Bilgilerimizin kaynakları



Yüklə 445 b.
tarix01.11.2017
ölçüsü445 b.
#7891



Bilgilerimizin kaynakları

  • Bilgilerimizin kaynakları

  • Milgram Deneyi

  • Gelecek hafta için… bkz.

    • Nicel ve nitel araştırma nedir?


Modern bilimin kökenleri 1500-1750 arasında gelişmiştir (bilimsel devrim)

  • Modern bilimin kökenleri 1500-1750 arasında gelişmiştir (bilimsel devrim)

  • İlk önemli adım: Kopernik devrimi

    • 1542’de Kopernik yayınladığı bir kitapta dünya merkezli evren görüşüne (Batlamyus modeli) saldırdı. Kopernik, dünyanın değil güneşin sabit olduğunu ve dünya dahil diğer gezegenlerin onun etrafında döndüklerini öne sürdü.
  • Kepler (gezegenlerin yörüngelerinin şekli) ve Galile (teleskopun öncülerinden), çalışmalarıyla Kopernik’in açtığı yolu genişlettiler.

  • Descartes, Isaac Newton, Darwin



Kendi hatasından dolayı olgunlaşmamışlık hali

  • Kendi hatasından dolayı olgunlaşmamışlık hali

  • Aklını kullanma cesaretini gösterememe

    • Korkaklık ve tembellikten dolayı
    • Olgunlaşmamışlık hali çok rahattır
  • Bu durumda vasiler, onları o şekilde kalmaları için elinden gelini yaparlar

    • Olgunlaşmanın sıkıntılı ve tehlikeli olduğunu göstermeye çalışırlar
    • Bkz. KÖY
  • İkinci bir doğa olarak olgunlaşmama

  • Aydınlanma için gereken tek şey özgürlük: aklı kullanma özgürlüğü

  • Aydınlanmış çağ değil aydınlanma çağı (Kant zamanı)





Kökleri 15. yüzyıla kadar geri gider. Amacı metafiziği insan bilgisinden dışlamak ve deneysel bilginin gücünü arttırmaktı.

  • Kökleri 15. yüzyıla kadar geri gider. Amacı metafiziği insan bilgisinden dışlamak ve deneysel bilginin gücünü arttırmaktı.

  • Aydınlanma hareketi (Akıl Çağı, The Age of Reason) ile güçlenmiştir. Bu hareket akıl ve mantık yoluyla gerçeğin bulunabileceği ve bu gerçeğin insanı özgür kılacağı inancına dayanıyordu.

  • Bu yaklaşım Newton mekaniğine dayanmaktaydı: Evren bir saat gibi çalışmakta ve bundan dolayı da bu mekaniğin nereye varacağı yani evrenin geleceği önceden kestirilebilirdi.

  • Pozitivizme göre bizim dışımızda bağımsız sosyal bir dünya vardır ve buna ait özellikler nesnel yöntemler kullanılarak ölçülmelidir.

  • Burada gerçeklik dışsal ve nesneldir. Bilgi, şayet bu dışsal gerçekliğin gözlemlerine dayalıysa gerçek bilgidir.



Pozitivist anlayışa göre bilimsel bilgi, nesnel gerçekliğin insan zihni tarafından kavranmasıdır.

  • Pozitivist anlayışa göre bilimsel bilgi, nesnel gerçekliğin insan zihni tarafından kavranmasıdır.

    • Bir diğer deyişle bilimsel bilgi, bilen ile bilinen arasında bir ayrıma dayanmakta ve nesnenin özünün insan zihni tarafından edinimini ifade etmektedir.
    • Pozitivist anlayışa göre bilginin bilimselliğinin temel ölçütü; bilgiyi dile getiren önermenin olgusal olarak sınanabilirliğidir.
    • Bilimsel olmayan olgu ya da önermeler olgusal olmadıkları için sınanamazlar.


Pozitivizme göre bilimselliğin temelinde gözlem yatar.

  • Pozitivizme göre bilimselliğin temelinde gözlem yatar.

    • Gözlemi beş duyu organımızla yaparız. 
  • Pozitivizmin duyusal algılamayı kabul ederek araştırmalar yapması, onun “burada ve şimdi” olan konularla ilgilenmesi sonucunu doğurmuştur. İnceleme konusu burada ve şimdi olan olaylar ve olgulardır. Pozitivizme göre duyusal algılamaların dışında bir gerçeklik yoktur. 

  • Pozitivizm; bilimde gözlem ve deneye dayalı bir objektiflik ilkesini yerleştirmekle “ideolojiden arındırılmış sosyal bilim” anlayışının temellerini atmıştır.



Pozitivizmin bir özelliği olarak deneycilik

  • Pozitivizmin bir özelliği olarak deneycilik

    • Tabula rasa
  • En kısa anlatımıyla ampirizim (deneycilik); bilgi kuramında tüm bilgi ve kanılarımızın deneyimsel ve gözlemsel verilere dayandığı görüşü.

    • Buna göre herşey duyulardan, gözlemden ve deneyden gelir.
    • Zihinde bulunan tüm bilgiler deney kaynaklıdır. İnsan zihninde deneyden gelmeyen hiçbir şey yoktur. Bu minvalde olmak üzere gözlem ve deney emin ve kesin ampirik bilginin tek kaynağıdır. 


Deneyciliğin temelinde rasyonalist bilim felsefesine bir tepkinin yattığını görmekteyiz. Rasyonalistlerin insanın doğumundan itibaren bazı bilgilere sahip olduğu iddiası deneyci filozofların karşı çıktıkları temel önermedir.

  • Deneyciliğin temelinde rasyonalist bilim felsefesine bir tepkinin yattığını görmekteyiz. Rasyonalistlerin insanın doğumundan itibaren bazı bilgilere sahip olduğu iddiası deneyci filozofların karşı çıktıkları temel önermedir.

  • Deneycilere göre insan, doğuşuyla birlikte herhangi bir bilgi getirmez. İnsanın bilgisinin kaynağı içinde bulunduğu dünyadır, doğadır. İnsan doğa ile sınırlı olduğuna göre; dünyadan bağımsız bir gerçekliğin var olması da sözkonusu olamaz. O halde gerçek bilgi en yalın ifadeyle, doğada karşılığı olan bilgidir.

  • İnsanın doğayı tanımlayabilmesi ve anlamlandırabilmesi duyu organlarıyla olduğuna göre, duyumsal olarak algılanamayan, bilinemeyen bir takım önermeleri, bilimsel anlamda bilgi olarak kabul etmek bilim dışı bir davranış olacaktır.

  • Deneyci anlayışta doğa, düzensiz ve başıboş hareket eden ve meydana gelen olaylar arasında herhangi bir ilişkinin olmadığı bir gerçeklik değildir. Aksine doğa, belirli düzenlikleri içinde barındıran ve kaosa sebebiyet vermeyen işleyişlerle varlık bulmuş olan bir gerçekliktir. Bu minvalde olmak üzere gerçek bilgi de doğada var olan bu ilişkiler örüntüsünün ortaya çıkarılmasından başka bir şey olmayacaktır. Bu da ancak deney yolu ile mümkündür.



Pozitivist felsefenin iki ayrı döneminden söz etmek mümkündür. İlk dönem Saint Simon’la ikincisi ise Viyana Çevresi düşünürleriyle başlamıştır.

  • Pozitivist felsefenin iki ayrı döneminden söz etmek mümkündür. İlk dönem Saint Simon’la ikincisi ise Viyana Çevresi düşünürleriyle başlamıştır.

    • Saint Simon’un kullandığı anlamıyla pozitivizm, toplumsal yapıyı bilimsel çalışmalar vasıtasıyla ve bilimsel yöntemler kullanarak yeniden düzenlemeyi amaç edinen bir tutumun adıdır. 
    • Viyana çevresi (mantıksal pozitivizm): Burada yeni-olguculuğun (mantıkçı pozitivizmin) iki temel amacından söz edilebilir. İlki, bilimi metafizik ve teoloji gibi etkinliklerden ayırmak, diğeri ise felsefeye bilimsel bir kesinlik kazandırabilmek.


Pozitivist bilim anlayışının temel varsayımları

  • Pozitivist bilim anlayışının temel varsayımları

    • Bilimsel ilerleme birikimseldir.
    • Bilimsel bilgi tek meşru bilgidir. Metafizik iddialar, değer yargıları ve kanaatler meşru bilgi değildir.
    • Görgül verilerin derlenmesi ve değerlendirilmesinde, kuram oluşturulmasında normatif bakış açılarına, değer yargılarına, kanaatlere ve kişisel bakış açılarına yer yoktur.
    • Meşru bilgiye ancak mantık ve matematiği kullanarak, doğa bilimlerinin yöntemleriyle ulaşılabilir. Kavramlar gerçeklerin sayısal olarak ölçülmesine olanak tanıyacak şekilde işlevsel hale getirilmelidir.
    • Bilimin amacı neden-sonuç ilişkilerini açığa çıkarmak ve düzenlilikleri açıklayan kanunlar ortaya koymaktır.


Pozitivist bilim anlayışının temel amacı bilimi felsefi spekülasyonlardan kurtarmaktır (bunu sağlayan yöntem ise bilimsel deney ve net cevaplar bulma arayışıdır).

  • Pozitivist bilim anlayışının temel amacı bilimi felsefi spekülasyonlardan kurtarmaktır (bunu sağlayan yöntem ise bilimsel deney ve net cevaplar bulma arayışıdır).

  • Bilimselliğin ölçütü doğrulanabilirliktir. Bu ilkeye göre bir önermenin doğru olup olmadığı, o önermenin ilişkin olduğu ve öngördüğü duyumların ortaya çıkıp çıkmadığına bağlıdır.



Popper’ı “yanlışlanabilirlik ilkesi”ne ulaştıran veriler:

  • Popper’ı “yanlışlanabilirlik ilkesi”ne ulaştıran veriler:

    • Einstein'ın görelilik kuramı
    • Marx'ın tarih, Frued'un psikanaliz ve Alfred Adler'in `bireysel psikoloji' kuramları
  • 1919 yılındaki bir gelişme Einstein’in kuramının test edilme imkanını sağladı.



1919 yılı, görelilik kuramı bakımından anlamlı bir yıldı.

  • 1919 yılı, görelilik kuramı bakımından anlamlı bir yıldı.

  • Bu kurama göre, güneşin yakınından geçen ışık ışınları; güneşin yerçekimi alanının etkisine girerek eğilmeye uğrarlar.

  • O yıl, bu kuramı sınamaya elveren bir güneş tutulması oldu.

    • Uzaydaki bir yıldızın yerini önce gece, sonra gündüz saptama yoluyla, yıldızın güneşe yakın olması halinde, gönderdiği ışınları güneş tarafından eğilip eğilmediği araştırılabilecekti.
    • Ölçümlerin verdiği sonuçlar söz konusu, ışınların eğildiğini gösteriyordu.
  • Popper'i büyük ölçüde etkileyen, kuramın ön-deyişinin doğru çıkması değildi. Onu asıl ilgilendiren şuydu: Ön-deyinin doğru çıkmaması halinde, genel görelilik kuramı derhal reddedilecekti.



Popper bu tutumla, diğer üç kuramın savunucularının tutumlarını karşılaştırdı.

  • Popper bu tutumla, diğer üç kuramın savunucularının tutumlarını karşılaştırdı.

  • Bunlar belirli bir olayın kuramlarına nasıl uygun düştüğünü her zaman kolaylıkla açıklayabiliyorlardı; ama hangi koşulların gerçekleşmesi halinde kuramlarını savunmaktan vazgeçeceklerini asla belirtmiyorlardı.

  • Doğrulayıcıları çok olan fakat yanlışlayıcıları belirsiz olan bu kuramlar ona göre bilimsel olmayan kuramlardı. Popper, hangi kuram olursa olsun belli koşullarda deneysel destek bulmanın kolay olduğunu; bilimselliğin ampirik destek sağlamada değil, kuramın hangi koşullar altında yanlış olduğunu belirlemeyi esas aldı.

  • Popper, hangi kurama 'olursa olsun ampirik destek bulmanın kolay olduğunu; bilimselliğin ampirik destek sağlamada değil, kuramın hangi koşullar altında yanlış olduğunu belirlemede yattığını düşünmeye başladı.

  • Eğer bir kuram yanlışlanabilir ise, bilimseldir, dedi. Böylelikle Popper “yanlışlanabilirlik ilkesini” getiriyordu.

  • Popper’e göre, tümevarım ilkesinin geçersizliği nedeniyle, kuramlar hiçbir zaman deneysel olarak doğrulanamaz. Ama yanlışlanabilir.



Analitik önerme: Yüklemi öznesi hakkında yeni bir bilgi vermez. Genellikle totolojiktirler. Yanlışlanma riski taşımazlar.

  • Analitik önerme: Yüklemi öznesi hakkında yeni bir bilgi vermez. Genellikle totolojiktirler. Yanlışlanma riski taşımazlar.

    • Bütün babalar erkektir.
    • Bütün keller saçsızdır.
    • Bir telin uzunluğu onun yarısının iki katıdır.
  • Sentetik önerme: Yüklemi özneye yeni bir bilgi yükler. Yanlışlanma riski taşırlar.Bilimsel önermeler sentetiktir.

    • Bütün metaller ısıyı iletir.
    • Dünya Güneşin etrafında döner.


Dünya ya yuvarlaktır, ya da değildir.

  • Dünya ya yuvarlaktır, ya da değildir.

    • Bir bilgi vermez.
    • Analitiktir.
    • Yanlışlanma riski taşımaz.
  • A) Yağmur yağacak.

  • B) Bugün yağmur yağacak.

  • C) Bugün Türkiye’de yağmur yağacak.

  • D) Bugün Erzurum’da yağmur yağacak.

  • E) Bugün Erzurum şehir merkezinde yağmur yağacak.

  • F) Bugün Erzurum şehir merkezinde saat 12’ de yağmur yağacak.

    • Yanlışlanma riski artar.
    • Bilgi verici içeriği artar
    • Sentetiktir


Bütün kuğular beyazdır

  • Bütün kuğular beyazdır

  • Önümüzdeki perşembe günü şiddetli yağmur yağacak.

  • Garajımdaki ejderha –yanlışlanamayan bir açıklama- (kaynak: Carl Sagan’a atfen İTÜ Sözlük)

    • -garajımda alev püskürten bir ejderha var. -a, ne ilginç! hadi gidip görelim. -göremeyiz, o görünmez bir ejderha. -hmm, peki o zaman yere un serpelim ayak izlerini görürüz. -bu ejderha uçuyor ama. -kızıl ötesi kamera kuralım o zaman, yaydığı ısıyı kaydederiz. -iyi olurdu ama bu ejderha ısı yaymıyor, soğuk alev püskürtüyor. -havaya boya sıkalım madem, üstüne yapışır? -ıh, bu ejderha maddî değil, üstünde boya durmaz.


Bilim adamları topluluğunun bilimsel sorunlara nasıl yaklaşacağını belirleyen, bilimsel araştırmanın yolunu yordamını gösteren, içinde iş görenleriyle birlikte bütün bir bilimin bakış açısını yönlendiren kalıplaşmış örnekçe dizisi olduğunu ifade eder.

  • Bilim adamları topluluğunun bilimsel sorunlara nasıl yaklaşacağını belirleyen, bilimsel araştırmanın yolunu yordamını gösteren, içinde iş görenleriyle birlikte bütün bir bilimin bakış açısını yönlendiren kalıplaşmış örnekçe dizisi olduğunu ifade eder.

  • Kuhn'a göre bilim iki şekilde yapılabilir. Ya bir paradigma veri kabul edilir ve “normal bilim” ( “normal science” ) yapılır; ya da paradigma değiştirilmeye çalışılır ve “devrimci bilim” (revolutionary science) yapılır.

  • Normal bilim, bilimsellikle ilgili görülen özelliklerin çoğunu gösterirken; devrimci bilim felsefe olma eğilimindedir.



Bir yaklaşım nasıl paradigma halini alır? Paradigma öncesi dönemde birtakım okullar söz konusu bilim dalına hakim olmak için rekabet ederler.

  • Bir yaklaşım nasıl paradigma halini alır? Paradigma öncesi dönemde birtakım okullar söz konusu bilim dalına hakim olmak için rekabet ederler.

  • Daha sonra kayda değer bir bilimsel çalışmanın gerçekleşmesiyle okullardan biri öne geçer ve bu okulun fikirleri paradigmayı oluşturur.

  • Yaptıkları araştırma ortak bir paradigma üzerine kurulu olan araştırmacılar aynı kurallara ve ölçülere bağıdır.

  • Bu bağlılık sonucunda ortaya çıkan görüş birliği belli bir araştırma geleneğinin oluşması ve sürmesi için ön şarttır.   



Normal bilim döneminde problemler nasıl çözülür? Normal bilim dönemlerinde kuramlar değil, bilim adamları sınanır.

  • Normal bilim döneminde problemler nasıl çözülür? Normal bilim dönemlerinde kuramlar değil, bilim adamları sınanır.

  • Bu dönemlerde bilim adamları bulmaca çözmeye çalışan kimselere benzer.

  • Bulmacanın; sorunu çözmek için gerekli olan, tüm parçacıkları baştan verilmiştir.

  • Bütün iş, parçacıkları doğru yerlerine oturtmaktan ibarettir.

  • Kuhn'a göre her zaman için bir paradigma vardır; ama her zaman normal bilim yapılmaz.



Paradigmalar arası geçiş (devrimci bilim): Bazen paradigma değişir. Örneğin, Ptolemaios astronomisinin yerini Kopernik astronomisi almış; Aristoteles dinamiği yerini Newton dinamiğine, o da yerini görelilik kuramına bırakmıştır.

  • Paradigmalar arası geçiş (devrimci bilim): Bazen paradigma değişir. Örneğin, Ptolemaios astronomisinin yerini Kopernik astronomisi almış; Aristoteles dinamiği yerini Newton dinamiğine, o da yerini görelilik kuramına bırakmıştır.

  • İki ayrı paradigmanın kavramlarının karşılaştırılamazlığı, Kuhn'un paradigma değişmesinin bir dinden başka bir dine geçişe benzediği görüşünü vurgular.

  • Farklı paradigmaları savunanlar arasında, ancak kısmî bir haberleşme (communication) olabilir.

  • Birinin dilinin diğerinin dilinde karşılığı yoktur.

  • Biri diğerini anladığını söylüyorsa, bu, onun diğerinin dediklerini kendi diline çevirmesi ve dolayısıyla diğerini (kısmen) yanılış anlaması demektir.



Paradigma kavramı sosyal bilimlerde kullanılabilir mi?

  • Paradigma kavramı sosyal bilimlerde kullanılabilir mi?

  • Sosyal bilimcilerin üzerinde anlaşabileceği tek bir paradigmayı tespit etmek veya  bulmak son derece zordur. Çünkü herhangi bir araştırma ortamında mevcut bütün sosyolojik paradigmalar kullanılabilir. Onların hiçbiri ne doğrudur ne yanlıştır;hatta ne daha iyidir,ne daha kötüdür. Tek bir paradigma yerine iki veya daha fazla paradigma kullanılması sosyal bilimler için daha uygundur. Her bir paradigma kendi içinde entelektüel gelişimini sağlamalıdır. Ancak bu sayede belli bir paradigmanın egemenlik kurmasının önüne geçilebilir. Aynı gelişmeler gerçek teorik farklılaşmanın ve çoğulculuğun garantisidir. Bu yolla epistemolojik ve teorik emperyalizm ve baskı önlenmiş olur. 



Tek ve kesin olarak geçerli bir bilimsel yöntemin olmayışı, herhangi bir teorinin ancak kaba ve yaklaşık biçimde geçerli olabilmesi ve nihayet herhangi bir alanda birden fazla teoriye yer verilmesi Feyerabend ile “teorik çoğulculuk” görüşünün gündeme gelmesine yol açmıştır. Feyerabend, teorik çoğulculuğu savunur.

  • Tek ve kesin olarak geçerli bir bilimsel yöntemin olmayışı, herhangi bir teorinin ancak kaba ve yaklaşık biçimde geçerli olabilmesi ve nihayet herhangi bir alanda birden fazla teoriye yer verilmesi Feyerabend ile “teorik çoğulculuk” görüşünün gündeme gelmesine yol açmıştır. Feyerabend, teorik çoğulculuğu savunur.



Yönteme hayır: Feyerabend “bilimsel yöntem” diye bir şeyin bulunmadığını savunur: bilimsel pratiğin ona göre yönetildiği ya da yönetilmesi gereken evrensel olarak geçerli yöntem bilgisel bir ilke yoktur.

  • Yönteme hayır: Feyerabend “bilimsel yöntem” diye bir şeyin bulunmadığını savunur: bilimsel pratiğin ona göre yönetildiği ya da yönetilmesi gereken evrensel olarak geçerli yöntem bilgisel bir ilke yoktur.

  • Eğer illa ki böyle bir ilkenin bulunması gerektiğinde ısrarlıysak, Feyerabend’e göre bu ilke, kendisinin de inanmadığını ve usçuların içinde bulunduğu durumun alaycı bir özeti olduğunu söylediği: “ne olsa uyar” (anything goes) ilkesidir.

  • Kaynak: http://www.genbilim.com/content/view/1683/86



Kaynaklar ve okuma önerileri

  • Kaynaklar ve okuma önerileri

  • http://www.kalem.biz/yazi.asp?islem=yazidetay&id=1092&db=20&konusu=POZ%DDT%DDV%DDZM%20NED%DDR%20NE%20DE%D0%DDLD%DDR

    • Ayşe Hür: Türk Kanı Taşımayanlar, Taraf Gazetesi
    • Komplo teorisi
    • Genetiğin kullanımı ve suistimali
    • Psikanaliz ve Astroloji bilim midir?
    • Immanuel Kant: Aydınlanma Nedir?
    • Paul Feyerabend: Özgür Bir Toplumda Bilim, Ayrıntı Yayınları
    • Paul Feyerabend: Yönteme Hayır, Ayrıntı Yayınları
    • Thomas Kuhn: Bilimsel Devrimlerin Yapısı
    • A. Chalmers: Bilim Dedikleri, Vadi Yayınları
    • Karl Popper: Bilimsel Araştırmanın Mantığı, YKY
    • Daniel Klein, Thomas Cathert: Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer, Aylak Kitap


Yüklə 445 b.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə