bir yer de vardı. Bu iki mevki Sultaniye 'yi takip eden
bir sayfiye yeridir. Bâzi reisülküttâb ve kazasker
mazûlîerinin burada yalıları vardı. Hezarpâre Ahmed
Paşa 'nın bir sarayı da burada idi; hattâ Paşa-Bahçesi
adı da bu zatın bahçesinden gelmiştir. Bir aralık İncir-
Köyü 'nde çoğalan kahvehaneler „erbab-ı fısk-ı fücura
bir melce' olduğu" düşünülerek, yıktırılmıştı ( Vâsıf, I,
146). Burada bostancı-başılardan Sinan Ağa 'nın
yaptırıp, sonradan, yine bostancı-başılardan bulunup,
sadrâzam kethüdası olan Dürzi Hüseyin Ağa (ölm.
1173) 'nın bir mektep ilâvesi ile yenilediği İncir-Köyü
camii vardır.
Incirli-Köy 'ün cenubunda bulunan Paşa-Bahçesi
eskiden yalnız hıristiyanlar tarafından meskûn iken,
bilâhare Mustafa III. 'nın burada mektep, çeşme ve
hamam ile birlikte bir de cami inşasından
sonra türklerin de rağbet ettiği bir semt olmuş,
devlet ricalinden bir çoğu burada bağ, bahçe ve yalı
yaptırmışlardır. Paşa-Bahçesi 'nde eskiden mevcud
şişehâne bugün asrî bir cam fabrikasına tahavvül
etmiştir. Bundan başka burada, 1932 'den itibaren,
inhisarlar idaresinin müskirat fabrikası bulunmaktadır.
Ç u b u k l u . Katangion, Çubuklu koyu ve Oxyrros
Kanlıca 'nın şimâlindeki burundur ve bu sonuncusu
Gillius 'ta Magnum Glari olarak gösterilmiştir.
Çubuklu, eskiden Akimitlerin manastırı ile meşhur idi.
Çubuk lülesi yapıldığından veya Bayezid II. ile oğlu
Selim I. arasında geçen bir hâdiseden dolayı, bu ismi
alan bu semtte, eskiden beri Çu-buklu-Bahçe denilen
bîr has bahçe ve bostancı ve neferlerine mahsus bir
kışla vardı ve bu mesire civarındaki çubuklu-ocağı
mescidi, bostancı-başılardan ağa-babası Halil Ağa
tarafından yapılmıştı (adı hakkında bk. Evliya Çelebi, I,
465). Çubuklu 'da köşk, havuz ve güzel bir çeşme inşası
ile Çubuklu deresini güzelieştire-rek, Feyzâbâd
mesiresini tesis eden ve şenlendiren Damad İbrahim
Paşa oldu. Kavuzun başında şâir Vehbi 'nin tarihini
(1134) ihtiva eden bir taş vardı. Çubuklu 'da Keçecizâde
İzzet Molla 'nın yaptırdığı (1238) diğer bîr çeşme
ve Abdülmecid devri mâliye nazırlarından Rıfat Paşa
'nın tesis ettiği bir mahalle vardır. Rıfat Paşa, bu semti
şenlendirmek maksadı ile, bayır üzerinde halka parasız
arazi vermiş ve bu suretle Çubuklu 'nun imârına gayret
göstermişti. Tepede Mısır hidivi Abbas Hilmi Paşa 'nın
da güzel bir köşkü vardı ki, bülbülleri ile meşhurdu ve
ilk baharda bir çokları bülbül dinlemek için, kayıklar ile
buraya gelirlerdi. Bu köşk son zamanlarda İstanbul belediyesi
tarafından satın alınmıştır.
K a n l ı c a . Uzun düz sahili, Phrixou limen ismini
taşırdı. Burada, Hesychias 'a göre, Iason tarafından tesis
edilip, bilâhare yenilenen Ar-temis adak yeri
bulunuyordu (PauIy-Wissowa). Bundan sonra
Chalkedonlulara âit olan ve Gillius 'ta Plaka tesmiye
edilen Phiela ( Kanlıca körfezi) geliyordu. Tournefort (
Dionysios 'a atfen) 'a göre, eski Ciconium kasabasının
mevkii Manoli körfezinin (Kanlıca körfezi) hemen
yakınındadır ve Cornion denilmektedir. Mamafih bu
addaki Trakyalı bir koloniye tarafından kurulmuş olan
bu şehrin Kikonion (Çengel-Köyü ) olduğu da tahmin
edilmektedir(Pauly-Wissova). Bundan sonra gelen
burun, şeklinden dolayı, Lembos adını almıştır. Burası
Moltke haritasında, bir aralık Kıbrıs muhassıllığı da
yapan kazasker Tahsin Efendi 'ye âit olduğu için,
Kıbrıs-muhassılı olarak gösterilmektedir ki, Anadolu-
Hisarı ile körfez arasındaki burundur.
6âS
BOĞAZİÇİ.
Bu semt adını, her hâlde kağnı arabası kullandıklarından
dolayı, Kanglı ( Kaygılı) tesmiye olunan
( Nemeth Gyula, A Honfoglalâ magyar-sâg
kialakalâsa, Budapeşt, 1930, s. 34 ) bir türk kabilesine
mensup kimselerin bu yer ile her hangi bir surette
alâkaları bulunmasından almıştır. Daha istanbul 'un
fethinden önce, boğazın Ana- dolu kıyısına sahip olan
türklerin bu mevkie bu addaki türk kabîlesi
mensuplarını iskân etmiş olmaları ihtimâl dışında
değildir. Hammer 'in bu ismi, kan kelimesinden teşkil
edilmiş kanlı sıfatı ile münasebettar görmesi ( Hammer
), bir hata olsa gerektir. Eski vakfiyelerde Kanhcak
olarak geçmesi de bu kanaati kuvvetlendirecek
mâhiyettedir. Burası eskiden beri, bir sayfiye yeri
olarak, çok rağbet gören bir semt idi. Kanunî devri ricalinden
olup, 976 ( 1568 ) 'da Mısır valisi tâyin edilen
İskender Paşa'nın 967 (1559/1560) 'de mimar Sinan 'a
burada bir cami ve hamam yaptırması, XVII. asırda
Evliya tarafından iki mektep, ibrahim Çelebi ve Emir
Paşa yalıları gibi, bir çok yalıları bulunan 1200 evli ve
bağlı bahçeli bir şehir olarak gösterilmesi, mevkiin
harikulade nezaret.ve güzelliğinden dolayı, bu semtin
türklerin Bağaziçi 'ne sahip oldukları ilk devirlerden
itibaren kalabalık ve mâmur bir yer olduğunu izah eder.
iskender Paşa camii sonradan, en sonuncusu 1942 'de
olmak üzere, bir çok tamirler görmüştür (tafsilât için bk.
Cabir Vada, Boğaziçi konuşuyor, s. 68 v.dd.). İskender
Paşa ile oğlu Ahmed Paşa buradaki türbede medfundur.
Yine camiin sağ tarafında, Bahcat al-fatâvâ müellifi
şeyhülislâm Yenişehirli Abdullah Efendi ( ölm.
H56)'nin mezarı vardır. Bundan başka sûfîlerden Sinan
Efendi ( ölm. 974 ) 'nin yaptırdığı mescid burada idi
(Hadikat al-cavâmı ) ki, yeri bugünkü mescid çeşmesi
Dostları ilə paylaş: |