Moğollar (1206-1294)



Yüklə 0,96 Mb.
səhifə1/3
tarix12.10.2018
ölçüsü0,96 Mb.
#73903
  1   2   3

MOĞOLLAR (1206-1294)

Dilleri Altay dil ailesinden Mançu-Tunguzca, Türkçe ve Korece ile gramer ve kelime bakımından ilişkili bulunan Moğolların menşei (İslam kaynaklarında Tatarlar) ve VI. yüzyıldan önceki tarihleri oldukça karanlıktır. Moğol adı, kaynaklarda ilk defa VII. yüzyılda T'ang sülalesi resmi tarihleri Chiu T'ang-shu ve Hsin T'angshu'da "Memg-wu" ve "Memg-wa" şeklinde Proto- Moğol Shih-wei kabile grupları arasında önemsiz küçük bir kabile ismi şeklinde geçer. Ancak devlet ve hanedan adı olarak kullanılması Cengiz Han zamanında, millet adı olarak kullanılması ise çok daha sonra gerçekleşmiştir. Arkeolojik kazılardan elde edilen bilgilere göre Moğol asıllı kabileler, daha milattan önce ll. binyıldan itibaren Türk menşeli kabilelerin doğusunda yer almakta ve Tula nehrinin kaynakları her iki ırk arasında sınır teşkil etmekteydi. Bu dönemde Moğollar, Tula nehrinin kaynaklarından Mançurya'nın batı ve güneybatısına kadar yayılmışlardı. Hunlardan itibaren Moğollar ile Türkler arasındaki temasların sıklaştığı görülmektedir. Büyük Hun Devleti'nin yıkılmasının ardından Asya'da ortaya çıkan güç boşluğu, lll. yüzyılın başlarından VI. yüzyılın ortalarına kadar Moğol asıllı Sien-pi ve Juan-juanlar tarafından doldurulmuştur. VI. yüzyılın ortalarından itibaren önce Göktürk, daha sonra Uygur hakimiyetine giren Moğollar bu dönemde Türk kültürü ve devlet geleneklerinden önemli ölçüde etkilenmişlerdir. X-XII. yüzyıllarda Moğol asıllı kabileler tarafından Kuzey Çin ile iç Asya'da Curcen, Kitan ve Karahıtaylar gibi devletler kurulmakla birlikte Moğollar'ın dünya tarihinde önemli rol oynaması, ancak XIII. yüzyılın başlarında Timuçin'in kurduğu Moğol İmparatorluğu ile olmuştur.

Moğol İmparatorluğu, 1206–1294 yılları arası Orta Asya'da kurulan ve konfederasyon,


  • (Naymanlar (Türk oldukları iddia ediliyor-dil ve kullandıkları ünvanlar-, ama iddia kesinlik kazanmamıştır.),

  • Merkitler (Türklerle yakın akrabalık ilişkileri kurmuşlardır),

  • Uygurlar (Türk),

  • Tatarlar (Türk),

  • Moğollar,

  • Keraitler (Nesturi Hıristiyanları-Türklerle yakın akrabalık ilişkileri kurmuşlardır)

…şeklinde yönetilen eski bir imparatorluktur. İmparatorluk kurulma döneminde Asya'daki Cengiz Han idaresine boyun eğmiş Moğol ve Türk boylarının birleşiminden oluşuyordu.

1206 yılında Cengiz Han tarafından kurulan Moğol İmparatorluğu, kısa zamanda her yönde genişleyerek dünyanın %22'sine yayılmış, 34 milyon km2 den fazla bir alanı kapsayan ve tarihin bitişik sınırlara sahip en büyük imparatorluğu haline gelmiştir. En geniş döneminde 100 milyondan fazla kişiyi topraklarında barındırıyordu. İmparatorluğun bu denli geniş olması batı ile doğuyu birleştirmiş bu sayede İpek ve Baharat yollarında ticaret yapmak güvenli olmuş ve Pax Mongolica denilen barış dönemi yaşanmıştır. Cengiz Han'ın ölümüyle birlikte devlete Ögeday liderlik etmiş ve babasının fetihlerinin tamamlamıştır. 1260 yılında Memlukler tarafından Filistin'de Ayn Calut Muharebesi'nde ilk kez yenilgiye uğratıldılar. 1294'te Kubilay'ın da ölümüyle imparatorluk bölündü.



  • Altın Ordu hanlığı (Cuci'nin Devleti),

  • Çağatay Hanlığı (Çağatay'ın Devleti),

  • İlhanlılar (Hülagû'nun Devleti),

  • Kubilay Hanlığı (Tului ve oğlu Kubilay'ın Devleti) olmak üzere dört parçaya ayrıldı.

Moğol İmparatorluğu’nun tamamen sona ermesi Kubilay Han'ın kurduğu Yuan Hanedanı'nın, Çinli Ming Hanedanı tarafından 1368'de yenilmesiyle olmuştur.

Temuçin(Cengiz Han) ve dolayısıyla Moğollar Türk müdür?



Temuçin(Cengiz Han) ve dolayısıyla Moğollar Türk müdür?

Cengiz Han, Sibirya’dan Hindistan’a Kore’den Macaristan’a uzanan dünya tarihinin en büyük imparatorluklarından birinin kurucusudur. Cengiz Han’ın da Türk asıllı olduğunu hatta Kazak olduğunu iddia eden tarihçiler bulunmaktadır. Fakat, Cengiz Han Kara Tatarlara mensup bir Moğol’dur. Temuçin’in babası Moğol reisi Yesugay Bahadır, annesi Houlen Ece’dir. Fakat Cengiz Han’ın mensup olduğu Borçigin/Börtegin sülalesinin kökenine dair araştırmalar hala devam etmektedir. Yine Cengiz Han’ın Türkçe konuştuğunu kabul eden kaynaklar bulunmaktadır.



KURULUŞ

Moğol kelimesi ilk kez 7. yüzyılın sonlarında Çin’e ait Tang Hanedanı yıllıklarında küçük bir kabile ismi olarak geçmektedir. 1140 yılında Cengiz Han’ın büyük dedesi Moğol kabilelerinden Börçiginlere mensup “Kabul”, bütün Moğolların ilk lideri olarak “Han” unvanını almıştır. Cengiz Han’ın babası Yesügey Bahadır onun torunudur. Moğolların en önemli rakibi, güneyde gittikçe yükselen ve güçlenen, Altın İmparatorluk olarak anılan ve Çin’in kuzeyini hızlı ve parlak bir zaferle zapt eden Jin Hanedanı idi. “Kabul Han” ve onun halefi Ambakay Han zamanında Moğollar onlarla mücadele edecek kadar kuvvetlenseler de Tatarlar, Çin derebeylerini hoşnut etmek için Ambakay’ı Çin’e teslim ettiler. Ambakay hiç alışılmadık bir şekilde, “tahta eşek şekli” denen bir duruma sokularak çarmıha gerilip infaz edildi. Cengiz Han’ın büyük amcası Kutua, bu hakarete Çin üzerine ve Tatarlara bir dizi saldırı düzenleyerek cevap verdi ve bu akınlar sonunda “Moğol Herkülü” unvanını kazandı. Fakat, 1160 yılında, detayları bilinmeyen bir dizi olay sonunda, Kuzey Çin’in hakimi Jin Hanedanı, Moğolları hezimete uğrattı. Moğollar bir süre karmaşa içinde dağıldılar. Sefalet içinde yüzen bu karmaşık haldeki Moğollar’ın içerisindeki önemsiz liderlerden biri olan Yesügey Bahadır, Kabul Han’ın torunu ve Böriçigin kabilesinin en önemli şahsiyeti idi. Yesügey Bahadır’ın en büyük amacı ittifaklar kurarak Moğolları güçlendirmekti. Müttefiklerinden bir tanesi batı komşusu olan Keraitler idi. Keraitler 200 yıldan beri Nasturi Hıristiyan’dı. Hıristiyan Keraitlerin o zamanki lideri Tuğrul idi. Tuğrul, 1160 yılında akrabalarının korkusu ile kaçmak zorunda kalmıştı. Moğolların lideri Yesügey, Tuğrul’a kabilesinin önderliğini yeniden ele geçirmesi için yardım etti. Tuğrul ve Yesügey Bahadır anda ile kardeşilik yemini ettikten sonra, daha sonraları Moğolların yeniden ortaya çıkışında olağanüstü önem taşıdığını kanıtlayacak olan bir ittifak kurdular.



CENGİZ_(TEMÜÇİN_veya_TİMUÇİN)_HAN_(1206-1227)'>CENGİZ (TEMÜÇİN veya TİMUÇİN) HAN (1206-1227)

Türk takvimine göre domuz yılının başında, bugün Doğu Sibirya topraklarından geçen Onon nehrinin sağ kıyısında yer alan Deli-ün Boldak'ta doğdu. Babası Moğolların reisi Yesugay Bahadır, annesi Houlen Ece'dir. Yesugay oğlun, doğumundan önce mağlup edip esir aldığı bir Tatar kabilesinin reisi olan Timuçin 'in (demirci) adını koydu. Timuçin on üç yaşında babasını kaybetti. Bunun üzerine babasına tabi olan kabileler tarafından terkedilerek ailece yalnız bırakıldılar ve sürekli olarak baskılara maruz kaldılar. Hatta babası ölmeden önce nişanlandığı Börte-Fuçin, Merkitler tarafından esir alındı; Kerayit Hükümdan Ong Han'a (Tuğrul) hediye olarak takdim edildi. Ong Han, Yesugay Bahadır'ın müttefiki olduğu için Börte- Fuçin'i Timuçin'e geri gönderdi. Timuçin ve ailesinin balıkçılık ve avcılık yaparak geçimlerini sağladıkları bu sıkıntılı dönem yirmi yedi yıl sürmüştür. Bu süre içinde Timuçin, başta Tayciyutlar olmak üzere Merkitler ve diğer bazı kabilelerle mücadele etmiş, bu sayede siyasi, idari ve askeri tecrübe ve vasıflar kazanmıştır. 1195 yılında çok sayıda kabile Timuçin'e katıldı. 1197'de Merkitler üzerine yürüyerek onları mağlup etti ve Merkitler'in beyi Tokta -Beki'yi öldürttü. 1199'da Ong Han'la beraber kişi- baş mevkiinde Nayman Hakanı Buyruk Han'ı bozguna uğrattı.

Timuçin 1200 yılında Ong Han ile birlikte Tayciyutlar'la anlaşan kavimler üzerine yürüdü. Onları mağlup edip kendilerine tabi kıldı. Aynı yıl içinde Tayciyutlar, Kataginler ve Dörmenler derlenip toparlanmaya çalışınca Ong Han'la Timuçin tekrar üzerlerine yürüyerek onları bozguna uğrattılar. 1201'de Timuçin'in düşmanı olan Enkiras, Kurilas, Dörmen, Tatar, Katagin ve Salciyut kabileleri birleşerek Cacirat ilinden Camaha (Camuka) Seçen'i büyük han ilan ettiler. Bunun üzerine Timuçin onların üzerine yürüdü. Yapılan savaşta Camaha (Camuka) ve müttefik kuvvetleri yenildi. Bu savaştan sonra Kongirat kabilesi Timuçin'e gelerek bağlılıklarını bildirdi.

Timuçin 1202 yılında Tatar ili üzerine büyük bir sefer yaparak düşmanlarına ağır bir darbe vurdu. Aynı yıl içinde Naymanların tekrar toparlandığını görerek Ong Han ile birlikte onların üzerine yürüdü. Büyük han ilan edilen Camoha-Seçen ile Ong Han ve oğlu Senggün 1203'te Timuçin'e suikast tertiplediler. Fakat bunu önceden haber alan Timuçin ani bir baskınla Ong Han'ın yurdunu ve Kerayit ülkesini yağmaladı. Ong Han ile oğlu kaçtılar. Daha sonra Ong Han ve Senggün'e Salciyutlar başta olmak üzere bazı iltihaklar olmuşsa da Timuçin bunların üzerine yürüyerek onları dağıttı.

1204 yılında Ongut Hükümdarı Alakuş Tigin, Timuçin'e haber göndererek Nayman Hükümdarı Tayang Han’ın Merkit Hükümdarı Kutuku ile anlaşma yaptığını ve onlara Katagin ve Salciyut gibi kavimlerin iltihak ettiğini haber verdi. Timuçin süratle hazırlıklarını tamamlayarak müttefik kuvvetleri yurtlarında bastı ve hepsini dağıttı. Bu zaferden sonra 1205'te ilk defa Tangut ili üzerine sefer yaparak bu ülkenin şehirlerini yağmaladı. Timuçin 1206 yılında, Nayman Tayang Han, Ong Han ve Kutuku-Beki başta olmak üzere bütün bozkır hükümdarlarını hakimiyeti altında toplamıştı. Onon ırmağı kıyısında aynı yıl yapılan kurultayda dokuz parçalı ak tuğ diktirdi; kurultay sonunda "CENGİZ" (cihan hükümdarı, göklerin oğlu, güçlü, mükemmel savaşçı) unvanıyla kağan ilan edildi ve bütün bozkır kavimlerinin en büyük hükümdarı durumuna geldi.

1207'de Tangutlar üzerine ikinci defa sefer yaparak pek çok ganimetle geri döndü. Aynı yıl içinde Kırgız hükümdarına bir elçi heyeti yollayıp kendisine tabi olmasını istedi. Kırgız hükümdarı da ak renkli doğan kuşu göndererek bağlılığını bildirdi.

1208 yılının kış mevsiminde Nayman Hükümdarı Tayang Han'ın oğlu Küşlüg'ün Merkitler'le ittifak yapması üzerine Cengiz Han harekete geçerek onları mağlup etti; Merkit hükümdarı öldü, kardeşleri ve çocukları Uygur ülkesine kaçtılar. Nayman Küşlüg ise daha batıdaki Karahıtay Hükümdarı Gür Han'a sığındı. Fakat Küşlüg burada da rahat durmayarak Gür Han'ı öldürdü ve ülkesine hâkim oldu. Ertesi yıl Uygur idi-kutu Cengiz Han'a tabiiyetini bildirdi.

Cengiz Han 1210 yılı sonlarında Tangutlar üzerine yürüdü. Tangut Hükümdan Şidurhu kızını Cengiz'e verdi ve bağlılığını arz etti. Ertesi yıl Karluk Arslan Han, Cengiz Han'a tabiiyetini bildirdi. 1212-1214 yılları arasında Cengiz Han'ın orduları birbiri arkasından dört defa Hıtay ülkesine girerek Hıtaylar'ı kendisine bağladı. Cengiz Han 1215'te Balasagun taraflarına bir ordu göndererek buraları itaat altına aldı. 1217 yılında kumandanlarından Subitay Noyan'ı Togaçar Noyan ile birlikte Merkitler üzerine, Buragul Noyan ile Dörmen Bahadır'ı Tumatlar'a karşı yolladı. Daha sonra oğlu Cuci'yi Kırgızlar üzerine sevk ederek asi Kırgız ilini hâkimiyeti altına aldı. 1219'da Hıtay ülkesinden ordularını çekti ve onlarla barış yaparak o sırada ortaya çıkan yeni bir durum için kurultayda sefer kararı aldı. Bu yeni sefer Harizmşah üzerine olacaktı.



Batı İstilanın Davetiyesi: Otrar Olayı ve Moğol Elçilerinin Katli

Alaeddin Muhammed Harizmşah'ın akrabası ve kumandanı olan Otrar valisi İnalcık, Cengiz Han'a bağlı Müslümanlardan oluşan bir ticaret kervanını Otrar yakınlarında yağmalatarak kervancıları ve elçisini öldürtmüştü (450 tüccar ve 500 deveden oluşan kervan yağmalanmıştır). Bunun üzerine Cengiz Han 1219 yılının yazında 200 bin kişilik ordularıyla birlikte İrtiş bölgesine ulaştı ve buradan Otrar üzerine yürüdü. Sonbaharda şehri kuşattı. Oğulları Çağatay ile Ögeday'i burada bırakıp kendisi Buhara üzerine yürüdü. Diğer oğlu Cuci'yi de Siriderya bölgesine bir setere memur etti. Üç günlük bir kuşatmadan sonra 10 Şubat 1220'de Buhara alındı. Mart ayında Semerkant da teslim oldu. Otrar'ı zaptettikten sonra Semerkant muhasarasına katılan Çağatay ile Ögeday, Harizmşahlar'ın başşehri Gürgenç'e, Tuluy da Horasan üzerine gönderildi. Merv'de İbnü'I Esir'e göre 700.000, Cüveyni’ye göre 1.300.000'den fazla insan öldürüldü. Nişabur'da intikam hırsıyla kediler ve köpekler bile katledildi. Tuluy Herat'ı ele geçirdikten sonra Belh-Mervürrüd arasındaki Talekan'ı kuşatmakta olan babası Cengiz Han'a katıldı. 1220 yazını Nahşeb'de geçirdi, ardından Tirmiz'i zaptetti. Bu sırada Alaeddin Muhammed Harizmşah ölmüş ve yerine Celaleddin Harzemşah tahta geçmiştir.

Ertesi yıl Ceyhun'u geçip Belh'i aldı. Gürgenç ise uzun süre kuşatılmasına rağmen alınamamıştı. Bunun üzerine Cengiz Han, oğlu TuIuy'u ağabeylerine yardım için gönderdi. Tuluy'un gelişinden sonra Moğol ordusu Gürgenç'in hendeklerini doldurarak şehri neft ile ateşe verdi. Daha sonra zenaatkarlar hariç halk tamamen katledilerek şehir tahrip edildi. Gürgenç'i savunanlar arasında Şeyh Necmeddin-i Kübra da bulunuyordu. Harizm'in zaptından sonra Cengiz Han oğlu Cuci'ye, Harizm ülkesinin bu bölümü de dâhil olmak üzere ele geçirdiği Batı Sibirya’yı vererek onu bölgeye idareci olarak gönderdi. Kendisi de Celaleddin Harizmşah üzerine yürüdü. Celaleddin, Gazne ve Sind bölgelerinde yapılan savaşlarda bozguna uğrayarak kaçtı. 1223 yazını bugünkü Taşkent’in bulunduğu yerde geçiren Cengiz Han, 1224 yılında bütün Harizmşah ülkesini hâkimiyeti altına aldı ve Harizmşahlar'a karşı gerçekleştirdiği seferini tamamlayarak Moğolistan'daki karargâhına döndü (1225).

Moğollara karşı İslam dünyasında mücadele eden en önemli kahraman Celaleddin Harezmşahtır. 30.000 kişilik bir Moğol ordusunu bozguna uğratmış, bunun intikamını almak için Celaleddin üzerine yürüyen Cengiz Han, savaştaki kahramanca mücadelesinden dolayı parmağını ısırarak Celaleddin için: “Böyle bir evlada sahip olan babaya ne mutlu.” demiştir. 1231’de Yassıçimen Savaşı’nda Alaaddin Keykubad’a yenilen ve önce Gence ardından da Diyarbakır’a gelen Celaleddin, Moğol süvarileri tarafından takip edildiği sırada tırmandığı sarp dağda bir eşkıya tarafından öldürüldü. Ancak halk Celâleddin’in ölümüne inanmamış, hakkında birçok efsane yayılmıştır. Bu ise ölümünden yıllarca sonra bile Moğollar’ın endişe duymalarına sebep olmuştur.

1226'da tekrar Tangutlar ülkesine girerek Tangut Hükümdarı Şidurhu'yu ve bütün Tangut ileri gelenlerini öldürttü. Yurduna dönerken yolda hastalandı. Oğullarını çağırtarak onlara vasiyetini yaptı. Kendisinden sonra Ögeday'in kağan olmasını istedi. Yasa işlerini Çağatay'a havale etti. Ordularının idaresini ise küçük oğlu Tuluy'a verdi. Aynı yıl Tangut'un başşehrine bir sefer düzenledi. Ancak sefer sırasında tekrar hastalandı ve Ağustos 1227'de öldü. Cenazesi Moğolistan’ın kuzeydoğusundaki Burhan Haldun'a götürülüp orada defnedildi.

Cengiz Han, yüksek bir fiziki güce ve sarsılmaz bir iradeye sahipti. Çocukluğundan beri karşı aşmış olduğu olaylar ona olağanüstü sabır ve tahammül gücü, tecrübeyle işlenmiş bir zekâ kazandırmıştı. Öldüğünde haleflerine Kore'den Yakındoğu'ya ve Güney Avrupa'ya, Güney Sibirya'dan Çin Hindi'ne kadar uzanan, silah kuvvetiyle kazanılmış geniş bir imparatorlukla birlikte teşkilatın esas ilkelerini de bırakıyordu. Ömrünün sonuna kadar bütün kültürlere yabancı kaldı. Devlet teşkilatında sadece Moğol gelenekleri hâkimdi. Cengiz Han yalnız kendisi ve yakınları için çalışmıştır. İmparatorlukta kurduğu teşkilat ilkel prensiplere dayandığı için ölümünden sonra ancak kırk yıl devam edebilmiştir. Buna rağmen ailesinin hâkimiyeti birkaç nesil sürmüştür. Kendisinin kuvvetli iradesi oğullarının hiçbirinde bulunmadığından ölümünden sonra ailesinin devleti beraber idare etmesini planladı. Sağlığında veliaht tayin ettiği Ögeday zamanında hanedan üyelerinin birlikte hüküm sürmeleri ve halkın eriştiği refah seviyesi, Cengiz Han’ın ne kadar isabetli bir seçim yaptığını göstermektedir. Cengiz Han, kendisine karşı çıkanları, teslim olmamakta direnenleri çocukları, kabileleri ve şehirleriyle birlikte ortadan kaldırırdı. Çağdaşı olan İbnü'l Esir, Hz. Adem’den o zamana kadar insanlığın maruz kaldığı en büyük felaketin Moğol istilası olduğunu söyler ve "Keşke annem beni doğurmasaydı da tüyler ürpertici zulüm ve katliamları görmeseydim” der. Cengiz Han'ın orduları istila ettikleri İslam ülkelerinde taş üstünde taş bırakmadılar. Kadın ve çocuklar dâhil herkesi vahşice öldürdüler. Moğol askerleri, İslam kültür ve medeniyetinin en önemli merkezlerini de tahrip ettiler. Camiler ahır olarak kullanıldı. Harizmşahlar'ın ülkesi baştan başa viraneye çevrildi. XIII. yüzyılın ilk çeyreğinde meydana gelen bu olaylardan bir asır sonra bölgeyi gezen seyyahlar, Moğol istila ve tahribatının izlerine rastladıklarını söylerler. Moğolların İslam kültür ve medeniyet eserlerini tahribe yönelik harekâtı, Cengiz Han'dan sonra Hülagu ve diğer ahfadı tarafından da devam ettirilmiş, çok sayıda Müslüman katledilmiş, cami, medrese ve kütüphaneler yakılıp yıkılmıştır. Cengiz Han hiçbir dine mensup olmadığı için insanlar arasında dinlerinden dolayı bir ayırım yapmadı. Hangi dine mensup olursa olsun âlim ve zahidlere iyi davranır, onları himaye ederdi. Cengiz Han, Çin'in ve diğer yerleşik toplumların çeşitli sebeplerle zayıfladığı bir dönemde bozkır kabilelerini birleştirme fırsatı bulmuş ve bunu iyi değerlendirmiştir. Askeri başarısının dayandığı temel vasıflar örgütlenme yeteneği, disiplin, süratli hareket ve amaçlarına ulaşmada gösterdiği acımasızlıktı. En karakteristik vasıflarından biri de hainlere karşı duyduğu nefretti. Kötü duruma düşen efendilerine ihanet ederek kendisine yaranacaklarını sananları derhal idam ettirir, düşmanı olan hükümdarlara sonuna kadar sadık kalanları da hizmetine alarak mükâfatlandırırdı.

Moğol İmparatorluğu’nun hukuk ve askerlik işlerini düzenleyen kanunlar "Cengiz Han Yasası" olarak meşhurdur. Aslında bu yasanın tamamı bizzat Cengiz Han tarafından konulmuş olmayıp nesilden nesile aktarılan Moğol hukuk ve törelerinin bir kurallar mecmuası halinde düzenlenmesiyle oluşmuştur. Cengiz Han kağan seçildiği 1206 kurultayında bu kurallara bazı ilaveler yapmış ve bunları resmen yürürlüğe koymuştur. Otuz üç defter halinde tanzim edilen ve Moğol hazinesinde saklanan yasayı uygulama görevini de bu kanunları en iyi bilen oğlu Çağatay'a vermiştir. Timurlular dâhil İslamiyet'i kabul eden Moğol hanedanları bu yasaları özenle tatbik etmişlerdir. Cengiz Han Yasası bir kitap halinde tam olarak zamanımıza kadar intikal etmemiştir.

Cengiz Han yasaları gerektiğinde çok acımasız bir şekilde uygulanırdı. Cinayet, soygun, tasarlanmış yalan, zina, cinsel sapıklıklar, büyü ile kötülük yapmak, çalınmış bir malı saklamak gibi suçların cezası idamdı.

Cengiz Han'ın Cuci, Çağatay, Ögeday ve Tuluy adlı dört oğlu ile beş kızı dünyaya gelmiştir. 72 yaşında ölümünden sonra ülke oğulları arasında taksim edildi. En büyük oğlu Cuci babasından önce öldüğü için mirası oğlu Batu'ya intikal etti. AItın Orda Devleti'nin esasını teşkil eden Ak Orda, Batu Han tarafından kurulmuştur. İkinci oğlu Çağatay kendi adıyla anılan bir devlet kurdu. Üçüncü oğlu Ögeday veliaht olup Moğol liderlerinin katıldığı kurultayda büyük han seçildi. En küçük oğlu Tuluy'a imparatorluğun merkezini teşkil eden Moğolistan verildi. Bunun oğulları Mengü Han ile Kubilay Han, Ögeday'den sonraki iki nesil içinde büyük hanlığı onlardan almayı başardılar.

CENGİZ HAN’IN YASASI

Cengiz devrinden önce Moğollar medeniyetten mahrum tam mânası ile barbar bir kavim olduklarından onların ne yazısı ve ne de yazılı kanunları vardı. Kerayit ve Neyman Türklerini itaat altına aldıktan sonra Cengiz artık yalnız Moğol kavminin şefi değil, medenî an’anelere ve çok parlak bir tarihe malik olan Türk milletinin bir kısmının da “Han” olmuştu. Bu devleti idare için kanunlar lâzımdı. Devlet silâhla kurulur, fakat kalem ve kanunla idare olunur. Cengiz bu hakikati kavradı. Türk Neyman Hanlığını kendi sahasına ilhak ettikten sonra Cengiz, Neyman devletinde Adliye nazırı makamını işgal etmiş olan ve Neyman Hanı’nın «Tamgacı»sı (Mühürdarı) olan Uygur Türklerinden Tata Tonga’yı nazır tayin etti ve ona yeni kurulmuş devletinde de Neyman devletinde ifa ettiği vazifeleri görmeye devam etmesini emretti. Aynı zamanda Tata Tonga’ya oğullarına Uygur (Türk) dilini, Uygur yazısını ve Uygur kanunlarını öğretmesini emretti. Diğer Moğol beyleri de Cengiz’i taklit ederek oğullarına Türkçe okumayı öğrettirmeye başladılar. Bu suretle hâkim zümre olan Moğollar Türkleşme yoluna girdiler. Bilâhare Cengiz, Moğol ve Türklerin devlet idaresine ait an’anevî, hukukî esaslarını toplatarak bir Kanun Mecmuası tedvin ettirdi ve bu mecmuayı tunç levhalara hakkettirdi.



Cengiz’in emri üzerine, hiç şüphesiz Uygur âlimlerinden biri tarafından toplanarak yazı ile tespit edilmiş olan bu kanun mecmuası “Cengiz Yasası” ismiyle şöhret bulmuştur. Yasanın ihtiva ettiği hukukî esasların çoğu Türk kavimlerinin ananevi hukukî esasları idi. Fakat bu esaslara bazı Moğol telâkkileri ve Cengiz’in şahsî görüşü mahsulü olan kaidelerin de ilâve edilmiş olduğu şüphesizdir. Yasanın bize vasıl olan maddelerinin çoğu Türklerin ananevi hukukuna uygundur. Onun için Cengiz Yasası da eski Türklerin hukukî esaslarını ihtiva eden kaynaklardan sayılmalıdır. Cengiz Yasası bize bütün halinde vasıl olmamıştır. Fakat muhtelif kaynaklarda Cengiz Yasası’nın muhtelif maddelerinde işaretler vardır. Mısırlı Arap müelliflerinden El-Makrizî, Rus âlimlerinden Berezin ve Temkowski Yasanın türlü kaynaklardaki maddelerini toplamışlardır. Cengiz, yasasına çok büyük bir ehemmiyet atfediyordu. Kurduğu imparatorluğun yaşamasını bu yasaya riayete bağlı telâkki ediyordu. Ölümü yaklaştığı zaman oğullarına yasayı değiştirmemelerini vasiyet etmiştir. Onun torunlarından Altın Ordu Devleti’nin müessisi Batu Han’ın kanunlarına göre yasaya muğayir hareketin cezası ölüm idi. Cengiz’in büyük yasası tomarlara yazılmış halde Prenslerin, Bilgelerin hazinelerinde muhafaza olunurdu. Bir prensin tahta cülusu, büyük ordu teşkili veyahut kurultay içtimai gibi mühim siyasî ve askeri hâdiseler anında bu yasa tomarları hazır bulundurulur ve devlet işlerini yasaya göre hallederlerdi, Cengiz yasasının bize vasıl olan kısmı aşağıdaki esaslardan ibarettir.

CENGİZ YASASI’NIN BAZI MADDELERİ

Cezaî maddeler:

  1. Evli olsun, bekâr olsun gayri meşru münasebette bulunan, idam cezasına mahkûm olur.

  2. Keza livata cürümünü işleyen de ölüm cezası ile cezalandırılır.

  3. Kasten yalan söyleyen, sihirbazlıkla uğraşan yahut başkasının hareketlerini tecessüs eden, kavga etmekte olan iki şahıs arasına girerek onlardan birine yardım edenlerin cezası da ölümdür.

  4. Suya yahut küpe su döken (işeyen) keza ölüme mahkûm olur.

  5. Üç defa başkalarından mal alıp, üç defa iflâs eden de üçüncü defa iflâstan sonra ölüm cezası ile cezalandırılır.

  6. Bir harp esirine, esir edenin müsaadesi olmaksızın yiyecek veya giyim veren de ölüme mahkûm olur.

  7. Kaçan bir esiri veya harp tutsağını eline geçirip de sahibine iade etmeyen dahi ölümle cezalandırılır.

  8. Bir hayvanı kesmek isteyen, onun ayaklarını bağlayıp karnını yardıktan sonra yüreğini eli ile sıkarak öldürmelidir. Ancak bu tarzda öldürülen hayvanın eti yenilebilir.

  9. Savaş zamanında veyahut çekilme esnasında birinin yükünün veyahut yükünden yay gibi herhangi bir nesnenin düştüğünü gören, arkadan gelen atlı derhal atından inerek o şeyi kaldırmalı ve sahibine teslim etmelidir. Atından inmeyen, inip düşen şeyi aldıktan sonra o şeyi sahibine iade etmeyen ölüm cezasile cezalandırılır.

İçtimai hayata ve devlet idaresine dair maddeler:

  1. Cengiz Han “Ali bin Ebu Talip” ahfadına herhangi bir şekilde vergi veya rüsum mükellefiyeti yükletilmesini zemmetmiştir. Keza fukaradan, Kur’an’ı hıfzetmiş olanlardan, fakihlerden, tabiplerden, ulemadan, hayatlarını ibadete hasretmiş zahitlerden, müezzinlerden, ölüleri yıkayanlardan da vergi veya rüsum alınmasını menetmiştir.

  2. Cengiz Han, hiç birini diğerine tercih etmeksizin bütün dinlere hürmet edilmesini emretmiştir. Böyle hareket etmeyi Allah makbul hareket telâkki etmiştir.

  3. Başkası tarafından sonulmuş bir yemeği, bu yemekten evvelâ sunan kendisi yemedikçe, yememeyi emretmiştir. Sunan emir, sunulmuş esir olsa dahi bu kanun caridir. Yemek zamanında hazır bulunan bir adamın önünde ona yemeğe davet etmeksizin yemeği menetmiştir. Bir kimsenin arkadaşlarından fazla doymasını (yemesini), yemek sofrası, yemek tabağı ve ateşin üzerinden atlayarak geçmeyi de menetmiştir.

  4. Yemek yemekte olan adamlar yanından geçen adam derhal attan inmeli, yemek yiyenlerin müsaadesini almaksızın yemeğe oturmalı, yemek yiyenler de buna mâni olmamalıdır.

  5. Cengiz suya el sokmayı menetmiş, su almak için bir kap kullanmayı emretmiştir.

  6. Bir defa giyilmiş, eskimiş bir elbiseyi yıkayıp tekrar giymeyi da menetmiştir.

  7. Cengiz herhangi bir şeyi necis telâkki etmeyi menetmiştir. Mevcut şeyler arasında (mahiyeti itibariyle) necis olan şeyler olmadığını söylemiştir.

  8. O dinî mezheplerden birini tercih etmeyi, kelimeleri onlara şiddet, kuvvet vererek telâffuz etmeyi, hükümdara veyahut herhangi bir adama hitap edildiği zaman lâkap ve unvanlar kullanmayı menetmiştir. Muhatabın ismini söylemekle iktifa etmeyi emretmiştir.

  9. Cengiz ahfadına bir savaşa başlayacakları zaman neferleri ve onların silâhlarını bizzat teftiş etmeyi, neferlere lâzım olan bütün şeyleri temin etmeyi ve iğneden ipliğe kadar her şeyin mevcut olduğuna tespit etmeyi emretmiştir. Eğer neferlerden birinin bir şeyi eksik ise bunun için o neferi cezalandırmalıdır.

  10. Erler savaşa iştirak ettikleri zaman erkeklerin gördükleri işleri kadınlar ifa etmelidir.

  11. Cengiz seferden dönmüş askerlere hükümdar lehine bazı mükellefiyetler yükletilmiştir.

  12. Her sene başında askerler kızlarını hükümdara takdim etmelidir. Ta ki O, kendisi ve oğulları için kızlar arasından zevceler seçebilsin.

  13. Askerlerin reisi olarak Cengiz emirler (generaller) tayin etmiştir ve Binbaşı, Yüzbaşı ve Onbaşılık rütbeleri ihdas etmiştir.

  14. Cengiz suçlu bir hareket işleyenin, kendisi en büyük general olsa dahi, kendisini cezalandırmak için hükümdar tarafından gönderilmiş memurun (Bu memur en mütevazı bir memur olsa dahi) emrine itaat etmesini, onun önünde yükünmesini (Eğilerek ve diz çökerek hürmet izhar etme) onun hükümdarın emrini (bu emir idamdan ibaret olsa dahi) yerine getirmesine mâni olmamasını kanun kılmıştır (emretmiştir).

  15. Cengiz generallerin hükümdardan başka birine müracaat etmelerini menetmiştir. Eğer bir general hükümdardan başka birine müracaat ederse idam cezası ile cezalandırılır. Müsaadesiz kendisine gösterilmiş vazife yerini değiştiren de aynı ceza ile cezalandırılır.

  16. Yasa daimî posta teşkilâtı yapılmasını emretmiştir, ta ki devlet içinde olup biten vak’alar hakkında seri bir surette malûmat almak mümkün olsun.

  17. Cengiz, Yasa kanunlarına riayet edilmesine nezaret etmek vazifesini oğlu Çagatay’a yükletmiştir.

Yüklə 0,96 Mb.

Dostları ilə paylaş:
  1   2   3




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə