Cüneyt ÖZ
124
küplere rastlanılmamıştır. Yılmaz
52
, Selge Tiyatrosu’ndaki diazomanın arkasında bulunan duvarın
içindeki beş adet yuvanın bu küplere ait olabileceğinden bahsetmektedir
53
. Bir diğer araştırmacı
olan Izenour
54
, Beth Shean Tiyatrosu’nda (İsrail) bu tarz küplerin yuvaları olabilecek kalıntıların
varlığından söz etmektedir
55
. Ancak ona göre bu küplerin akustiğe etkisi oldukça zayıftır.
Termessos, Perge ve Aspendos tiyatrolarının akustiğini temel alarak antik tiyatroların akustiğini
inceleyen Eryıldız ise, Aspendos tiyatrosunda bulunan nişlerin diazomanın arkasındaki galeriyi
aydınlatma amacı taşıyabileceğinin yanı sıra, aynı zamanda ses küpleri için de kullanılmış
olabileceğini aktarmaktadır
56
. Vitruvius, bu bronz küplerin Roma’da değil aksine Hellen kent
devletlerinde yoğun olarak kullanıldığını
dile getirmektedir
57
.
Tiyatrolarda akustiği sağlamak için oturma sıralarının yapımı önemlidir
58
. Oturma sıralarının
çapı ve tiyatro caveasının oturtulduğu yamacın eğimi, tiyatro içerisinde oluşacak sesin şiddetiyle
bağlantılıdır
59
. Orkestradan gelen seslerin seyircilere daha iyi yansıması için, tiyatro oturma sıra-
ları genelde 20-34
°
lik açıyla konumlandırılmaktadır
60
. Bir başka görüşe göre, oturma sıraları
diazoma öncesinde 30
°
, diazomadan sonra ise 38
°
lik (bu derece farkının Roma tiyatrolarındaki
diazomadan sonra üst oturma sıralarına geçişteki yükseklikle ilintili olabileceği düşünülebilir
61
)
bir açıyla konumlandırılırsa, tiyatro akustiği açısından olumlu sonuçlar verecektir
62
. ERATO pro-
jesi kapsamında Sicilya’da bulunan Syrakousai antik kenti tiyatrosu ile Ürdün’de yer alan Jerash
antik kentindeki güney tiyatroda yapılan akustik ölçümlerde Syrakousai Tiyatrosu’na göre cavea
çapı daha küçük olan Jerash Tiyatrosu’nda ses şiddetinin daha yüksek olduğu görülmektedir
63
.
Buna göre cavea çapının büyük olması akustik açıdan bir dezavantaj olarak düşünülebilir mi
64
?
52
Yılmaz 2010, 18, 172.
53
Yılmaz’ın burada yaptığı varsayımın herhangi bir kanıtı bulunmamaktadır. Bu yuvalar aydınlatma ya da statik
amaçlı da yapılmış olabilir.
54
Barba Sevillano et al. 2008, 4160, Fig. 13.
55
Bu tiyatro dışında Gerasa Tiyatrosu (Ürdün) ile Skythopolis antik kenti tiyatrosunda da bu tür nişlere rastlan-
mıştır (Barba Sevillano et al. 2008, 4160).
56
Irklı-Eryıldız 2006, 283.
57
Vitr. de Arch. V. V.
58
Epidauros Tiyatrosu’nun caveası yapılırken matematiksel hesaplamalardan yararlanılarak yapıldığı ileri
sürülmektedir. Bk. Vovolis 2012; Fossum 1926. Tiyatronun oturma sıra sayılarının (34-21, 55-34) arasındaki
uyumun, Pythagoras’ın altın oranı ya da Fibonacci sayıları (bu sayılar ve altın oran hakkında bk. Bakım 2014,
2-9) ile ilintili olduğu söylenmektedir. Caveanın bu matematiksel ve geometrik hesaplamalarla kurulmasının
akustiği iyileştirdiği düşünülür (Vovolis 2012, 153).
59
Rindel 2008, 33; Özdilek 2011, 31.
60
Yaşaroğlu 2006, 8; Hellenistik Dönem tiyatrolarında caveanın oturtulduğu yamacın eğimi çeşitli morfolojik
özelliklere göre artabilir, hatta 40˚nin üstüne de çıkabilir. Oturma sıraları için verilen ortalama ölçüler + - 3/5
cm. arasında değişebilir (Özdilek 2011, 29); Anadolu’da incelenen birçok tiyatroda oturma sıraları yaklaşık 30
°
eğimle yapılmıştır (Yılmaz 2010, 17); Anadolu’da bulunan tiyatrolar hakkında ayrıntılı bilgi için bk. Dilmen
2004, 13-34.
61
Ayrıca Roma tiyatrolarında ima cavea’nın eğimi, summa cavea’ya göre daha azdır. Summa cavea’nın eğiminin
fazla olması akustik ile orkestra’ya bakışın iyileştirilmesi amacına yöneliktir (Özdilek 2011, 29).
62
Irklı - Çalışkan 1990, 356.
63
Rindel 2008, 33, Tab. 1.
64
Tiyatro planı hakkında bk. Vitr. de Arch. V. VI-VII. Elbette ki cavea çapı tek başına düşünülemez; cavea, sahne binası
ve her ikisini birleştiren yan duvarların bütünleyici rolü akustiğin daha iyi olmasını sağlayan faktörlerdir (Özdilek
2011, 31). Ancak sahne binası, orkestra ve caveanın orantısız ölçülerde olmasının da akustiği etkileyeceği göz
önünde bulundurulmalıdır. Şöyle ki Vitruvius, Roma tiyatrolarında sesin üst oturma sıralarına daha rahat ulaşması
için caveanın arka bitimine yapılacak revakların çatı yüksekliği ile sahne binasının yüksekliğinin eşit olması
gerektiğinden bahsetmektedir (Vitr. de Arch. V. VI. 4). Ayrıca bk. Declercq – Dekeyser 2007a.
Antikçağ Tiyatrolarında Akustik Üzerine
Bir Değerlendirme
125
Özellikle Hellenistik Dönem tiyatrolarında caveanın uç kısımlarının sahneye uzatılarak at nalı
formu almasının, aslında dinleyicilere sesin berrak ve anlaşılır bir şekilde ulaştırılmak istenmesin-
den kaynaklı olabileceği söylenmektedir
65
.
Tiyatroda oturma sıralarını yatay olarak ayıran geçiş veya gezinti yerlerinin (diazoma) geniş-
liği ve yüksekliği oransal olarak eşit olmalıdır
66
. Eğer bu geçitler yüksek olursa orkestradan gelen
sesi yansıtarak sesin üst kısımlara ulaşmasını engeller, farklı yönlere dağılan ses ise üst sıralarda
oturan kişilere tam anlamıyla ulaşamayacaktır
67
. İşte bundan dolayıdır ki oturma sıraları yapılır-
ken orkestradan yukarıya doğru çizilecek düz bir hat hiçbir engele takılmadan en üst noktaya
kadar ulaşırsa, seste aynı şekilde en üst oturma sıralarına kadar sorunsuzca ulaşacaktır
68
.
Güneşten korunmak için kullanılan
baldeken/
velum
69
(yelken, perde, tente, gölgelik) dışında
üzerlerinin açık olduğu bilinen antik tiyatrolarda rüzgâr ve yağmur gibi doğa olayları tiyatrodaki
akustiği olumsuz etkileyen faktörlerdendir
70
. Vitruvius kitabında, tiyatroların rüzgârlara karşı
korunaklı bir biçimde yapılması gerektiğini söylemektedir. Çünkü bataklık gibi alanlar üzerinden
eserek gelen rüzgâr tiyatroya ulaştığında insanları rahatsız ederek
71
, oyuncuların seslerini dağı-
tıp, sesin tiyatro içinde herhangi bir yerde boğulmasına sebebiyet verebilir. Sahne binasının
ihtişamlı görünümüne kavuşmadığı erken dönem tiyatrolarında orkestranın arkasından oturma
sıralarına doğru esen rüzgârın, sesin taşınmasında etkin bir rol üstlenmiş olabileceği düşünülür
72
.
Böylece oyuncuların sesini izleyiciye taşıyan rüzgâr, önemli bir akustik görev üstlenmiştir. Sahne
binalarının oldukça görkemli bir yapıya dönüştüğü Roma Dönemi’nde ise bunların dışarıdan
gelecek gereksiz sesleri engelleyen bir kalkan ya da koruma duvarı işlevinin yanı sıra orkestrada
ya da logeion/pulpitumda performans sergileyen oyuncuların seslerini yansıtma görevi gördüğü
de düşünülmektedir
73
. Ayrıca sahne binalarının üzerine yapılan ahşap çatı da oyuncuların sesini
yansıtarak, akustik anlamda fayda sağlamıştır
74
. Hunningher, sahne binası yıkık olan Syrakousai
Tiyatrosu ile sahne binasının büyük bir kısmının ayakta olduğu Tauromenion Tiyatrosu’nu
karşılaştırmış ve Tauromenion Tiyatrosu’nun ses uyumunun daha iyi olduğunu tespit ederek,
tiyatrolarda yapılan sahne binalarının öncelikli yapım amacının akustiği geliştirmek olduğunu ileri
sürmüştür
75
. Elbette ki tiyatrolarda yapımına başlanmasıyla birlikte sürekli değişen ve gelişen
sahne binaları
76
, doğrudan veya dolaylı olarak tiyatro akustiğine katkı sağlamıştır.
Roma tiyatrolarında seyircileri güneşten korumak için yapılan
velumun ses yansıtıcı özelliğe
sahip olduğu, aynı zamanda yankılanmayı önlediği düşünülmektedir
77
. Antikçağ tiyatrolarında
65
Özdilek 2011, 31.
66
Vitr. de Arch. V. III. 4.
67
Vitr. de Arch. V. III. 4.
68
Vitr. de Arch. V. III.
69
Karatağ 2013, 416; ayrıca bk. Özdilek 2016, 159.
70
Rindel 2008, 32.
71
Vitr. de Arch. V. III.
72
Epidauros Tiyatrosu’nda orkestradan caveaya doğru esen rüzgârın sesin taşınmasını sağladığı düşünülmekte,
fakat rüzgâr esmediğinde de tiyatronun akustiğinin iyi olduğu görülmektedir (Declercq – Dekeyser 2007a,
2012); Bilindiği gibi tiyatroların yön ve konumu birçok koşulun yanında (Özdilek 2011, 28) güneş ve rüzgâr
dikkate alınarak seçilmiştir. Bk. Vitr. de Arch. V. III; Ferrero 2009, 28.
73
Vovolis 2012, 151; Özdilek 2011, 31-32.
74
Thorpe 2012, 76-77.
75
Vovolis 2012, 152, dn. 6.
76
Sahne binalarının gelişimi için bk. Özdilek 2011, 232 vd.
77
Yaşaroğlu 2006, 12; Aspendos Tiyatrosu’nda güneşten korunmak için yapılan gölgeliğin yün olduğu