Osmanli imparatorluğunun çÖKÜŞ nedenleri


TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ



Yüklə 418,03 Kb.
səhifə4/9
tarix05.02.2018
ölçüsü418,03 Kb.
#24744
1   2   3   4   5   6   7   8   9

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ


Yukarıda belirttiğimiz kararlar alınıp dünya kamuoyuna duyurulunca İngiltere Meclisin açılması konusunda vermiş olduğu karadan dönerek İstanbul’u işgal eder. 16. Mart 1920. Sadece İstanbul’u işgal etmekle yetinmez bazı Milletvekillerini tutuklar ve Malta’ya sürgüne gönderir. Bu durum karşısında Meclisi Mebusan başkanı Cami Bey Meclisin bu şartlar altında çalışamayacağını belirterek olağan duruma kadar meclisi kapatır.

Anadolu hareketinin reisi Mustafa Kemal Paşa bu süreçte harekete geçerek İstanbul’da açılması artık imkansız hale gelen meclisi Anadolu’da Ankara’da açmağa karar verir.

Ancak bu meclis artık eski Meclis i Mebusan olmamalıdır. Onun için adından yetkilerine büyük tartışmalarla meclis oluşacaktır. Bir kısım eski milletvekilleri meclisin İstanbul’dan kaçabilen milletvekilleriyle Osmanlı Mebusan Meclisi olarak devam etmesini istemiştir. Aslında artık bu mümkün değildi. Kaçabilen milletvekili sayısı milleti temsil yeteneğini kaybetmişti.

Bu meclis olağan bir meclis olmayacaktı. Onun için ilk tartışma alanlarından birisini meclisin adı teşkil etti. Mustafa Kemal tarihi görevine denk düşecek tarzda KURUCU MECLİS olmasını istiyordu. Ancak bu isimden bazıları çekindi. Onun için kurulma aşamasında Salahiyeti Fevkaladeye Malik Meclis unvanı kullanıldı. Aslında bu da kurucu meclis demekti.

Nitekim sonuçta ismi Türkiye Büyük Millet Meclisi oldu. Türkiye ile başlayarak Osmanlının bittiğini belirtiyordu. Büyük ile Kuruculuk vasfını bitiştiriyordu. Millet ile de iradenin ilahi kaynaktan insani kaynağa geçtiğini belirtiyordu. Böylece artık toplumu yüce güçlerden el ve yetki alan sultanlar, halifeler değil millet kendisi yönetecekti. Egemenlik kesin ve kesin ulusundu.

Bu söylediğimiz şartlar çerçevesinde ulusal egemenliğin abidesi Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da görevine başladı. Böylece Mustafa Kemal’in düşüncesi olan kayıtsız şartsız bağımsız Türkiye düşüncesi en büyük kuruluşunu gerçekleştirmiş oldu.



TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ’NİN YAPISI


Yukarıda sıraladığımız şartlarla kurulan TBMM, aslında seçimle oluşturulmuş bir meclis değildi. Üyeleri eski mebusan meclisi üyelerinden Anadolu’ya kaçabilenler, Anadolu insanının temsilcisi, esnaf, sanatkar, çiftçi, köylü, subay, hoca, şeyh, aşiret reisi, işçi bütün iş ve çıkar gruplarından insanlardan oluşmaktaydı. Herhangi bir sandık konulmamasına rağmen vekiller yine de bir seçimi ifade etmektedirler. Vekiller genelde bölgelerinde etkili, toplumsal temsil yeteneği olan insanlardan oluşmaktaydı. Onun için seçimli olmamasına rağmen 1. meclisin milletim temsili hiçbir zaman tartışılmamıştır.

Toplumun çeşitli katmanlarından oluşan meclis bu yapısıyla bir homojen birlikteliği de içermemektedir. Giysilerden, fikirlere yaşam biçimlerine ve fikirlere çok çeşitlilik göstermektedir. Mecliste her düşünceden insan bulunmaktadır. Bir tek ortak düşünce altında birleştirebilmek belki mümkündür o da Türkiye’nin düşman işgalinden kurtarılması.

Meclis içinde, kalpaklılar, sarıklılar, fesliler, şalvarlılar, pantolonlular, ceketliler, cübbeliler çok değişik kıyafette insanlar bulunmaktadır. Bu çok kıyafetlilik aynı zamanda çok farklı düşüncelerin de göstergesidir. Bu anlamda mecliste padişah destekçileri, İttihat ve Terakki Partisi sempatizanları, Komünist devlet isteyenler, din devleti formülüne yakın şeyhler hocalar bulunmaktadır. Bir yerde Meclisi 1. ve 2. grup olarak iki grupta toplamak mümkündür. 1. Grupta Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları 2. Grupta ise tüm diğer görüş sahipleri.

Bu görüş farklılıkları Milli Mücadele sürecinde Mustafa Kemal Paşayı sıkıntılara sokacaktır. Özellikle nispi yenilgilerin yaşandığı dönemlerde muhalefet sesini yükseltecek ve bağımsız Türkiye savunucularını sıkıntıya uğratacaklardır.

Bütün bunlara rağmen Meclis milletin temsilcisi olarak sonuçta asker alımı ve vergi toplanması işini başararak Kuruculuk vasfının gereklerini yerine getirerek “Gazi Meclis” unvanını kazanarak BAĞIMSIZ TÜRKİYE’nin kurulmasında büyük bir rol oynamıştır.

İÇ AYAKLANMALARIN NEDENLERİ


Türkiye’de Amasya Genelgesi süreciyle başlayan Bağımsız Türkiye düşüncesi İstanbul ve büyük devletler tarafından son derce tehlikeli bulunuyordu. Bu yüzden ilk andan itibaren Bağımsız Türkiye düşüncesine muhalif hareketlerde bulunmuşlardır. Osmanlı Devleti’nin askerliği ve vergiyi kaldırdığı bunların en önemli propaganda vasıtaları olmuştur. Yine Anadolu hareketine karşı yayınlatılan “Şeyhülislam Fetvası Padişah Fermanı ve Hükümet Bildirisi” ile halk milli mücadele aleyhine kışkırtılmıştır. Bu kışkırtmalar ve başka yapılar sonuçta iç isyanları yaratmıştır. Bunları daha iyi anlayabilmek için iç ayaklanmaların nedenlerinin ortaya çıkarılması gerekir. İç ayaklanmaların nedenleri bu ayaklanmaların bastırılması için başvurulan yöntemlerin de sebebi olacağından önemlidir. Bunları şöyle sıralayabiliriz.

1 Uzun savaş yıllarının yarattığı yokluk umutsuzluk nedeniyle asker kaçaklarının artması. Asker kaçakları isyanların insan kaynağını oluşturduğundan en önemli etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenin ortadan kaldırılması önemli olduğundan bu konuda çalışmalar yapılacaktır (İstiklal Mahkemeleri)

2 Milli Mücadele vatan savunması için halka ağır fedakarlıklar yüklemektedir. Halkta bunlardan kaçma eğilimi ayaklanmalara yol açmıştır. Bazı bölgelerin işgal altında olmaması ve işgalin olmayacağı düşüncesi yeni savaştan çıkmış halkta yeni vergilerden kurtulma düşüncesini doğurmuştur. Bunun sonucunda isyanların çıktığı görülmüştür.

3 Halife Padişaha olan dinsel ve geleneksel bağlılık, bu makamı yasal tanıtıyor, Milli Mücadeleyi gayri meşru ilan edenlerin etkili olmasını sağlıyordu. Anadolu insanını yüzlerce yıl onurla temsil etmiş Osmanlı Hanedanına karşı önemli bir sempati bulunmaktaydı. Halkın bu sempatisi son padişah ve hükümetler tarafından kullanılmaya çalışılmıştır.

4 Hürriyet ve İtilaf Fırkasının desteklediği İstanbul Hükümetleri, Mustafa Kemal Paşayı ittihatçı ve Bolşevik olarak tanıtıyorlardı. Halk içinde mücadeleden bıkmış olanlar bu propagandadan etkileniyor ve Mustafa Kemal Paşayı maceracı bir savaş düşkünü olarak algılamalarına neden oluyordu.

5 Yabancılar ve Osmanlı Hükümetleri tarafından bir kısım para düşkünü kişiliksiz insanların kullanılması. Her toplumda olabileceği gibi o süreçte Türk toplumu içinde kişisel çıkarları toplum çıkarlarından üstte tutan insanlar ve gruplar olmuştur. Bunlar da isyan çıkmasına yol açmıştır.




Yüklə 418,03 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə