KAÇINDIRMA TEDAVİSİ
Arş Gör. Şennur K I Ş L A K
Psikoterapi bir öğrenme süreci olup, bireyin davranış bozukluk
larının veya hafif uyum bozukluklarının psikolojik tekniklerle tedavisi
dir. Davranış tedavilerinde psikoterapinin bir öğrenme süreci olması
önem kazanmaktadır. T ü m davranış tedavilerinde, uyumsuz veya sap
kın davranışı ortadan kaldırmak ve sonra, yerine uyumlu davranışı
kazandırmak amaçtır.
Kaçındırma Tedavisi
Davranış tedavilerinde sık kullanılan üç yöntem; düyarlılaştırma
(sensitization), operant koşullama (operant conditioning) ve kaçındırma
tedavisi (aversive therapy)'dir (Eysencl ve Beeck, 1971). Murray ve
Jacobson'a (1971) göre, bu üç i y i bilinen davranışsal yöntem eski ve
temel öğrenme kuramlarından türetilmişlerdir.
Kaçındırma tedavisi veya bir başka deyişle itici uyarıcılarla tedavi,
istenmeyen ama arzu veya hoşnutluk veren duygusal davranışı ketlemek
için operasyonel olarak i t i c i uyarıcıyı uygulamayı içerir (Wolpe, 1973).
Ralph'e (1971) göre, istenmeyen davranış örüntüsü ile i t i c i uyarımı bir
leştirmek ve böylece davranış ile iticilik, hoşnutsuzluk arası bağ kurmak
amaçlanır. Bu bağın gelişimini ise, hedef davranışın terk edilmesi izler.
Laboratuvarda deneysel olarak kaçınma davranışı aşağıdaki işlem
yollarıyla sağlanır: Hayvan tabanına elektrik verilebilen bir kafese yer
leştirilir. Yiyecek, yiyecek kutusuna düşürülmekte ve hayvan ona
kolayca ulaşıp yemektedir. Tekrarlar sonunda hayvan, yiyeceğin düşme
sesiyle yiyecek kutusuna yaklaşma alışkanlığını kazanır. Otonomik
tepkiler, örneğin salgılama, gastrik hareketlerin artması kutuya yaklaş
maya eşlik eder. Bir gün hayvan yiyecek kutusuna yaklaşırken, kutunun
tabanından ayaklarına şiddetli şok verilir. Şok, koşullu kutuya yaklaş
ma davranışını ketler ve acı, kaygı, motor olarak geri çekilme durum-
294 ŞENNUR K I Ş L A K
l a n ı g ö r ü l ü r . İ k i zıt davranışın k e n d i l i ğ i n d e n e t k i n l i ğ i n i k o r u y a n m e r k e z i
sinir sisteminde n ö r a l düzenlemeler sırasında, beslenmeyle i l g i l i t e p k i
k e t l e n i r . T e p k i n i n k e t l e n d i ğ i her seferde, alışkanlıkla i l g i l i önceki uya
rıcıya bağlanan b i r u y a r ı m oluşur. A y n ı zamanda, o u y a r ı c ı d a n tepkile
re, diğer uyarıcılara (şoka) k o ş u l l a m a oluşur. B i r k a ç t e k r a r d a n sonra,
yiyeceğin düşme sesi k a y g ı ve k a ç ı n m a t e p k i s i n i u y a n d ı r ı r . F a k a t ye
me k e t l e n d i ğ i n d e ve k a y g ı , k a ç ı n m a henüz yerleşmeden b i r " a r a e v r e "
(interphase) olması gerekir. B u ara evre pek çok k a ç ı n d ı r m a t e d a v i s i n i n
son n o k t a s ı o l m a k t a d ı r ( W o l p e , 1973).
E l e k t r i k uyarıcısı koşulsuz b i r uyarıcıdır. Y a k l a ş m a tepkisine a y n ı
ketleme, k o ş u l l u k a ç ı n m a ( i t i c i ) u y a n c ı s ı y l a d a k a z a n ı l a b i l i r . W o l p e ,
1952'de b u n u kedilerde göstermiştir. Z ı z ı l t ı l ı e l e k t r i k sesine k a r ş ı kay
g ı o l u ş t u r m a k i ç i n k e d i l e r i k o ş u l l a n d ı r m ı ş t ı r ( W o l p e , 1973).
K a ç ı n d ı r m a t e d a v i s i n i n u y g u l a n m a s ı n d a n önce, i l k başta t e d a v i
e d i l m e k istenen davranışın t e m e l i n d e k i n e v r o t i k k a y g ı ç ö z ü m l e n m e l i d i r .
K a y g ı d u r u m u o r t a d a n k a l k t ı ğ ı n d a , k o m p ü l s i f davranışın d a k e n d i l i
ğ i n d e n o r t a d a n k a l k m a s ı olasıdır. D a v r a n ı ş ı n t e m e l i n d e k i k a y g ı çözüm
lenmeden u y g u l a n a n k a ç ı n d ı r m a tedavisinde başarıya ulaşılsa bile, kay
gının m u t l a k a o r t a d a n k a l d ı r ı l m a s ı gerekmektedir. Ç ü n k ü , n e v r o t i k
k a y g ı n ı n d e v a m ı halinde, b u k a y g ı daha f a r k l ı s e m p t o m l a r l a m u t l a k a
o r t a y a çıkacaktır. Ö r n e ğ i n ; yeme k o m p ü l s i y o n u olan b i r k a d ı n h a s t a n ı n
b u davranışı k a ç m d ı r ı c ı t e d a v i y l e o r t a d a n k a l d ı r m ı ş , f a k a t b i r süre son
r a k a d ı n ı n depresif b i r h a l aldığı g ö r ü l m ü ş t ü r . K a d ı n ı n n e v r o t i k kaygısı
g i d e r i l m e d i ğ i i ç i n , k e n d i k a y g ı l a r ı n ı g i d e r i c i b i r y o l olarak u y g u l a d ı ğ ı
y e m e e t k i n l i ğ i n d e n m a h r u m k a l d ı ğ ı n d a depresyona g i r m i ş t i r ( W o l p e
1973).
K a n f e r ve Phillips'e (1970) göre, hedef davranışın ceza ile y o k e d i l -
mesi sonucu y e n i sapkın davranışlar y a n e t k i olarak o r t a y a ç ı k m a k t a
d ı r . B i l i n m e y e n değişkenlerle oluşan sapkın davranışlar, y e n i davranış
l a r ı n k u r u l m a s ı y l a k a r ı ş m a k t a d ı r . F o n k s i y o n e l u y g u n s u z l u k denen b u
k a r ı ş ı k l ı k b ö y l e sapkın davranışların o r t a d a n k a l k m a s ı n ı n , y e n i davra
nışların k u r u l m a s ı n d a i l k gerekli şey olabileceği f i k r i n i g e t i r m e k t e d i r .
K a ç ı n d ı r m a (aversive) v e y a k a ç ı n m a (avoidance) t e d a v i s i öbses-
y o n , k o m p ü l s i y o n , a l k o l i z m , fetişizm, homoseksüellik, t r a n s v e s t i z m g i b i
seksüel sapmalar şeklindeki davranış b o z u k l u k l a r ı n ı n tedavisinde k u l
l a n ı l ı r . B a z ı ilaç b a ğ ı m l ı l ı ğ ı ve sigara alışkanlığını k o n t r o l etmede de
ö n e m l i "bir y e r i v a r d ı r ( W o l p e , 1973). Tedavide bazen uygunsuz davra
nışı elimine e t m e k y e t e r l i değildir. K a ç ı n m a tedavisinde amaç i k i y ö n l ü
KAÇINDIRMA TEDAVİSİ
olmalıdır: sapkın davranışı ortadan kaldırmak ve sonra, davranışın
t a t m i n edici alternatif biçimlerini oluşturmaktır (Rachman ve Teasdale,
1969). Tedavide pekiştirilen davranış, yani pozitif davranış istenmeyen
davranış ile zıt olmalıdır. Bazı durumlarda, davranış bireyin repertua
rında vardır ve hedef davranış ile yer değişebilir. Heteroseksüel dene
y i m i olan homoseksüeller buna i y i bir örnektirler. Bunlar heteroseksüel
becerileri olmayan ve bayanların varlığında endişelenenlerden daha ko
lay tedavi olurlar. Tedavide sapkın davranışı belirleyerek, bunu bireye
öğretmek gerekir (Adams, Meyşe ve Meyer, 1973).
Kaçındırma Tedavisinde Kullanılan Teknikler
Elektriksel Uyarma:
Rachman (1965) ve Barker (1965) elektriksel kaçınmanın avantaj
larına değinerek, kimyasal kaçınmanın hasta ve terapist için olan hoş
nutsuzluklarını belirtmişlerdir (Feldman, 1966). Elektriksel kaçınmanın
üstünlüğünü kabul edenler çoktur. Bunun nedenleri ise şöyledir:
Elektriksel uyarım kontrol edilebilir, şok belli zaman aralıklarında ve
ölçülen şiddette, istenen anda verilebilir. Bu değişkenleri terapist mani-
püle edebilir. Böylece tedavi daha sabit hale gelir. Elektriksel uyarıcının
uygulanmasında bir terapist yeterlidir. Ayrıca, fiziksel yan etkileri kim
yasal kaçınmadan daha azdır (Feldman, 1973).
Rachman ve Teasdale (1969), elektriksel kaçınmanın dezavantaj
larına da dikkat çekmişlerdir. Örneğin, laboratuvar deneylerinde, elek
triksel kaçınmanın uygulanmasının saldırgan davranışı arttırdığı görül
mektedir. Negativite ve düşmanlık duyguları yaratabilir. Bazı kişiler
ise elektrikten korkarlar. Âdams, Heyse ve Meyer'e (1973) göre, olduk
ça endişeli hastalar en düşük düzeyde etkili, şok düzeyini belirleyip
seçmelidirler. Yine de, klinik ve deneysel sonuçlara göre, elektriksel
kaçınma kimyasal kaçınmadan daha tercih edilirdir.
Elektriksel uyarma, istenmeyen davranışı meydana getiren obje
lerin tedavi ortamına getirilmesi ya da bu objelerin hayalde canlandırıl-
ması veya resimsel olarak gösterilmesi durumlarında uygulanmakta
dır. Elektrodlar genelde bileğe yerleştirilir ve şokun şiddeti, hastanın
en fazla rahatsızlık duyduğu noktanın % 25—50 üzerinde uygulanır
(Wolpe, 1973).
İ l k kez 1929'da Kontorovich, alkolik hastalara alkolün varlığı,
koklanması ve tadılması koşullarını hazırlayarak, alkol eğilimini ketle-
mek için acı verici elektrik şoku kullanmıştır (Wolpe, 1973). 1935'te de
295
296
ŞENNUR KIŞLAK
L.W. Max homoseksüellerin tedavisinde aynı yöntemi kullanmıştır (Feld-
man, 1973). Wolpe (1973), elektrik uyarıcısını aşırı yemek yiyen bir has
tasına i l k olarak 1954 yılında uygulamıştır. 1963'de Blakemore ve arka
daşları transvestizmin tedavisinde; 1968'de Barker ve Miller kompül-
sif kumar oynama davranışının tedavisinde elektriksel uyarımı kullan
mışlardır (Wolpe, 1973).
Resimle tedavide en i y i bilinen örnek, Feldman ve Mac Culloch'un
1965'de homoseksüalite için uyguladıkları tedavidir (Singer, 1974).
Hastaya bir erkek slaydı göreceği ve ardından hemen bir şok alacağı
söylenmiştir. Eğer hasta i l k 8 sn. içinde düğmeye basarsa, yani kaçınma
davranışı gösterirse şok verilmiyordu. Düğmeye basmaz ise, bu davra
nışı yapana kadar şok düzeyi arttırılıyordu. Hasta çoğunlukla kaçma
davranışı gösterir, yani şoku alır almaz düğmeye basar. Kaçma davra
nışını gösterir göstermez de hemen bir sonraki resme geçilmekteydi.
Erkek uyaranını kaçınmayla koşullarken aynı zamanda kadınlara du
yulan kaygıyı yoketmek için, erkek resmi kaybolunca kadın resmi gös
terilmeye başlandı. Uygulamada kadın resmi olmadığı zaman erkek
resmi gösterilerek şokun etkisi tekrarlanmaktaydı. Sonuçta, haftada
kadın resminin gösterilmesi için istek uyanmaya başlamıştır. Böylece,
çift yönlü etki yani erkeklerden kaçmak, kadınlara ilgi duymak sağlan
mıştır.
Freund, Mc Guire ve Vallance (1964) klasik koşullama işlem yolunu
kullanmışlar ve elektriksel kaçınmadan yararlanmışlardır (Feldman, 1973).
Uygulama sırasında, hasta her zamanki fantazisinin imgesi belirince
terapiste sinyal vermiş ve bunun ardından hastaya şok verilmiştir. Bu
işlem 20'den 30 dakikaya kadar tekrarlanmış ve günde 6 defaya ulaş
mıştır. Hastaya bir elektrikli şok aygıtı verilmiş ve kendine evde de uy
gulaması öğretilmiştir. Sonuç olumludur. Fakat, Feldman'a (1973) göre,
bazen de şok düzeyi pekiştirici, i y i bir olayla birleşebilir. Örneğin, şok
seksüel haz duyma ile birleşip pozitif pekiştireç olarak işleyebilir. Sonuç
ta, elektrik şoku kaçındırıcı olmaktan uzaklaşır ve normal fantazi duru
munun bir parçası haline gelir.
Wolpe'e (1973) göre, tedavi ortamında hedef davranış uyandırıla-
mayabilir. imgede bazı durumlar t a t m i n edici şekilde ortaya konamaz
lar; Kaçındırıcı veya itici uyarıcıyı, sadece görüntü, koku veya ilacın
tadıyla uyanan tepkilerle bağlantısına uygulamak yeterli değildir. Ger
çek yaşam içeriğinde şiddetli isteklerle savaşmak için kaçınma uyarıcı
sını verecek portatif şok aygıtlarına güvenmek gerekir. Böylece, hasta
nın kendi kendini kontrol edebilir hale gelmesi de sağlanır.
K A Ç I N D I R M A TEDAVİSİ 297
E l e k t r i k şoku, ilaç a l ı ş k a n l ı k l a r ı n d a k u l l a n ı l a n b i r teknikse de, b u
t ü r a b ş k a n l ı k l a r ı n temelinde y a t a n f i z y o l o j i k değişiklikler b u g ü n kesin
o l a r a k b i l i n m e d i ğ i n d e n t e d a v i başarıya ulaşsa da, sonuçta n e g i b i y a n
t e p k i l e r i n o r t a y a çıkacağı kesin d e ğ i l d i r . F i z y o l o j i k t e p k i l e r e k o ş u l l u
k e t l e m e o l u ş t u r m a k m ü m k ü n o l a b i l i r . G ü ç l ü e l e k t r i k uyarıcısı, t e p k i
ketlemesi elde etmede u y g u n d u r , f a k a t ilaca alışkanlığın azalması ne
dereceye k a d a r d ü ş ü r ü l e b i l i r , b u n u gösterecek araştırmalar gereklidir
( W o l p e , 1973).
Kimyasal U y a r m a :
İ l a ç l a r ı n m i d e b u l a n d ı r ı c ı e t k i l e r i üzerine d a y a l ı k a ç ı n m a m e t o d u
ile a l k o l i z m i n tedavisi, V o e g t l i n v e L e m e r e t a r a f ı n d a n y ı l l a r önce t a
n ı t ı l m ı ş t ı r . H a s t a y a m i d e b u l a n d ı r ı c ı ilaç, ö r n e ğ i n t a r t a r emetic, emetine,
a p o m o r p h i n e v e y a g o l d chloride v e r i l i r v e sonra alkoliğe e n sevdiği i ç k i y i
içmesi söylenir. A l k o l v e e n ı e t i k b i r l e ş i m i b i r h a f t a h e r g ü n v e r i l i r . Eğer
yeterh* derecede k o ş u l l a n m a m e y d a n a gelmişse, bü süre sonunda a l k o l ü n
g ö r ü n t ü s ü bile h a s t a y ı i ğ r e n d i r e c e k t i r ( R a l p h , 1971).
R a c h m a n ve Teasdale'e (1969) göre, b u l a n t ı y a r a t a n i l a c ı n seçimi
a y n ı z a m a n d a g ü ç l ü k l e r d o ğ u r m a k t a d ı r . B u l a n t ı o l u ş t u r a n bazı i l a ç l a r
m e r k e z i depresantlar o l a r a k d a işlemektedir. B u çeşit ilaçlar, k o ş u l l u
t e p k i n i n kazanılmasını engellemektedir. B a z ı davranışların doğası hak
k ı n d a k a r ı ş ı k l ı k o l u r , h a n g i davranışın a l k o l ü n g ö r ü n t ü , k o k u v e t a d ı y l a
b i r l e ş t i ğ i ayrılamaz.
P r o b l e m l e r d e n b i r i de, çeşitli b u l a n t ı y a r a t a n i l a ç l a r a k a r ş ı reaksi
y o n d a bireysel f a r k l ı l ı k l a r olmasıdır. İ n s a n l a r , çeşitli ilaçlara k a r ş ı fark
l ı hız v e u z u n l u k t a t e p k i gösterirler. H a t t a a y n ı k i ş i , f a r k l ı günlerde ve
y a g ü n ü n f a r k l ı saatlerinde ilaca değişik t e p k i v e r e b i l i r . B u r e a k s i y o n
f a r k l ı l ı ğ ı k o ş u l l u t e d a v i n i n k o n t r o l l ü b i ç i m i n i p l a n l a m a y ı güçleştirir.
K i m y a s a l u y a r ı c ı l a r ı n k u l l a n ı m ı , koşulsuz t e p k i l e r i n ö l ç ü m ü n ü y a p m a
olasılığını da engeller. K i m y a s a l k a ç ı n m a koşullaması seanslarının k o m p
l i k e , hoş o l m a y a n doğası nedeniyle, k o ş u l l u ve koşulsuz u y a r ı c ı l a r arası
Jbağın sık sık t e k r a r l a n m a s ı m ü m k ü n olamaz ( F e l d m a n , 1973).
B a z ı k l i n i k k a n ı t l a r a göre, k i m y a s a l u y g u l a m a hastada saldırganlık,
nefret d u y g u l a r ı v e k a y g ı y a r a t ı r . K i m y a s a l k a ç ı n m a , g a s t r i k v e k a r d i -
y a k r a h a t s ı z l ı k l a r ı o l a n hastalara da u y g u l a n a m a z . Sonuç olarak, ilaç
l a r ı n y a n e t k i l e r i n i n v e t e h l i k e l e r i n i n d i k k a t e alınması gerekir ( R a c h
m a n ve Teasdale, 1969).
298
ŞENNUR KIŞLAK
Zorluklarına rağmen, kimyasal kaçınma tedavisiyle başarılı sonuç
lar da elde edilmiştir. Bu yöntemin davranış bozukluklarında kullanıl
ması i l k kez 1956'da Raymond tarafından gerçekleştirilmiştir. Hasta,
fetişistik etkinliklerden memnunluk verici erotik duygu alan, 33 yaşında
bir erkekdi. Hastanın fetiş olarak kullandığı nesneler, hastaya apomorp-
hine enjeksiyonu ardından, bulantı henüz başlamadan gösterilmiştir.
Uygulama gece ve gündüz i k i saat yapılmıştır. Apomorphinin emetik
etkisi, sedatif etkisinden daha güçsüz hale geldiğinde emetine hydroch-
loride kullanılmıştır. Tedaviye başlandıktan 19 ay sonra, hasta eski
fantazilerini kullanmayı tamamen bırakmıştır (Wolpe, 1973).
Wolpe'e göre, kaçınma ajanlarından fizyolojik olarak etkin bir diğer
grup ilaç succinylcholine (scoline) dir. Bu ilaçlar yeterli dozda verilirse,
kişidfe geçici solunum felci oluşturur. Hastanın konuşma ve hareketleri
ketlenir. O sırada hastaya alkol verilirse, koşullu korku tepkisi ve ilaç
tan kaçınma oluşturulabilir. K o r k u esnasında hasta solunum aygıtıyla
nefes alır. Doğal nefes alma sinyali alınır alınmaz, alkol yanından uzak
laştırılır.
Alkolün tedavisinde kullanılan kaçındırma tedavisi için genel bir
eleştiri vardır: Tedavi sonucunda hasta alkoliklikten kurtulmakta, fa
kat bir daha az da olsa alkol alamamaktadır. Oysa başarılı bir tedavi ol
ması için, o kişinin arada diğer kişiler gibi içki içebilmesi gerekir. Wolpe
(1973), ilaç alışkanlığında olduğu gibi, t ü m kimyasal alışkanlıklar hak
kında daha geniş bilgi olmadığı sürece, bu t ü r sorunların kaçınılmaz ol
duğunu belirtmektedir.
Gizli Duyarlılaştırma
Gizli duyarlılaştırma (Covert sensitization) ve çeşitli imgeleme tek
niklerinin geniş kullanımı J. Cautela (1966) tarafından gerçekleştirilmiş
t i r (Singer, 1974). Cautela, hayali olarak bulantı ve kusma meydana ge
tirerek, belli bir uyarana karşı i t i c i tepki yaratmayı amaçlamıştır. Bu
tekniğin, obesite, kompülsif çalma, sigara içme, homoseksüalite ve aşırı
içme davranışlarının tedavisindeki kullâmlışmı açıklamıştır. Alkolikler
için kullanılacak çok sayıda görüntüler geliştirmiştir. Örneğin, hasta
kendini içki içmek için bara yürürken imgeler. Bulantı duygusu vardır
ve barda her tarafa, kendi birası üzerine kusar. Artık dolu birayı içmeye
çalışır, gibi... ,
Gizli duyarlılaştırmada önemli teknik nokta, hastanın progresif
gevşeme yöntemini kullanmayı öğrenmesidir. Gevşeme, hastanın, mide
KAÇINDIRMA TEDAVİSİ
299
bulandırıcı uyarımın etkili işlemesi için gerekli olan empatik ruh haline
ve canlı imgeleme durumuna kendini sokmasını mümkün kılar (Singer,
1974).
Kaçındırma Tedavisinin Plasebo Etkisi
Kaçındırma tedavisi yardım edilmişlik sanısını, inancını oluştura
bilir ve bu genellikle koşullamadan ziyade, plasebo etkisi olarak betim
lenir. Alkoliklerde kullanılan ceza tekniği; nefes almayı güçleştiren ila
cın uygulanmasının plasebodan daha büyük bir iyileştirme sağlayamadı
ğı bazı araştırmalarda bulunmuştur (Murray ve Jacobson, 1971).
Kuramsal düzeyde, i t i c i uyarıcı kaçınma davranışını çok çabuk oluş
turabilir. Laboratuvarda hayvan elektrik verilen bölgeden kaçabildi-
ğince uzaklaşır, insanlarda çalışırken de hastalardan bırakıp gidenler
olur. Fakat, çoğunda, hasta büyük kaçış göstermez. Her t ü r l ü durumda
hastalar kaçındırma tedavisinde kalır, çünkü problemli yaklaşma (app-
roach) davranışlarıyla çatışmadadırlar. Örneğin, kaçındırma tedavisi
alan cinsel sorunlu pek çok hasta aşağıdaki çatışmaları gösterebilir: a)
davranışla ilgili suçluluk ve kaygı, b) normal heteroseksüel davranışdan
kaçma çatışması. Kısaca, kaçındırma tedavisinin etkisi, varolan komp
leks çatışmaların bazı yanlarının şiddetini arttıran başka kaçındırıcı so
nuçları yaratması içeriğinde incelenmelidir (Murray ve Jacobson, 1971).
Kaçındırma tedavisinin başarılı olmasının önemli nedeni, bireyin
kendi hayatı ve davranışım kontrol edebilme ve kendini üstün görme
duygusunu geliştirmesidir. Eğer gerçekte, kaçındırma tedavisi kendilik
hakkındaki düşüncelerde değişim yaratıyorsa, hasta ve terapistin kişisel
özellikleri ve onların etkileşiminin bazı etkileri olabileceği düşünülebilir.
Sonuç olarak, kaçındırma tedavisi klasik ve araçsal kaçma koşullamadan
daha fazlasını içermektedir. Kaçındırma tedavisi beklenti ve inançlarda
bir ölçüde değişimi içerir ve bu kısmen plasebo etkisidir. Kaçındırma te
davisi, pek çok başarısını yaklaşma-kaçmma çatışmaları gibi kompleks
çatışmaların çözümünü sağladığı için kazanmıştır. Çözüm yöntemi, has
tanın kendi hakkındaki inançlarında ve kendi davranışını kontrol etme
yeteneğindeki değişmelerle sonuçlanan müdahaleleri içerir (Murray ve
Jacobson, 1971).
Son yıllarda kaçındırma tekniğiyle ilgili araştırmalara sık rastlan
mamaktadır. Bunun temelinde, i t i c i uyarıcılardan faydalanmanın, olum
lu pekiştireç kullanmaya kıyasla daha az kullanışlı olması yatıyor ola
bilir. Davranışı kontrol ederken, itici uyarıcı kullanılması da i t i c i bir
300
ŞENNUR KIŞLAK
durumdur, i t i c i uyarıcı ile kontrolün, hastalarda bazen istenmedik et
kiler de yarattığı araştırmalarda görülmektedir. Fakat, bunun yanında
etkili olduğu alanlar, kişiliğe kazandırdıkları, placebo etkileri gözardı
edilemez. Kesin karşılaştırmalar yapılmamışsa da bazı yazarlar örneğin,
Krasner (1971) olumlu pekiştirmenin kaçındırıcı tedaviden daha etkili
olduğunu belirtmektedirler. Bu i k i tedavi şeklinin doğrudan karşılaştı
rılabilmesi için, araştırmalara ihtiyaç vardır. Sonuç olarak, mümkün olan
durumlarda olumlu pekiştirmenin kullanılması uygundur. Fakat, bazı
davranış bozukluklarının tedavisinde i t i c i uyarıcılar daha önce denenmiş
ve etkinlikleri belirlenmişse, söz konusu davranışların i t i c i uyarıcılar ile
kontrolü uygun görünmektedir. Ayrıca, t ü m davranış tedavilerinde ol
duğu gibi, kaçındırma tedavisinde de bireyin duygu ve bilişlerinin dikka
te alınmasının, tedavinin başarısını etkileyen önemli faktörler olduğu
unutulmamalıdır.
Kaynaklar
Adams, H.E., Heyse, H . , Meyer, V.: Issues in the clinical application of
behavior therapy. H.E. Afajs, LP. Unikel (Eds.) : Issues and Trends
in Behavior Therapy. Springfield: Charles C. Thomas Pub., 1973.
Eysenck, H.J., Beech, H.R.: Counter conditioning and related methods.
A.E. Bergin, S.L. Harfield (Eds.) : Analysis of Behavioral Therapies.
New York: John Wiley and Sons, Inc., 1971.
Feldman, M.P.: Aversion therapy for sexual deviations : A critical review.
Psychological Bulletin, 65 (2), 65—79 (1966).
Feldman, M.P.: Abnormal sexual behavior-Males. H.J. Eysenck (Ed.) :
Handbook of Abnormal Psychology. Belfast: Sir I. Pitman and Sons,
L t d , 1973.
Kanfer, F.H., Phillips, J.S.: Learning Foundations of Behavior Therapy.
New Y o r k : John Wiley and Sons, Inc., 1970.
Krasner, L . : The operant approach in behavior therapy. A.E. Bergin, S.L.
Garfield (Eds.) : Analysis of Behavioral Therapies. New Y o r k : John
Wiley and Sons, Inc., 1971.
Murray, E.J., Jacobson, L . I . : The nature of learning in traditional and
behavioral psychotherapy. A.E. Bergin, S.I. Garfield (Eds.) : Analy-
KAÇINDIRMA TEDAVÎSİ
301
sis of Behavioral Therapies. New Y o r k : John Wiley and Sons, Inc,
1971.
Rachman, S.J., Teasdale, J.: Aversion therapy: An appraisal. CM.
Franks (Ed.) : Behavior Therapy. Appraisal and Status. New Y o r k :
Mc Graw-Hill Book Comp. 1969.
Ralph, W . H . : Psychotherapy. New Jersey: Prentice-Hall, Inc., 1971.
Singer, J.L.: Imagery and Dydream Methods in Psychotherapy and Beha
vior Modification. New York: Academic Press, Inc., 1974.
Wolpe, J.: The Practice of Behavior Therapy. (2nd. ed.). New Y o r k :
Pergamon Press Inc., 1973.
Dostları ilə paylaş: |