Sedat turgut



Yüklə 352,11 Kb.
səhifə1/5
tarix24.04.2018
ölçüsü352,11 Kb.
#40078
  1   2   3   4   5


T.C.

ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ

SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

İÇ HASTALIKLARI (VETERİNER) YÜKSEK LİSANS PROGRAMI
SAĞLIKLI KOYUNLARDA FLUNİKSİN MEGLUMİNE VE MELOKSİKAM UYGULAMASININ KOAGULASYON PROFİLİ ÜZERİNE ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI

SEDAT TURGUT

YÜKSEK LİSANS TEZİ

DANIŞMAN

Prof. Dr. Serdar PAŞA

Bu tez Adnan Menderes Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından VTF-16020 proje numarası ile desteklenmiştir.



AYDIN–2017


TEŞEKKÜR
Yüksek lisans eğitimim ve tez çalışmalarımdaki yadsınamaz katkılarından dolayı öncelikle danışman hocam Sayın Prof. Dr. Serdar PAŞA’ ya sonsuz teşekkür ederim.

Tez çalışmamın birçok aşamasında bana yol gösteren, destekleyici manada yanımda olan Sayın Prof. Dr. Kerem URAL ve sayın Yrd. Doç. Dr. Hasan ERDOĞAN hocalarıma ayrıca teşekkür ederim. Saha çalışmaları ve laboratuvar analizlerim dahil olmak üzere tez aşamamın her döneminde yardımlarına başvurduğum değerli meslektaşlarım Uzm. Vet. Hek. Onur ÖRTLEK, Vet. Hek. Murat ER ve Araş. Gör. Yasin PARLATIR’ a, bugünlere gelmemde maddi manevi emeği olan, hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan annem Cahide TURGUT ve babam Fevzi TURGUT’ a ve çalışmalarım boyunca göstermiş olduğu sabır ve özverilerinden dolayı eşim Aslıhan TURGUT’ a sonsuz teşekkür ederim.



İÇİNDEKİLER


KABUL ve ONAY i

TEŞEKKÜR ii

İÇİNDEKİLER iii

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ v

TABLOLAR DİZİNİ vi

ŞEKİLLER DİZİNİ vii

RESİMLER DİZİNİ viii

ÖZET ix

ABSTRACT x

1. GİRİŞ 1

2. GENEL BİLGİLER 9

2.1. Yangı 9

2.1.1. Yangının tarihi ve özellikler 9

2.1.2.Yangı Tipleri 11

2.1.2.1. Akut yangı 11

2.1.2.2. Kronik yangı 11

2.1.3. Yangısal yanıt 11

2.2. Ağrı Mekanizması 11

2.3. Aneljezik İlaçlar 12

2.4. Yangı Giderici İlaçlar 12

2.4.1. NSAİİ 13

2.4.1.1. NSAİİ’ lerin etki şekilleri 15

2.4.1.1.1. Aneljezik etkileri 15

2.4.1.1.2. Antipiretik etkileri 15

2.4.1.1.3. Antiinflamatuar etkileri 16

2.4.1.2 NSAİİ’ lerin farmakokinetikleri 16

2.4.1.3. NSAİİ’ lerin yan etkileri 16

2.4.1.3.1. Gastrointestinal sistem yan etkileri 16

2.4.1.3.2. Renal yan etkileri 17

2.4.1.3.3. Hematolojik sistem yan etkileri 17

2.4.1.3.4. Kardiyovasküler sistem yan etkileri 17

2.4.1.3.5. Pulmoner ve alerjik yan etkileri 18

2.4.1.3.6. Dermatolojik yan etkileri 18

2.4.1.3.7. Santral sinir sistemi yan etkileri 18

2.4.1.3.8. Eklem kıkırdağı üzerine yan etkileri 18

2.4.1.4. NSAİİ’ lerin sınıflandırılması 19

2.4.1.5. NSAİİ’ lerin kullanım seçenekleri 20

2.5. Meloksikam 20

2.6. Fluniksin meglumine 21

2.7. Hemostazis 22

2.7.1. Hemostatik bozukluk testleri 22

2.7.1.1. Trombosit sayısı 23

2.7.1.2. APTT 23

2.7.1.3. PT 23

2.7.1.4. D-dimer 24

2.8. Koagulasyon 26

3. GEREÇ VE YÖNTEM 27

3.1. Materyal Toplanması ve Örneklerin Hazırlanması 27

3.2. Hemostatik Profil ve İlişkili Analizler 30

3.2.1. Mikrokoagulometre test prosedürü 30

3.2.1.1. PT reaktifi 30

3.2.1.2. FIB deney kiti 32

3.2.1.3. APTT 33

3.3. İstatistiksel Analizler 34

4. BULGULAR 35

4.1. Trombosit Sayısı 35

4.2. PT 36

4.3. APTT 38

4.4. FIB Konsantrasyonu 40

5. TARTIŞMA 43

6. SONUÇLAR VE ÖNERİLER 47

KAYNAKLAR 48

ÖZGEÇMİŞ 55



SİMGELER ve KISALTMALAR DİZİNİ

APC : Aktive protein C

APTT : Aktive edilmiş tromboplastin zamanı

COX : Siklooksijenaz

DIC : Dissemine intravasküler koagülasyon

EDTA : Etilendiamin tetraasetikasit

FDPs : Fibrin bozulma ürünleri

FIB : Fibrinojen konsantrasyonu

FVa : Aktive edilmiş faktör beş

FX : Faktör on

FXI : Faktör on bir

FXa : Aktive faktör on

GAG : Glikozaminoglikan

GFR : Glomerüler filtrasyon hızı

GİS : Gastrointestinal sistem

IASP : Uluslararası ağrı araştırmları derneği

LOX : Lipooksijenaz

NO : Nitrik oksit 

NSAİD : Non-steroid antienflamatuar

NSAİİ : Non-steroid antienflamatuar ilaçlar

PAI : Plazminojen aktivatör inhibitörü

PG : Prostoglandin

PGI2 : Prostasiklin

PLT : Platelet

PT : Protrombin zamanı

SSS : Santral sinir sistemi 

TAF : Trombosit aktive edici faktör

TF : Doku faktörü

tPA : Doku plazminojen aktivatörü

TSP : Trombositopeni

vWf : Willebrand faktörü

α2AP : Plazmin alfa iki antiplazmini 

TABLOLAR DİZİNİ



Tablo 1. COX-1 ve COX-2 İzoenzimleri Arasındaki Farklar 14

Tablo 2. Hemostatik test profillerinin yorumlanması 25

Tablo 3. Çalışmada İzlenecek Labaratuvar Yöntemler 29

Tablo 4. Uygulama gruplarında PLT’ nin zamana bağlı değişimleri 35

Tablo 5. Uygulama gruplarında PT’ nin zamana bağlı değişimleri 37

Tablo 6. Uygulama gruplarında APTT’ nin zamana bağlı değişimleri 39

Tablo 7. Uygulama gruplarında FIB’ in zamana bağlı değişimleri 41

ŞEKİLLER DİZİNİ

Şekil 1. Yangının 5 ana semptomu 10

Şekil 2. COX-1 ve COX-2’ nin etkileri 15

Şekil 3. Çalışma Dizaynı 28

Şekil 4. Uygulama gruplarında PLT’ nin zamana bağlı değişimleri 36

Şekil 5. Uygulama gruplarında PT’ nin zamana bağlı değişimleri 38

Şekil 6. Uygulama gruplarında APTT’ nin zamana bağlı değişimleri 40

Şekil 7. Uygulama gruplarında FIB’ in zamana bağlı değişimleri 42

RESİMLER DİZİNİ

Resim 1. ADÜ Ziraat Fakültesi Koyun İşletmesi 28

Resim 2. Koyun- V. Jugularisten kan alımı 29

Resim 3. Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları A.B.D’ da mevcut Bejing Precil 4 kanallı

yarı otomatik koagülometre cihazı 30



Resim 4. PT reaktifi 30

Resim 5. Mikrokoagulametre cihazı ile PT ölçümü 31

Resim 6. Trombin reaktifi ve Imidazole saline buffer 32

Resim 7. APTT ve PT reaktifleri ile kalsiyum klorid solüsyonu 33


ÖZET
SAĞLIKLI KOYUNLARDA FLUNİKSİN MEGLUMİNE VE MELOKSİKAM UYGULAMASININ KOAGULASYON PROFİLİ ÜZERİNE ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI

Turgut S. Adnan Menderes Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi İç Hastalıkları Programı Yüksek Lisans Tezi, Aydın, 2017.

Bu çalışmada, sağlıklı koyunlarda fluniksin meglumine ve meloksikam uygulamasının koagulasyon profili üzerine etkilerinin araştırılması amaçlandı. Sağlıklı koyunların tespiti için her bir hayvanın fiziksel muayene bulguları, tam kan sayımı ve biyokimyasal parametreleri dikkate alındı. Fiziksel muayene bulgularıyla birlikte hemogram ve biyokimyasal verileri fizyolojik sınırlar içerisinde olan hayvanlar çalışma kapsamına alınıp gruplar içersine rastgele dağıtıldı. Sağlıklı koyunlar Grup 1 (n=7) ve Grup 2 (n=7) olmak üzere iki guruba ayrıldı. Grup 1’ deki koyunlara fluniksin meglumin (Flumed, Alke, Türkiye) 2,2 mg/kg/gün dozunda intramusküler, Grup 2’ deki hayvanlara da meloksikam (Maxicam, Sanovel, Türkiye) 0,5 mg/kg/gün dozunda subkutan olarak ilk 3 gün boyunca uygulandı. Her iki gruptaki hayvanların koagulasyon profillerinin [protrombin zamanı (PT), aktive edilmiş tromboplastin zamanı (APTT), fibrinojen konsantrasyonu] ve trombosit sayımının belirlenebilmesi için vena jugularis’den 0. saat, 3. saat, 6. saat, 12. saat, 24. saat, 2. gün, 3. gün, 6. gün, 12. gün ve 24. günde kan örnekleri sodyum sitratlı ve etilendiamin tetraasetikasit (EDTA)’ lı tüplere 2’ şer ml alındı. Çalışmadan elde edilen sonuçlarla, selektif Siklooksijenaz- 2 (COX-2) özelliği bulunan ve hem COX-1 hemde COX-2 enzimlerini aynı anda bloke eden non-steroid antienflamatuar (NSAI) iki ilacın koagulasyon parametrelerine olan etkisi değerlendirildi. Non-steroid antienflamatuar ilaçlardan ( NSAİİ) fluniksin meglumin ve meloksikam ile tedavi edilen koyunlarda zamana bağlı olarak trombosit sayısı ve fibrinojen konsantrasyonlarında azalma ve PT seviyelerinde ise uzamanın olduğu ve bu değişikliklerin istatistiksel açıdan önemli olduğu belirlendi. Gruplar arasında hemostatik değişiklikler açısından istatistiksel olarak belirgin bir farkın olmadığı belirlendi. Sonuç olarak NSAİİ’ lerden fluniksin meglumin ve meloksikam ile tedavi edilen koyunlarda konvansiyonel rutin hemostatik değişikliklerden PLT, PT, FIB düzeylerinin dikkatle takibi alınması kanısına varıldı.



Anahtar Kelimeler: Koyun, fluniksin meglumin, meloksikam, koagulasyon profili, trombosit.

ABSTRACT

INVESTIGATION OF THE EFFECTS OF FLUNİXİNE MEGLUMİNE AND MELOXYCAM ADMINISTRATION ON COAGULATION PROFILES IN HEALTHY SHEEPS

TURGUT S. Adnan Menderes University The Graduate School of Helath Sciences Veterinary master of Science Program Thesis, Aydın, 2017.

In this study, it was aimed to investigate the effects of flunixin meglumine and meloxicam application on coagulation profile in healthy sheep. Physical examination findings, complete blood count and biochemical parameters of each animal were taken into account for the detection of healthy sheep. Animals with physical examination findings and hemogram and biochemical data within physiological limits were included in the study and randomly distributed among the groups. Healthy sheep were divided into two groups, Group 1 (n=7) and Group 2 (n=7). Groups 1 and 2 were given intramuscular injections of flunixin meglumin (Flumed, Alke, Turkey) at a dose of 2,2 mg / kg / day and subcutaneous injections of 0.5 mg / kg / day of meloxicam (Maxicam, Sanovel, Turkey) for the first 3 days. 3 hours, 6 hours, 12 hours, 24 hours from vena jugularis to determine the platelet count (prothrombin time (PT), activated thromboplastin time (APTT), fibrinogen concentration) and platelet count of coagulation profiles of animals in both groups On day 2, day 2, day 3, day 6, day 12 and day 24 blood samples were taken with sodium citrate and 2 μl of ethylenediamine tetraacetic acid (EDTA). The effect of non-steroidal anti-inflammatory drugs (NSAIDs) on the coagulation parameters of the two drugs, which have selective cyclooxygenase-2 (COX-2) and block both COX-1 and COX-2 enzymes at the same time, NSAIDs were found to have a decrease in platelet counts and fibrinogen concentrations and prolonged PT levels in sheep treated with meglumin and meloxicam, and these changes were statistically significant. There was no statistically significant difference in hemostatic changes between the groups. In conclusion, it was concluded from the NSAIDs that flunixin meglumin and meloxicam treated sheep were carefully followed by conventional routine hemostatic changes of PLT, PT, FIB levels.



Key words: Sheep, flunixin meglumin, meloxicam, coagulation profile, thrombocyte

1. GİRİŞ

Nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlar (NSAİİ) anti piretik, ağrı kesici, inflamasyon önleyici etkilerinden dolayı hayvan sağlığında yaygın kullanım alanı bulan ilaç grupları arasındadır. NSAİİ’ nin kullanılması ile gelişebilen hepatik, renal ve gastrointestinal bozukluklar gibi istenmeyen etkilerinden dolayı köpek ve kediler daha fazla etkilenmektedir. Doğal bir reaksiyon olan yangı lokal zedelenmeye karşı canlı dokunun göstermiş olduğu tepkidir. Virüs, bakteri, kimyasal ajanlar, travma, aşırı sıcak, inflamasyon medyatörlerin salınımını uyaran arı sokması, sinek ısırması gibi nedenlerle zedelenen dokudan salgılanan çeşitli maddeler, lokal ve bazen sistemik değişimler ortaya çıkarırlar ki, meydana gelen doku değişimlere yangı (inflamasyon) denir (Abacıoğlu, 2001; Gannong, 1999).

Duyu ve bilinç kaybına sebep olmayan, ağrı şiddetini azaltan ya da ortadan kaldıran ilaçlar ağrı kesici (analjezik) ilaçlar olarak tanımlanmaktadır. Ağrı kesiciler, narkotik ve narkotik olmayan ağrı kesiciler olmak üzere iki grupta toplanmakta, özellikle merkezi sinir sistemi üzerinde etkili olan narkotik ağrı kesicileri kuvvetli ağrı kesme özellikleri olmasına rağmen antipiretik ve yangı giderici etkileri bulunmamaktadır. Uyuşukluk, bağımlılık gibi istenmeyen etkilerinden ötürü veteriner hekimlikte kullanım alanları oldukça sınırlıdır. Narkotik olmayan ağrı kesiciler ise analjezik, antipiretik, yangı önleyici etkilerinin yanında anti-romatizmal etkilerinin de olması nedeniyle veteriner sahada kullanımı narkotik ağrı kesicilere göre daha yaygındır. Narkotik olmayan ağrı kesici ilaçlar kendi içinde steroid ve steroid yapıda olmayanlar olmak üzere iki gruba ayrılırlar. Steroid yapıda olmayan ilaçlar NSAİİ olarak isimlendirilmektedir. Söz konusu ilaçlar enflamasyonun beş klinik belirtisini (ağrı, kızarıklık, sıcaklık, şişkinlik ve fonksiyon bozukluğu) engelleyebilmektedir. 1990’lı yıllarda NSAİİ’ ların güvenilir ilaçlar kapsamına alınması ile veteriner sahada kullanımı daha da artmıştır. Söz konusu ilaçların öncelikle köpeklerde osteoarthritis sağaltımında, sonrasında da ruminant yetiştiriciliğinde gerek enfeksiyöz gerekse non enfeksiyöz metabolik hastalıkların önlenmesinde kullanım alanı bulduğu rapor edilmiştir. Daha sonra karprofen ve derokoksibin bulunması ve veteriner sahada kullanılması ile söz konusu ilaçların kullanım alanın da genişlemeler şekillenmiştir (Kaya, 2006; Lascelles, 2005).

NSAİİ’ lar COX enzimine bağlanarak ya da onun etkisini engelleyerek prostoglandin üretimini bloke edip bunun sonucunda da aneljezik, antipiretin ve inflamasyon önleyici etkilerini gösterirler (Curry, 2005). Enzim aktivasyonu, yangı medyatörlerinin salınımı, intra vasküler sıvının damar dışına sızması, hücre göçü, doku onarımı gibi kompleks bir süreci içeren inflamasyon, canlı dokuların tahribata karşı göstermiş olduğu bir reaksiyondur. Hücrede tahribat şekillendiğinde hasar gören hücrenin duvarından salgılanan fosfolipidler araşidonik asit patikasını tetikler ve araşidonik asitin üretimi için fosfolipaz A2' yi etkinleştirirler. Araşidonik asit patikasında görev alan COX enzimi inflamasyonda anahtar rol oynar (Taylor ve Reide, 2001). NSAİİ’ ların öncelikli etkisi hücre zarında bulunan COX enzimininin etkisini bloke etmesidir. Normal olarak prostoglandinlerin sentezini düzenleyen ve bütün hücrelerin ihtiva ettiği COX-1 isoformu, mide mukozasının hücresel korumasını sağlar. İnflamasyon durumlarında ise COX- 2 isoformunun indüklenmesiyle birlikte hemostatik işlevi olan doku ve organlarda da sınırlı oranda bulunur (Lascelles ve Mcfarland, 2005).

Günümüzde yaygın olarak kullanılan NSAİİ’ lerin büyük çoğunluğunu seçici olmayıp, COX-1 ve COX-2 enzimini birlikte bloke etmektedirler. Bu şekilde seçici olmayan COX enzim blokörleri aneljezi ve inflamasyon durumlarındakine benzer şekilde prostoglandin salınımını durdururlar. COX-2 spesifik NSAİİ’ ların aneljezi ve inflamasyon önleyici etkilerinin COX-1 tarafından düzenlenen fizyolojik fonksiyonları en az düzeyde etkilediği tespit edilmiştir. Genel bir görüş olarak COX-1 inhibisyonu ne kadar düşük ve COX-2 enziminin inhibisyon derecesi ne kadar yüksek ise NSAİİ’ların istenmeyen etkilerinin de o oranda azaldığı rapor edilmiştir (Lascelles ve Mcfarland, 2005).

Oksikam grubu enolik asit türevi olan meloksikam infalamsyon önleyici bir ilaçtır. Ağrı kesici, yangı önleyici ve ateş düşürücü etkilerini seçici olarak COX-2 enzimini bloke ederek gösterir. Seçici olarak COX-2 enzimini inhibe eden meloksikam COX-2 enzimi için spesifik değildir. İlaç tedavi edici dozlarda kullanıldığı zaman COX- 2 enzimini seçici olarak inhibe ettiği ancak doz aşımı durumunda ise bu seçiciliğinin azaldığı bildirilmiştir (Curry ve ark, 2005). Gıdalar ilacın emilimini etkilememekle birlikte ilaç ağız yolu ile uygulamayı takiben sindirim kanalından % 100’ e yakın oranlarda emilir. 0.2 mg/ kg dozda oral yolu ile uygulanan meloksikamın maksimum plazma yoğunluğuna yaklaşık 7.5 saatte ulaştığı rapor edilmiştir. Türlere göre özel olan ilacın yarılanma ömrünün 0.2 mg/kg uygulamayı takiben atlarda yaklaşık 3 saat, köpeklerde 24 saat, koyunlarda ise 0,5 mg/kg dozunda uygulamayı takiben 12 saat olduğu tespit edilmiştir (Curry ve ark, 2005; Langston, 2004; Shukla ve ark, 2007).

Nikotinik asit türevi NSAİİ bir ilaç olan fluniksin megluminin aneljezik, antipiretik ve inflamasyon önleyici etkileri vardır. Aneljezik etkisini, duyarlı ağrı reseptörlerini mekanik ya da kimyasal yolla uyaran maddeleri bloke edip prostoglandin sentezini durdurarak ağrı impulslarını bloke etmesi ile sağlar. COX enzimini inhibisyonu sonucunda prostoglandin sentezi durmakta ve bu durum lokal yangı mediatörlerini inhibe ederek yangı önleyici etki şekillenmektedir. Septik şokta da ilacın tesirli olduğu belirtilmektedir (Karol, 2002). Fluniksin meglumin çeşitli hayvan türlerinde genel olarak hipertermide, iskelet-kas sistemi inflamasyonunda. endotoksemi ile ilişkili yangılarda, iç organlarda düz kas kasılmaları sonucu ortaya çıkan ağrılarda ve septisemide kullanılmaktadır (Karol, 2002; Langston 2004). Fluniksin megluminin endotoksik şokta kan ve dokulardaki laktik asit miktarını azaltarak kan basıncının düşmesine engel olup kalbe venöz dönüşü iyileştirdiği ve damar endotel hücrelerindeki tahribatı azalttığı tespit edilmiştir (Karol, 2000). 2,0 mg/kg dozda intramüsküler olarak uygulanan fluniksin megluminin yarılanma ömrüu yaklaşık olarak üç saat olduğu tespit edilmiştir (Welsh ve ark, 1993). Bu ilaç köpeklere 0,5-2,2 mg/kg dozda intramüsküler ya da intravenöz yolla günde bir kez en fazla üç gün uygulanır (Karol, 2002). Diğer nonsteroidal antiinflamatuar ilaçlar ve steroidler ile birlikte kullanıldığında kontrendikasyon olarak gastrointestinal ülser ya da kanamalar şekillenebileceği için birlikte kullanılmamalıdırlar (Langston, 2004). Kanama bozukluğu olup NSAİİ’ lere duyarlılığı olan hayvanlar ile (Von Willebrand hastalığı, hemofili, karaciğer yetmezliği, rodentisid toksikasyonu) astım, böbrek yetmezliği ve gastrointestinal ülserasyonu olan hayvanlarda kullanılmamalıdırlar. İlaçlar karaciğerde metabolize olduktan sonra böbrekler aracılığı ile atıldığı için bu organlarda fonksiyon bozukluğu olan hayvanlarda dikkatli kullanılması gerekmektedir (Langston, 2004; Monteiro-Steagall ve ark, 2013).

Dehidratasyonu olan hayvanlar ile kalp-damar sistemi ile ilgili herhangi bir bozukluğu olan hayvanlarda renal toksisite riskini artırdığı kullanımına dikkat edilmelidir. Gastrointestinal sistem bozoukluğu olan hayvanlarda NSAİİ’nin uygulanması hastalığın akıbetinin daha da kötüleşmesine sebep olabilmektedir. İlaçlar plazma proteinlere bağlanarak dağılım gösterdiği için hipoproteinemisi olan hayvanlarda uygulanacak dozun dikkatli bir şekilde ayarlanması gerekmektedir (Langston 2004).

NSAİİ’ lerle birlikte diğer yangı önleyici ilaçlar veya kortikosteroidlerin kullanımı gastrointestinal sistemde oluşabilecek yaraları daha da kötüleştirdiği için birlikte kullanımı önerilmemektedir. Gebelerde, laktasyondaki hayvanlarda ve küçük yaşlı hayvanlarda kullanılmaları tavsiye edilmemektedir. NSAİİ’ lar ağrı kesici, ateş düşürücü, yangı önleyici etkilerinden dolayı veteriner hekimlikte en çok kullanılan ilaç grupları arasında yer almaktadır. Bu grup ilaçların etki şekilleri ve kullanım dozlarına bağlı olarak gastrointestinal, renal ve hepatik bozukluklar şekillenebilir. Bu sebeple belirtilen yan etkilerin arttığı hastalarda mümkün olduğunca kullanmamaya, kullanılması zorunlu olan durumlarda dozların yeniden gözden geçirilmesi ve COX-2 enzim seçiciliği yüksek olan ilaçların tercih edilmesine özen gösterilmelidir (Curry ve ark, 2005). Siklooksigenaz vücutta birçok hemostatik onarım olayından sorumludur. Bu enzimin iki izoformu, COX-1 ve COX-2 insanlarda ve köpeklerde birçok özel durumla karakterize edilmiştir (Gierse ve ark, 2002). COX-1 özellikle gastrointestinal bozulmalarda vaskuler endotelyumda, beyin trombositlerinde ve böbreklerde hemostazis için gerekli prostonoidin bazal seviyesindedir (Jones, 2000). COX-2 genellikle enzimin uyarılabilir formu olarak kabul edilmektedir ve birçok dokuda inflamasyonun varlığında kullanılır (Jones, 2000). COX-2 köpeklerde böbrek ve beyin gibi bazı dokularda ifade edilmektedir (Gambaro, 2003). Diğer NSAİİ’ ler bu iki enzim izoformunun farklı ve geri dönüşümlü olarak inhibe ederler. Seçici COX-2 inhibasyonun yararı şudur; COX-2’nin yangı uyarıcı etkisi COX-1’in hemostatik etkisi sunulduğunda azltılabilir. Çeşitli NSAİİ’lerin yaptığı COX inhibasyon profili ilaç spesifiktir ve bazı örneklerde türe spesifiktir (Streppa ve ark, 2002; Kawai ve ark, 1998). Köpeklerde karprofen ve meloksikamın herbiri farklı kimyasal sınıflandırılmalarına rağmen tedbirli kullanıma sahiptir (Streppa ve ark, 2002). NSAİİ’ ler COX-2’ yi COX-1’ den çok daha fazla derecede inhibe ederler, çünkü; COX-2’nin bağlayıcı etkisi daha güçlüdür (Fitzgerald, 2001). COX araşhidonik asit üretiminde önemli fonksiyona sahiptir. Bu metabbolik yol hücre duvarında prostaglandin ve trombaksan A2 üretilmesine aracılık eder. Prostaglandinler gastrik mukozanın gastrik asitten korunmasına, gastrik mikro sürkilasyonun regülasyonuna, böbreklerde ve koroner arterlerde kan basıncının düzenlenmesine yardımcı olur (Jones, 2000). Yangı varlığında COX-2 ve dönüştürülen PGE2 nosisepsiyon ve infalamasyonun diğer durumlarını arttırır (Jones, 2000). Trombositlerde trombaksan A2, COX-1 ve onun trombosit birikiminde anahtar rolü ile aracılık eder ve üretilir (Patrignani ve ark, 1999). Bazı köpeklerde trombaksan A2 trombosit birikimini uyarır, oysa diğer köpekler tromboksanın trombosit aktivasyonunna indüklenmesine duyarlılığı yoktur (Johnson ve ark, 1993). Damar endotelyumundan dönüştürülen prostasiklin (PGI2) diğer COX izoformlarından üretilmiş olabilir.

Hemostazis, kan kaybının durdurulması anlamına gelmektedir. Hemostazis; bir damar zedelendiği zaman çeşitli mekanizmalar ile sağlanmaktadır. Bu mekanizmalar; damar spazmı, trombosit tıkacı oluşumu, kanın koagülasyonu sonucu, kan pıhtısı oluşumu, fibröz dokunun pıhtı içine doğru büyümesiyle damardaki deliğin kalıcı olarak kapatılmasıdır (Turgut, 2000).

Primer hemostasis primer trombosit plağı oluşturmakta sorumlu evredir. Burada tepkiler vasküler endothelium bileşenleri, trombositler ve von Willebrand faktörü ile (vWf) meydana gelir. Normal vasküler endotelyum nitrik oksit (NO) ve PGI2 dahil trombosit etkinleşmesinin antagonistlerinin sentezi tarafından olan koagülasyon sürecini engeller. Fakat vasküler hasardan sonra vazokonstriksiyon gelişir bu yüzden kan akışı yavaşlar ve kan kaybı gecikir. Trombosit adezyonu, etkinleşmesi ve agregasyonu sonrası primer trombosit plağı bozulmuş damar duvarında oluşur. Trombositlerin subendotelyumdaki kollajen liflerine adezyonuyla, trombositler kollajene bağlanır (Anonim, 1).

Trombosit adezyonu akım hızından etkilenir. Yüksek akım hızı olan bölgelerde (küçük ve orta büyüklükteki arterler gibi), primer adezyon kollajen ve vWf yoluyla meydana gelir. Düşük akım hızı olan bölgelerde (venalar ya da büyük arterler gibi) trombosit adezyonuna fibrinojen aracılık yapar. Adezyon trombositleri etkinleştirir ve şekilleri yüzey temasına yol açar. Aktif trombositler diğer trombositlerin agregasyonunu uyarır. En önemli agregasyon maddesi protrombinden (faktör II) koagülasyon yolu tarafından oluşturulan trombindir. vWf ve fibrinojen birlikte aynı zamanda trombosit agragasyonunu ulaştırırlar. Primer trombosit oluşur ve fibrin tarafından stabilize hale getirilmelidir. İlk olarak, sekonder hemostasisin hedefi trombinle fibrin oluşturmaktır (Anonim, 1).

Sekonder hemostazis koagülasyon ve geçici hemostatik trombosit plağının kalıcı hemostatik plak oluşumuna dönüşmesini kapsar. Koagülasyonun son ürünü olan trombosit plağı içinde ve etrafında fibrin bağlarının oluşumudur. Böylece plak daha da sağlamlaşır ve tekrar kanama ihtimali azalır. Koagülasyon kaskadı üç yol içerir bunlar; ekstrinsik, intrinsik ve ortak yoldur (Anonim1). Koagülasyon kaskadının sınıflandırılması in vivo koşullara karşılık gelmemektedir, ancak laboratuvar testlerinin yorumlanması için yararlı olur (Brooks 2000, Furie 2000). Ekstrinsik olarak nitelenmesinin nedeni bu yolun komponentlerini ekstraselüler alandan sağlamasıdır (Anomin 1, Smith 2010). Ekstrinsik yol bir travma tarafından başlatılır ve organ kapsülü ve mukoza zarı gibi farklı dokulardan doku faktörü (TF) salınımına yol açmaktadır. Bu durumda faktör IV (protrombin) aktive eder. Yangı gibi bazı patolojik durumlar diğer hücre tipleri tarafından doku faktörü salınımına neden olabilir (Smith, 2010).

Aktive faktör 7 (FVIIa)- TF kompleksi faktör X (FX) aktive eder. Bu durum ortak yolun ardından ekstrinsik yolun kesişme noktasıdır (Stokol ve ark, 2000). İn vivo olarak ekstrinsik sistem fonksiyonlarının faktör XI, VII ve V’i aktive etmek için eseri miktarda hızlı trombin sağladığı bildirilmektedir (Turgut, 2000). Ekstrinsik yol ile oluşturulan trombin (az miktarda) intrinsik yolun primer başlatıcısıdır (Anonim, 1).

Az miktarda trombin faktör XI aktivasyonu yolu ile intrinsik yolu başlatır. Faktör XI yüksek moleküler ağırlığa sahip kininojen-prekallikrein kompleksi (kontakt aktivasyon) tarafından faktör XII' nin aktivasyonu ile otomatik aktivasyon şekillenir. Bu durum, PK’nın kallikrenine dönüşümüne yol açar, daha sonra ise yüksek moleküler ağırlığa sahip kininojen’nin bradikinine dönüştürülmesinden sorumludur (Anonim,1; Smith, 2010; Colman, 2006). Bradikinin doku plazminojen aktivatörü salınımına yol açar (Brown, 1999). Bu aşamada koagülasyon etkisinden daha çok profibrinolitik ve antikoagülan etkisi önemlidir (Smith 2010). Faktör XI (FXI) aktivasyonu sonrasında aktive edilmiş faktör XI, faktör IX’u aktive eder. Faktör X’nun (intersection point) aktifleştirilmesi için aktive FIX - aktifleştirilmiş faktör VIII (FVIIIa) kompleksi kalsiyum ve trombositler (tenase kompleksi) ile etkileşime girer. Kesişme noktasında ortak yol başlar ve aktive FX (FXa) - aktive edilmiş faktör V (FVa) kompleksi oluşturulur (Anonim, 1). Bu kompleks kalsiyum ve trombosit fosfolipid (protrombinaz kompleksi) ile etkileşime ve protrombinden trombinin gelişimi (büyük miktar) fibrinojeni fibrine dönüştürür (Anonim,1; Smith, 2010). Faktör VIII ve trombinin birlikte aktivasyonu, bu durumda kalsiyum ile birlikte fibrin polimerleri çapraz bağlı fibrin polimerlerin oluşturulmasından sorumludurlar (Stokol ve ark, 2000). Fibrin polimerleri belirli bir miktarda ise sadece faktör VIII aktive olur. Kalsiyum ile birlikte fibrin polimerlerinden çapraz bağlı fibrin polimerlerinin oluşumundan sorumlu olan trombin aynı zamanda FVIII’i aktive eder (Anonim, 1). FVIII ancak belirli bir fibrin polimeri olduğunda aktive olur (Roberts ve ark, 2006).

Hemostaz için en önemli unsurlarından biri olan trombin, sadece koagülasyon için değil aynı zamanda anti-trombotik etkiyede sahiptir (Mann ve ark, 2003; Smith, 2010). Fibrin formasyonu için büyük miktarda trombin gereklidir. Bu durum intrinsik ve ekstrinsik yolun arasındaki bağlantı ile sağlanır (Wolberg, 2007). Trombinin plazmada yarılanma ömrü çok kısadır (Crawley, 2007; Smith, 2010). Üçüncül hemostaz pıhtılaşmanın bir parçası olan fibrinolizisdir. Bu sürecin amacı, pıhtının dağılması için plazmin oluşturmaktır (Wiman, 1977; Anonim, 1). Plazminojen doku plazminojen aktivatörü (tPA) tarafından plazmine dönüştürülür. Plazminojen pıhtıdaki fibrine bağlıdır. Kallikrein ve FVIIa plazminojeni doğrudan aktive eder. Ayrıca ürokinaz ve FXII de aktivatörlerdir (Smith, 2010; Anonim, 1). Aktive protein C (APC), plazmin aktivasyonunu uyarır. Plazminojen aktivatör inhibitörü APC üzerindeki blokaj etkisi nedeniyle plazminin bir inhibitörüdür. Dolaşımdaki plazmin α2- antiplazmin (α2AP) tarafından inhibe edilir (Stockham, 2008). Plazminojen ile oluşan fibrin yıkımı sonucunda fibrin yıkımlamma ürünleri meydana gelir. D-dimer sadece plazminojen yıkımı ile görünen fibrin bozulma ürünleridir (FDPs) (Furie, 2000; De Laforcade, 2003).

Trombosit sayımı trombositopeninin şiddetinin belirlemesinde önemlidir. Hastalığın prognozunu, şiddetini ve sağaltıma olan cevabın durumunun değerlendirilmesinde yararlı olur. EDTA antikoagule edilen kanlarda sayım yapılan elektronik sayıcılarda seyrek olarak psödotrombositopeni saptanabilir. Ayrıca çok büyük trombobsitler, ya da trombositlerin oluşturduğu küçük kümeler bu elektronik sayıcılarda trombosit olarak sayılmadıkları gibi çok küçük eritrositler de trombosit olarak sayılabilir. Bu nedenlerle de periferik kan yaymasının incelenmesi önemlidir (Turgut, 2000).

Aktive edilmiş parsiyel tromboplastin süresi intrinsik ve ortak yolları test eder. Sadece VII ve XIII faktörler değerlendirilmez. Genel olarak, Aktive edilmiş parsiyel tromboplastin süresinin uzaması meydana gelmeden önce en az bir faktör normal konsantrasyonu %30 altına düşmelidir. Bu test Aktive edilmiş pıhtılaşma zamanından daha duyarlıdır ve primer hemostatik bozukluklardan etkilenmez (Anonim, 2). Protrombin Süresi ektrinsik ve ortak yolları test eder. Bu şekilde ektrinsik yolun temel testidir. Faktör VII’ nin yarılanma süresinin kısa olmasından dolayı bu test K vitamini eksikliği ya da antagonizme çok duyarlıdır. Aktive edilmiş parsiyel tromboplastin süresinden daha az duyarlıdır (Anonim, 2).

Koagulasyon profilindeki değişkenlikler sistemik hemostazın önemli göstergelerindendir. Veteriner hekimlikte koagulasyon belirteçlerinin köpeklerde ovarohistorektomi sonrası, indigesyonlu ineklerde, atlarda influenza virüs enfeksiyonunda, sığırlarda abomazumun sola deplasmanında ve aflatoksikozlu kuzularda değişttiği bildirilmişlerdir (Fernandez ve ark, 1994; Debrowska ve ark, 2000; Gökçe ve ark, 2007; Irmak ve ark, 2006; Sobiech ve ark, 2008; Sobiech ve ark, 2011.). Hemostazda çok sayıda labaratuvar testi anormal olabilir fakat testler sürekli veya spesifik olarak DIC tanısını ortaya koymaya yetmeyeceği bildirilmiştir. Hemostaz ile ilgili anormalliklerin de monitorize edilmesi gerektiği belirtilmektedir. Bu amaçla primer hemostazis tanısı için trombosit sayısı, protrombin zamanı (PT), aktive edilmiş tromboplastin zamanı (APTT), antitrombin aktivitesi (AT), d-dimer konsantrasyonu değerleri, sekonder hemostasis için ise fibrinojen konsantrasyonu ve fibrinolizis kontrol edilmelidir. Bu değerlerin kontrolü, hastalıklar sırasında oluşabilecek hemostatik anormalliklerin erken belirlenmesi ve hastaların kanama eğilimine duyarlılıklarının monitörizasyonu için önemli görülmektedir. Ayrıca bu hastalıkların pıhtılaşma mekanizmasının hangi aşamasında bozukluğa neden olarak kanama eğilimi oluşturduklarına ilişkin bilgi sahibi olunması açısından da önemli görülmektedir (Morris, 1990).

Fibrinojenin sığırlar için olduğu gibi diğer türler içinde akut faz proteini olan bir plazma proteini olduğu bilinmektedir (Petersen ve ark, 2004). Fibrinojen konsantrasyonun belirlenmesi yangılı hastalıkların değerlendirilmesinde önemli bir parametre olduğu bildirilmiştir (Van Wujickhusie-Sjouke, 1984). Sığırların peritonitis, endokarditis, perikarditis, pnömoni, mastitis, enteritis, nefritis ve birçok yangılı hastalıklarda fibrinojen düzeyleri bildirilmiştir (Mcsherry ve ark, 1970; Sutton ve ark, 1975; Jain, 1993). Koagulasyon sisteminin ön dolaşımında fibrinojen I önemli rol oynar, bu plazma proteini hemostasiz ve trombosizde trombin ile birlikte faktör XIII (fibrin stabilatör faktör), plazminojen, glikoprotein ve endotelyal hücrelerle birlikte rol aldığı bildirilmiştir (Jain, 1993). Trombin zamanı fibrinojenin fibrine dönüşüm oranının ölçüsüdür. Fibrinojen 60mg/dl’ den uzun süreli olduğunda, fibrinojen işlevsiz veya FDPs fibrin polimerizasyonuna etki ettikleri bulunmuştur. Hipofibrinojenemi büyük hayvanlarda nadir görüldüğü için trombin zamanındaki uzama kuvvetle muhtemel FDPs varlığını göstermektedir (Morris, 1990). Çoğu durumda, TT’ ye bağlı fibrinojen seviyelerinde bir azalma ve fibrin bozulma ürün seviyelerinde bir artış olmuştur. TT belirlenmesindeki anahtar laboratuar göstergesi Dissemine İntravasküler Koagülasyon (DIC) ile birlikte uzamış trombin zamanı olduğu bildirilmiştir (Wada, 2004). Protrombin zamanı (PT) protrombinin aktifleşme yolunun bir ölçüsüdür ve koagulasyon faktörlerinden V,VII, X ile protrombin ve fibrinojen seviyeleri ve trombosit sayımı ile belirlenmektedir. Birçok hastalıkta PT’nin uzaması DIC ile meydana gelen koagulasyon faktörlerinin bozulmasıdır (Idell, 2003). Beşeri hekimlikte uzamış protrombin zamanı lösemide, bulaşıcı hastalıklarda, neoplastik hastalıklar olmak üzere DIC ile ilişkili olduğu temel risk faktörleri olduğu söylenmiştir (Gando ve ark, 1996).

Bazen bozulmuş karaciğer sentezi sonucunda DIC’ ın bozulmuş hiperfibrinolisiz ya da masif kanama sırasında olduğu belirtilmiştir. Hipofibrinojenemi nadirde olsa DIC ile beraber büyük hayvanlarda karaciğer disfonksiyonunu düşündürmelidir (Morris, 1990). Planlanan bu çalışma ile koyunlarda enfeksiyöz ve non enfeksiyöz birçok hastalıkta yaygın olarak kullanım alanı bulan Fluniksin meglumine ve meloksikamın koagulasyon profili üzerine olan etkilerinin belirlenmesi amaçlanmaktadır.


Yüklə 352,11 Kb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə