YYÜ. Vet. Fak. Derg. 2003,14 (1):73-76
73
Molibden
Hüdai PEK
Harran Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Fizyoloji Anabilim Dalı, ŞANLIURFA.
ÖZET
Molibden nispeten düş ük toksisiteli esansiyel bir iz elementtir. Xanthine oxidase, aldehyde oxidase, sulfite oxidase molibden içeren
enzimlerden olup karbon, hidrojen ve azot siklusundaki temel metabolik reaksiyonları katalize ederler. Xanthine oxidase ve aldehyde oxidase
hücrelerdeki elektron transfer zincirine dahil olurlar. Sülfit oksidaz da sülfiti idrarla atılabilmesi için sülfata okside eder.Sadece molibden
yetersizliğ ine bağ lı olarak insan ve hayvanlarda hiçbir klinik semptom gözlenmezken, molibden fazlalığ ında (molibdenosis) sekonder bakır
yetersizliğ i görülmektedir. Bakır yetersizliğ inin en önemli belirtileri ise; anemi, ishal, kemik, üreme, sinir ve kalp damar bozuklukları,
büyümede azalma, yün, tırnak ve saçlarda renk ile keratinizasyondaki bozukluklardır. Bu derlemede molibden hakkında bilgi verilmeye
çalış ılmış tır.
Anahtar Kelimeler: molibden, molibden toksikasyonu, bakır yetersizliğ i, tiyomolibdat.
Molybdenum
SUMMARY
Molybdenum is an essential element with relatively low toxicity. Enzymes containing molybdenum is xanthine oxidase, aldehyde
oxidase sulfite oxidase and catalyze basic metabolic reactions in carbon, sulfur, and nitrogen cycles. Xanthine oxidase and aldehyde oxidase
are involved in the electron transport chain in the cells, involving cytochrome C. Sulfite oxidase oxidises sulfite to sulfate for final excretion in
the urine.While no clinical syndrome in man or in domestic farm animals is directly attributable to an uncomplicated molybdenum deficiency
under naturel conditions, molybdenosis is a form molybdenum toxicity that producer secondary copper deficiency. The main manifestation of
copper deficiency includes anemia, diarrhea, bone disorders, reproductive failure, nerve disordes, cardiovasculer disorders, depressed growth,
achromatricia and ceratinisation failure in hair, fur and wool. In this rewiev information about molybdenum is presented.
Key Words: molybdenum, molybdenosis, copper deficiency, thiomolybdate.
G R Ş
Canlılarda yaşamın devamı, büyüme, üreme, verim
vb. özelliklerinin yapılabilmesi için karbonhidrat, protein,
lipid, vitaminler yanında inorganik maddelerin özellikle de iz
elementlerin rasyonda dengeli ve yeterli miktarda alınması
gereklidir.
Molibden (Mo) yetersizliği ile ilgili anormal durumlar
belirtilmezken
fazlalığına
bağlı
olarak
bakır
(Cu)
yetersizliğine neden olabileceği ve bunun sonucunda; anemi,
diyare, büyümede gecikme, yem tüketimi ve yemden
yararlanmada azalma, yapağı ve kıl kalitesinde azalma,
kıllarda depigmentasyon, yün elastikiyetinin ve kıvrımlarının
kaybolması, kemiklerde deformiteler (osteoblastik aktivitede
bozulma, osteoporozis, kolay kırılma vb), kardiyovasküler
bozukluklar (aorta ve büyük damarlarda ruptur, miyokard
dejenerasyonu, kalp hipertrofisi vb.), keratinizasyonda
bozukluklar, medulla spinaliste demiyelinizasyon ve yağ asidi
metabolizmasında aksaklıklar nedeniyle önemli ekonomik
kayıplara yol açabileceği değişik bir çok araştırıcılar
tarafından kaydedilmektedir (4,6,7,10,18,20,26,27).
Molibden
nsan ve hayvanlar için esansiyel bir iz element olan
Mo 1782 yılında keşfedilmesine rağmen biyolojik özellikleri
1938 yılında incelenmeye başlanmıştır. ngiltere’de belli
bölgelerde samanın fazla miktarda alınmasıyla ortaya çıkan
zayıflatıcı bir hastalık olarak bilinen “scouring” hastalığı ile
başlamış ve bakır sülfatın yüksek olduğu dağlarda Cu ile Mo
arasındaki etkileşimden dolayı bakır zehirlenmesine karşı
koruduğu ve tedavi ettiği düşüncesiyle popüleritesi daha da
artmıştır. Önce Cu ile Mo arasında daha sonrada Cu-Mo-S
(sülfat) arasında etkileşim olduğu belirtilmiştir (19).
Mo, atomik ağırlığı 95.94, koyu gri siyah renkte yanıcı
özellikte bir tozdur. Peryodik cetvelin VI B serisinde yer
almakta olup 5 farklı oksidasyon durumu (2-6) vardır, ancak
bunların iki tanesi (Mo IV ve Mo VI) dominanttır.
Çözünebilen molibden bileşikleri; amonyum molibdat,
amonyum paramolibdat, kalsiyum molibdat, metalik molibdat
ve molibden trioksittir. Çözünmeyen bileşikleri ise; molibden
dioksit ve molibden disülfittir (3). Yeryüzündeki Mo nin
ortalama bulunuş oranı 1 ppm olmakla birlikte, bazı kaya
türlerinde
0-3000
ppm
arasında
bulunabilmektedir.
Bitkilerdeki Mo içeriği; büyük oranda toprağın Mo içeriği ve
pH’sı ile mevsimsel farklılıklara göre değişmektedir. Mo
içeriği yüksek olan topraklarda büyüyen bitkilerde kuru
madde 0.5-100 ppm arasında Mo bulunabilmektedir (19).
Ruminantlarda serum molibden seviyesinin genelde
0.01-0.3
µ
/ dl arasında olduğu bildirilmektedir (3, 12). Mo
kan seviyesi, rasyondaki Mo alınımına bağlı olarak hızlı bir
ş
ekilde değiştiği, örneğin rasyondaki miktarı 4.5 ppm olan bir
koyunda Mo kan seviyesi 1-5 mikrogram/dl den 160-280
mikrogram/dl ye yükselebildiği kaydedilmektedir. Mo alınımı
ile diğer dokularda ve sütte de Mo seviyesinin yine hızlı bir
ş
ekilde yükselme gösterdiği belirtilmektedir. 1-5 ppm gibi
normal sınırlarda almakla sütte Mo atılımı olmamaktadır (20).
Biyolojik Fonksiyonu
Mo
nin
biyolojik
fonksiyonları
genelde
Cu
metabolizması ile ilişkilidir (1,9,17). Bakır ile ilişkili
olamayan fonksiyonlarının en önemlileri şunlardır; xanthine
oksidaz, aldehid oksidaz ve sülfid oksidaz enzimlerinin
yapısına (3,5), ayrıca, sitokrom C ile xanthin oksidaz
reaksiyonuna ve aldehid okisadaz ile sitokrom C nin
indirgenme reaksiyonuna katıldığı kaydedilmektedir. Sülfit
YYÜ. Vet. Fak. Derg. 2003,14 (1):73-76
74
oksidaz da sülfitin sülfata dönüşümünü sağlamaktadır (19).
Bunlardan başka; büyüme, hücresel solunum, pürin ve demir
metabolizmasına da katıldığı belirtilmektedir (27).
Emilim, Depolanma ve Atılım
Rasyonla alınan Mo çözünebilir formda ise hızlı bir
ş
ekilde emilebildiği için sodyum, amonyum ve yüksek Mo
içeren
bitkilerdeki
bileşikler
suda
eriyen
formda
olduklarından özellikle sığırlar tarafından iyi absorbe
edilebilmektedir (3). Oral yolla alınan molibden mide ve ince
bağırsaklardan mekanizması açık olarak bilinmeyen bir yolla
absorbe edilmekte, absorbsiyon özellikle bakır, sülfat,
vitamin C, vitamin E, çinko, demir tungsten ve proteinlerce
etkilenmektedir (20). Sülfatın antagonistik etkisi nedeniyle
sülfitli Mo emilimi yavaş olup, hayvanın yaşı, türü ve
rasyondaki Mo miktarına göre emilim değişebilmektedir (19).
Mo emili rumen ve omasumda gerçekleşmez, ancak
abomasum ve ince bağırsaklarda olur. nce bağırsakların da
distal kısmında daha yüksek, orta kısmında orta düzeyde,
proximal kısmında ise daha düşük olmaktadır (20).
Mo en çok kemik ve karaciğerde bulunmakla birlikte
tüm vücut doku ve sıvılarında az miktarda bulunur ve vücutta
depolanması da azdır. Dokulardaki Mo seviyesi rasyondaki
protein, demir (Fe), çinko (Zn), kurşun (Pb), askorbik asit ve
alfa tokoferol tarafından etkilenmektedir (22).
Mo hızlı bir şekilde emildiği gibi hızlı bir şekilde,
özellikle de idrar ve safra aracılığı ile atılabilmektedir (3,12).
Ruminantlar tarafından Mo’ in atılımı hem rasyondaki hem
de gastro intestinal sistemdeki dozu ile ilişkilidir (20).
Genelde rasyonla alınan Mo’ in % 90-95’ i feçes ile, %2-4’ü
idrar ile atılmaktadır. Rasyondaki Mo içeriği yüksek olduğu
zaman ise fecesle atılımı biraz azalırken (%60-80) idrar ile
atılımı ise biraz artmaktadır (13,20). Ayrıca koyun ve
sığırlarda sütle de atılabildiği kaydedilmektedir. Bununla
birlikte atılım yolu, Mo’ in vücuda alım yoluyla da ilgilidir
(19). Örneğin; Mo abamasuma direkt verilirse, idrarla atılan
oran % 27-50’ ye çıkabildiği, V verildiğinde ise idrarla 10-
50, feçesle % 7-30 olabildiği belirtilmektedir (20).
htiyacı
Minumum Mo ihtiyacı büyüme, metabolik aktivite ve
hayvan türüne göre değişmekte olup insanlarda Mo
yetersizliğinin olabileceği belirtilirken, otlayan ruminantlarda
kaydedilmemiştir (20). Mo ihtiyacı kesin olmasa da 2 ppm
den daha az olduğu kaydedilmektedir (23). Cu ve S, Mo
metabolizmasını değiştirdiği için Mo ihtiyacının kesin olarak
belirlenmesini güçleştirmektedir. Kuzularda Mo 0.36 dan
2.36 ya yükseltildiğinde selüloz sindiriminde ve canlı ağırlık
kazancında artış olduğu bildirilmekteyken, düşük Mo içeren
otlaklar Cu birikimine neden olarak Cu zehirlenmesine yol
açabilmektedir (20).
Toksisitesi
Mo fazlalığı (10
µ
g/g) genelde Cu yetersizliğine yol
açtığı için Cu yetersizliği semptomlarının oluşmasına yol
açmaktadır (3,6,12). Ruminanatlar Mo fazlalığından etkilenirken,
ruminant olmayanlar fazla etkilenmemektedirler. Ruminantların
toleransı buzağılarda 6.2 ppm kadar olduğu kaydedilmektedir.
Molibdenosis proteinlerin ince bağırsaklardan emilimini
düşürmek suretiyle protein kullanımını da azaltmaktadır (19).
Mo rasyonda yüksek miktarlarda bulunsa bile, Cu ve S fazla
ise antagonistik etkiden dolayı Mo’in fazlası ortadan
kaldırılmaktadır (18).
Bazı bölgelerde toprağın buna bağlı olarak bitki
örtüsünün Mo içeriği fazla olduğu için bu bölgelerde beslenen
hayvanlarda Cu depoları azalmakta ve Cu yetersizlik
semptomlarının ortaya çıktığı kaydedilmektedir (18). Cu
yetersizliğinin en belirgin semptomları; anorexia, anemi, kilo
kaybı, yün ve kıllarda depigmentasyon, yapağı verimi ve
kalitesinde azalma, çeşitli üreme bozuklukları, kemiklerde
mukavemetin azalması, damarların elastikiyetini kaybetmesi
ve bunun sonucunda damar yırtılması sonucu ani ölümlerin
ş
ekillenmesidir (3,13,18,25). Eğer hayvanın Cu deposu yeterli
ise rasyonda 5-6 ppm Mo bulunsa bile molibdenozise yol
açmazken, Cu deposu yetersiz ise 2 ppm ve daha az miktarı
bile molinbdenozise neden olabilmektedir (20).
Tiyomolibdatlar
Tiyomolibdatlar, molibdenin experimental bir şelatı
olup, ruminantlarda Cu, Mo ve S arasındaki etkileşimin aktif
bileşikleri olarak bilinmektedir (3). Bunların etkili bir şekilde
Cu emilimini aksatıp, dokulardan mobilize edilmesini
sağladığı (17), uzun süre enjektabl veya diyette yüksek
oranlarda verilmesinin sekonder Cu yetersizliğinin klinik
belirtilerine yol açtığı kaydedilmektedir (1, 21).
Tiyomolibdat sentezi
Amonyum veya sodyum molibdat [Na
2
MoO
4
veya
(NH)
2
MoO
4
] suda çözdürüldükten sonra H
2
S gazından
geçirilerek aşağıdaki reaksiyonlarda da görüldüğü gibi in
vitro olarak hazırlanabilir.
MoO
4
=
+ H
+
+HS
-
⇔
H
2
O + MoO
3
S
=
Monotiyomolibdat
MoO
3
S
=
+ H
+
+HS
-
⇔
H
2
O + MoO
2
S
2
=
Ditiyomolibdat
MoO
2
S
2
=
+ H
+
+HS
-
⇔
H
2
O + MoOS
3
=
Tritiyomolibdat
MoOS
3
=
+ H
+
+HS
-
⇔
H
2
O + MoS
4
=
Tetratiyomolibdat
Monotiyomolibdat çok dayanıksız bir bileşiktir, pH
7.5’te molibdatın sudaki çözeltisi içerisinden H
2
S gazı
geçirilmek suretiyle ditiyomolibdat 5-10 dk, tritiyomolibdat
30 dk, buna karşın tetratiyomolibdat ise birkaç saat içinde
oluşmaktadır (17).
Rumende besinlerle alınan sülfatlardan oluşan H
2
S
gazının molibdat ile reaksiyona girerek tiyomolibdatları
meydana getirdikleri belirtilmektedir. Bu bileşikler, bakırla
ş
elatlar oluşturmak suretiyle bakırın emilmesine engel
olmaktadırlar
(15).
Mono,
di
ve
tritiyomolibdatlar
incebağırsaklardan (24), tetra ve tritiyomolibdatların ise
rumenden direkt olarak emilebildikleri bildirilmektedir (14).
Tetratiyomolibdatın (TTM) oluşturulabilmesi için sülfid / molibden
oranının çok yüksek olması gerektiği, çünkü bu oran düşük
olursa mono, di ve tritiyomolibdatların teşekkül edeceği
bildirilmektedir (1). TTM’nin oluşmasının, koyun ve ratlarda
bakır yetersizliğinin ve semptomlarının oluşması için gerekli
olduğu yine aynı araştırıcılar (1) tarafından kaydedilmektedir.
Emilen tiyomolibdatlar bakırı bağlayarak biyovarlığını
azaltmak suretiyle bakır yetersizliğine yol açmaktadırlar (15).
Enjektabl olarak (intravenöz, intramuskuler, subkutan vs)
YYÜ. Vet. Fak. Derg. 2003,14 (1):73-76
75
verilen tiyomolibdatlar; karaciğer bakır rezervini azaltırken,
plazma bakır içeriğini artırırlar ve bu bakırın büyük bir
çoğunluğu trikarboksilikasitte (TCA) çözünmeyen bir
formdadır. Bu formdaki bakır albümine bağlı bakırın bir
göstergesidir ve biyolojik olarak işlevsiz olduğu için mevcut
olmayan bakır olarak nitelendirilmektedir. Böyle bir bileşik
kan hücreleri tarafından alınamamakta ve eritrositlerin
hemolizine yol açmaktadır (2).
Tiyomolibdatlar enjeksiyondan ya da rumen ve ince
bağırsaklardan emildikten sonra plazmada Cu, albumin ve
tiyomolibdatlar arasında bir etkileşim oluşmaktadır (7).
Bunun sonucunda karaciğer rezervleri azalmaya plazma bakır
miktarı ise artmaya başlamaktadır (2). Tiyomolibdatlar bir
kısım proteinlerle reaksiyona girerek bakır şelatları
oluşturabilmekte ve bu da bakırın normal dokular tarafından
kullanılmasını engellemektedir. Bu molibdo-proteinler bakırın
metallotiyoninden ayrılmasını da sağlayabilmektedirler (11).
Gooneratne ve ark (8) tiyomolibdatların kana geçişinden
sonra bakırın vücutta yeniden dağılımına yol açtığını;
karaciğerdeki konsantrasyonu azalırken, kan, safra, dışkı,
böbrek ve idrardaki içeriğinin arttığını bildirmektedirler.
Tiyomolibdat (TM) uygulanmasından sonra karaciğerden
plazmaya geçen bakırın ilk zamanlar daha yüksek
miktardayken, ilerleyen zamanlarda yavaş yavaş düşme
eğilimi gösterdiği, bunun sebebinin de karaciğerdeki bakır
konsantrasyonu ile TM uygulamasına verilen plazma bakır
cevabı arasındaki doğru orantı olduğunu, yani karaciğerin
depo kompartımanlarından bakırın mobilizasyonu arttıkça
bakır konsantrasyonu düşmekte ve dolayısıyla plazmaya
geçişinin de azaldığı değişik araştırıcılar tarafından
belirtilmektedir (2,11,14).
Plazmadaki TM’nin eliminasyon yarı ömrünün
karaciğer depolarındaki bakır miktarına göre değiştiği
belirtilmekle birlikte Bothe ve ark (2) koyunlarda TTM’nin
yarı ömrünü 6 saat 36 dakika bulurken, Gooneratne ve ark (9)
koyunlarda 12-14.4 saat ve Mason (17) bakır depolanmış
koyunlarda
ditiyomolibdatın
yarı
ömrünü
12
saat,
tritiyomolibdatın 35 saat, tetratiyomolibdatın ise 35-40 saat
olarak hesaplamışlardır. Ayrıca Mason (17), Howel ve
Kumaratilake (11), albümine bağlı tiyomolibdatların daha
stabil olduğunu belirtmektedirler.
Howel ve Kumaratilake (11) bakır verilmiş koyunlarda,
tiyomolibdat
enjeksiyonundan
veya
Mo
ve
SO
4
uygulamasından sonra plazma bakır seviyesinin artışına bağlı
olarak idrarda bakırın ekskresyonunun yükseldiğini, bir
miktar bakırın tubul epitel hücreleri tarafından alındığını ve
bunun sonunda da böbrek bakır içeriğinin arttığını
belirtmektedirler. Karaciğerden mobilize edilen Cu ve Cu-Mo
kompleksinin sadece böbrek, idrar ve safrada görülmediği,
beyin ve dalakta da saptandığı kaydedilmektedir (16).
Sonuç: molibdenin yetersizliği çok nadiren görüldüğü
için önem arz etmezken fazlalığı; özellikle bakır ve sülfatla
etkileşimi sonucu sekunder bakır yetersizliğine yol açmakta,
dolayısıyla bakır yetersizliği semptomlarına bağlı olarak
önemli ekonomik ve sağlık problemlerine yol açmaktadır. Bu
nedenle söz konusu minerallerin (Cu, Mo, S) rasyonda
dengeli ve yeterli miktarlarda bulundurulması gerektiği
sonucuna varılmıştır.
KAYNAKLAR
1.Allen
JD
and
Gawthorne
JM.,
(1987):
nvolvement of the solid phase of rumen digesta in the
interaction between copper, molybden and sulphur in sheep,
Brit J Nutr, 58: 265-276,
2.Botha CJ., Swan GE. And Minaar PP., (1995):
Pharmacokinetics
of
Ammonium
Tetrathiomolybdate
Following ntravenous administration in Sheep, J S Afr Vet
Assoc, 66 (1): 6-10.
3.Barceloux DG., (1999): Molybdenum , J Toxicol
Clin Toxicol, 37(2): 231-237.
4.Cerone S ., Sansinanea AS., Streitenberger SA.,
Garcia MC. and Auza NJ., (1998): Bovine Neutrophil
functionality in molybdenum-induced copper deficiency. Nutr
Res, 18(3): 557-568.
5.Dewlin TM., (1992): Priciples of Nutrition II:
micronutrients. Texbook of Biochemistri with Clinical
Correlations, Third edition, Newyork.
6.Evans GW., (1973): Copper homeostasis in the
mammalian system, Physiol Review, 53, 535-570.
7.Frank A., Anke M., Danielsson R., (2000):
Experimental Copper and Chromium deficiency and
additional Molybdenum Supplementation in Goats. I. Feed
Consumption and Weight Development, Sci Total Environ
17, 249(1-3): 133-142.
8.Gooneratne SR., Howell JM. and Gawthorne
JM., (1981): Ann nvestigation of the Effects of ntravenous
Administration of Thiomolybdate on Copper Metabolism in
Chronic Cu-poisoned Sheep, Br J Nutr 46 (3): 469-480.
9.Gooneratne SR., Chaplin RK,. Trent AM. and
Christensen DA.,(1989): Effect of Tertathiomolybdate
administration on the Excretion of Copper, Zinc, Iron and
Molybdenum in Sheep Bile, Br Vet J 145-162.
10.Hıdıroglou
M.,
(1979)
:
Trace
Element
Deficiencies and Fertility in Ruminants, J Dairy Sci, 62:
1195-1206.
11.Howell JMC. and Kumaratilake JS., (1990) :
Effects of Intravenous administred Tetrathiomolydate on
Plasma Copper Concentrations of Copper-Loaded Sheep, J
Comp Path 103: 321-334.
12.Kalaycıoğlu L., Serpek B., Nizamlıoğlu M.,
Başpınar N. ve Tiftik AM., (2000):
z elementler,
Biyokimya ,2.Baskı, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara.
13.Keen CL. and Graham TW., (1989): Copper.
Clinical Biochemistry of Domestic Animals, Fourth edition,
Edited by Koneko JJ, 757-765, Academic Press Inc. New
York.
14.Kelleher CA., Ivan M., Lemand M. and Mason
J.,
(1983):
The
Absorption
of
Labelled
MolybdenumCompounds in Sheep Fitted with Re-Entrant
Cannulae in The Ascending Duodenum, J Comp Path 93: 83-
92.
15.Kinacid RL. and White CL., (1988): The Effects
of Ammonium tetrathiomolybdate Intake of Tissue Copper
and Molybdenumin Pregnants Ewes and Lambs, J Anim Sci
66: 3252-3258.
16.Komatsu Y., Sadakate I., Ogra Y. and Suzuki
KT., (2000): Excretion of Copper Complexed with
Thiomolybdate into the Bile and Blood in LEC Rats, Chem
Biol nteract 124 (3): 217-231.
YYÜ. Vet. Fak. Derg. 2003,14 (1):73-76
76
17.Mason JM., (1986): Thiomolybdates: Mediators
of Molybdenum Toxicity and Enzyme Inhibitors, Toxicology,
42: 99-109.
18.McDonald P., Edwards RA. and Greenhalgh
JFD., (1981): Copper. In: Animal Nutrition., 97-100
Longman Group Limited Longman Hause Burnt Miel Harlow
Essex, UK.
19.McDowell
LR.,
(1992):
Copper
and
Molybdenum.. in: Cunha TJ (Ed). Minerals in Animal and
Human Nutrition. 176-204, Academic Press Inc. San Diago.
20.Miller JK., Ramsey N. and Madsen FC.,(1988):
The Trace Elements, (Ed) Church, DC. The Ruminant
Animal Digestive Physiology and Nutrition. Waveland Press,
342-400.
21.Sas B., (1989): Secondary copper deficiency in
cattle caused by molybdenum contamination of fodder, A
case history, Vet Hum Toxicol, 31(1): 29-33.
22.NRC.National
Research
Counsil.,
(1980):
Mineral tolerance of domestic animal, National Academic
Sci., Washington DC.
23.NRC.National
Research
Counsil.,
(1985):Nutrients requirements of domestic animals. Nutrient
requirements of sheep,6
th
Edition, National Academic Sci.,
Washington DC.
24.Suttle NF., and Fields AC., (1983): Effects of
Dietary Supplements of Thiomolybdates on Copper and
Molybdenum Metabolism in Sheep, J Comp Path, 93: 379-
389.
25.Suttle NF., (1986): Copper Deficiency in
Ruminants; Recent Developments, Vet Rec 22: 519-522.
26.Suttle NF., Jones DG., Woolliams C. and
Woolliams JA., (1987): Heinz Body Anaemia in Labms with
Deficiencies of Copper or Selenium, British Journal of
Nutrition, 58: 539-548.
27.Underwood EJ., (1977): Copper.,Trace Elements
in Human and Animal Nutrition” 4
th
Edition. 56-104,
Academic Press. New York.
Dostları ilə paylaş: |