Cilt / Volume sayı / Issue Nisan / April 2017 Sayfa / Pages 5-48



Yüklə 272,28 Kb.
Pdf görüntüsü
səhifə2/15
tarix06.02.2018
ölçüsü272,28 Kb.
#26025
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   15

Davranış Araştırmalarında Kuram, Ölçüm ve Analiz Yöntemi Birlikteliğinin Önemi:  

Birey-Örgüt Uyumu Üzerine Ampirik Bir Çalışma

Cilt / Volume 2      Sayı / Issue 1      Nisan / April 2017

7

“Veri içerisindeki değişkenlerin ilişkileri,  



ancak kuramın anlattığı hikaye ile anlam kazanır”

(Daft, 1985:195)



Giriş

Kavramların ölçülerek değişkenlere dönüştürülmesi (‘operationalization’) ve ara-

larındaki ilişkilerin istatiksel olarak analizi, özellikle pozitivist ve post-pozitivist 

bilim paradigmaları içerisinde, bilimsel araştırma sürecinin çok önemli aşamaları 

olmakla birlikte, olguları anlamak için kendi başlarına yeterli değildirler (Guba 

ve Lincoln, 1994; Gray, 2013). Kuram, yani kavramlar arasında hangi yönde ve 



neden ilişki olduğuna dair önermeler ağı ancak olgular konusunda aydınlanmamı-

zı sağlamaktadır (Bacharach, 1989; Daft, 1985; Sutton ve Staw, 1995; Weick, 

1989). Daft’ın da ifade ettiği gibi ‘veri içerisindeki değişkenlerin ilişkileri ancak 

kuramın anlattığı hikaye ile anlam kazanmaktadır’(1985:195). 

Örgütsel davranış yazınında da bilimsel araştırmanın ölçme yöntem ve araç-

ları ile elde edilen değişkenler arasında anlamlı istatistiksel sonuçlar bulmaya in-

dirgenmesi, bu yöntemlerle elde edilen değişkenlerin yansıttığı varsayılan kavram 

ve kuramsal altyapının ise göz ardı edilmesi önemli sorunlardan biridir (Bachara-

ch, 1989; Daft, 1985, Edwards ve Bagozzi, 2000; Sutton ve Staw, 1995). Türkçe 

yönetim ve örgüt yazınında da bu indirgemeci yaklaşımın “bilgiye ulaşmanın” 

önünde önemli bir engel olduğuna dair benzer endişeler sıkça dile getirilmektedir 

(Özen, 2002; Üsdiken, 2002; Yıldırım, 2002). 

Aynı alanda çalışan bilim insanlarının bilimsel araştırma faaliyetine (‘scien-



tific inquiry’) dair bir paradigma üzerinde hemfikir olması, yani gerçeğin ne ol-

duğu, araştırmacı ile gerçek arasındaki nasıl bir ilişki olduğu ve olgular, kavram-

lar, yöntemler ile analizler üzerinde mutabakat sağlanmış olması, bilgi birikimi ve 

bilimsel ilerleme açısından büyük önem taşımaktadır (Pfeffer, 1993). Bilimsel 

ilerlemenin, mevcut paradigmanın gerçeği açıklamada yetersiz kalması ve anomali 

oluşturan vakaların çoğalması halinde meşruiyetini kaybederek kendini yeni para-

digmaya bırakması yoluyla, yani devrimsel değişimlerle gerçekleşmesi de müm-

kündür (Kuhn, 1962). Bir alanda özgün ontolojik, epistemolojik ve metodolojik 



Ali Fehmi Ünal | Bilçin Tak Meydan

Yönetim ve Organizasyon Araştırmaları Dergisi | Journal of Management & Organization Studies

8

varsayımlara sahip birden çok paradigmanın varlığı gerçeğe ulaşma adına ışık 



tutabileceği gibi, ilgili araştırma alanında kırılmalara ve meşruiyet krizlerine de 

yol açabilmektedirler (Ünal, Warren ve Chen, 2012). Birey-örgüt uyumu yazını 

açısından ikinci durumun söz konusu olduğu; yani, paradigma farklılıklarının 

etkisiyle alanda bir bölünmüşlüğün (‘fragmentation’) sinyallerinin alındığı ve bi-

rey-örgüt uyumunun giderek tarifi zor (‘elusive’) bir kavram haline gelme tehlikesi 

ile karşı karşıya kaldığı ifade edilmektedir (Kristof-Brown vd., 2005).

Kuram-ölçüm-analiz uyumu, bir araştırmayı oluşturan temel bileşenlerin 

makro düzeyde anlamlı bir bütün oluşturmasını ifade etmektedir (Daft, 1985). 

Ölçüm ve analiz tekniklerinin, değişkenler ve bu değişkenler arasındaki ilişki 

örüntüsüne dair kuramsal önermelerin test edilebilmesine izin verecek şekilde 

seçilmesi, kuram-ölçüm-analiz yöntemi birlikteliğini sağlama açısından kritik 

öneme sahiptir. Ancak, çeşitli nedenlerle bu birlikteliğin bozulabildiği belirtil-

mektedir. Örneğin, kavram ile kavramı ölçtüğü iddia edilen ölçeğin birbiri ile 

örtüşmemesi, çok boyutlu olarak tanımlanan kavramların tek boyutlu olarak öl-

çülmesi, kuramsal önermeler ile analiz düzeyinin örtüşmemesi gibi sorunlar bu 

birlikteliği bozarak araştırmaların güvenilirlik ve geçerliğine zarar verebilmektedir 

(Cording, Christmann, ve Weigelt, 2010; Daft, 1985; Hirsch ve Levin, 1999; 

Klein ve Kozlowski, 2000). Bu tutarlılığın bozulması durumunda kuramsal öner-

melerin arkasındaki mantık (operasyonel tanımlama) ölçme ve analiz sürecine 

yansıyamayacağı için bu durum ya hipotezin test edilmesini engellemekte ya da 

aslında hipotezlerde öne sürülmeyen bir ilişkilinin test edilmesine yol açabilmek-

tedir (Edwards ve Harrison, 1993; Edwards, 1996; Edwards vd., 2006). 

Bu çalışmada, farklı paradigmaların varlığı nedeniyle ortaya çıkan farklı kav-

ramsallaştırma, ölçüm ve analiz yöntemlerinin hızla çoğaldığı birey-örgüt uyumu 

yazını bir vaka olarak incelenmektedir. Bu kapsamda yukarıdaki tespitlerden ha-

reketle birey-örgüt uyumunu farklı paradigmalar içerisinde farklı şekillerde kav-

ramsallaştıran ve ölçümleyen iki ampirik araştırma tasarlanmıştır. 

Çalışma literatüre dört temel katkı sunmayı amaçlamaktadır. Birincisi, dav-

ranış çalışmalarında kronik bir problem olan bilimsel araştırmayı değişkenler ara-

sında istatiksel ilişkiler bulmaya indirgeyen yaklaşıma dikkat çekmek ve kavram-

sal temellerin ikinci plana atılmasının neden olabileceği sorunları ampirik ola-

rak göstermektir.  Yürütülen iki ayrı saha çalışmasının bulguları, araştırmacının 

kavramsallaştırma biçimi,  ölçüm ve analiz yöntemi tercihlerine göre nasıl farklı 

sonuçların ortaya çıkabileceğini göstermesi açısından çarpıcıdır. 




Yüklə 272,28 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   15




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə