Ceza hukuku üNİte-2 TÜrk ceza kanununun kiŞİ bakimindan uygulanma alani



Yüklə 94,09 Kb.
tarix17.11.2017
ölçüsü94,09 Kb.
#10966


CEZA HUKUKU ÜNİTE-2

TÜRK CEZA KANUNUNUN KİŞİ BAKIMINDAN UYGULANMA ALANI

Ceza kanunlarının kişi bakımından uygulanmasında, bu kanunların hükümlerini ihlal eden herkese herhangi bir ayrım yapılmaksızın uygulanması kuralı geçerlidir. Bu kural 1982 Anayasasının 10 uncu maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ilkesinin bir sonucudur. . Türk kanun koyucusunun gerek iç hukuktaki mevzuatta gerek uluslararası hukuktaki mevzuatta yani uluslararası antlaşmalarda yer alan hükümler doğrultusunda kişi bakımından uygulamada geçerli olan kurala dört istisna getirdiği ifade edilebilir. Bunlar; cumhurbaşkanı dokunulmazlığı, yasama sorumsuzluğu ve dokunulmazlığı, diplomasi dokunulmazlığı ve yabancı bazı asker ve sivil kişiler ile bu kişilerin yakınlarına tanınan dokunulmazlıktır. Cumhurbaşkanı dokunulmazlığı ile yasama sorumsuzluğu ve dokunulmazlığı iç hukuktan, diplomasi dokunulmazlığı ile yabancı bazı asker ve sivil kişiler ile bu kişilerin yakınlarına tanınan dokunulmazlık ise uluslararası antlaşmalardan kaynaklanmaktadır.



Cumhurbaşkanı Dokunulmazlığı

Ceza kanunlarının kişi bakımından uygulanmasında, bu kanunların hükümlerini ihlal eden herkese ayrım gözetmeksizin uygulanması şeklindeki kuralın ilk istisnası cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanının sorumlu olabileceği suçlar, şahsi suçlardır. Başka bir ifadeyle Türk hukukunda cumhurbaşkanının işleyeceği şahsi suçlardan dolayı sorumlu tutulmayacağı yönünde herhangi bir kural bulunmamaktadır. 1982 Anayasası m. 105/3'e göre cumhurbaşkanı, vatana ihanetten dolayı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az üçte birinin teklifi üzerine, üye tamsayısının en az dörtte üçünün vereceği kararla suçlanabilir ve bu takdirde yargılama yüce divan sıfatıyla Anayasa Mahkemesi'nde yapılır



Yasama Sorumsuzluğu ve Dokunulmazlığı

1982 Anayasası'nda iki çeşit yasama dokunulmazlığı düzenlenmiştir. Yasama sorumsuzluğu şeklinde ifade edilen aslında mutlak anlamda yasama dokunulmazlığıdır. Anayasa m. 83/1'e göre; Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oylarından ve sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir karar alınmadıkça bunları Meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamazlar. Yasama sorumsuzluğundan yani mutlak dokunulmazlıktan TBMM üyeleri ve meclis dışından atanan bakanlar yararlanmaktadır. Bu kişilerin yasama sorumsuzluğundan vazgeçmeleri mümkün değildir. Yasama sorumsuzluğu TBMM üyelerinin ve meclis dışından atanan bakanların hiçbir şekilde ve hiçbir zaman sorumlu tutulamamalarını ifade etmektedir.

Yasama dokunulmazlığı ise geçici dokunulmazlığı yahut diğer bir deyişle kovuşturma yasağını ifade etmektedir. Geçici dokunulmazlığa rağmen milletvekili hakkında dava açılabilmesi iki hâlde mümkündür: 1- Ağır cezayı gerektiren suçüstü hâli. 2- Seçimden önce soruşturmasına başlanılmış olmak kaydıyla Anayasanın 14' üncü maddesindeki durumlar . Geçici dokunulmazlığın sona ermesi üç hâlde mümkündür: 1- Üyelik süresinin bitmesi 2- AY m. 84'te yer alan üyelik sıfatının düşmesi hâllerinden birinin gerçekleşmesi 3-TBMM tarafından dokunulmazlığın kaldırılması.

Diplomasi Dokunulmazlığı

Diplomasi ajanlarının sahip oldukları diplomatik dokunulmazlık ilk defa 1815 yılındaki Viyana Kongresi'nde kabul edilmiştir. 18 Nisan 1961 tarihli Viyana Sözleşmesi'ne göre yargı bağışıklığından yararlanacak olanlar şunlardır: Misyon şefleri (büyükelçi, elçi, orta elçi, maslahatgüzar), diplomatik personel (müsteşarlar ve ataşeler) ve bunlarla birlikte görev yapan teknik personel (hukuk müşaviri, doktor, kançılarya memurları vs.) . Elçilik hizmetlileri (eğitmen, hizmetçi, garson, kavas, kapıcı, uşak, bahçıvan, şoför ve aşçı) ise yalnızca vergi avantajına sahiptir. Bu kişilerin yargı bağışıklıkları bulunmamaktadır. Nihayet ifade edilmelidir ki yabancı bir ülkeyi ziyaret eden devlet başkanları, dış işleri bakanları, BM daimi temsilcileri, adalet divanı üyeleri ve bir devleti temsilen resmî konferanslara katılan delegeler de diplomatik dokunulmazlıktan yararlanmaktadırlar.



Yabancı Bazı Asker ve Sivil Kişiler ile Bu Kişilerin Yakınları

Türkiye'nin de üyesi bulunduğu NATO'ya üye olan ülkelerin silahlı kuvvetlerinin mensuplarının, diğer ülkelerin topraklarında bulundukları sırada işledikleri suçlardan dolayı NATO sözleşmesine taraf devletler arasında imzalanan Kuvvetlerin Statüsüne Dair Sözleşme gereğince, kısmi yargılama bağışıklıkları bulunmaktadır.

Kuvvetlerin Statüsüne Dair Sözleşme üç grup kimseyi kapsamına almıştır:

1.Kuvvet Mensubu/Asker Kişiler: Bundan kasıt bir üye ülkenin NATO görevi kapsamında diğer bir üye ülkeye gönderdiği asker kişilerdir.

2.Sivil Unsurlar: Asker kişilerin hizmetlerini görmek için onlara refakat eden sivil kişilerdir. Sivil kişilerin yargılama bağışıklığından faydalanabilmeleri için kabul eden devletin vatandaşı olmamaları veya ikametgâhlarının kabul eden devlette bulunmaması, vatansız olmamaları yahut NATO'ya üye olmayan bir devletin vatandaşı olmamaları gerekmektedir.

3.Asker ve Sivil Kişilerin Yakınları: Asker veya sivil personelin eşleri ve geçimleri bunlar tarafından sağlanan çocukları bu gruba girmektedir.



TÜRK CEZA KANUNUNUN ZAMAN BAKIMINDAN UYGULANMA ALANI

Ceza hukuku kurallarının zaman bakımından uygulanmasında derhâl uygulama ilkesi ve geriye yürüme yasağı olmak üzere iki kural bulunmaktadır. Derhâl uygulama ilkesi, ceza kanunlarının yürürlüğe girdiği tarihten yürürlükten kalktığı/kalkacağı tarihe kadar yani yürürlükte bulunduğu süre içinde işlenen tüm suçlara uygulanması anlamına gelmektedir.



Lehe Kanun Uygulaması

Kanun koyucu ceza kanunlarının zaman bakımından uygulanmasında geçerli olan derhâl uygulama ilkesi ve geriye yürüme yasağı şeklindeki iki kurala önemli bir istisna getirmiştir. TCK m. 7/1'in ikinci ve üçüncü cümlelerine göre; "İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz. . Sonuç itibarıyla denilebilir ki maddi ceza kanunlarının uygulanması açısından kural derhâl uygulama ve geriye yürüme yasağı, istisna ise lehe kanun uygulamasıdır. Diğer bir ifadeyle lehe olan kanunun geriye yürümesidir. Kanunun geriye yürümesiyle ifade edilmek istenen; kanunun yürürlüğe girmeden önce işlenmiş suçlara uygulanmasıdır.



Failin lehine olan kanunun tespiti ve uygulanması

1.Eylemi suç olmaktan çıkartan kanun lehe kanundur.

2.Suçun oluşum şartlarını ağırlaştıran kanun lehe kanundur.


  1. Hürriyeti bağlayıcı ceza yerine para cezası öngören kanun lehe kanundur.

4.Tür ve miktar açısından daha hafif ceza öngören kanun lehe kanundur.

  1. Türü aynı olan cezalarda cezanın miktarını daha az kabul eden kanun lehe kanundur.

  1. Türü aynı olan cezalarda bu cezaların alt ve üst sınırları farklı ise;



  1. Alt sınırlar eşit üst sınırlar farklı ise cezanın üst sınırını daha az kabul eden kanun lehe kanundur.

  2. Üst sınırlar eşit alt sınırlar farklı ise cezanın alt sınırını daha az kabul eden kanun lehe kanundur.

  3. Hem alt hem üst sınırlar farklıysa ve her iki yasa da lehe hükümler içeriyorsa 5252 s. Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 9/3'e göre; lehe olan hüküm, önceki ve sonraki kanunların ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir.

  1. Re'sen kovuşturulan bir suçu şikâyete bağlı hâle getiren kanun lehe kanundur.

  1. Zaman aşımı süresini kısaltan kanun lehe kanundur.

  1. Zaman aşımı süresinin kesilmesini veya durmasını kolaylaştıran kanun lehe kanundur.

Lehe kanun uygulaması hiç yargılama yapılmadığı hâllerde ve yargılamanın devam ettiği, kararın kesinleştiği veya infazın devam ettiği aşamalarda yapılabilir.

Çeşitli ceza normlarının lehe kanun uygulaması açısından incelenmesi

Ceza infaz kanunları: Ceza infaz ve ceza usul hukukuna ilişkin kanunlar kural olarak lehe de olsa aleyhe de olsa derhâl uygulanır. Bununla birlikte bu konuda dikkat edilmesi gereken nokta ceza infaz yasalarındaki her hükmün ceza infaz normu sayılmadığıdır.

Geçici ve süreli ceza kanunları: Kanun metninde belirli bir dönem boyunca yürürlükte kalacağı belirtilen kanunlara geçici, yürürlükte kalacağı süre açıkça belirtilmiş olan kanunlara da süreli kanun denir.

TÜRK CEZA KANUNUNUN YER BAKIMINDAN UYGULANMA ALANI

Uluslararası ceza hukuku iki temel soruna çözüm bulma çabası çerçevesinde şekillenmiştir. Bu sorunlardan ilki işlenen hiçbir suçun cezasız kalmaması, ikincisi ise bir kişinin işlediği bir fiil nedeniyle birden fazla kez cezaya çarptırılmamasıdır. Ceza kanunlarının yer bakımından uygulanması olarak adlandırılan bu problemi çözmek adına dört temel sistem kabul edilmiştir: 1-Mülkilik/Ülkesellik sistemi, 2- Şahsilik (Faile göre şahsilik/Mağdura göre şahsilik) sistemi, 3- Evrensellik sistemi ve 4- Koruma sistemi.



Yer Bakımından Uygulamada Sistemler

Mülkilik/Ülkesellik sistemi

Mülkilik sistemi bir suçun işlendiği yerde yani işlendiği ülkede yargılanmasını ifade etmektedir. Bu nedenle söz konusu ilkenin uygulanmasında suçun failinin ve mağdurunun vatandaşlık bağı/tabiyeti önem taşımamakta, her kim tarafından her kime karşı işlenirse işlensin suçun işlendiği ülke kanunlarına göre yargılanması ve cezalandırılması kabul edilmektedir.

İlkenin uygulama alanının anlaşılması için suçun işlendiği yer ve Ülke/Türkiye kavramlarının kapsamının belirlenmesi gerekmektedir.

Suçun işlendiği yer: Suçun işlendiği yerin tespitinde hareketin ve neticenin aynı yerde meydana geldiği suçlar açısından herhangi bir problem bulunmamaktadır.

Seçimlik hareketli suçlarda ise suça sebebiyet veren hareketlerin her biri bağımsız bir suçu oluşturmaktadır.



Ülke: Kanun koyucu Ülke/Türkiye'yi TCK m. 8/2'de;

  1. Gerçek ülke (Kara + Hava Sahası ve Karasuları)

  2. Farazi ülke olarak ikiye ayırmıştır.

5237 s. Türk Ceza Kanunu gerçek ülke kavramına TCK m. 8/2 - a'da yer vermiştir. Buna göre gerçek ülkenin (devletin üzerinde egemenlik hakkını icra ettiği coğrafi alanların) üç unsuru bulunmaktadır. Gerçek ülke kavramının birinci unsuru ülkenin kara sahasıdır.

Gerçek ülke kavramının ikinci unsuru ülkenin deniz ülkesi yani karasularıdır.

Gerçek ülke kavramının üçüncü unsuru ise ülkenin hava sahasıdır.

TCK m. 8/2 - b, c, d fıkralarında düzenlenmiş olan farazi ülke ise devletler hukukunun kabul ettiği ülke kavramının sınırları içerisinde yer almayan ancak kanun koyucunun yaptığı yasal düzenlemeler ile ülkesellik ilkesi çerçevesinde belirlenen bir kavramdır. Buna göre;

a)Farazi ülke kavramının kapsamına giren birinci husus açık deniz (ülkenin karasuları dışında kalan, herhangi bir ülkenin egemenliği altında bulunmayan uluslararası nitelikteki deniz alanları) veya açık denizin üzerinde yer alan hava sahasında (uluslararası hava sahası) seyreden ve Türk bayrağı taşıyan sivil hava (Örneğin THY uçağı) ve deniz araçlarıdır (Bayrak ilkesi).
b.Farazi ülke kavramının kapsamına giren ikinci husus Türkiye Cumhuriyeti Devletine ait deniz ve hava savaş araçlarıdır.

c.Farazi ülke kavramının kapsamına giren üçüncü husus ise Türkiye'nin kıta sahanlığında veya münhasır ekonomik bölgesinde kurulmuş sabit platformlardır.



Şahsilik sistemi

Şahsilik sistemi suçtan doğan yargılama ve cezalandırma yetkisinin hangi ülkeye ait olduğunun fail ve/veya mağdurun vatandaşlığına göre belirlendiği sistemdir.



Faile göre şahsilik: Yargılama yapmaya yetkili devletin belirlenmesinde suç failinin yahut diğer bir ifadeyle sanığın vatandaşlık bağının esas alındığı sisteme faile göre şahsilik sistemi denir. Faile göre şahsilik ilkesi TCK'nın 11' inci maddesinde işlenen suçun cezasının ağırlığı dikkate alınarak düzenlenmiştir.

Vatandaş tarafından işlenen suç: Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı herhangi bir kişi tarafından ülke dışında işlenen suçlardan dolayı Türkiye'de yargılama yapılıp yapılmayacağı TCK'nın 11' inci maddesinde düzenlenmiştir. . Madde Türkiye'nin ülke dışında işlenen bir suçtan dolayı yargılama yetkisini suçun cezasının Türk ceza kanunlarına göre bir yıldan az olup olmamasına göre ikiye ayırarak düzenlemiştir.

a)Suçun soyut cezası bir yıldan fazlaysa - Re'sen yargılama:

  1. Suç, Türkiye'nin gerçek veya farazi ülkesi sayılmayan bir yerde işlenmiş olmalıdır.

b.Fail, fiili işlediği sırada Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olmalıdır. Mağdurun hangi ülkenin vatandaşı olduğu, maddenin uygulanması bakımından önem taşımamaktadır.

c)Fail, Türkiye'de bulunmalıdır.

d)Suç, TCK'nın 13' üncü maddesinde sayılan suçlardan biri olmamalıdır. Suç 13' üncü maddede sayılan suçlardan biriyse failin bu maddeye göre yargılanması gerekmektedir.

e)Suçun soyut cezasının alt sınırı Türk Ceza Kanunlarına göre bir yıl veya daha fazla süreli hapis cezası olmalıdır.

f)Yabancı ülkede bu suça ilişkin kesinleşmiş bir mahkeme kararı (beraat, mahkûmiyet vs.) bulunmamalıdır

h)Suç, Türkiye'de kovuşturulabilir olmalı, diğer bir deyişle söz konusu suçun kovuşturmasını engelleyecek af, zaman aşımı veya başka bir muhakeme engeli bulunmamalıdır.



b)Suçun soyut cezası bir yıldan azsa - Şikâyete bağlı yargılama:

Suçun soyut cezasının alt sınırı bir yıldan azsa bu durumda yukarıda sayılan şartların dışında yargılama yapılabilmesi suçtan zarar gören kişinin veya devletin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı olan suç failinin suçu işledikten sonra Türkiye'ye giriş yapmasından itibaren altı ay içerisinde şikâyette bulunmuş olmasına bağlıdır.



Mağdura göre şahsilik: Yargılama yapmaya yetkili devletin belirlenmesinde suçun mağdurunun vatandaşlık bağının esas alındığı sisteme mağdura göre şahsilik sistemi denir. Buna göre bir Türk vatandaşı gerçek veya tüzel kişiye karşı yurt dışında işlenen bir suçtan dolayı Türkiye'de yargılama yapılması üç şartın gerçekleşmesine bağlıdır:

1.Suçun bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmiş olması gerekir.

2.Fail hakkında yurt dışında kesinleşmiş bir hüküm bulunmaması gerekir.

3.Suçun TCK'nın 13' üncü maddesinde sayılan suçlardan olmaması gerekir.



Koruma - Gerçeklik sistemi

Devletlerin yabancı bir ülkede işlenmiş bir suç da olsa kendi çıkarlarını koruma hakkından kaynaklanan koruma sisteminde cezalandırma yetkisi, suçun nerede ve kim tarafından işlendiğine bakılmaksızın ülke çıkarlarını ihlal eden veya bunları tehlikeye düşüren fiilleri kapsar.



Görev suçları (TCK m. 10): TCK m. 10'a göre yabancı ülkede Türkiye namına/adına memuriyet veya görev üstlenen bir kişi, memuriyet veya görevi ile bağlantılı olarak Türkiye'nin gerçek veya farazi ülkesi sayılmayan bir yerde suç işlerse; hakkında yabancı ülkede yargılama yapılmış ve mahkûmiyet kararı verilmiş olsa dâhi Türk kanunlarına göre cezalandırılmak üzere Türkiye'de yeniden yargılanır. Maddenin uygulanması için iki şartın gerçekleşmesi gerekmektedir:

-Yurt dışında Türkiye adına memuriyet veya görev üstlenen kişinin yine yurt dışında bir suç işlemesi

-İşlenen suçun kişinin üstlendiği görevle alakalı yani bir görev suçu niteliğinde olması

Kanun metninde bir kimse ifadesi kullanıldığı için yurt dışında suç işleyen kimsenin vatandaş olması gerekmemektedir.



Suçun Türkiye'nin zararına işlenmesi (TCK m. 12/1):

  1. Suçun faili yabancı olmalıdır. Failin Türk vatandaşı olması durumunda TCK m. ll'de düzenlenen faile göre şahsilik ilkesinin önceliği nedeniyle faile göre şahsilik ilkesi geçerli olacaktır.

  2. Suç, Türkiye'nin gerçek veya farazi ülkesi sayılmayan bir yerde işlenmiş olmalıdır.

  3. Suç, TCK m. 13'te sayılan suçlar dışında bir suç olmalıdır.

d)Suçun soyut cezasının alt sınırı Türk Ceza Kanunlarına göre bir yıl veya daha fazla süreli hapis cezası olmalıdır.

e)Yabancı fail Türkiye'de bulunmalıdır.

f)Adalet Bakanlığı yargılama yapılması için talepte bulunmalıdır.

Devletin güvenliğine ve egemenliğine karşı işlenen suçlar (TCK m. 13/1 - b):

TCK'nın 13 üncü maddesi esasen evrensellik sistemini düzenlese de maddenin ilk fıkrasının b bendinde koruma ilkesine ait bir hüküm bulunmaktadır. Buna göre TCK m. 13/1- b gereğince TCK m. 299 ile 342'nin dâhil olduğu ve bu maddeler arasında kalan aşağıdaki suçlar koruma sisteminin kapsamına girmektedir:



  1. Devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar.

  1. Devletin güvenliğine karşı suçlar.

  2. Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar.

  3. Milli savunmaya karşı suçlar.

  4. Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk.

6-Yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı suçlar.

Evrensellik - Adalet sistemi

Cezalandırmanın evrenselliğinden hareket eden evrensellik ilkesi, insanlığın tamamına karşı işlenmiş sayılabilecek bir suçun cezasız kalmaması için ülkesellik, kişisellik ve koruma ilkelerine göre suçu kovuşturma yetkisi bulunmayan bir devletin; evrensel adaleti sağlamak için suç nerede, kim tarafından ve kime karşı işlenmiş olursa olsun bu suçu yargılamak konusunda kendini yetkili saymasını ifade etmektedir.



İame yargı yetkkisi: Uluslararası ceza hukukunun temel prensiplerinden biri olan "suç işleyen failin cezasız kalmaması gerektiği" ilkesinin bir sonucu olan ikame yargı yetkisi evrensellik ilkesinin bir parçası olarak TCK m. 12/3'te düzenlenmiştir. Bu nedenle madde gereğince ülke dışında işlenmiş bir suç, faili veya mağduru Türk vatandaşı olmasa da belirli koşullar söz konusu olduğunda, Adalet Bakanı'nın talebi hâlinde Türkiye'de yargılanabilecektir.

  1. Suç, Türkiye'nin gerçek veya farazi ülkesi sayılan bir yerde işlenmemiş olmalıdır. Diğer bir ifadeyle ülkesellik ilkesi gereğince Türkiye'nin yargılama yetkisine giren bir durum söz konusu olmamalıdır.

  2. Fiil, bir yabancı tarafından başka bir yabancıya karşı işlenmelidir. Diğer bir ifadeyle faile veya mağdura göre şahsilik ilkesi gereğince Türkiye'nin yargılama yetkisine giren bir durum söz konusu olmamalıdır.

  3. Suç, TCK m. 13'te düzenlenen ve koruma ve evrensellik ilkelerinin kapsamına giren bir suç olmamalıdır.

  4. Suçun Türk ceza mevzuatındaki soyut cezası en az üç yıl hapis cezası olmalıdır.

  5. Suçun işlendiği devlet ile Türkiye arasında suçluların iadesine ilişkin anlaşma olmamalı veya suçun işlendiği ülke veya suçun failinin tabiyetinde/vatandaşlığı altında bulunduğu ülke failin geri verilmesini istememelidir.

  1. Fail, Türkiye'de bulunmalıdır.

  2. Yargılama için Adalet Bakanı'nın talebi olmalıdır.

Tek yanlı evrensellik: : Tek yanlı evrensellik ilkesi kapsamında Türkiye tarafından kovuşturulabilecek olan suçlar TCK m. 13/1'de tahdidi/sınırlı olarak sayılmıştır. Bu suçlar;

-Soykırımı, insanlığa karşı suçlar, göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti

suçları

-İşkence, çevrenin kasten kirletilmesi, uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti, uyuşturucu ve uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma suçları



-Parada sahtecilik, para ve kıymetli damgaları imale yarayan araçların üretimi ve ticareti, mühürde sahtecilik suçları

-Fuhuş, rüşvet, deniz, demiryolu veya havayolu ulaşım araçlarının kaçırılması veya alıkonulması veya bu araçlara karşı işlenen zarar verme suçları

Bu suçların yabancı bir ülkede, Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşı da dâhil herhangi bir kimse tarafından ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşları da dâhil herhangi bir kimseye karşı işlenmesi durumunda, Adalet Bakanlığının talebinin bulunması şartıyla, evrensellik ilkesi çerçevesinde Türkiye'de yargılama yapılabilecektir.

Yer Bakımından Uygulamada Göz Önünde Tutulması Gereken Hususlar

Seçimlik cezalarda soruşturma

Seçimlik cezalarda soruşturma başlığını taşıyan TCK m. 14'e göre; 11' inci ve 12' inci maddelere giren hâller nedeniyle Türkiye'de yargılamanın söz konusu olduğu durumlarda kanun koyucunun soruşturmanın konusunu oluşturan suçun yaptırımı olarak hapis cezası ile adli para cezasının uygulanmasını seçimlik olarak öngördüğü hâllerde soruşturma ve kovuşturma açılmayacaktır. Soruşturma koşulu olan cezanın hesaplanması

Kanun koyucu soruşturma koşulu olan cezanın hesaplanması başlığını taşıyan TCK'nın 15' inci maddesiyle; TCK m. ll'deki faile göre şahsilik, TCK m. 12/1'de düzenlenen Türkiye zararına işlenen suç/koruma, TCK m. 12/2'de düzenlenen mağdura göre şahsilik, TCK m. 12/3'te düzenlenen ikame yargı yetkisi ilkelerinden dolayı Türkiye'de yargılama yapılmasının söz konusu olduğu durumlarda soruşturmanın koşulu olan soyut ceza miktarının (1 ve 3 yıl) hesaplanmasında nitelikli hâllerin ne şekilde göz önünde tutulacağını belirlemiştir.

Cezadan mahsup

TCK'nın 16'ncı maddesi ile herhangi bir suçtan dolayı Türkiye'de yargılanan kişinin aynı suçtan dolayı yabancı ülkede yargılanması sırasında karşı karşıya kaldığı hürriyeti bağlayıcı bir ceza ya da ceza muhakemesi işleminin Türkiye'deki yargılama nedeniyle alacağı cezaya etkisi düzenlenmiştir. Buna göre; daha önce yurt dışında yargılanan ve bu yargılama nedeniyle hürriyeti bağlayıcı cezaya veya koruma tedbirine (yakalama -gözaltı -tutuklama) maruz kalan bir kişinin bu işlemler sırasında geçen süreleri, yeniden Türkiye'de yargılanması sonucunda alacağı hürriyeti bağlayıcı cezadan mahsup edilir.



Hak yoksunlukları

TCK'nın 17'nci maddesinde yurt dışında yargılanan kişiler hakkında yabancı mahkemelerce verilen hak yoksunluğuna ilişkin hükümlerin hangi hâllerde Türkiye'de geçerli olacağı/uygulanacağı düzenlenmiştir. Buna göre;



  1. Hak yoksunluğuna ilişkin hüküm yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş olmalıdır.

  2. Verilen hüküm Türk hukuk düzenine aykırı düşmemelidir.

  3. Hüküm Türk kanunlarına göre de hak yoksunluğunu gerektirmelidir.

d)Cumhuriyet savcısı mahkemeden istemde bulunmalıdır

Yabancı ülkede işlenen suça Türkiye'de yeniden verilecek ceza

Kanun koyucu TCK'nın "Yabancı Kanunun Göz Önünde Bulundurulması" başlıklı 19' uncu maddesinde yaptığı düzenleme ile yabancı ülkede işlenen ve Türkiye'de yeniden yargılanan bir suç nedeniyle fail hakkında verilecek cezanın yabancı ülkede verilebilecek cezanın üst sınırından fazla olmaması gerektiğini kabul etmiştir. Kanun koyucu TCK'nın 19' uncu maddesinde yabancı kanun hükmünün göz önünde bulundurulması kuralına iki istisna getirmiştir. Buna göre suçun;



  1. Türkiye'nin güvenliğine veya zararına işlenmiş olması diğer bir deyişle suçun TCK m. 12/1 kapsamına giren bir suç olması

  2. Türk vatandaşına ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisinin zararına işlenmiş olması diğer bir deyişle suçun TCK m. 12/2 kapsamına giren bir suç olması durumunda, yabancı ülke kanunu hâkimce göz önünde tutulmayacaktır.

SUÇLULARIN GERİ VERİLMESİ

Ceza hukukuna hâkim olan işlenen hiçbir suçun cezasız kalmaması gerektiği şeklindeki düşünce geri verme kurumunun temelini oluşturmaktadır. İade/Geri verme; bir ülkede suç işleyip de yargılanmadan veya yargılanırken veya cezasını çekmekteyken başka bir ülkeye kaçan kişinin, yargılanması veya kendisi hakkında hükmolunan cezayı çekmesi amacıyla bulunduğu ülke tarafından suçu işlediği veya yargılandığı ülkeye teslimidir. İadenin süjesi suçu işlediği iddia edilen kişi, konusu ise işlendiği iddia edilen suçtur. Geri verme müessesesi iki temel amaca hizmet etmektedir:



  1. Geri verme kurumu suç işleyip başka ülkelere kaçanların fiillerinin cezasız kalmamasını sağlamaktadır.

b)Ceza hukukunda genel olarak benimsenen bir görüş; bir suçun asıl olarak işlendiği yerin toplumsal düzenini ihlal ettiği, bu nedenle failin suçun işlendiği ülkede yargılanmasının ve cezalandırılmasının hem daha kolay (delil toplama) hem daha doğru (cezanın genel önleme amacı) olacağı yönündedir.

Geri Vermede Kararının Alınması

Türk hukukunda iadeye karar verme süreci adli ve idari olmak üzere iki aşamadan oluşmaktadır. Birinci aşamada (adli aşama) kişinin Türkiye'de oturduğu yer ağır ceza mahkemesi iade talebine ilişkin olarak iade talebine konu olan suçun niteliği, failin vatandaşlığı ve geri verme engeli bulunup bulunmadığı gibi hususlar yönünde inceleme yapar. Ağır ceza mahkemesi iade için hukuki bir engel bulunmadığına karar verirse ikinci aşama olan idari aşamaya geçilir. Ağır ceza mahkemesinin iade için hukuki bir engel bulunmadığı şeklindeki kararına karşı temyiz yoluna başvurulabilir. İkinci aşamada (idari aşama) ise yetki Bakanlar Kurulu'ndadır. Bu aşamada mahkemenin kabul edilebilir bulduğu geri verme talebinin yerine getirilip getirilmeyeceği tamamen Bakanlar Kurulu'nun takdirine bağlıdır. Eğer kişi hakkında birden fazla devlet geri verme talebinde bulunmuşsa kişinin hangi devlete verileceği de yine Bakanlar Kurulu'nun takdirindedir.



İadenin Şartları

iadenin şartlarının geri verilecek kişiye ve geri vermeye konu olan fiile ilişkin şartlar olmak üzere ikiye ayrılarak incelenmesi gerekir. Geri verilecek kişiye ilişkin şart, kişinin vatandaş olmamasıdır. Daha açık bir ifadeyle hem Anayasa m. 38 hem TCK m. 18/2 sebebiyle Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez. . Geri vermeye konu olan fiile ilişkin şartlar ise TCK m. 18/1'de belirlenmiştir. Maddeye göre "Geri verme talebine esas teşkil eden fiil; a)Türk kanunlarına göre suç değilse, b)Düşünce suçu veya siyasi ya da askerî suç niteliğinde ise, c)Türkiye Devletinin güvenliğine karşı, Türkiye Devletinin veya bir Türk vatandaşının ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş bir tüzel kişinin zararına işlenmişse, d)Türkiye'nin yargılama yetkisine bir suç ise, e)Zamanaşımına veya affa uğramış ise, geri verme talebi kabul edilmez."



İadede Hususilik/Geri Vermede Özellik Kuralı

Geri verme talebinin kabulü hâlinde iadeyi talep eden devletin geri verilen/iade edilen kişiyi sadece iade talepnamesinde belirtilen suç veya suçlardan dolayı yargılayabilmesine veya cezasını infaz edebilmesine iadede hususilik/özellik ilkesi denir. Hususilik/özellik kuralının iki istisnası bulunmaktadır:



  1. Geri veren ülke daha sonra söz konusu kişinin diğer suçlardan dolayı da yargılanmasına rıza göstermişse

  2. Geri verilen kişi yargılandıktan ve/veya cezasını çektikten sonra kırk beş gün içerisinde ülkeyi terk etmemişse veya terk ettikten sonra yeniden o ülkeye geri dönmüşse, geri vermede hususilik kuralı geçerliliğini yitirir.

1. Türk ceza hukukunda, kişilerin birbirlerine karşı işlenecek suçlar
dolayısıyla ceza kanununun kendilerine uygulanmaması hususunda
yapacakları anlaşmaların hukuki değeri olmamasına
denir.

Cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?



  1. Lehe kanun uygulaması

  2. Kanun önünde eşitlik ilkesi

  3. Hukuk devleti ilkesi

  4. Ceza kurallarının mecburiliği ilkesi

e)Kanunilik ilkesi

2. Aşağıdakilerden hangisi ceza kanunlarının yer uygulanmasında kabul edilen sistemlerden biri değildir?

a)Şahsilik b)Mülkilik c)Hukukilik

d)Evrensellik e)Koruma

3. Aşağıdakilerden hangisi failin lehine olan kanunun tespiti ile ilgili doğru bir ifadedir?

a)Suçun oluşum şartlarını hafifleten kanun lehe kanundur.

b)Şikâyete tabi bir suçu re'sen kovuşturulur hâle getiren kanun lehe kanundur.

c)Zaman aşımı süresini uzatan kanun lehe kanundur.

d)Para cezası yerine hürriyeti bağlayıcı ceza öngören kanun lehe kanundur.

e)Tür ve miktar açısından daha hafif ceza öngören kanun lehe kanundur

4. Aşağıdakilerden hangisi koruma sisteminin kapsamına giren suçlardan biri değildir?


  1. Millî savunmaya karşı suçlar

  2. Kamu idaresinin güvenilirliğine karşı suçlar

  3. Devlet sırlarına karşı suçlar

  4. Yabancı devletlerle olan ilişkilere karşı suçlar

  5. Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar

Aşağıdakilerden hangisi suçluların geri verilmesinde geri vermeye konu olan fiile ilişkin şartlarla ilgili olarak doğru değildir?



  1. Fiilin geri verme talebinde bulunan ülke kanunlarında suç olarak düzenlenmemiş olması gerekir.

  2. Fiilin düşünce suçu veya siyasi ya da askerî suç niteliğinde olmaması gerekir.

  3. Fiilin Türkiye'nin yargılama yetkisine giren bir suç olmaması gerekir.

  4. Fiilin zamanaşımına veya affa uğrayan bir suç olmaması gerekir.

  5. Fiilin bir Türk vatandaşının veya Türk kanunlarına göre kurulmuş bir tüzel kişinin zararına işlenen bir suç olmaması gerekir.

  1. Aşağıdakilerden hangisi Türk Ceza Kanunu'nun kişi bakımından uygulanmasındaki istisnalardan biri değildir?



  1. Cumhurbaşkanı dokunulmazlığı

  2. Yasama sorumsuzluğu ve dokunulmazlığı

  3. Çocuk dokunulmazlığı

  4. Diplomasi dokunulmazlığı

  5. Yabancı bazı asker ve sivil kişiler ile bu kişilerin yakınlarına tanınan dokunulmazlık

  1. Aşağıdakilerden hangisinde Türk Ceza Kanunu'nun kişi bakımından uygulanmasındaki istisna ve bu istisnanın kaynağı eşleştirmesi doğru değildir?



  1. Yasama sorumsuzluğu ve dokunulmazlığı - İç hukuk

  2. Diplomasi dokunulmazlığı - Uluslararası antlaşmalar

  3. Yabancı bazı asker ve sivil kişiler ile bu kişilerin yakınlarına tanınan dokunulmazlık - Uluslararası antlaşmalar

  4. Diplomasi dokunulmazlığı - İç Hukuk

e)Cumhurbaşkanı dokunulmazlığı - İç hukuk

  1. Aşağıdakilerden hangisinin diplomasi dokunulmazlığından yararlanması mümkün değildir?

a)Misyon şefleri b) Elçilik hizmetlileri

c)Diplomatik personel d)Teknik personel

e)Misyon şeflerinin eşleri


  1. 01.06.2005 tarihinden yürürlüğe giren 5237 s. TCK'nın hükümlerinin 01.01.2004 tarihinde işlenmiş bir kasten öldürme suçuna uygulanması hâlinde hangi durumun varlığından bahsedilebilir?

a)Lehe kanun uygulaması b)Geriye yürüme yasağı

c)Derhâl uygulama ilkesi d)Kusur ilkesi

e)Hiçbiri

10. Aşağıdakilerden hangisi lehe kanun uygulaması yapılabilecek

aşamalardan biri veya lehe kanun uygulaması yapılacak hâl değildir?


  1. Hiç yargılama yapılmaması hâli

  2. Yargılama devam ettiği aşama

  3. Kararın kesinleştiği aşama

  4. İnfazın devam ettiği aşama

  5. Soruşturma aşaması

l.D, 2.C, 3.E, 4.B, 5.A, 6.C, 7.D, 8.B, 9.A, 10.E



REYHAN TUNA


Yüklə 94,09 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə