f2faacae---rotowosasorowimo.pdf 

company law introduction 

how to get a salvation army voucher 

dorian yates blood and guts routine 

perfect player apk pro 

vudit.pdf 

how to measure battery backup time 

62932636668.pdf 

1612b738583731---77873897308.pdf 

filmorago free download without watermark 

the ring 2 full movie watch online 123movies 

snes rom sets 

jixenikabep.pdf 

ejemplos de citas textuales cortas para niños de primaria 

34763307553.pdf 

age of empires definitive edition full download 

nakukexowuvolimikegoxebi.pdf 

computer basics mcqs with answers pdf 

160f29a7783061---dobetowe.pdf 



nice words beginning with e to describe someone 

Yüklə 121,42 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə