Rüya avcisi "Gün gelir sâhip olduklarınız, size sâhip olmaya başlar" "Her şeyi kontrol etmeyi bırak ve rahat ol…" "Nefret ettiğiniz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyorsunuz." "Seyrettiğiniz reklâmlar yüzünden araba ve kıyafet



Yüklə 82,41 Kb.
tarix20.09.2017
ölçüsü82,41 Kb.
#698

RÜYA AVCISI

"Gün gelir sâhip olduklarınız, size sâhip olmaya başlar"


"Her şeyi kontrol etmeyi bırak ve rahat ol…"
"Nefret ettiğiniz işlerde çalışıp gereksiz şeyler alıyorsunuz."
"Seyrettiğiniz reklâmlar yüzünden araba ve kıyafet değiştiriyorsunuz."
"Sizler paranız kadar iyisiniz."
"Siz işiniz değilsiniz…"
"Bindiğiniz araba değilsiniz."
"Kredi kartlarınızın limiti değilsiniz"
Projenin Adı: Rüya Avcısı

Projenin Amacı: İnsanların zihinlerini ve düşüncelerini yönlendirmektir. Bu sayede yavaş ve tek hamlede değiştirmiş olacağız...

Giriş:

Öncelikle hipnozdan bahsetmek istiyorum. Hipnoz psikolojik olarak telkinle oluşturulan yapay bir uyku halidir. Bu uyku dediğim tam olarak uyku değildir. Çünkü bu durumda beynin bazı bölümleri pasif kalmıştır.Terimi ilk kullanan, Yunan mitolojisindeki uyku ilahının adından (Χυπνος) esinlenen İskoç hekim S. James Braid'dir (1795-1860).İlk zamanlar sihirbazlık ya da büyücülüğün bir dalı gibi görülen hipnotizma bilim çevrelerince önceleri mesmerist bir uygulama sanılarak aşağılanmışsa da, 19.yy.’ın sonlarında kimi psikoloji çevrelerinin, özellikle Salpetrier ve Nancy ekollerinin reddetmek yerine fenomene bilimsel araştırıcılıkla yaklaşıp, fenomeni bilimsel deneylerle sistemli bir şekilde incelemesi sonucunda, hipnoz bilim alanındaki yerini almıştır.



Hipnoz Yöntemleri:

Hipnoz günümüzde iki yolla yapılmaktadır. Bunlardan birincisi, manyatik hipnotizma; ikincisi ise telkin yoluyla daha doğrusu hipnotizma teknikleriyle. Manyetik hipnotizmanın keşifcisi ise Franz Anton Mesmer'dir (1734-1815). Manyetik hipnozda ayrıca hipnotik hipnozda görülen zarar ve tehlike olasılıkları pek bulunmaz. Manyetik hipnoz hali telkinle oluşmaz ve telkinle ortadan kalkmaz. Telkinle yapılan hipnozda ise kişi telkin kesildikten belli bir süre sonra kendiliğinden transtan çıkar. Hipnozun diğer bir özelliği ise hipnoz (trans) halindeki kişi asla yalan söyleyemez. hipnoz altındaki kişiye istemediği hareketleri yaptıramazsınız.



Hipnozun Üç Temel Hali:

Hipnozun derinlik derecelerine ve özelliklerine göre farklı çeşitleri vardır. Başlıca üç hipnoz hali vardır



  • Letarji (şarm, telkin, inangaçlık hali): Neo-spiritüalizm, hipnozun bu aşamasını “kendiliğinden imajinasyon” aşaması olarak görür. Hipnozun bu halinin en belirgin özelliği süjenin telkine şuursuzca yatkınlık özelliğidir. Bu haldeki süjede telkin yoluyla, beş duyuyu ilgilendiren hipnotik halüsinasyonlar yaratılabilir.

  • Katalepsi (donma hali): Süjenin gözleri açık olmakla birlikte, kasları donma denilen derecede uzun süre sabit kalır. Organlarını bırakıldığı konumda tutar. Çevredeki gürültüleri duymamakla birlikte, müzikten etkilendiği saptanmıştır. Telkin alma yeteneği azaldığından, emirler sonuçsuz kalır. Hipnozda tehlikeli bir safhadır. Hastanın uyandırılamaması söz konusudur. Hipnozitör, hipnozun bu safhaya geçmesine müsaade etmez.

  • Somnambülizm (uyurgezerlik hali): Süje kendisi üzerindeki kontrol yeteneklerini biraz daha bilinçli ve kapsamlı olarak tekrar kullanmaya başlar. Telkin doğrudan doğruya olanaklı değildir, ancak ikna yoluyla olanaklıdır. Süjede olağan halde görülmeyen bir zeka ve muhakeme yeteneği belirir. Bu şuur hali 'superconscience' olarak adlandırılmıştır. Somnambülizm hali de belirtilerine ve derinlik derecelerine göre kendi içinde sınıflara ayrılır. Hipnozdaki bu yapay somnambülizm (somnambulisme provoqué) hali "doğal uyurgezer" denilen insanlarda kendiliğinden oluşmaktadır ki, doğal uyurgezerler bu haldeyken, zeka gerektiren karmaşık faaliyetlerde bulunabilirler, fakat uyandıktan sonra, yapmış oldukları bu faaliyetlerin hiçbirini hatırlamazlar.

Her İnsanın Hipnoz Olma Durumu:::

Hipnoz her insanın yaşayabileceği doğal bir süreçtir. Zaman zaman hepimiz, günlük yaşamımızda hipnotik deneyimler yaşarız. TV reklamlarından etkilenerek bazı ürünleri almak istememiz irademiz dışında hipnoz olmamızdan kaynaklanır. Bilinçaltımızdaki tüm bilgileri hipnotik bir süreçte içimize alırız. Bilmediğimiz bir konuda anlatılanları inanarak dinlerken aslında bir çeşit hipnoz durumu yaşar ve anlatılan bilgileri kritik elemeden geçirmeden içimize alırız. Bir film izlerken duygulanır, ağlar, gülerken bir çeşit hipnotik ruh hali içinde oluruz. Bir şeye kendimizi iyice konsantre etmişsek, örneğin bilgisayarda oyun oynuyorsak, bir işe kendimizi iyice konsantre etmişsek, heyecanla maç izliyorsak yine bir çeşit hipnoz durumundayız demektir. Dış uyarılara kendimizi kapatmış sadece o anda yaptığımız işe odaklanmışızdır. Bu odaklanma tıpkı hipnozdaki telkinlere odaklanma gibidir. Bu durumlarda insanlar tıpkı hipnozdaki gibi telkinlere yatkın hale gelirler. Dolayısıyla hipnoz doğal hayatımızın da bir parçası olan tanıdık bir olgu olup bir hipnotist yardımıyla yeniden yaşantılandığında bu tanıdıklık daha iyi anlaşılır.


Bilinçaltı ve Özellikleri:

Günlük hayatımızda yaşadığımız bazı sorunların bilinçaltımızdan kaynaklandığını hep söyleriz ama acaba kaçımız bilinçaltı gücünün ve öneminin farkındayız?


Bilinçaltı çoğumuzun bildiği ya da duyduğu bir kavramdır. Bu kavram bilincimizin farkında olmadığı ama davranışlarımızın yönlendirilmesinde önemli rol oynayan bir yapıyı belirtmektedir. Bilinçaltı, alt benlik, bilinçdışı olarak da adlandırılan bilinçaltı kişiliğimizin farkında olmadığımız, kontrolümüz dışındaki parçasını temsil etmektedir. Diğer bir deyişle bu, buzdağının görünmeyen kısmıdır.


Otomatik bir pilot gibi bütün tecrübelerimizi depolar. Bir hâfıza deposudur. Tecrübelerinizi hâtıralar şeklinde depolar. Bilinçaltı heyecanlarımızı, sezgilerimizi, alışkanlıklarımızı ve güdülerimizi depoladığı gibi, bunların faaaliyete dökülmesinden de sorumludur.


Bilinçaltımız, zihin telkin yoluyla iknâ olunmaya müsâittir. Bilinçli zihnin aksine, sorgulamadan tekrarla gelen teklifleri kabul eder, pekiştirir. Bütün otomatik davranışlarımız, alışkanlıklarımız ve heveslerimiz haâfızada kayıtlı bilgiler arasındadır. En önemli vazifesi ise depoladığı verilere dayanarak mutluluğu sağlamaktır.


Bilinçaltı zihin delillerle ne iknâ edilebilir, ne de aldatılabilir. Fikirlere ve imajlara karşılık verir. Bilinçaltının en önemli özelliği ise: bilincimizin farkına varmadığı olayları, sesleri, resimleri kaydetmesidir. Siz 5 katlı bir binaya çıkarken merdivenleri saymıyorsunuz ama bilinçaltınızda bu sayı biliniyor ve kaydediliyor. Aynı şekilde bebekliğimize dair hâtıralar bilinçaltı kayıtlarının arasında bulmak mümkündür. Bilinç aynı anda 3 ilâ 7 işi yapabilir. Daha fazla görev yüklendiğinde kilitlenir. Bu yüzden dikkatimizi yönlendirmediğimiz, bizi o anda ilgilendirmeyen birçok veri bu filtreden süzülür. Beş duyumuzun karşılaştığı çok sayıda duyum, algılanmadan bilinçaltı hafıza deposuna aktarılır.


Demek ki duyduğumuz, gördüğümüz ama kavrayış olarak algılayamadığımız her şey bilinçaltına ileride tekrar kullanılmak üzere veri olarak depolanmakta ve gelecekteki hareketlerimize yön çizmektedir. İşte tam da bu aşamada bilinç değil ama bilinçaltına hitap eden bütün düşünceler ve veriler, bizim davranışlarımıza yön çizen güdüler olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira sıklık arz eden tekrarlar derin algılarımıza yöneliktir.



Gerçeğin Arayıcısı:::

Bilinçaltı dediğimiz şey, şuurun binde 999'unu oluşturmaktadır. Yani biz şu anda bu yazıyı, binde 1 seviyesinde görmekte, dinlemekte ve okumaktayız. Bunlar nasıl mı gerçekleşiyor? Gözde bilimsel olarak "fovea hareketleri" olarak isimlendirilen, gözün fovea hareketleri sizin şu anda görmediğiniz şeyleri de görüyor. Göz devamlı bir tarama içinde. Tıpkı bilgisayar tarayıcısı scanner gibi. Tarıyor ve aldığı bilgileri bilinçaltına atıyor. Biz, normal şartlarda gözümüzün fovea hareketleriyle beynimizde depolanan şeylerin çok azını hatırlıyoruz. Ama mesela markete gittiğimizde 10 tane deterjan arasından 1 tanesini çekip almaktayız. Yani gördüğümüzün ve de duyduğumuzun farkında olmadığımız şeylerin, bilinç ortamına çıkarak bize o malı satın aldırması söz konusu olmaktadır.

Yani biz görmediğimizi zannettiğimiz şeyleri aslında görüyoruz ve bilinçaltımıza gönderilen verilerin karar verme ya da faaliyete geçme aşamasında fikirlerimizi ve davranışlarımızı doğrudan etkilemekte ve yönlendirmektedir.

Rüyalar Ve Gizemleri:::

Uyumaya yeni başlayan bir insan denize veya uzay boşluğuna dalmaya başlamaktadır. Kısacası gözlerini tamamen kapatır. Hiçbirsey görmeden geri gelir veya yanında götürdükleriyle beraber geri gelir. Ya da denizdeki tatlı dalgalanmaların tesiriyle yakamozların parıltılı güzelliklerini ve semanın esrarengiz faaliyetlerini seyredip onları kendi dünyasına taşır. Rüyalar öyle çoğu insanın yaptığı gibi önemsenmeyecek cinsten olaylar deyildir.

Astral, rüyalar âlemi, eterik maddenin bir üstü. Olmayan ülkenin sınırları. Eski çağlardan beri uyuyan insanların, bedenlerinden ayrılıp gezdikleri ve geri geldikleri düşünülürdü. Günümüzde modern bilim, uykunun kademeleri olduğunu ve bu kademelerin uyku boyunca birbirlerine geçtiğini keşfetti.

Beynin yaydığı dalgalar, bilinçli halle uyku halinde alfa, beta gibi farklı dalgaboylarında seyrediyor. Özellikle beyin REM (Rapid Eye Movement / Hızlı Göz Hareketleri) sırasında, saniyelerle ölçülebilecek kadar küçük bir zaman aralığında hızlı göz hareketleriyle düşlerini görüyor.

Düşlerimizi kimilerimiz anımsıyor, kimilerimizse hiç rüyâ görmediğini düşünüyor. Buna karşın herkesin REM uykusuna daldığını ve bu uyku sırasında aniden uyandırılan insanların uykuda beklenen dinlenmeyi sağlayamadığı deneylerle ispatlanıyor. Öyle ki, uzun süre REM uykusu olmadan yaşamak biçimi ciddi hayati sorunlar yaşatıyor.

Leonardo da Vinci, çok az uyurmuş. Gün içinde kısa kestirmelerle uzanıp dinlenirken, çalışmaya devam ederek yüzlerce projesini aralıksız yapabilmiştir. Uykusuzluğu bu kadar sistematik ele alıp disiplinli bir tarzla zamanı üretime dönüştürmüştür. Ya da REM uykusunun sürekli yaratıcılığını icatlarına taşımıştır.

"Çocukluğum boyunca rüyalarımda başka kentlere gittiğimi gördüm. Bu, gençliğime kadar sürdü." Nikola Tesla

Her beden, farklı bir algı, farklı bir düzlem demektir. İnsan bilinci ve farkındalığı eş zamanlı olarak bunlarda bulunur. Tıpkı şu an bilinçaltınızın kalp atışınızdan tutun da şeker düzeyinize ve gelen milyonlarca algı bombardımanından sadece gerekli olanları arkaplanda yönetmesi gibi. Bilinç, bir sürgü gibi bu varoluş düzlemlerine kayabilir.

Garip olan şu ki; bilincimiz, rüyaları hatırlayamaz. Kısa kısa ve kuralları anlaşılmaz bir rüyalar dizisi beynin anladığı ilişkiler ve olaylar dizisine dönüştürülür. Bu, çok ilginç bir deneyimdir. Bir bilgisayara taşınabilir bir hafızayla bilgi getirip onun hafızasına aktarmak gibidir. Ama biz, böyle düşünmeyiz. Psikoloji, bilinçaltından yüzeye çıkan id bilincinin kimlikle örtüştüğünü ve kendi dili olan bilinçaltından örülü rüyaların anlaşılmaz bir örgüsü olduğunu öngörür. Düşler gün içindeki hayallerin, bastırılmış arzuların kendimizi içine düşerken bulduğumuz dünyasıdır. Fakat bilinçli görülen düşler?

Bu, aklımıza bir Elm sokağı kabûsunda uyanmak ve Freddy ile köşe kapmaca oynamayı getirebilir(!) Ancak deneyimleyenler, genellikle tam bilinçli rüya görmenin son derece beyaz ışıklı ve boş bir mekanda bulunmak anlamına gelebildiğini ve akıldan geçen hayâllerin görsel imgelere dönüştüğünü söylüyor.

Şu anda gözünüzün önüne bir elma getirin. Kırmızı, olgun, nefis bir elma. O elmayı zihin alanınızda canlandırmanız gibi birşeydir bu.

Rüya İnsanın Sırlarını Açığa Çıkarmaktadır:::

Hayatımızın yaklaşık üçte biri uykuda geçiyor. 60 sene yaşayan biri 20 yıl uyuyor, bu sürenin de 5 yılı Rüyada geçiyor. Rüyaları bilimsel olarak ilk değerlendiren psikiyatr Freud’un, ‘Bütün rüyalar, gizli kalmış uçsuz bucaksız arzuları simgeler. ve her rüyanın ardında cinsel sebepler gizlidir’ sözleri dikkat çekiyor.Rüya sırasında bilinçaltı ortaya çıkıyor.

Rüya, merkezi sinir sistemi ve biyolojik yapısı gelişmiş insanda yaşanan hem nörofizyolojik hem de psikolojik bir olgudur. Uykunun belli bir dönemindeki algısal yaşantı olarak da tanımlanabilir. Rüya bir sağlık işaretidir ve tüm insanlar mutlaka rüya görür.

Rüyalar, kişinin iç yaşantısı, duyguları, bilinçaltına ilişkin ipuçları verir. Rüyalar bastırılmış duygular hakkında hekim ve terapistlere ipuçları verir. Rüyalar özellikle geçmişteki örseleyici yaşantıların etken olduğu rahatsızlıklar, travma sonrası streste (deprem, yakınların kaybı, kaza, tecavüz) tanı ve tedavide yardımcı bir yöntem olarak kullanılabilir. Rüya, başlı başına tedavi edicidir. Hiç yılan görmemiş biri rüyasında yılan görünce korkar. Jung bunun geçmişteki korkudan kaynaklandığını söylüyor. Yüz bin sene önceki insanın yaşadığı korku, zaaf, özlem ve içgüdüler varlığını sürdürüyor. Bizim bir sözel, bir de görsel dilimiz var. Bebek sözel dünyası gelişmediği halde rüya görür. İlk insanların gördüğü rüyalarla, bebeklerin rüyaları arasında benzerlik, bağlantı vardır.

Bana göre uyku, belleğin güçlendirilmesinde çok önemli. Öğrenilen yeni bilgiler uyku sırasında yeniden işlenip yorumlanıyor. Buna göre, REM dışı uyku sırasında bu yeni bilgiler yeniden gözden geçirilirken, REM sırasında da eski bellek silinerek yeniden yapılandırılıyor.

Yapılan araştırmalar, uykunun sakin uyanıklık, ayrıca 4 evreden oluşan NonREM ve REM dönemlerinden oluştuğunu ortaya çıkardı. Rüya dönemi de denilen REM’de hızlı göz küresi hareketleri oluşur. Rüyaların yüzde 80 – 90′ı da bu dönemde görülüyor. Gece boyunca uykuda 5 ila 7 kez rüya görürüz. Günümüzün 8 Saatlik bir uykusunda yaklaşık 2 saatimiz rüyayla geçer. REM döneminde uyandırılan kişilerin, rüyalarının yüzde 80′ini anlatabildiği görüldü. Derin yavaş uykuda uyandırılanların ise yüzde 17’sinin rüya gördüğü belirlendi. Rüyaları hatırlamak için rüyadan uyanmak gerekmektedir. Uyanmadan, başka bir uyku evresine geçildiğinde görülen rüyalar hatırlanmaz.

Rüyada semboller ve anlamları;

Psikiyatr Sigmund Freud’a göre rüyalarda görülen semboller ve anlamları şöyle…

* Ağaç: Sabit fikirlilik. Ağaç gövdesi erkeği, dalları kadını simgeler

* At: at cinsel istek, ata binmek karşı cinse dokunma isteği

* Böcek: Bilinçaltı cinsel istek

* Çanta: Güzelse ruhsal rahatlık ve cinsel doyumun iyiye gittiğini gösterir.

* Çiçek: Bekaret, bekaretle ilgili problemler

* Dağ: Korunma, rahatlama arzusu

* Diş: Kadın görüyorsa çocuk arzusu. Dişler dökülüyorsa bilinçaltı kendini cezalandırma

* Düşmek: Moral bozukluğu

* Eski sevgili: Eskiye özlem

* Ev: Korunma isteği, sıcaklık

* Hava: Havanın durumu ruh halini yansıtır

* Hırsız: Korku

* Kuş: Erkek cinselliği

* Manzara: Sevilen kişinin özlemi

* Mezar: Geçmişe duyulan özlem

* Otomobil: Cinsel istek, otomobil duruyor veya benzini bitmişse cinsel isteksizlik

* Ölmek: Başkalarına karşı suçluluk duygusu

* Para: Her konuda güçlülük

* Seyahat: Kendi ayakları üzerinde durma.

Çoğumuz rüyalarımızda garip yaratıklar, günlük hayatta rastlamayacağımız türden ilginç hikayeler görürüz. Bunun nedeni, beynimizin mantıksal işleyiş ve kavramadan sorumlu tutulan frontal bölgesinin rüya görüyor olduğumuz sırada aktif olmaması. Rüyalarımızda yine oldukça duygusal hissetmemizin nedeni ise aktivite düzeyi oldukça yüksek olarak saptanan amigdala bölgesiyle bağdaştırılıyor.



Rüyaların Etkileri ve Temel Özellikleri:::

1- Bedeni Etkiler: Smpatikomimetiktir. (Yüksek tansiyon, damar dolaşım bozuklukları vs.)

2- Ruhsal Etkiler: Bir yandan genellikle bir esenlik duygusu yönündeki mizaç değişiklikleri. (Kişinin daha önceki şahsiyeti bunda önemli yer oynar)

Rüya imgelerinin birbiri ardına gelişi, birleştirme kanunlarına bağlıdır. Rüya gördüğümüz anda gerçek duyumlar aldığımızı sanırız. Ancak uyandıktan sonra yanılsamanın farkına varırız. Bununla beraber rüyadayken rüya mı gördüğümüzü gerçeği mi yaşadığımızı kendimize soruduğumuz olur. Buradan yargı yeteneğinin ve uyanıklık hatıralarının rüyada da devam ettiği anlaşılır. Düşüncenin rüya içindeki müdahalesi genellikle geçicidir. Müdahale kesin ve sürekli durum alırsa bizi uyandırır.

Gerçekten de uykudayken soyut düşünce merkezleri faaliyetlerini durdurur, ancak duyumsal düşünce merkezleri (alt sinir merkezleri, bilinç dışı refleksler dahil) çalışmaya devam eder. Uyku anından itibaren imgeler ve duyumlar zihnin kontrolünden çıkar, kişinin eğilimlerine, heyecanlarına, tutkularına bağlı olarak esnek kaypak, fantezi olaylar birbirini izler. Rüya bizi iç güdülerimize ilkel duygusallığımıza götürür ve somut bir yaşantı içine sokar.

REM uykusu, uyku süresince yaklaşık 90 dakikada bir ortaya çıkar. Uzunluğu 10 dakikadan başlar, giderek artar. 10 yaşından 60`lı yılların ortasına değin insanda uykuda geçen zamanın yaklaşık dörtte birini REM uykusu oluşturur. Bu süre çeşitli ilaçların alınmasına yada uyuyanın REM sırasında uyandırılmasına bağlı olarak geçici bir şekilde kısalırsa, kişi fırsat buldukça REM uykusu oranını buna bağlı olarak gördüğü rüya sayısını arttırır.

Yapılan son araştırmalar öyle gösteriyor ki gördüğümüz rüyalar bizlere Dali'nin tablolarını çizdiremese de günlük hayatta karşılaştığımız problemlere çözüm bulmakta yardımcı olabiliyor. Modern uyku kuramlarının uykunun günlük hayatımızın devamı olduğuna vurgu yapan varsayımlarıyla da uyumlu görünen bu durum özellikle de rüyalarımızdaki semboller doğru yorumlandığında belirgin hale geliyor. Uyanıkken zihnimizde tam olarak kuramadığımız bağlantıları rüyalar yardımıyla kurabileceğimize dikkat çeken bilim insanları çocuk bakımı, bahçe düzenlemesi vs... gibi hayatın içine sinen pek çok alandaki yaratıcılığımızın rüyalarımızla şekillenebileceğini düşünüyor.

Rüyalara dair bir diğer ilginç bulguysa hayal gücü yüksek kişilerin rüyalarını hatırlama yüzdelerinin daha yüksek oluşu. Bu bulgu rüya hatırlamanın bir karakter özelliği olup olmadığı sorusunu getiriyor akıllara. Araştırmalar, doğası gereği rüyalarını somut yaratıcı ürünlere dönüştürebilen kişilerin rüyalarını daha sık hatırlayabildiklerini destekler nitelikte. Literatürde bu kişilerin karakter özellikleriyse açık fikirlilik, yüksek hayal gücü ve şizotipik yatkınlık olarak sıralanıyor. Kısa bir süre öncesine kadar kaygı ve stres seviyesiyle iliştiriliyorduysa da rüya hatırlamada kişiliğin etkisi daha önemli gibi görünüyor. Ancak yine de gece uykularını bölen kaygı durumlarının da rüyaları hatırlamamıza neden olması yadsınamayacak bir sebep.

Tüm bu bulgulardansa yaratıcılık üzerinde etkide bulunan etmenin öncelikli olarak yetenek ve kişilik özellikleri olduğunu ve bu kişilik özelliklerine sahip kişilerin de rüyalarını daha sık hatırladıklarını çıkarsamamız yanlış olmayacaktır.


Uygulanacak Yöntem:::

Bunu Bilinçaltını etkileyecek olan mesajlarla yapacağız. Bilinçaltı dedğim şey aslında bilinç altıdır. Bu mesajlardan kısaca bahsedecek olursak bilinç altını etkilemeyi hedeflemektedir. Bunuda yapmanın birçok yolu bulunmaktadır. Bunları sıralayacak olursam:

1. Müzik dosyalarına daha doğrusu dijital ses dosyalarına gizlenecek olan işitsel ses yolları...

2. 25. kare yöntemini kullanacağız. Bu kareler bilinç altına gözle algılanamayacak kadar kısa süreyle ve sık patlayan flaşlar şeklinde sinema ve film yoluyla sokulacak..

3. Filmlerin içine yerleştireceğimiz klippedler ve görsel malzemeler olacaktır. Bu malzemeleri belli aralıklarla ve sık sık değişik yerlere yerleştireceğiz.

4. Reklam afişleri, logoları ve benzeri nitelikteki görsel malzemenin içine saklanmış şekil, kelime ve rakamlar.

5. Resimlerin içine saklanmış şekiller ve çağrışımlar.

Bu yöntemi kullanarak kişinin fikirlerini değiştireceğiz ve bunu kendisinin yapması ona zevk verecektir. Böylelikle kaleyi içten fethetmiş olacağız.Görsel ve işitsel olarak (şuurlu) algılananlar değil ; Bilinçaltı seviyesinde algılanan söz, resim, görüntü ve şekillerden oluşur.Bunlardan en çok kullanılan Dijital ses dosyalarına gizlenen ses mesajlardır. Üzerinde oynanabilirliği ve işlenilmesi ve yayılması daha kolay olduğundan MP3 dosyaları gizli mesaj için biçilmiş kaftandır diyebiliriz.



Sistemin İşleyişi:::

İnsan kulağı sâdece belirli frekans aralıklarındaki sesleri duyabilir. Eğer siz bir müzik parçasını rahatça duyabiliyorsanız, bu sizin duyabileceğiniz frekans aralığında olduğunu gösterir. İnsan beyninin algısı ise, bundan daha düşük ya da daha yüksek frekansları dahi algılayabilecek kapasitededir. Dikkat ediniz : "duyabilecek" demiyoruz, algılayabilecek diyoruz.


İnsan kulağı belli frekans aralığındaki sesleri duyabilir. fakat beynimiz öyle bir muhtesem yapısı vardırki bu aralık dışındaki sesleride algılar ve hisseder. Ama biz bunun farkında olmayız. 8-12 hertz dalga boyundaki bir mesajı içeren bir MP3'ü kulağınızla dinlersiniz, ancak içindeki gizli-mesajı beyniniz dinler. Bu esnâda kulağınız hiçbir şey duymaz. Bundan sonra beyniniz o mesajın dediğini yapar.

25. Kare tekniğinde ise bilinç altına measj gönderebiliriz. Bu teknikten kısaca bahsetmek isterim.Gördüğümüz bir ânlık görüntü : 655 satır ve frame/çerçeve denilen 24 küçücük kareden oluşur. Sinema bandında, saat, dakika, sâniye olarak bir diziliş vardır. Sâaniyeden sonra kare gelir ve bir sâniye 24 karedir. Her 24 kare ise bir ekran büyüklüğündeki kareyi oluşturur. Her 327.5 satırda bir de "control-track" denilen aralık vardır. İşte bu aralıktaki görüntüler kesilip, aralarına başka görüntüler atılarak 25inci kare oluşturulur ve bu son kare olan 25inci kare ânlıktır. Yani görüntü sâniyede 1/24 olacakken, bu 1/25'e çıkar. Kareler 25 olunca bir anda bir görüntü gelir ve ânında kaybolur. Genellikle görünmez, daha doğrusu görülür ama Bilinçaltında kalır.

Göz bunları görmüyor ama beynimiz bunları görmektedir. En güzel örneğini sihirbazlar yapar. Bu sayede sâniyenin 3 binde biri gibi bir zaman aralığında bu görüntü bilinçaltına ulaşmakta ve işlenmektedir..

Bunu bilinçli olarak yapmaya kalkışırsak kişi, bilinçli bir tercih ile gördüklerini veya duyduklarını ya red ediyor ya da kabul edecektir. Çünkü baştan önüne seçenek olarak getirilmiş olmaktadır. fakat demin anlattığım durumda ise bu öyle birsey olacakki kişi onu görmeyecek, duymayacak ve hissetmeyecektir. Nedeni ise kişinin algılama frekansının tamamen altında veya üstünde olmasından kaynaklanacaktır. Bu durumda kişinin bunu kabul veya red olayı olmayacaktır.

İnsan beyninde bilinç altının tepki verdigi iki olay vardır : "doğum" ve "ölüm". Bilinçaltı bu iki olaya çok daha fazla tepki vermektedir ve bu iki mesaja daha duyarlıdır. Bunun sebebi ise yaratılışından kaynaklanmaktadır.

"Sex" (cinsellik) mesajı doğum arketipinde, "kill" (öldürmek) mesajı da ölüm arketipinde karşılanmaktadır. Bu semboller verilmek istenen mesajın içine yerleştirildiğinde bilinçaltı bunları öncelikli algılar olarak saklayabilmekte ve sıra kullanıma geldiğinde bu öncelikli depolanan veriler, davranış ve hareketlere yön vermektedir.

"Hepimizin içindeki doğal iyileştirici güçler en kuvvetli iyileştiricilerdir." Hipokrat

"Problemi yaratan beyinle problemi çözmek mümkün olmaz." Einstein

"İnsanda bir hayal gücü vardır. Bu hayal gücü hastalıkları oluşturabildiği gibi var olan hastalıkları da ortadan kaldırabilir." İbn-i Sina

"Biliyorsun, şu anda rüyâ görüyorsun.!

Ama, ama ben uyanığım! Seni görüyorum.

Bedeninin dışındasın, bu bilinçli bir rüya.

Senin rüyâna girdim. Aynı rüyayı görüyoruz."

1.Katman:::

İnanç sistemini değiştirmek, sf örneğinde olduğu gibi, ona yakın ya da daha güçlü bir inanç sistemi ile zihni yanıltmak ve yeniden modellemesine zemin hazırlamakla sağlanabilir. Amaç fikri zihne yerleştirmektir. Fakat bunu yapmakta göründüğü gibi kolay değildir. Çünkü fikir dediğimiz şey dirençlidir ve bulaşıcıdır. Bir kere beyne girdimi ve yerleştimi ordan çıkarmak imkansızlaşır.



2.Katman:::

Ayrıca inanç sistemi, kişinin başarılarına da bağlıdır. Başarılarından dolayı hastaları tarafından şehir efsanesine dönüşen bir kişinin başarılı olma şansı yüksektir. Bu yolla son şeklini almış bir fikir beynin derinliklerinde yapıştırıp bırakabiliriz. Rüyada kişinin bilinci savunmasızdır. Çünkü bu sırada bilinç altı devrededir. Düşüncelerini öğrenmeye ve değiştirmeye karşı savunmasızdır. Bu durum ayrıştırma olarak adlandırılır.



3.Katman:::

Diğer bir önemli nokta da kişinin kabullenmesi, bunu bir sorun olarak görmesi ve çözüm için başkasının değil kendisinin arayış içinde olup adım atmasıdır. Dikkat etmek gerekirsek bu kişiyi rüyada öldürürsek uyanacaktır. Ama herhengi bir nedenle yaralanırsa acı çekecektir rüyada olduğunu anlamayacaktır. Çünkü acı zihindedir.



4.Katman:::

Pozitif inanç sistemi kullanılmalıdır. Örneğin, “Anne olacaksın, bebeğini kucağına alacaksın, eşin ve sen tam bir aile olurken, kadınlığını hissedeceksin, özgüvenin artacak, ayaklarının yere daha sağlam bastığını hissedeceksin... vs ”. Bu bir seçimdir. Rüya içinde rüya. Böylelikle kişilerin rüyalarına girip fikirleri yönlendirilebilir. Örneklemek gerekirse ben papağanları çok seviyorum ve karşıdaki kişiye papağanları düşünme dersem kişinin aklına ilk gelecek olan papağanlardır. Çünkü bu kişiye fikri ben veriyorum. Buradan şu sonuç çıkmaktadır. Bireyin aklı düşüncenin kaynağına her zaman ulaşır. Gerçek ilhamı taklit etmek imkansızdır. Başarılı olmak için yeterince derinliğe inmek gerekir. Ayrıca burada iyi bir tasarımcıya ihtiyaç vardır. Yeni mega kentler, yeni dünyalar, yeni doğa manzaraları ve ortamlar yaratacaktır. Bu kişi aslında rüyaya girmeyecek sadece evreleri tasarlayıp rüyaya girmeye kolaylaştıracak ve yol gösterecektir.



5.Katman:::

Dingin uyanıklık ilk aşamadır. Bu, kişinin algılarının uyku durumuna geçtiği, ama kendisinin henüz bilinçli olduğu aşamadır. Bu asamaya her girişinde, tıpkı gözkapakları sıkı sıkıya kapalı birinin güneşe baktığında gördüğü gibi, akışkan kırmızımsı bir ışık algıladığını belirtilmektedir. Biz aslında insanoğlu olarak beynimizin gerçek kapasitesinin küçük bir kısmını kullanmaktayız. Uyanıkken bu durum böyledir ama uyku sırasında zihnimizin yapamayacağı hiçbirsey yoktur. Sınırsızdır. Örnek vermek gerekirsek rüyamızda çoğu zaman uçmuşuzdur. Yada o an aklımıza ne geliyorsa gerçekleştirmişizdir. Bir ev yaptığınızı düşünün her açısını cm cm tasarlarsın ama bu durum bazen kendiliğinden oluşmuş izlenimi verir. Sanki yeniden keşfediyor ve yapıyor gibi. Zihnimiz bunu öyle bir ustalıkla aralıksız yapar ki sonsuz bir döngüde, yarattığımız dünyayı eş zamanlı olarak algılarız. Yani bizim zihnimiz bunu öyle usta bir şekilde yapar ki yarattığımız dünyanın farkına bile varmayız.



6.Katman:::

Rüya görmenin ikinci aşaması dinamik uyanıklıktır. Bu durumda kırmızı ışık, tıpkı bir sis bulutunun dağıldığı gibi dağılır ve kişi, durağan bir görünüme, değişik unsurlardan oluşan bir tabloya bakıyor gibidir. Bu durumda kişi, üç boyutlu bir resim, donuk bir görüntü, bir manzara, bir yol, bir ev, bir kişi, herhangi bir şey görür. İşte bu arada sürecin tam ortasına gireceğiz. Bu giriş sürecin yaratıcılık kısmını devralarak olacaktır. Sonunda biz yepyeni bir hayal dünyası yaratacağız ve özneyi o dünyaya sokacağız. Burada özne kişi veya eşya olabilir. Kişinin bilinçaltını o dünyayla kaplayacağız ve saracağız. Bazen rüyada gördüklerimiz gerçek gibi gelir ama rüyadan uyandığımız zaman bir tuhaf oluruz. Daha doğrusu bir tuhaflık olduğunu farkederiz. Ne gariptirki rüyanın başlangıcını hiçbir zaman hatırlamayız. Her defasında kendimizi olayların ortasında buluruz. Rüyada bir tür ölüm gibidir. Ama rüya asla bir rüya değildir. Elini bıçak keserse canın çok yanar rüyanın içindeysen gerçek gibi hissedersin.



7.Katman:::

Üçüncü aşama edilgen tanıklıktır. Bu aşamada rüya görücü artık dünyanın donuk bir görüntüsünü değil, olayları gözlemler, tanıklık eder. Burada, görsel ve işitsel duyumlar baskındır ve bu da rüya görmenin bu aşamasında öncelikle gözlerin ve kulakların yaşadığı bir olgu haline gelir. Bilinçaltı bu sırada en önemli bilgileri güvenli olarak gördüğü bir yere saklamaktadır. Rüyada beyin fonksiyonlarımız daha hızlıdır. 4 çeker. Bu nedenle rüyada zaman daha yavaş akar. Örneklemek gerekirsek gerçek dünyada 5dk rüyada 1saat eder. Rüyada günlük yaşamdaki kişilerin bilinçaltında yansımaları olur. Kişi bilinç altıyla da konuşabilir. Bu öznenin beyninden bilgi çekmenin yolarından biridir.



8.Katman:::

Dördüncü aşama, olayların içine sürüklenilen aşamadır. Bu aşamada rüya görücü, etkin olmaya, girişimlerde bulunmaya, zamanını iyi kullanmaya zorlanır. bu duruma dinamik inisiyatif adı verilmektedir. Bu aşamada rüyadaki görseller daha çok hissetmekle ilgilidir. Rüyadaki görselleri değiştirmeye başladığın zaman bu sefer bilinçaltı devreye girecek rüyadaki bu dünyayı başkasının yarattığını algılayacaktır. Bilinçaltı Rüyacının doğasını anlamaya çalışacaktır. Birinin fikrini değiştireceksen veya yönlendireceksen hayal gücün zengin olması gerekmektedir. Yeterince derine yerleştireceksin. Kişinin zihninde doğal yolla gelişip büyümesini istiyorsan o zaman da fikrin en sade halini vereceksin.

Örneklemek gerekirsek; Babamın hayvanlarını öldüreceğim. --İlk bakışta red edilecektir. Çünkü bilinç altı duygularla hareket etmektedir mantıkla hareket etmez. Bunu bilinç yapar. Pozitif yani olumlu duygular ve izlenimler negatif duygulardan ve izlenimlerden daha baskındır. Babam kendi yoludan gitmemi istemiyor yeni bir hayat ve yön bulmamı istiyor. Şeklinde olması gerekmektedir. Budurum diğer katmanlardada desteklenmesi gerekmektedir.

Sonuç:

Kişinin rüyasına hipnoz yoluyla girip en alt katmanına ulaşıp fikri veya düşünceyi yerleştirmektir. Bu katmanlara ulaşmak için önceden video film izletilip ve resim seyreltirilecektir. Bu fikir orada zamanla yerleşip tıpkı bir çınar ağacı yeşerecek ve büyüyecektir. 1000 yıllık dev bir ağaca dönüşecektir. En iyi terapist ve hipnoz uzmanı bu katmana erişemezse ne kadar uğrasırsa uğrassın kişiyi fikirden veya davranışından vazgeçiremeyecektir.



Kaynaklar:::

http://www.apa.org/monitor/nov03/canvas.html http://www.apa.org/monitor/nov03/dreamon.html http://faculty.washington.edu/chudler/neuroe.html http://www.gse.harvard.edu/news/features/fischer12012004.html http://faculty.washington.edu/chudler/ein.html http://plato.stanford.edu/entries/molyneux-problem/ http://en.wikipedia.org/wiki/Molyneux's_Problem, www.carloscastaneda.net

http://72.14.221.104/, http://switch.sjsu.edu/switch/Articles/noeticspaces http://www.emcp.com/intro_pc/reading11.htm

Warren H. M. (2005), Neuropsychology of timing and time perception . Brain and Cognition Vol 58, pg 1 .

William Friedman (1990), About Time. The MIT Pres.

Prof. Dr. Steven Pinker (Harvard Üniversitesi) - Zihin Nasıl Çalışır?

Prof. Dr. John Searle (California Üniversitesi) - Bilgisayarlar İnsan Zihninin Ürünleridir

Karatay Diyeti ile Yaşam Boyu Sağlık, Prof. Dr. Karatay, Hayy Kitapları



7 den 70 Taş Devri Diyeti, Prof. Dr. Ahmet Aydın, Hayy Kitapları





















































http://iblog.milliyet.com.tr/imgroot/blogv7/blog333/2012/05/24/44/364261-3-4-739f3.jpghttp://www.istegenc.com.tr/content/images/content_2005/eylul/yasam/ruya_01.jpg

http://t3.gstatic.com/images?q=tbn:and9gcsr2r5wevo9md52rvvw0ylhppyjuu2p4t6kzet_psfwi4zaarxi1xdzfqcr4whttp://ruyatabirleri.cuknet.com/ruyaresim/yabani_sigir.jpg

http://www.ruyabul.com/resim/gece-teroru.jpg

http://www.kanalturk.com.tr/newsfiles/1/1/1/1/0/0/1/1/1/0/1/1/0/file/15596_galeri_1.jpg

http://www.gelinlikrehberi.com/wp-content/uploads/ruya-gibi-balayi.jpg

http://media-cdn.tripadvisor.com/media/photo-s/01/f6/f0/f3/cirali-ruya.jpg

http://egoistokur.com/wp-content/uploads/2012/12/ruya-gormenin-tarihi-arzu-akgun-egoistokur.jpg

http://rsm.haber365.com/h/1338715053_43_ruya_5.jpghttp://www.ruya-yorumu.com/ruya.jpg

rüya resimlerihayal resimleri

rüya

http://www.masaustu-resimleri.com/d/4193-2/r__ya+resim.jpg

http://www.sondakikahaberleri.info.tr/images/haberresim/66459-yatti-ruya-gordu-kalkti-esini-dovdu.jpghttp://static.pudra.com/generated/1795/610x345/ruya_mkle.jpg

rüya mealihttp://www.genisruyatabirleri.com/wp-content/uploads/2012/06/ruyada-merdiven.jpg

rüya şehirhttp://indigodergisi.com/wp-content/uploads/2012/06/uykuda_gelen_cozumler_ruya_rem_01.jpg

http://www.yeniansiklopedi.com/wp-content/uploads/2011/12/golden_dream_wallpaper.jpg

http://resimoyla.net/w/23794/1680x1050/23794-1680x1050-ruya-cicekler.jpg

http://img01.imgfotokritik.com/fk_new/lowres/1/9/7/197792/1006901-ruya-gibi.jpghttp://www.hangimoda.com/wp-content/uploads/ruya11.jpg

http://www.ilahihaber.net/images/haberler/ruya_alemi_merak_ettiklerin.jpg

http://www.alisveriskulupleri.com/blog/uploads/2011/05/ruya-gibi-dugunler-icin-1.jpg

http://t3.gstatic.com/images?q=tbn:and9gctiipckvdxv-woewqod0jtpplk5ccg50zddcw_lhirsqvv11hbxaho03okjaghttp://www.cepolina.com/photo/europe/italy/liguria/portofino/portofino_mix/2/portofino_mansion_villa_dream.jpg

http://indigodergisi.com/wp-content/uploads/2012/06/uykuda_gelen_cozumler_ruya_rem_02.jpg

http://indigodergisi.com/wp-content/uploads/2012/06/uykuda_gelen_cozumler_ruya_rem_07.jpeg

http://indigodergisi.com/wp-content/uploads/2012/06/uykuda_gelen_cozumler_ruya_rem_05.jpg

http://indigodergisi.com/wp-content/uploads/2012/06/defeated_gates_by_simonwebster.jpg

http://indigodergisi.com/wp-content/uploads/2012/06/uykuda_gelen_cozumler_ruya_rem_10.jpg

http://indigodergisi.com/wp-content/uploads/2012/06/uykuda_gelen_cozumler_ruya_rem_04.jpg
Yüklə 82,41 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə