Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi
Journal of Research in Education and Teaching
Şubat 2015 Cilt:4 Sayı: 1 Makale No: 36 ISSN: 2146-9199
384
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN DEPRESYON, ANKSİYETE VE STRES DÜZEYLERİNİN
ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLERE GÖRE İNCELENMESİ
Doç. Dr. Ahmet Üstün
Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Eğitim Bilimleri Bölümü
ustunahmet05@hotmail.com
Yrd. Doç. Dr. Adem Bayar
Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Eğitim Bilimleri Bölümü
adembayar80@gmail.com
Özet
Depresyon, anksiyete ve stres konusu tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de birtakım araştırmacılar tarafından
farklı örneklem grupları üzerinde çalışılmakta olan önemli konulardan biridir. Bununla birlikte ilgili literatür
incelendiğinde Amasya ilinde gerçekleştirilmiş depresyon, anksiyete ve stresin yaygınlığına ilişkin çok sayıda
araştırmaya rastlanılmamaktadır. Bundan dolayı bu araştırmanın amacı üniversite öğrencilerinin depresyon,
anksiyete ve stres düzeylerinin çeşitli değişkenlere göre incelenmesidir. Bu araştırma betimsel bir çalışma olup
araştırmanın çalışma grubunu Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin farklı sınıflarında öğrenim görmekte
olan 241’ini kız ve 93’ünü erkek öğrenciler olmak üzere toplam 334 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır.
Araştırmada veri toplama araçları olarak Depresyon, Anksiyete, Stres Ölçeği ve kişisel bilgi formu kullanılmıştır.
Toplanan veriler ise t-testi ve korelasyon ile analiz edilmiştir. Elde edilen verilerin analizi sonucunda
araştırmacılar özgüven ve anne-baba tutumu faktörleri ile depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri arasında
anlamlı ilişki bulurlarken cinsiyet faktörü ile depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri arasında herhangi bir ilişki
olmadığını bulmuşlardır.
Anahtar Sözcükler:
Üniversite öğrencisi, depresyon, anksiyete, stres.
AN INVESTIGATION OF UNIVERSTY STUDENTS’ DEPRESSION, ANXIETY
AND STRESS LEVELS RELATED TO THE DIFFERENT VARIABLES
Abstract
Depression, anxiety, and stress is one of the most popular topics which has been working with different
sampling group by some researchers not only in Turkey but also in the world. However, when the literature has
been examined, there exist just a few studies on this topic in Amasya. That is why; the aim of this current study
is to examine university students’ depression, anxiety, and stress levels related to different variables. This study
is a kind of descriptive research. The sample of this study consists of 241 female and 93 male (in total 334)
university students in different classes at College of Education, Amasya University. In order to collect data,
“Depression, Anxiety, and Stress Scale” and “Personal Information” have been employed. All collected data has
been analyzed by t-test and correlation. Based on the analyzing collected data, the researchers have come to
the conclusion that there is a statistically significant relationship between self-confidence and parental attitude
with depression, anxiety, and stress levels. On the other hand, the researchers have found that there is no
relationship between gender and depression, anxiety, and stress levels.
Key Words:
University student, depression, anxiety, stress.
Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi
Journal of Research in Education and Teaching
Şubat 2015 Cilt:4 Sayı: 1 Makale No: 36 ISSN: 2146-9199
385
GİRİŞ
Günümüzde birçok araştırmacı depresyon, anksiyete ve stresin genel duygusal problemler olduğunu kabul
etmektedir (Akpınar, 2013; Durna, 2006; İlhan, Bahadırlı ve Toptaner, 2014; Toros, Tot ve Düzovalı, 2002;
Tuğrul, 2000; Yıldırım, 1991; Yılmaz ve Ocakbaşı, 2010). Dolayısıyla, insanlar gündelik hayatta bu üç duygu
durumunu öyle ya da böyle mutlaka yaşarlar. Bu anlamda mühim olan bu duygu durumlarından kaçmak değil
olası yaşanması durumunda bu duygularla nasıl başa çıkılabileceğini bilmektir. Şüphesiz, bu duygu
durumlarından en yaygın ve hafif olanı strestir. Dinçer (1994)’e göre stres, herhangi bir dışsal uyarıcının
organizmada yaratmış olduğu olumsuz psikolojik ya da fiziki sonuçlar olarak tanımlanabilir. Kuşkusuz her bireyin
ve her öğrencinin günlük yaşamında stres yaratacak pek çok faktör bulunmasına rağmen stres altında olup
olmamak kişiden kişiye değişir.
Hayatın içinde birçok neden depresyon, anksiyete ve stres oluşturabilir. Yangın, sel baskını gibi afetler, uzun
süreli ya da ağır hastalıklar, aile içi geçimsizlik, iş yerinde yaşanılan problemler, ekonomik kaynaklı sorunlar,
işten atılma korkusu ve trafikte seyir halindeyken yaşanılan birtakım aksaklıklar depresyon, anksiyete ve strese
sebep olabilecek günlük hayat içerisindeki olası durumlardır.
Bundan dolayı nelerin stres kaynağı görüldüğü ve ne kadar stres yaşandığı kişiliğe ve olaylara bakış açısına
bağlıdır. Bu yüzden stres çevresel faktörlerden de etkilenmektedir (Kapcı, 2004; Kocabaşoğlu, 2009).
Karamustafalıoğlu ve Yumrukçal (2011)’a göre depresyon, bir duygu durum bozukluğudur. Çünkü depresyonda
bulunan bir birey duygu durumunun normalin üzerinde ya da normalin altında olan aşırı halini yaşar
(Karamustafalıoğlu ve Yumrukçal, 2011).
Köroğlu’nun 2014 yılında yayınlamış olduğu “Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı DSM V” adlı
kitabı ile 2013 yılında ortaya koymuş olduğu “DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı” adlı kitaplarında
depresyon belirtileri; üzgünlük, kederli hissetme veya normalde zevk aldığı şeylere karşı ilgisini kaybetme,
Kişisel bakımda azalma, çok uyuma, hiç uyuyamama, iştah kaybı ya da iştah artışı, konsantrasyon problemleri
yaşama karar vermede güçlükler yaşama, kendini değersiz hissetme, kendini suçlama, enerji kaybı yaşama,
intihara meyilli olma, ölüm düşüncesine sahip olma, gündelik hayatını sürdürmekte güçlük çekme, ağır
depresyonda olma, halüsinasyon görme şeklinde sıralanabilir. Akın ve Çetin (2007) çalışmalarında ergenlik
döneminde yaşanılan en büyük ruhsal sorunlardan birini depresyon olarak belirtmişlerdir. Buna göre
depresyonun görülme sıklığı çocukluk döneminde daha az olmasına rağmen ergenlik döneminde görülme
sıklığında ciddi bir artış söz konusudur.
Şüphesiz her hastalığın olduğu gibi depresyon hastalığının da tedavisi mümkündür. Özellikle depresyon
tedavisinde klinik yöntemi oldukça fazla tercih edilmektedir. Depresyon hastalarının on sekiz aylık tedavi ve
takip programında ilaçlarını düzenli ve önerilen dozda kullanma oranlarının, tüm koşullar sağlanmış olsa bile
ancak %70-80 dolaylarında kaldığı bilinmektedir. Bu durum depresyonla başa çıkabilmeyi azaltan önemli bir
gerçekliktir (Eskin, Ertekin, Harlak ve Dereboy,2008).
Tanımlanamayacak derecede bir korku ve kaygı hissine anksiyete diyebiliriz. Kaygı ya da tasa olarak da bilinen
anksiyete, nefes sorunları, titremeler, fazla terlemelerin ortaya çıkmasıyla kendini gösterir. Bunlara ek olarak
sıkıntı, heyecan ve kötü şeyler olacak hissi yaşama gibi psikolojik sorunlar da anksiyetinin diğer belirtileridir
(Alkın, Yemez, ve Mantar, 2011; Deniz ve Sümer, 2010; Özen ve Temizsu, 2010). İnsanlar hayatta az ya da çok
kaygı ile karşılaşmaktadır. Bu bağlamda, anksiyete genellikle herhangi bir sorun ve hastalık belirtisi olmadan da
baş gösterebilir.
Yukarıda sırası ile anlatılan stres, depresyon ve anksiyete arasında bir etkileşimin var olduğu söylenebilir. Stres,
depresyon ve anksiyeteye göre daha hafif yaşanırken, depresyon bu üç duygu durumu arasında yaşanılan en
ağır duygu durumu olarak ifade edilebilir. Bu araştırmanın amacı; Depresyon, Ankssiyete ve Stres Ölçeği’ni
kullanarak üniversite öğrencilerinin depresyon, anksiyete ve stres düzeylerinin çeşitli değişkenlere göre
incelenmesi ve bu düzeyleri en aza indirmek için birtakım önlemler alınması konusunda bazı önerilerde
bulunmaktır. Bu amaca ulaşma adına araştırmacılar çalışma boyunca aşağıdaki sorulara yanıt aramışlardır.
Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi
Journal of Research in Education and Teaching
Şubat 2015 Cilt:4 Sayı: 1 Makale No: 36 ISSN: 2146-9199
386
1.
Öğrencilerin depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri ile cinsiyetleri arasında bir fark var mıdır?
2.
Öğrencilerin depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri ile özgüvenleri arasında bir fark var mıdır?
3.
Öğrencilerin depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri ile anne-baba tutumu arasındaki ilişki nasıldır?
YÖNTEM
Çalışma Grubu
Bu araştırma betimsel bir çalışma olup, Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğrenim görmekte olan 334
öğrenci çalışma grubunu oluşturmaktadır. Depresyon, Anksiyete ve Stres Ölçeği 241 kız, 93 erkek öğrenci olmak
üzere toplam 334 öğrenciye uygulanmıştır.
Veri Toplama Araçları
Araştırmada veri toplama araçları olarak Depresyon, Anksiyete, Stres Ölçeği ve kişisel bilgi formu kullanılmıştır.
Depresyon, Anksiyete, Stres Ölçeği (DASÖ)
Lovibond ve Lovibond tarafından 1995 yılında geliştirilen bu ölçek, Sakarya Üniversitesi Eğitim Bilimleri
Bölümünden Ahmet Akın ve Bayram Çetin tarafından geçerlik ve güvenirliği 2007 yılında hesaplanmıştır.
Depresyon, Anksiyete, Stres Ölçeği, likert tipi bir ölçek olup 42 maddeden oluşmaktadır. Testin uygulanması
özel bir uzmanlık gerektirmektedir. Ölçekteki her bir madde “0” bana hiç uygun değil, “1” bana biraz uygun, “2”
bana genellikle uygun ve “3” bana tamamen uygun şeklindeki 4’lü likert tipi bir derecelendirmeye sahiptir.
Dolayısı ile çalışmaya katılan her bir katılımcı ölçeğin her bir maddesini ayrı ayrı okuyarak, cümlenin karşısında
bulunan “0” bana hiç uygun değil, “1” bana biraz uygun, “2” bana genellikle uygun ve “3” bana tamamen uygun
anlamlarına gelen sayılardan kendisine en uygun olanı işaretlemesi istenmektedir. Her cümlenin başında A
(Anksiyete), D (Depresyon), S (Stres) harflerine göre işaretlemiş oldukları sayı değerleri üç ayrı gruptaki puan
olarak toplanır.
Akın ve Çetin 2007 yılında yapmış oldukları uyarlama çalışmasında Depresyon, Anksiyete, Stres Ölçeği’nin
Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısını 0.89, olarak bulurlarken depresyon alt boyutu için Cronbach Alpha iç
tutarlılık katsayısını 0.90, anksiyete alt boyutu için Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısını 0.92 ve stres alt
boyutu için Cronbach Alpha iç tutarlılık katsayısı 0.92 olarak bulunmuştur. Ayrıca Akın ve Çetin (2007) ölçeğin
test tekrar test güvenirlik puanını belirlemek ölçeği 21 gün arayla 157 üniversite öğrencisine iki kez uygulamışlar
ve iki uygulama arasındaki korelasyon katsayılarını her üç alt boyut için 0.98 (p<.001) ve ölçeğin tümü için 0.99
(p<.001) olarak bulmuşlardır. Tüm bu bulgular ölçeğin güvenilir olduğu göstermektedir.
Tablo 1: Puantaj Tablosu
Depresyon
Anksiyete
Stres
Normal
0-9
0-7
0-14
Hafif
10-13
8-9
15-18
Orta
14-20
10-14
19-25
İleri
21-27
15-19
26-33
Çok İleri
28+
20+
34+
Bu ölçeği geliştirenler tarafından depresyon, anksiyete ve stres düzeylerinin derecelendirmesi yukarıdaki
tablodaki gibi yapılmıştır (Akın ve Çetin, 2007).
Kişisel Bilgi Formu
Kişisel bilgi formu, araştırmada incelenen depresyon, anksiyete ve stres ile ilgili olduğu düşünülen kişisel
değişkenler hakkında bilgi toplamak amacı ile oluşturulmuş birtakım sorulardan meydana gelmektedir. Buna
göre kişisel bilgi formu bireylerin cinsiyeti, sağlık durumları, anne-baba ilişkileri, arkadaşlık ilişkileri, özgüvenleri
ve sınıf düzeyleri gibi farklı değişkenleri tespit etmek amacı ile kullanılmıştır.
Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi
Journal of Research in Education and Teaching
Şubat 2015 Cilt:4 Sayı: 1 Makale No: 36 ISSN: 2146-9199
387
Verilerin Toplanması ve Analizi
Öncelikli olarak Amasya Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğrenim görmekte olan öğrencilerden 400 tanesi
tesadüfî olarak belirlenmiş ve çalışmaya gönüllülük esasına bağlı olarak davet edilmişlerdir. Ancak bu
öğrencilerden 334 tanesi (241’i kız ve 93’ü erkek) çalışmaya gönüllü olarak katılmışlar ve ölçeği yanıtlamışlardır.
Ölçek kalem-kağıt tekniği kullanılarak katılmcı gruba uygulanmıştır. Ölçeğin yanıtlanması için gerekilen ortalama
süre 20 dakikadır. Ölçeğin uygulanması sonrasında elde edilen veriler Microsoft Excel programında kodlanmış
ve bunun devamında ilgili doküman SPSS programına aktarılmıştır. Bu şekilde son hali elde edilen veriler SPSS
20 paketi kullınılarak analiz edilmiştir. Depresyon anksiyete stres düzeylerinin belirlenen değişkenlere göre
anlamlı bir değişiklik gösterip göstermediği t-testi ve korelasyon analizi ile test edilmiştir.
BULGULAR
Araştırma sonucu puantaj tablosu göz önünde bulundurularak çalışmaya katılan öğrenciler, stres düzeyine göre
incelendiğinde grubun %55,4’ü normal, %19,2’si hafif, %24’ü orta, %0,6’sı ileri, %0,9’unun çok ileri düzeyde
strese sahip olduğu tespit edilmiştir. Çalışmaya katılan öğrenciler anksiyete düzeyine göre incelendiğinde
grubun %47’si normal, %9,6’sı hafif, %24,3’ü orta, %13,8’i ileri, %5,4’ü çok ileri düzeyde; depresyon düzeyine
göre karşılaştırıldığında ise %65,3’ü normal, %16,2’si hafif, %11,1’i orta, %4,5’i ileri %3’ü çok ileri düzeyde
olduğu depresyona sahip oldukları tespit edilmiştir (Tablo 2).
Tablo 2: Çalışma Grubunun Depresyon Anksiyete ve Stres Puanları
Depresyon
Anksiyete
Stres
Depresyon, Anksiyete, Stres Düzeyi
f
%
f
%
f
%
Normal
218
65,3
157
47,0
185
55,4
Hafif
54
16,2
32
9,6
64
19,2
Orta
37
11,1
81
24,3
80
24,0
İleri
15
4,5
46
13,8
2
,6
Çok İleri
10
3,0
18
5,4
3
,9
Toplam
334
100,0
334
100,0
334
100,0
Araştırma sonuçları t-testi kullanılarak cinsiyete göre incelendiğinde cinsiyet ile depresyon, anksiyete ve stres
düzeyleri arasında anlamlı bir fark olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. (Tablo 3). Bu sonuçlarara göre öğrencilerin
cinsiyetlerinin depresyon, anksiyete ve stres üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamaktadır (*p<0,05).
Tablo 3: Uygulanan DAS Ölçeğinin Cinsiyet Değişkenine Göre t-testi Sonuçları
N
X
Ss
t
Sd
p
Bayan
241
8,19
7,35
-,83
332
0,652
Depresyon
Erkek
93
8,94
7,42
Bayan
241
9,24
6,33
,40
332
0,584
Anksiyete
Erkek
93
8,93
6,42
Bayan
241
14,16
7,28
,26
332
0,453
Stres
Erkek
93
13,93
7,11
*p<0,05
Araştırma sonuçları özgüvenin yüksek veya düşük olmasının depresyon, anksiyete ve stres üzerindeki etkisine
göre incelendiğinde özgüven ile depresyon, anksiyete ve stres arasında anlamlı bir fark olduğu bulgusuna
ulaşılmıştır (Tablo 4). Buna göre özgüveni yüksek bireylerin depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri düşük
olmasına karşın özgüveni düşük bireylerin depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri yüksektir (p<0.001).
Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi
Journal of Research in Education and Teaching
Şubat 2015 Cilt:4 Sayı: 1 Makale No: 36 ISSN: 2146-9199
388
Tablo 4: Uygulanan DAS Ölçeğinin Özgüven Değişkenine Göre t-testi Sonuçları
N
X
Ss
t
Sd
p
Yüksek
234
6,59
5,67
-4,29*
332
0,000
Depresyon
Düşük
100
12,63
9,01
Yüksek
234
7,91
5,61
-5,24*
332
0,000
Anksiyete
Düşük
100
12,07
7,02
Yüksek
234
13,02
6,87
-6,19*
332
0,000
Stres
Düşük
100
16,63
7,42
*p<0.001
Anne baba tutumu ile depresyon, anksiyete ve stress düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemek için bağımsız
değişken (anne-baba tutumu) ile bağımlı değişken (depresyon, anksiyete ve stres) arasındaki korelasyona
bakılmıştır. Tablo 5’te görüldüğü gibi otoriter ve ilgisiz anne-baba tutumu ile depreson düzeyi arasındaki ilişki
pozitif ve yüksek düzeyde görülürken, demokratik ve hoşgörülü anne-baba tutumu ile depreson düzeyi
arasındaki ilişki ise negatif ve orta düzeyde olduğu bulunmuştur. Ayrıca tüm bu ilişkisel bulgular istatistiksel
olarak anlamlı düzeydedir (p<0.05).
Tablo 5: Anne Baba Tutumu ile Depresyon Düzeyi Arasında Korelâsyon Katsayısı Sonuçları
X
Ss
N
R
p
Depresyon
Otoriter
13,11
9,22
334
0,81
,000
Depresyon
Demokratik
8,44
6,82
334
-0,61
,001
Depresyon
Hoşgörülü
7,31
6,53
334
-0,42
,000
Depresyon
İlgisiz
17,89
10,15
334
0,74
,000
p<0,05
Tablo 6 incelendiğinde ise otoriter ve ilgisiz anne-baba tutumu ile anksiyete düzeyi arasındaki ilişki pozitif ve
yüksek düzeyde görülürken, demokratik ve hoşgörülü anne-baba tutumu ile anksiyete düzeyi arasındaki ilişki
ise negatif ve orta düzeyde olduğu bulunmuştur. Ayrıca tüm bu ilişkisel bulgular istatistiksel olarak anlamlı
düzeydedir (p<0.05).
Tablo 6: Anne Baba Tutumu ile Anksiyete Düzeyi Arasında Korelâsyon Katsayısı Sonuçları
X
Ss
N
R
p
Anksiyete
Otoriter
12,40
8,35
334
0,85
,000
Anksiyete
Demokratik
9,69
6,07
334
-0,67
,000
Anksiyete
Hoşgörülü
8,31
5,80
334
-0,62
,000
Anksiyete
İlgisiz
14,89
6,70
334
0,84
,000
p<0,05
Tablo 7’ye göz atıldığında ise otoriter ve ilgisiz anne-baba tutumu ile stres düzeyi arasındaki ilişki pozitif ve
yüksek düzeyde görülürken, demokratik ve hoşgörülü anne-baba tutumu ile stres düzeyi arasındaki ilişki ise
negatif ve yine yüksek düzeyde olduğu bulunmuştur. Ayrıca tüm bu ilişkisel bulgular istatistiksel olarak anlamlı
düzeydedir (p<0.05).
Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi
Journal of Research in Education and Teaching
Şubat 2015 Cilt:4 Sayı: 1 Makale No: 36 ISSN: 2146-9199
389
Tablo 7: Anne Baba Tutumu ile Stres Düzeyi Arasında Korelâsyon Katsayısı Sonuçları
X
Ss
N
R
p
Stres
Otoriter
18,17
9,18
334
0,89
,001
Stres
Demokratik
14,25
6,89
334
-0,71
,000
Stres
Hoşgörülü
13,34
6,78
334
-0,75
,001
Stres
İlgisiz
16,78
7,01
334
0,88
,000
p<0,05
Tablo 5, 6 ve 7’ye genel olarak bakıldığında anne baba tutumunun otoriter, demokratik, hoşgörülü veya ilgisiz
olması ile çalışmaya katılan öğrencilerin ruhsal durumları depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri açısından
farklılaştığı görülmektedir.
TARTIŞMA, SONUÇ VE ÖNERİLER
İlgili çalışma Amasya Üniversitesi öğrencilerinin depresyon, anksiyete ve stres düzeylerinin sıklığı ve yaygınlığını
ortaya koymak amacıyla yürütülmüştür. Elde edilen bulguların analizleri sonucunda çalışmaya katılan
öğrencilerin cinsiyetleri ile öğrencilerin depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri arasında herhangi anlamlı bir
ilişkiye rastlanılmamıştır. İlgili alanyazın tarandığında bu bulguya benzer sonuçlar elde eden çalışmalar söz
konusudur (Sabuncuoğlu, 2006).
Ayrıca elde edilen bulguların analizi sonucunda çalışmaya katılan öğrencilerin özgüvenleri ile depresyon,
anksiyete ve stres düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur. Buna benzer olarak Deniz ve Sümer 2010
yılında yaptıkları çalışmada özgüven ile bireylerin depresyon, anksiyete ve stres puanları arasında anlamlı bir
ilişkinin olduğu sonucuna ulaşmışlardır.
Bunun yanı sıra araştırmacılar anne baba tutumu ile depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri arasındaki ilişkiye
bakmışlar ve otoriter ve ilgisiz anne baba tutumu ile depresyon, anksiyete ve stres düzeyleri arasında olumlu bir
ilişkinin olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Ayrıca araştırmacılar demokratik ve hoşgörülü anne-baba tutumu ile
depreson, anksiyete ve stres düzeyleri arasında negatif yönlü bir ilişkinin olduğunu tespit etmişlerdir. Elde
edilen bulguya benzer olarak Düzgün (1995) anne-baba tutumunun öğrencilerin depresyon, anksiyete ve stres
düzeyleri üzerinde etkili olduğunu bulmuştur.
Yukarıda elde edilen bulguların neticesinde araştırmacılar öğrencilerde yaşanılan depresyon, anksiyete ve stres
durumları ile başa çıkabilme adına birtakım önerilerde bulunmuştur. Bu öneriler:
1.
Öğrencileri bilgilendirme ve bilinçlendirme amaçlı seminerler düzenlenmelidir.
2.
Okullarda okul rehberlik servisi, il merkezlerinde Rehberlik Araştırma Merkezleri ve üniversitelerin psikolog
birimleri öğrencilere her an için yardımcı olmaya hazır olmalıdır.
3.
Öğrencilerin özgüvenlerini geliştirici farklı etkinlikler mutlaka işe koşulmalıdır.
4.
Otorite ve ilgisizlik gibi olumsuz anne baba tutumlarının ortadan kaldırılması için aileleri bilinçlendirici
etkinliklere yer verilmelidir.
KAYNAKÇA
Akın, A. ve Çetin, B. (2007). Depresyon, anksiyete, stres ölçeği (dasö): geçerlik ve güvenirlik çalışması. Kuram ve
Uygulamada Eğitim Bilimleri,7 (1), 241-268.
Akpınar, B. (2013). Öğretmen adaylarının stres düzeylerinin çeşitli değişkenler açısından analizi. Dicle
Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi,21, 229-241.
Eğitim ve Öğretim Araştırmaları Dergisi
Journal of Research in Education and Teaching
Şubat 2015 Cilt:4 Sayı: 1 Makale No: 36 ISSN: 2146-9199
390
Alkın, T. Yemez, B., & Mantar, A. (2011). Anksiyete duyarlılığı ve psikiyatrik bozukluklardaki yeri. Türk Psikiyatri
Dergisi,22(3), 187-193.
Kapcı, E. G. (2004). İlköğretim öğrencilerinin zorbalığa maruz kalma türünün ve sıklığının depresyon, kaygı ve
benlik saygısıyla ilişkisi. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi,37 (1), 1-13.
Deniz, M. E. ve Sümer, A. S. (2010). Farklı öz anlayış düzeylerine sahip üniversite öğrencilerinde depresyon,
anksiyete ve stresin değerlendirilmesi. Eğitim ve Bilim, 35 (158), 115-127.
Doksat, K. (2003). Depresyon nedir?. Birinci Basamak İçin Psikiyatri Dergisi,1 (2), 25-31.
Durna, U. (2006). Üniversite öğrencilerinin stres düzeylerinin bazı değişkenler açısından incelenmesi. İktisadi ve
İdari Bilimler Dergisi,20 (1), 319-343.
Düzgün, Ş. (1995). Lise öğrencilerinin psikolojik belirtileri ile ana baba tutumları arasındaki ilişkiler.
Yayınlanmamış Doktora Tezi. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum.
İlhan, N. Bahadırlı, S., & Toptaner, N. E. (2014). Üniversite öğrencilerinin ruhsal durumları ile sağlık davranışları
arasındaki ilişkinin belirlenmesi. Marmara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 4 (4), 207-215.
Karamustafalıoğlu, O. ve Yumrukçal, H. (2011). Depresyon ve Anksiyete Bozuklukları. Şişli Etfal Hastanesi Tıp
Bülteni,45 (2), 65-74.
Köroğlu, E. (2013). DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı. Ankara: Akademisyen Kitabevi.
Köroğlu, E. (2014). Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı DSM V. Ankara: Akademisyen Kitabevi.
Özen, D. ve Temizsu, E. (2010). Anksiyete ve depresif bozukluklarda örtüşen ve ayrışan belirtiler. Psikiyatride
Güncel Yaklaşımlar,2 (1),1-14.
Sabuncuoğlu, O. (2006). Ergen öğrenciler arasında akran örselenmesi ve depresyon belirtileriyle ilişkisi. Klinik
Psikiyatri, 9, 27-35.
Toros, F., Tot, Ş., & Düzovalı, Ö. (2002). Kronik hastalığı olan çocuklar,anne ve babalarındaki depresyon ve
anksyete düzeyleri. Klinik Psikayatri,5, 240-247.
Tuğrul, C. (2000). Stres ve depresyon. Psikiyatri Dünyası, 4, 12-17.
Yıldırım, İ. (1991). Stres ve stresle başa çıkmada gevşeme teknikleri. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi, 6, 175-189.
Yılmaz M. ve Ocakbaşı, A. F. (2010). Bir kız öğrenci yurdunda kalan üniversite öğrencilerinin anksiyete
düzeylerinin belirlenmesi. Maltepe Üniversitesi Hemşirelik Bilim ve Sanat Dergisi, 3 (1), 1-9.
Dostları ilə paylaş: |