Çek kanununda yapilan değİŞİKLİkler çEK



Yüklə 104,32 Kb.
tarix06.02.2018
ölçüsü104,32 Kb.
#26779

ÇEK KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER
ÇEK

İktisadi niteliği bakımından ödeme aracı olan çekler hukukumuzda kambiyo senedi olarak düzenlenmiştir. Çeklere ilişkin hukuksal düzenlemeler Türk Ticaret Kanun’un ilgili hükümleri ve müstakil bir kanun olan 4591 sayılı Çek Kanunu’nda düzenlenmektedir. Türk Ticaret Kanun özel hukuk niteliğine sahip bir kanun iken Çek Kanunu daha çok içinde kamu hukuku kurallarını barındırmaktadır. 

Ödeme aracı olarak düzenlenen çekler; düzenleyen, banka ve hamilin içinde bulunduğu bir üçlü ilişki oluşturmaktadır. Bu ilişkide bir takım sorunların ortaya çıkması çeke olan güvenin zedelenmesine ve ekonomik bozulmalara neden olmaktadır. Şüphesiz bu ilişkiyi en çok zedeleyen çekin karşılıksız çıkması durumudur. Kanun koyucu çekin güvenilirliğini sağlamak için günün koşullarına uygun olacak çekle ilgili yasal değişiklikleri yapmakta ve bu değişiklikler amaçlanan faydayı sağlamadığında tekrar yasal değişiklikler gündeme gelmektedir.

 
ÇEK KANUNLARI VE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

Fransız Çek Kanunundan esinlenerek 19.03.1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun 1985 yılında yürürlüğe konulmuştur. Bu kanunun yegâne amacı çekin güvenilirliğini arttırmak olduğundan buna yönelik bir takım önlemler alınmıştır.


Bu önlemler; çekle işleyen hesapların açılmasının sıkı kurallara bağlanması, çek yaprağının kanunda öngörülen düzeyde bastırılması, çekin karşılıksız çıkması halinde kişinin elinde bulunan bütün çeklerin iadesi, karşılıksız çek keşide etme halinde beş yıla kadar hürriyeti bağlayıcı ceza ile cezalandırılması olarak düzenlenmiştir. 


Bu yasayla çekin güvenilir bir ödeme aracı olması ve karşılıksız çek sayısının asgari düzeye düşürülmesi amaçlanmıştır. Fakat bu düzenlemeler karşılıksız çek sayısında bir azalma sağlamamış, aksine karşılıksız çek sayısı artarak devam etmiştir. Bunun üzerine 1993 yılında 3863 sayılı yasa ile kanunun karşılıksız çeke ilişkin maddesi değiştirilmiştir. Bu değişikliğe göre; hakkında ceza istemiyle dava açılan kişi karşılıksız kalan çek bedeli, %10 çek tazminatı ve gecikme faizinin bankaya yatırılması halinde kamu davasının kaldırılacağı öngörülmüştür. Buna rağmen karşılıksız çek sayısı umut edilen düzeyin altına inmemiştir.


2003 yılında 26.02.2003 tarihli 4358 sayılı kanun ile çek kanununda köklü değişiklikler yapılmıştır. Buna göre karşılıksız çek keşide etmenin cezası hapis yerine çek bedeli tutarında ağır para cezası öngörülmüştür.  Bu düzenleme de karşılıksız çek sayısının azalmasına hizmet etmemesi nedeniyle,  çek sistemine eleştiriler artmaya başlamıştır. Bu eleştirilerin temel noktası, karşılıksız çek artışına sadece düzenleyenlerin neden olmadığı, bankalarında buna kolaylaştırdığı eleştirileri yapılmıştır. 

Kanun değişikliklerine rağmen pratiğin aynı sonuçları vermesi nedeniyle eleştirilerin doruk noktaya ulaşması ve 2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu yeni bir çek kanunun yapılmasını zorunlu kılmıştır. Bu zorunluluk kanun değişiklikleriyle giderilemeyeceği anlaşıldığından, 8.05.2009 tarihinde 5491 sayılı Çek Kanun Tasarısı hazırlanarak meclise sunulmuş ve kısmi değişikliklerle birlikte 14.12.2009 tarihinde kabul edilmiştir. 


5491 sayılı Çek Kanunu ile bankaların çek defteri vermeleri zorlaştırılmış ve bankalara çeşitli yükümlülükler yüklemiştir. Buna göre banka kişi hakkında çek yasaklılığı kararı olup olmadığı ile kişinin ekonomik durumunun çek hesabı açmaya müsait olup olmadığını araştırmakla yükümlü hale getirilmiştir. 

Bu kanun ile ayrıca ileri tarihli çekler hakkında ceza sorumluluğunun doğmayacağı, sorumluluğun doğabilmesi için çekin ibraz süresi içerisinde bankaya ibraz edilmesi gerektiği öngörülmüştür. Bu tasarıda karşılıksız çek keşide etmek yine aynı şekilde suç olarak tanımlanmış ve Türk Ceza Kanunu sistematiğine uygun olarak düzenlenmiştir. Bu yasaya göre; karşılıksız çek keşide eden kişi hakkında çek hesabı açma ve çek düzenleme yasağı dışında adli para cezasıyla cezalandırılacağı öngörülmüştür. Kanun ile hakkında ceza davası açılan kişinin etkin pişmanlık göstermesi halinde cezanın tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılacağı da düzenlenmiştir.


Bütün yasal değişiklikler, hapis cezaları, adli para cezaları karşılıksız çekin istenilen düzeyin altına inmesine katkıda bulunmamıştır. Buna karşılık yerel mahkemeler (Sulh Ceza Mahkemeleri) ve Yargıtay çok yüksek sayıda karşılıksız çek suç dosyalarının yargılamalarını yapmakta ve buda yargının iş yükünün devasa oranlara ulaşmasına sebep olmaktaydı. 2012 yargının hantallığı ve davaların uzun sürelere rağmen karara bağlanmaması ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları yargıya yönelik önlemler alınmasını zorunlu kılmıştır.


Bu dönemde var olan problemin kaynağına inilmemesi ve derinlemesine değerlendirme yapılmaması, bir takım günü kurtarmaya yönelik düzenlemelerin yapılmasına sebep olmuştur. Nitekim sadece yargının önündeki dosyaların azaltılması amacıyla Çek Kanununda değişiklik yapma yoluna gidilmiştir. (Yargının hızlandırılması için atılan adımlar bununla sınırlı değildir fakat bu konu yazımızın dışında tutulduğundan sadece çeke ilişkin düzenlemelere ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır.)


31.1.2012 tarihinde kabul edilen 6273 sayılı kanun ile 5491 sayılı Çek Kanunu’nda düzenlenen karşılıksız çek keşide etme suçu kaldırılmış, karşılıksız çek keşide etmek için idari bir yaptırım olan çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı yaptırımının uygulanması sağlanmıştır. Bu değişikliğin gerekçesi ceza hukukunun “ekonomik suça ekonomik ceza ilkesi” olarak gösterilmiştir. Bu yasada ekonomik suça idari bir yaptırım uygulanması amaçlandığı vurgulanmıştır. Fakat asıl amaçlanan ceza hukuku ilkesine uygun bir düzenleme değil, astronomik olarak artan çek suç dosyalarının bir an önce ortadan kaldırılması ile Yargıtay ve yerel mahkemelerin iş yükünün azaltılmasıydı. Çünkü Yargıtay önünde biriken çek dosyalarının karara bağlanması için birden fazla daire halinde çalışmaktaydı. Bunun yanında Sulh Ceza Mahkemeleri ise ikiye bölünmek suretiyle dosyalara bakmaktaydı. Böyle bir ortamda karşılıksız çek keşide etmek suçunun kaldırılarak dosyalarının düşürülmesiyle yargının hızlandırılması amaçlanmaktaydı. Fakat yargı pratiği, yargının hızlanmadığı aksine daha da hantallaştığını göstermekteydi. Bu durum çek kanununda yapılan değişikliğin, yargının hızlanmasına katkı yapmadığını ve günü kurtarmaya yönelik olduğunu ortaya çıkarmıştır.

Yasaya göre karşılıksız çek keşide eden kişinin şikâyet edilmesi halinde hakkında çek hesabı açma ve çek düzenleme yasağı Cumhuriyet Savcısı tarafından uygulanacak ve çek bedeli ödenmediği takdirde 10 yıl boyunca bu yasak varlığını koruyacaktı. Böylece karşılıksız çek keşide etmek suç olmaktan çıkartılmış ve idari yaptırımın konusu haline gelmişti.
6728 SAYILI KANUN İLE ÇEK KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER

5941 Sayılı Çek Kanunu 14.12.2009 tarihinde kabul edilmiş ve 20.12.2009 tarihinde Resmi Gazete’ de yayımlanmıştır. Bu yasayı takip eden 6273 sayılı Çek Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 03.02.2012 tarihinde Resmi Gazete’ de yayımlanmıştır. Son olarak;


Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hukukçu Tabiri ile 6278 S Kanun 15.07.2016 tarihinde kabul edilmiş ve 29796 sayılı Resmi Gazete’ de 09.08.2016 tarihinde yayımlanmıştır. Bu kanunun 61-66. Maddeleri 5941 sayılı Çek Kanunu’na yönelik düzenlemeler getirilmektedir.
Bu değişikliklerin temel amacı çeke olan güvenilirliğin artması ve karşılıksız çek oranını asgari seviyelere düşürülmesidir. Kanun değişikliği ile karşılıksız çek keşide etmeyi yeniden suç olarak tanımlanmış, fakat suçun soruşturma ve kovuşturma kuralları açısından bazı farklılıklara gidildiği görülmektedir. 
5941 s Çek Kanunu; Bankanın araştırma yükümlülüğü, çek hesapları ve çek defterleri

MADDE 2 – (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

(2) Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık durumuna ilişkin Risk Merkezi ile adli sicil kayıtlarını ve açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesi örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını, esnaf ve sanatkâr olanların ise esnaf ve sanatkâr sicili kayıtlarını almak ve çek hesabının kapatılması hâlinde bunları, hesabın kapatıldığı tarihten itibaren on yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Yerleşim yeri yurt dışında bulunan kişiler, bankaya kendileri ile ilgili olarak Türkiye’de bir adres bildirmek zorundadır. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde, çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri, talebi hâlinde hamile verilir. (1) (2)


(1) 31.1.2012 tarihli ve 6273 sayılı Kanunun 1 inci maddesiyle, bu fıkrada yer alan “adlî sicil” ibaresi “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası” şeklinde değiştirilmiş ve metne işlenmiştir.

(2) 15.7.2016 tarihli ve 6728 sayılı Kanunun 61 inci maddesi ile bu fıkrada yer alan “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kayıtlarını,” ibaresi “Risk Merkezi ile adli sicil kayıtlarını ve” şeklinde, değiştirilmiştir.
(3) Çek hesabı ilgilinin, vekilin veya yasal temsilcisinin imzası olmadan açılamaz. Çek hesabı açılmasını veya mevcut çek hesabından çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir veya esnaf ve sanatkâr olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, tüzel kişinin yönetim organında görev yapan, temsilcisi olan veya imza yetkilisi olan kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir. (Ek cümleler: 15.7.2016-6728/61 Md.) Muhatap banka; gerçek veya tüzel kişi adına açılması talep olunan çek hesaplarında bunların, sermaye şirketlerinde ayrıca yönetim organında görev yapanlar ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkililerinin çek hesabı açma yasağının bulunmadığı hususunu kontrol ederek, yasağın bulunmadığına ilişkin sorgulama sonucunu muhafaza eder. Bankalar çek hesabı açtıkları kişiler ile çek hesabı sahibi tüzel kişi ise hesap açılış tarihi itibarıyla tüzel kişi tarafından bildirilen işlem yetkililerini 13.1.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 780 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen sisteme kaydeder.

(4) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı veya ticaret siciline tescil edilen yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri verilmez.

(5) Çek defterleri bankalarca bastırılır.

(6) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazete ’de yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler, açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde, hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde “hamiline” ibaresi matbu olarak yer alır.

(7) Çek defterinin her bir yaprağına;

a) Çek hesabının numarası,

b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,

c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin adı,

ç) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası,

d) (Ek: 31.1.2012-6273/1 Md.) Çekin basıldığı tarih,

e) (Ek: 15.7.2016-6728/61 Md.) Çek hesabı sahibi gerçek kişi ise Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası; tüzel kişilerde ise varsa Merkezi Sicil Kayıt Sistemi (MERSİS) numarası,

f) (Ek: 15.7.2016-6728/61 Md.) Çek hesabı sahibi ile düzenleyenin farklı kişiler olması hâlinde, ayrıca düzenleyenin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, yazılır.

(8) Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

(9) Türk Ticaret Kanunundaki unsurları taşıması kaydıyla, düzenlenen çekin bu maddede yer alan koşullara aykırı olması çekin geçerliliğini etkilemez.

(10) Çek hesabı, ancak sahibinin veya yasal temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat veya katılım fonu zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tabi tutulur.

(11) Esnaf ve sanatkâr odalarına kayıtlı olanlardan, tacir kişilere özgü çek hesabı açtıranlar hakkında bu Kanunun tacirlere ilişkin hükümleri uygulanır.

_________________________

(1) 15.7.2016 tarihli ve 6728 sayılı Kanunun 61 inci maddesi ile bu fıkrada yer alan “yaptığı, temsilcisi veya imza” ibaresi “yaptığı veya ticaret siciline tescil edilen” şeklinde değiştirilmiştir.
6728 S.K.-61. Maddesi ile 14.12.2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası kayıtlarını,” ibaresi “Risk Merkezi ile adli sicil kayıtlarını ve” şeklinde değiştirilmiş, üçüncü fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiş, dördüncü fıkrasında yer alan “yaptığı, temsilcisi veya imza” ibaresi “yaptığı veya ticaret siciline tescil edilen” şeklinde değiştirilmiş ve yedinci fıkrasına aşağıdaki bentler eklenmiştir.
“Muhatap banka; gerçek veya tüzel kişi adına açılması talep olunan çek hesaplarında bunların, sermaye şirketlerinde ayrıca yönetim organında görev yapanlar ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkililerinin çek hesabı açma yasağının bulunmadığı hususunu kontrol ederek, yasağın bulunmadığına ilişkin sorgulama sonucunu muhafaza eder. Bankalar çek hesabı açtıkları kişiler ile çek hesabı sahibi tüzel kişi ise hesap açılış tarihi itibarıyla tüzel kişi tarafından bildirilen işlem yetkililerini 13.01.2011tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 780 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen sisteme kaydeder.”

“e) Çek hesabı sahibi gerçek kişi ise Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası; tüzel kişilerde ise varsa Merkezi Sicil Kayıt Sistemi (MERSİS) numarası,

f) Çek hesabı sahibi ile düzenleyenin farklı kişiler olması hâlinde, ayrıca düzenleyenin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası,”
A- 5941 S Kanunundaki hali “adli sicil”, 6273 S Kanunun “Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası kayıtları,” 6728 S Kanununda “Risk Merkezi ile adli sicil kayıtlarını ve” şeklindedir.

RİSK MERKEZİ

Türkiye Bankalar Birliği nezdinde, kredi kuruluşları ile BDDK’ ca uygun görülecek finansal kuruluşların müşterilerinin risk bilgilerini toplamak ve söz konusu bilgileri bu kuruluşlar ile gerçek veya tüzel kişilerin kendileriyle ya da onay vermeleri koşuluyla özel hukuk tüzel kişileri ve üçüncü gerçek kişileri ile de paylaşılmasını sağlamak üzere Risk Merkezi kurulmuştur. Risk Merkezi 28 Haziran 2013 tarihinde faaliyete geçmiştir.

Risk Merkezinin hazırladığı raporlardan biri de “Çek Raporu” dur. Çek Raporunda  2009 yılından itibaren;

* karşılıksız çekler,

* karşılıksız işlemi yapıldıktan sonra ödenen çekler ve

* ibrazında ödenen çeklere ilişkindir.

 Bu sayılan üç hususa ilişkin hazırlanacak raporda;

– çek toplam âdeti,

– toplam tutarı,

– çeklerin alındığı banka bilgileri ve

– en son işlem yapılan 50 adet çek dökümü yer alır.
B- 5941 S Kanunun un 3. Fıkrasına (Ek cümleler: 15.07.2016 -6728/61 Md.) Muhatap banka; gerçek veya tüzel kişi adına açılması talep olunan çek hesaplarında bunların, sermaye şirketlerinde ayrıca yönetim organında görev yapanlar ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkililerinin çek hesabı açma yasağının bulunmadığı hususunu kontrol ederek, yasağın bulunmadığına ilişkin sorgulama sonucunu muhafaza eder. Bankalar çek hesabı açtıkları kişiler ile çek hesabı sahibi tüzel kişi ise hesap açılış tarihi itibarıyla tüzel kişi tarafından bildirilen işlem yetkililerini 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 780 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen sisteme kaydeder. Cümlesi eklenmiştir.
6728 S.K. sadece   Çek Kanununda değil, birçok kanunda düzenleme yapılmıştır ki bunlardan biri Türk Ticaret Kanunudur. İşaret edilen T.T.K 780. maddesi ve devamı maddeler “Çeklerin Düzenlenmesi ve Şekli” başlığını taşır. T.T.K. 780. Maddesi 1. Fıkrası çekin unsurlarını içeren (‘çek’ ibaresi, kayıtsız-şartsız havale, ödeyecek kişinin-muhatabın ticari unvanı, çekin düzenleme yeri, tarihi, düzenleyenin imzası) bir fıkrasıdır Bu düzenleme ile TTK Madde 780 e

 “g) (Ek: 15.7.2016-6728/70 Md.) Banka tarafından verilen seri numarasını,

h) (Ek: 15.7.2016-6728/70 Md.) Kare kodu,” eklenmiştir.

T.T.K. 780/3. Fıkrası ise “(3) (Ek fıkra: 15.7.2016-6728/70 Md.) İkinci fıkrada belirtilen verilere ulaşılmasını sağlayacak kare kod okutma ve bilgi paylaşım sistemi 5411 sayılı Kanunun ek 1 inci madde hükmü uyarınca kurulan Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi tarafından oluşturulur. Risk Merkezi sistemdeki verileri, 5411 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesinin on birinci fıkrası uyarınca bilgi alışverişini gerçekleştirdiği şirket ile paylaşmaya yetkilidir. Bu yetki kullanıldığı takdirde sistem bilgilerin paylaşıldığı şirket nezdinde kurulabilir.” şeklidedir. Anlaşılacağı üzere bu fıkra da 6728 S. Kanun ile eklenmiştir.



Yapılan bu değişiklik ile başvurucuların, bankaya çek yasağı bulunmadığına yazılı beyan verilmesi yeterli olmayacak; bu beyanların doğru olup olmadığının araştırılması konusunda bankaya sorumluluklar getirilmiştir. Banka, başvuruda bulunan gerçek kişi ya da tüzel kişi adına yetkilisini. Risk Merkezi Sistemine kaydetmeli ve yine bu sistemden sorgulama yapmalı, bu sorgu sonucunu da muhafaza etmelidir.

C- 5941 s Kanunun Madde 2 Fıkra 44) “Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı veya ticaret siciline tescil edilen yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri verilmez.” Şeklinde iken 15.07.2016 tarihli ve 6728 sayılı Kanunun 61 inci maddesi ile bu fıkrada yer alan “yaptığı, temsilcisi veya imza” ibaresi “yaptığı veya ticaret siciline tescil edilen” şeklinde değiştirilmiştir. Şirket yetkilisinin tespitinde karşılaşılan sorunları aşmak için “Ticaret Sicilinde İlan edilen” şeklinde bir yasal düzenleme getirilmiştir.

D- 5941.s Kanunun Madde 2. Fıkrasına e ve f olmak üzere iki ek hüküm ile gerçek kişilere TC numarası, Tüzel Kişilerde MERSİS numarası konulması zorunlu hale getirilmiştir.

e) (Ek: 15.7.2016-6728/61 Md.) Çek hesabı sahibi gerçek kişi ise Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası; tüzel kişilerde ise varsa Merkezi Sicil Kayıt Sistemi (MERSİS) numarası,

f) (Ek: 15.7.2016-6728/61 Md.) Çek hesabı sahibi ile düzenleyenin farklı kişiler olması hâlinde, ayrıca düzenleyenin Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, yazılır.
Çeke bu bilgilerin de eklenmesiyle benzer isimli/unvanlı kişi/şirketler arasındaki ayrımı belirgin hale getirmek, çekin karşılıksız çıkması halinde çek sahibi kişinin tespitinde yanılgıya düşülmemesi için numaralandırma sisteminden faydalanmaya çalışılmıştır. Eklenen numeratif/sayısal bilgiler sayesinde çek sahibinin MERSİS ve Maris’ten adres ve iletişim bilgilerine ulaşmak da daha kolay olacaktır.
6728 Sayılı yasanın 61 maddesi ile 5491 sayılı yasanın 2 maddesinde değişiklikler yapılarak, bankaların çek hesabı açtırmak isteyen kişilerden adli sicil kaydı ve Türkiye Bankalar Birliği risk merkezi kayıtlarını alması zorunlu hale getirilmiştir. Böylece kişinin adli sicil kaydında karşılıksız çek keşide etme suçundan dolayı bir mahkûmiyetinin bulunup bulunmadığını ve kişinin ekonomik durumunun çek hesabı açmaya müsait olup olmadığı değerlendirilecektir. Yine aynı madde ile hakkında çek hesabı açma ve çek düzenleme yasağı olan gerçek veya tüzel kişinin yönetim organında görev yaptığı veya ticaret siciline tescil edilen yetkilisi olduğu tüzel kişilere de çek defterinin verilmemesi öngörülmüştür. Bu durum sermaye şirketlerinin yönetim organında görev yapan kişilerden herhangi birinin çek hesabı açma ve çek düzenleme yasağının bulunması halinde, yöneticisi olduğu tüzel kişiye çek defteri verilmemesi sonucunu ortaya çıkaracaktır. 

Bu maddenin uygulanması ve kontrolünü yapma görevi bankalara verilmiştir. Bankaya çek hesabı için başvuran gerçek veya tüzel kişiler hakkında veya sermaye şirketlerinde yönetim organında görev yapanlar ile ticaret siciline tescil edilen yetkililerin çek hesabı açma ve çek düzenleme yasağı olup olmadığını araştırma yükümlülüğü getirilmiştir.


Yine madde ile çek üzerinde T.C kimlik numarası veya Mersis numarasının yazılması zorunlu hale getirilmiş, böylece çekin kim tarafından düzenlendiğinin net olarak tespit edilmesi sağlanmıştır.
E- 5941 s Kanun Madde 3 Fıkra 6 “Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dâhil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet başsavcılığına talepte bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.” Hükmünde yer alan “Cumhuriyet Başsavcılığına talepte” ibaresi 6728 S.K. 62. Maddesi ile “icra mahkemesine şikâyette” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

(10) Lehine kare kodlu çek düzenlenen lehtar, teslim aldığı çeki Türk Ticaret Kanununun 780 inci maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen sisteme kaydeder. Kare kodlu çekin sisteme kaydedildiği tarihten sonra çek düzenleyen tüzel kişinin temsilcilerinde meydana gelen değişiklikler, çek hesabı sahibi tüzel kişinin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz.” şeklindedir.


6. Fıkra 5941 kanunundaki hali “şikâyette”, iken 6273 kanununda, bu kanunla cezai yaptırımların çoğu kaldırıldığı için ifadeler de değişime uğramıştır. Ve “talepte” halini almıştır. 6728 kanununda ise “Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette” ibaresi çıkartılarak “icra mahkemesine şikâyette” halini almıştır.
6273 S. Kanun ile cezai yaptırımlar kaldırılmıştır. 6728 S. Kanun ile geri getirilen cezai yaptırımlar kanunda bu şekilde ifade edilmiştir.
KAREKOD

10. Fıkranın tamamı madde metnine yeni olarak eklenmiştir. Çekin daha güvenilir bir ödeme vasıtası haline getirmek için yapılan bir çalışmadır. Bu kanunla daha fazla teknoloji ve bilgi kaydı ve paylaşımı söz konusudur. Risk Merkezi Sistemi’nden sonra “Kare kod” uygulaması getirilmiştir. Bu uygulama ile amaç çekin takibini kolaylaştırmaktır. Bankaların verdiği çek yapraklarının kaçının kullanıldığı kaçının halen çek sahibinin elinde olduğu bilinememekteydi; ancak çek bankaya ibraz edildiğinde çek hakkında bilgi sahibi olunuyordu. Çekin kayıt dışı kullanımının önüne geçmek için Kare kod uygulaması getirildi. Lehtar aldığı çeki Kare kod Sistemine tanıtarak onu takip edilebilir hale getrmiş olacaktır. Aynı şekilde çek hesabı sahibinin bankalara henüz ibraz edilmemiş çekleri de üçüncü kişilerin paylaşımına açık olacaktır.
Lehtarın çeki kare kod sistemine kaydını yaptırmaması çekin geçerliliğini etkilemeyecek, fakat lehtar 5941 S.K. 3.maddesinin 3. Fıkrasındaki haktan mahrum kalacaktır, yani bankaların karşılıksız çıkan çeklere karşılık ödemekle sorumlu olduğu belirli tutardaki paradan mahrum kalacaktır.

Fıkrada yer alan diğer bir düzenleme ise, tüzel kişilerde, temsilci değişse de, tüzel kişi çekten sorumlu olacaktır. Eski uygulamada, çekin düzenlenmesinden sonra fakat ibrazından önce şirket yetkilisinin yetki süresi dolduğunda banka ve şirketlerin çekin yetkisiz kişi tarafından düzenlendiği gerekçesiyle çek bedeli ödemekten kaçınmaktaydılar. Aynı şekilde kötü niyetli borçlular çekteki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı yönünde itirazda bulunmaktaydı. Zira çekler görüldüğünde ödenen eş değişle vadeli olarak tanzim edilmesi mümkün olmayan kambiyo senetlerindendir. Uygulamada ise gününde hazır edilmek koşulu ile vadeli çek düzenlenmektedir. Yargıtay tarafından da kabul gören bu fiili durum uygulamada yukarıda zikretmiş olduğumuz aksaklıklara sebep olmaktadır. Kare kod uygulaması ile bunun önüne geçilmiş oldu. Burada dikkat edilmesi gereken nokta “Kare kodlu çekin sisteme kaydedildiği tarihten sonra” ifadesidir. Eş değişle çekin kare kod sistemine kaydedilmemesi halinde çeki ibrazında zaman yetkilinin yetki süresi dolmuşsa, o zaman bu fıkra hükmünden faydalanmak mümkün olmayacaktır.




  • Section 1

Kare kod, kare veya dikdörtgen biçimlerde basılabilen 2 boyutlu barkodun ismidir. Kare veya dikdörtgen şeklinde olan bu yapının genel adı ise Data Matrixtir. Kare kod kelimesi ilk olarak, Beşeri Tıbbi Ürünler Barkod Uygulama Kılavuzunda kullanılmıştır. Aslında, Data Matrix’in Türkçe karşılığı olarak kullanılmaktadır.
Aslında, Data Matrix’in Türkçe karşılığı olarak kullanılmaktadır. Ülkemizdeki ilk uygulama alanı, ilaç sektörüdür. Türkiye’de, ilaç sektöründe uygulanan kare kod yapısının içinde, şu bilgiler bulunmaktadır:

* GTIN: 14 rakamdan oluşan barkod numarasıdır. EAN barkodunun başına “0” konulmasıyla elde edilmektedir.
Sıra Numarası: Her birim ilacı temsil etmesi için, benzersiz bir şekilde (aynısı olamayacak şekilde) KAREKOD


5366_karekod
üreticiler tarafından oluşturulmaktadır. Seri numarası özelliğinde bir numaradır.
* Son Kullanma Tarihi: Yıl, ay, gün formatında, 6 rakamla yazılır.
* Parti Numarası: İlacın üretim aşamasındaki parti, lot, batch veya bilinen bir ifadeyle serisini ifade eden bir rakamdır.

Bu bilgilerin varlığıyla, her ürün izlenebilir hale gelmektedir. Ülkemizdeki kare kod uygulaması, 1 Ekim 2009 tarihi başlangıç kabul edilerek, bu tarihten itibaren zorunlu hale gelmiştir. Bir başka deyişle, verilen tarihten sonra gerçekleştirilen tüm üretimlerde, kare kod içeren yapı olmak zorundadır. Teknolojinin sürekli ilerlemesi, her alanda olduğu gibi bu alanda da etkinliğini göstermiştir. Yaşanan gelişmeler, barkod ile ilgili çalışmalarda bir takım yeniliklerle karşılaşılmasına sebep olmuştur.

Normal barkodlara nazaran, çok daha fazla oranda veri saklama kapasitesine ve imkânına sahip olan kare kod barkodların, üç temel türü vardır. Bunlar;

– QR Kod
– Data Matrix Kod


– Aztek Kod

QR Kod

5366_karekod

Denso Wave tarafından Japonya’da geliştirilmiştir. 2 boyutlu bir barkottur. Akıllı telefonların barkod okuma kabiliyetlerinin artması ve bu durumun yaygın olarak kullanılmaya başlanmasıyla önemi artan bu barkod türünün içine metin, resim, çeşitli görseller, video ya da link yerleştirilebilmektedir. Klasik barkodlara göre çok daha kullanışlı olan QR Kod, pek çok yönden de diğer kodlardan avantajlı durumdadır.

– QR Kod, çok daha fazla miktarda harf ve sayı barındırabilmektedir.
– Klasik barkodların onda biri oranına kadar küçültülerek kullanılabilme imkânına sahiptir.
– Taranma hızı, her açıdan seçilebilir ve okunabilir olması, bir başka avantajdır.
– Tam kirlilik ya da bozulma durumunda okunmasa da, belirli bir seviyeye kadar kirlenmiş ya da bozulmuş QR kodlar okunabilmektedir.

QR kod, duraklardaki reklam panolarından, dergi sayfalarına kadar oldukça fazla alanda yaygın olarak kullanılmaktadır. Özellikle Avrupa’da, eğitim ve reklamcılık alanlarında QR kod uygulamasının sıklıkla başvurulan bir yöntem olduğu görülmektedir.


Data Matrix Kod



Ülkemizde ilaç sektöründe kullanılmaya başlanarak yaygınlaşan bu tür kodlar, 10×10, 144×144 veya 8×18, 16×48 gibi ölçülü bir kare ya da dikdörtgen alan üzerinde yer alan siyah ve beyaz hücrelerden oluşur. Data Matrix kodlar, matematik temellidirler ve içlerindeki 1 ve 0’lardan meydana gelirler. Tıpkı QR kodu gibi, bu tip kodun da kendine ait özellikleri mevcuttur.

– 2-3 mm² içine, 50 karakter sığdırılabilir.


– Nispeten düşük kontrastta okunabilirler.
– 300 mikrometre kadar küçük yapılarda okunup yazılabilir, aynı zamanda büyük tabelalara da basılabilir.
– Kirlenme ve bozulma karşısında, bir noktaya kadar okunmaya devam etmektedir.
Aztek Kod

Kare kodlar içerisinde en az kullanılan tür, Aztek kodlardır. Barkodun ortasındaki bir göz ve çevresindeki veriler ile oluşmaktadır. Bu veriler, okunma açısından bakıldığında, diğer kare kod çeşitlerine göre daha pasif ve basit bir sistemi oluştururlar.

Aztek kodun çevresinde, veri olmayan büyük boşluklar bulunur. Bu boşlukların tek işe yarar tarafı, Aztek kodunun, bazı boşluksuz kodları okuyamayan okuyucular tarafından okunabilir hale gelmesini sağlamasıdır. Diğer barkodlarla kıyaslandığında basit kalan Aztek kod sistemi, kirlenme ve bozulma karşısında kendini düzeltme kabiliyetine sahiptir.
5366_yonler1

Genel Olarak Kare kodlar İle Yapılabilecekler Nelerdir?

– Eğitim amaçlı kullanıp, soruların yanına yerleştirilen kare kodlara soru çözümleri konabilmektedir.


– Kartvizitlere web sitesi yazılması yerine, konulan kare kod içine link yerleştirilebilmektedir.
– Alışveriş için fırsata dönüştürülebilir.
– Yaygın olarak günümüzde de kullanıldığı şekliyle, her türlü tabela ve panoda reklam amaçlı kullanılabilmektedir.
– İlaç kutularında, prospektüs niyetine kullanılabilmektedir.
– Bilet, kart gibi önem taşıyan belgelerde kullanılabilmektedir.

KKB Kare Kodlu Çek Sistemi Nedir? Geçtiğimiz aylarda hayata geçen ve dünyada bir ilk olma özelliği taşıyan kare kodlu çek uygulaması, esnaflar ve çekle çalışan şirketler tarafından oldukça olumlu karşılanmıştır. Özellikle karşılıksız çeklerden ağzı yananların merakla beklediği kare kodlu çek hizmetinin detayları şu şekildedir.


Kare kodlu Çek, üzerine bankalar tarafından, banka ve şube bilgilerini, keşidecinin hesap numarasını ve çek numarasını içeren bir kare kod basılmış olan çektir. Kare kodun sorgulanmasıyla elde edilecek bilgiler doğrultusunda çek yaprağının doğruluğu teyit edilebilir, keşidecinin geçmiş çek ödeme performansına dair bilgiler edinilebilmektedir. Bu çeki kullanabilmek için bankanıza gitmeniz ve “Kare kodlu” çek kullanmak istiyorum” demeniz yeterlidir. Çek üzerindeki kare kod vasıtasıyla çeke ve keşideciye ilişkin bilgilere erişmeniz için öncelikle bir akıllı telefonunuz olması gereklidir. Akıllı telefonunuza Findeks Mobil uygulamasını indirip, üye girişi yaptıktan sonra kare kodu sorgulatarak ilgili bilgilere erişilebilmektedir.
Çek üzerindeki kare kodda keşidecinin adı soyadı, banka ve şube bilgileri, hesap numarası ve çek numarası yer almaktadır.
Kare kodlu Çek vasıtasıyla erişeceğiniz özet Çek Raporundan;

-İbraz edilen ilk ve son çek tarihlerine,

-İbrazında ödenen çeklerin adet ve tutar olarak yüzdesine,

-Arkası yazılan, gecikmeli ödenmiş ya da halen ödenmemiş çeklerin adet ve tutar olarak yüzdesine,

-Bu bilgilerin 1-3-12 aylık kırılımlarına ulaşabilmektedir.

Kare kodlu Çek vasıtasıyla ulaşılabilecek bilgilerin diğer kişilerle paylaşımı için, Kare kodlu Çekin bankadan talep edilmesi aşamasında, her bir çek yaprağı bazında keşideci tarafından paylaşım onayı verilmektedir. Alınan bu onaydan sonra, Kare kodlu Çekin Findeks Mobil uygulamasına okutulması sırasında keşideciden tekrar onay alınmasına gerek kalmamaktadır.


F- 5941 sayılı Kanunun 5 inci maddesi 6728 S. Kanunun 63. Maddesi ile madde başlığı “Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı” şeklinde değiştirilmiştir. Maddenin birinci, sekizinci ve onuncu fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, ikinci ve dokuzuncu fıkraları aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiş, üçüncü fıkrasında yer alan “sorumluluk ile idarî yaptırım sorumluluğu” ibaresi “ve cezai sorumluluk” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
(1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak “karşılıksızdır” işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adli para cezasına hükmolunur.

Ancak, hükmedilecek adli para cezası; çek bedelinin karşılıksız kalan miktarı, çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticari işlerde temerrüt faizi oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile takip ve yargılama gideri toplamından az olamaz.
Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder. Yargılama sırasında da resen mahkeme tarafından koruma tedbiri olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına karar verilir.
Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı, çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişi, bu tüzel kişi adına çek keşide edenler ve karşılıksız çekin bir sermaye şirketi adına düzenlenmesi durumunda ayrıca yönetim organı ile ticaret siciline tescil edilen şirket yetkilileri hakkında uygulanır.
Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararlarına karşı yapılan itirazlar bakımından 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanır. Bu suçtan dolayı açılan davalar icra mahkemesinde görülür ve İcra ve İflas Kanununun 347, 349, 350, 351, 352 ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır. Bu davalar çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür.”
Bu madde uyarınca karşılıksız çek keşide etmek eylemine ilişkin İcra İflas Kanun’un 347, 349, 350, 351, 352 ve 353 üncü maddelerinde düzenlenen yargılama usulü uygulanacaktır. Bu açıdan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu sistematiğinden farklı bir sistem karşımıza çıkacaktır. Örneğin; CMK da şikâyet süresi altı ay olarak düzenlenmiş iken, çek hakkında karşılıksız işlemi yapıldıktan sonra icra mahkemesine yapılacak şikâyetin üç ay ve herhalde 1 yıl içerisinde yapılması gerekmektedir. Yine CMK sistematiğine göre, şikâyete tabi bir suç müştekisinin duruşmayı takip etmemesi davanın düşmesine neden olmamaktayken, karşılıksız çek keşide etme eyleminden dolayı yapılacak duruşmayı alacaklının yâda vekilinin takip etmemesi halinde alacaklının şikâyet hakkını kaybedeceği ve davanın düzenlenmiştir.
“(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin mali işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür. Birinci fıkra uyarınca hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilenler, yasaklılıkları süresince sermaye şirketlerinin yönetim organlarında görev alamazlar. Ancak, hakkında yasaklama kararı verilenlerin mevcut organ üyelikleri görev sürelerinin sonuna kadar devam eder.”
“(8) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, güvenli elektronik imza ile imzalandıktan sonra, Adalet Bakanlığı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla MERSİS ile Risk Merkezine elektronik ortamda bildirilir. Hakkında çek hesabı açma yasağı kararı verilen kişiler, Risk Merkezi tarafından bankalara bildirilir. Bu bildirimler ile bankalara yapılacak duyurulara ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının uygun görüşü alınarak Risk Merkezi tarafından belirlenir.”
“(9) Karşılıksız kalan bir çekle ilgili olarak yapılan yargılama neticesinde mahkeme tarafından beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddine karar verilmesi hâlinde, aynı kararda, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına karar verilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına ilişkin kararların kesinleşmesi üzerine, bu kararlar, MERSİS ile Risk Merkezine sekizinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilan olunur.”  
“(10) Birinci fıkrada tanımlanan suç nedeniyle, ön ödeme, uzlaşma ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümler uygulanmaz.”
“(11) Birinci fıkra uyarınca verilen adli para cezalarının ödenmemesi durumunda, bu ceza, 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 106 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan kamuya yararlı bir işte çalıştırma kararı verilmeksizin doğrudan hapis cezasına çevrilir.”
Bu kanunla cezai yaptırımlar yeniden getirildiğinden madde başlığı da “ Ceza sorumluluğu” şeklinde olmuştur. 6273 S. Kanununda başlık sadece “Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı” şeklindeydi.
Maddeye yeni olarak elenen 1 fıkra çekin karşılıksız çıkması halinde izlenecek yol düzenlenmiştir. 6273 S. Kanununda Cezai yaptırımlar haklın aradığı çekte hapis cezası hükmü kaldırılmıştı. 6273 S kanun a göre; Sadece çek hamilinin ibraz süresi içinde başvurup çek karşılıksız çıkması halinde, her bir çek ile ilgili olarak çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilebiliyordu. Bu suça 5326 S. Kabahatler Kanununun kanun yoluna ilişkin hükümleri uygulanıyordu.
6728 S kanuna göre Cezai yaptırımlar yeniden getirilmiştir. 5326 S. Kanunun Madde5/1. Fıkra Hükmünden yola çıkarak cezai yaptırım için izlenecek yolu aşamalı olarak şu şekilde ifade edebiliriz.

  • Çek kanuni ibraz süresi içinde ibraz edilmelidir. İbraz süreleri kanunda düzenlenmiştir.

  • Süresi içinde ibraz edilen çek tamamen ya da kısmen karşılıksız çıkması ve çekin arkasına karşılığının bulunmadığı şerh edilmesi gerekmektedir.

  • Hamil, çekin karşılıksız çıkmasına sebep olan kişiye karşı şikâyette bulunulmalıdır. Şikâyette Görev uyuşmazlığı yaşanmışsa da ileride bu konuda İstinaf tarafından verilmiş karar ışığında değerlendirme yapılacaktır.

  • Şikâyete konu her bir çekle ilgili olarak 1500 güne kadar adli para cezası hükmolunur. Fakat bu adli para cezası çekin karşılıksız çıkan miktarı, faizi (düzenleme tarihinden itibaren işletilecek 3095 S.K.’na göre temerrüt faizi), takip ve yargılama giderleri toplamından az olamaz.

  • Mahkeme sadece hüküm kısmında değil, artık yargılama sırasında da “koruma tedbiri” olarak yasak kararı verebilir ve bu kararı “re ’sen” verir.

  • Yasak kararı, çek hesabı gerçek kişi veya tüzel kişi, bu tüzel kişi adına çek keşide edenler ve karşılıksız çek sermaye şirketi adına düzenlenmişse ayrıca yönetim organı ile ticaret siciline tescil edilen yetkilileri hakkında uygulanır.

  • Koruma tedbiri olarak verilen yasak kararına karşı yapılacak itirazlar 2004 S.K İcra İflas Kanunu 353/1. maddesi uygulanır.

  • “İcra mahkemesinin verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı, tefhim veya tebliğden itibaren yedi gün içinde itiraz edilebilir. Mahkeme itirazı incelemesi için dosyayı o yerde icra mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması halinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde icra mahkemesinin tek dairesi bulunması halinde asliye ceza mahkemesine, icra mahkemesi hâkimi ile asliye ceza mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması halinde ise en yakın asliye ceza mahkemesine gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir. ”denmektedir.

  • Karşılıksız çekten kaynaklı suçlar “icra mahkemelerinde görülür. İ.İ.K. 347-349-350-351-352-353. Maddelerinde düzenlenen yargılama usulüne ilişkin hükümler uygulanır.

2. fıkrada çek hesabı sahibinin kim olduğu düzenlenmiştir. Çek hesabında para bulundurmakla yükümlü olan kişi çek hesabı sahibidir. Tüzel kişilerde ise, eğer yönetim organında mali işleri yönetmekle görevlendirilen üyedir. Eğer böyle bir üye yoksa yönetim organındaki üye/üyeler çek hesabı sahibi olarak kabul edilir. Haklarında yasak kararı verilen üye/üyeler yönetim organında görev alamaz, fakat üyelikleri, görev sürelerinin sonuna kadar  devam eder.


3. Fıkrada  5941 S. Kanunda “hukuki ve cezai sorumluluk”, 6273 S. Kanunda “hukuki sorumluluk ile idari yaptırım sorumluluğu”, en son olarak 6728 S. Kanunda “hukuki ve cezai sorumluluk” halini almıştır.
8. fıkranın tamamı yeni olarak eklenmiştir ve bu fıkra hükmü ile çek hesabı yasağının sisteme kaydı konusu düzenlenmiştir. Elektronik imzalı yasak kararına ilişkin bilgiler UYAP vasıtasıyla MERSİS ve Risk Merkezi’ne elektronik ortamda bildirilir. Hakkında yasak kararı olanları Risk Merkezi bankalara bildirir. Yargılama sırasında koruma tedbiri olarak verilen yasak karanına itiraz sonucu kaldırılması halinde de aynı bildirimler yapılır. Bildirimin nasıl yapılacağına dair usul ve esası Risk Merkezi, Adalet Bakanlığı’nın uygun görüşünü alarak belirler.
9.fıkrada yargılama neticesinde yasak hakkında nasıl ne kararı verileceği işlenmiştir. Karşılıksız çek davaları:

*beraat,


*ceza verilmesine yer olmadığı,

*davanın düşmesi veya

*davanın reddine ile sonuçlanmışsa, aynı kararda çek yasağının kaldırılmasına da karar verilir. Bu kararın kesinleşmesi ile 8. Fıkrada sayılan usullerde MERSİS ile Risk Merkezi’ne bildirimler yapılır.
10. fıkraya göre karşılıksız çek davalarında

* ön ödeme,

*uzlaşma ve

*hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerin uygulanmayacağı düzenlenerek daha caydırıcı hale getirildiği görülmektedir.


62 madde ile düzenlenen 4591 sayılı çek kanunun  5. maddesinin 10. fıkrasına göre suç nedeniyle ön ödeme, uzlaşma ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümler uygulanmayacaktır. İcra Mahkemesinin vereceği karar adli para cezası olacağından ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa göre adli para cezalarının ertelenmesi mümkün olmadığından ertelemeye ilişkin hükümler de uygulanmayacaktır. Ayrıca adli para cezalarının infazı ancak nakden mümkün olacak ödenmemesi halinde kamuya yararlı işte çalışma kararı verilemeyecek doğrudan hapis cezasına çevrilecektir. 
11. Fıkrada, 10. Fıkradaki caydırıcılığın devamı diyebileceğimiz, karşılıksız çek davalarında verilen adli para cezalarının 5275 S.K. 106/3 maddesinde düzenlenen kamuya yararlı işte çalıştırma kararı verilmeksizin hapis cezasına çevrileceği hususu işlenmiştir.
G-6728 Kanunun 64. Maddesi ile 5941 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Etkin pişmanlık ve çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılması

MADDE 6-

(1) Karşılıksız kalan çek bedelinin, çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında,

a) Yargılama aşamasında mahkeme tarafından davanın düşmesine,

b) Mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına, karar verilir.


Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırıldığı, MERSİS ile Risk Merkezine 5 inci maddenin sekizinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilan olunur.
(2) Şikâyetten vazgeçme hâlinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.
(3) Kişi, mahkûm olduğu cezanın tamamen infaz edildiği tarihten itibaren üç yıl ve her halde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, hükmü veren mahkemeden çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasını isteyebilir; mahkemenin vereceği karara itiraz edebilir. Bu itiraz bakımından İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmü uygulanır. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına ilişkin karar kesinleştiğinde, yasağın kaldırıldığı, MERSİS ile Risk Merkezine 5 inci maddenin sekizinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilan olunur.”
5941 sayılı Kanunun 6. Maddenin başlığı “Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması” iken, 6273 S. Kanun ile “ Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılması”, 6728 S.K. “Etkin pişmanlık ve çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılması” olarak değiştirilmiştir.
6273 S. Kanun ile kaldıran cezai yaptırımlar 6728 S. Kanun ile geri getirildiği için, yine değişen ibareler görüyoruz. Bu kanun maddesinde yapılan değişiklerde amaç, çekin güvenilir bir ticari vasıta olmasını sağlamaktır. O yüzden bu madde hükümleri kapsamında karşılıksız çekin olumsuz etkilerini ortadan kaldıran kişi için yargılama sonrasında cezasızlık durumu getirilmiştir.
5941 sayılı Kanunun 6. Maddesine göre etkin pişmanlık;                                                     .

Eğer karşılıksız çekin bedeli, kanuni ibraz tarihinden itibaren işleyecek faizi ile (3095 S.K. daki temerrüt faizi) birlikte yargılama aşamasında ödenirse, davanın düşmesine karar verilir.    


Bu bedel mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra ödenirse, hükmün tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir.

Şikâyetten vazgeçme halinde  de yukarıdaki 1. Fıkra hükümleri geçerlidir. Yani bulunduğu safhaya göre ya dava düşer ya da hüküm tüm sonuçlarıyla kaldırılır.


1. Fıkra hükmüne göre hesaplanan çek bedeli ödenmemiş ve cezaya hükmedilmişse, cezanın infazının bittiği tarihten itibaren 3 yıl ya da yasağın konulduğu tarihten itibaren 10 yıl sonra bu yasağın kaldırılması için başvurabilir. Başvuru hükmü veren mahkemeye yapılır. Mahkemenin kararına itiraz edilebilir ve bu itiraz İ.İ.K. 353/1. Maddesine göre yürütülür.
İ.İ.K. 353/1.maddesine göre:   “İcra mahkemesinin verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edilebilir.
İtiraz üzerine hükmü veren mahkeme itirazı incelemesi için dosyayı o yerde icra mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye gönderir.
İcra Mahkemesinin tek olduğu hallerde (ki küçük idari birimlerde tekdir.) İtiraz Asliye Ceza Mahkemesine gönderilir.
İcra Mahkemesi hâkimi ile Asliye Ceza Mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en yakın Asliye Ceza Mahkemesine gönderir.
İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir.”.
3 veya 10 yıllık süreler sonunda başvurulan mahkemenin kararına karşı 7 gün içinde itiraz edilebilir. İtiraz hakkında verilen karar kesindir.

H-6728 S. Kanunun 65. Maddesi ile 5941 sayılı Kanuna aşağıdaki madde eklenmiştir.



“GEÇİCİ MADDE 4- (1) Bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına ilişkin kayıtlar, bu Kanun gereğince silinmesini gerektiren şartlar oluşuncaya kadar Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında tutulmaya devam olunur.”  ‘ şeklindedir.
Yapılan değişiklikler ile yasak kararları Risk Merkezi’ne ve MERNİS’e bildirilmesi düzenlenmişken, eski kayıtların da silineceği koşulların oluşumuna kadar T.C. Merkez Bankası’ nda muhafazasına karar verildiği görülmektedir.
Yüklə 104,32 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə