73 Türk Dili 72 73 Türk Dili Lakırdı Kelimesinin Kökeni 1



Yüklə 257,44 Kb.
Pdf görüntüsü
tarix21.07.2018
ölçüsü257,44 Kb.
#57401


73

Türk Dili 

Türk Dili

 

72



73

Türk Dili 



Lakırdı Kelimesinin Kökeni

1

Nikolay K. DMİTRİYEV



2

“Söz, laf, kelime” anlamlarındaki 



lakırdı 

  kelimesi ve bundan 

türemiş 

lakırdıcı 

  kelimesi Osmanlı-Türk kelime dağarcığında dildeki fiil ve 

isimlerle anlam bakımından her hangi bir çağrıştırmadan, öbür kelimelerden ayrı durur. 

Bu kelimenin öbür Türk lehçelerinde pek yaygınlaşmaması (RADLOFF’a göre kelime 

yalnızca Kırım ve Türkiye’de biliniyor, ayrıca Yenisey-Orhon ve Uygur metinleri bir yana, 

HOUSTMA, İbnü-Mühennâ “Arap filolog”

3

 ve Çağatay sözlüklerinde bile rastlanmaz), 



ilk sesinin genel Türkçenin kelime başında rastlanan ünsüzler kuralına uymaması,

4

 keli-



menin kökeni itibarıyla Türkçe olmadığını, bunun başka bir dilden alınmış kelime olarak 

açıklanmasını zaruri kılıyor.

Yapı çerçevesi bakımından genel Türkçe tarzında yapılmıştır (krş. 

(i)rti biçimini ve 

DENY’de, bununla bağlantılı biçimleri (



Grammaire … § 858), ancak bu yapı teşekkülü 

tipi en belirsiz olanlar sınıfına girer ve kelimenin kökenini açıklamamıza katkıda bula-

namaz.

Kelimenin kökenini ele almadan önce, Ş. Sami’nin Osmanlıca açıklamalı sözlüğü 



Kāmûs-ı Türkî’de

5

 gösterdiği kelimenin sahip olduğu anlam farkları üzerinde duralım. 



Burada görüldüğü gibi 

lakırdı kelimesi için, kelimenin çeşitli açıklamalarında ve özel-

İlk olarak 



Dokladı Akademii Nauk SSSR, Seriya B, 1926, s. 117-120’de yayımlanan, sonra da 

Nikolay Konstantinoviç D

MİTRİYEV

’in makalelerinin toplu yayımı olan 



Stroy Tyurkskiḫ Yazıkov

Moskova, 1962’nin 55-58. sayafalarında yayımı tekrarlanan bu makale Rusçadan Türkçeye Risbek 

A

LİMOV


 tarafından çevrilmiştir.

Nikolay Konstantinoviç D



MİTRİYEV

, “Etimologiya slova lakırdı”, 



Dokladı Akademii Nauk SSSR, 

Seriya B, 1926, s. 117-120; 



Stroy Tyurkskih Yazıkov, Moskova, 1962, s. 55-58.

Platon Miḫailoviç M



ELİORANSKİY



Arap-filolog o turetskom yazıke, Arapça metni, çevirisi ve 

sunuş ile P. M. M

ELİORANSKİY

 tarafından yayımlanmıştır. SPb., 1900.

“l” sesi genel kural olarak Türkçede kelime başında rastlanmaz krş. W. R



ADLOFF



Phonetik der 



nördlichen Türksprachen, Leipzig, 1882-1883, § 166, 167, Platon Miḫailoviç M

ELİORANSKİY



Arap-filolog o turetskom yazıke; Karl F

OY

, “Das Aidinisch-Türkische”, 



Keleti Szemle, 1900, I., s. 305. 

N. N. P


OPPE

, “Çuvaşskiy yazık e yego otnoşenie k mongolskomu i tyurkskim yazıkam”, 



İzvestiya 

Rossiyskoy Akademii nauk, XVIII, 1924, vd.

5 1243


b

. sayfada kelime ile ilgili aşağıdaki anlamlar ve deyim örnekleri verilmiştir:

 

1. Söz, kelime, lafz: 



Hiç işitmediğim Türkçe bir lakırdı idi. 2. Kelâm, mükâleme, konuşma, sohbet: 

lakırdı ediyordu; bütün gece lakırdı edip beni uyutmadılar. 3. Karar, pazarlık, müzâkere: Yarın 

lakırdısını edeceğiz, biz kendisiyle lakırdı ettik. 4. Münâza‘a, nizâ‘, muhalefet: Geçen gün aralarında 

lakırdı etmişler. 5. İ‘tirâz, ta‘riz: lakırdı olmasın diye çekiniyor. 6. Boş söz, lâf u güzâf: O lakırdıdır || 

lakırdı olmaz = söz anlamaz || lakırdısı olmaz = kale alınmağa deymez || boş lakırdı = beyhude söz || 

lakırdı bitirmek = karar vermek || lakırdı taşımak = dedi koduculuk etmek || lakırdı torbaya girmez = 

sade sözle iş olmaz || lakırdı karıştırmak = fesad ve nifak komak.

 Lakırdıcı kelimesi için şu örnekler verilmiştir:

 

çok lakırdı söyleyen, sükûtu olmayıp daima lakırdı bulan: 



lakırdıcı bir çocuk; koca karılar çok 

lakırdıcı olur.


Lakırdı Kelimesinin Kökeni

75

Türk Dili 



Türk Dili

 

74



likle 

lakırdıcı 

 kelimesinde görülen “çok lakırdı söyleyen, sükûtu olmayıp dai-

ma lakırdı bulan” anlamları daha uygundur. Görünüşe göre, bu anlam kelimenin temel 

anlamı olup, Ş. Sami’nin ilk önce verdiği anlamlar ise ondan türemiştir. Bize göre, 



lakırdı 

 kelimesinin açıklamasına laklak 

 kökü ile bağlantılı kelimeler dizisi 

yol göstermektedir. 



Kāmûs-ı Türkî bu kelimeyi şöyle tarif etmektedir.

1. 


laklak 

 Leğlek denilen maruf büyük kuş. Bu kuşun gagasını birbirine vurarak 

çıkardığı ses. Boş lakırdı, gevezelik, bilafasıla söylenilen saçma sapan sözler; 2. 

laklaka 

 Leğleğin gagasıyla çıkardığı ses. Manasız ve çok sözler, türrehat, hezeyan; 3. lak-



lakiyyat 

 Boş lakırdı, hezeyan, saçma sapan sözler, türrehat. Bu kelimelerde bir 

yandan sırayla anlam çeşitlenmektedir, (gerçek anlamı; madde ve onun çıkardığı sesler 

ve benzerliği dolayısıyla birinci anlamdan türeyen soyut anlam; boş lakırdı, gevezelik,), 

öbür yandan onların kökenine işaret eden gösterge ihtiva ediyor, çünkü 

laklakiyat keli-

mesinin açıklamasında [Arabiye takliden uydurma bir sözdür] notu vardır. Bu açıklama 

sözlüğün yazarını yarı yolda duraklatmıştır, çünkü muhtemelen bu kelimenin Arapçadan 

gelmediğini düşünüyordu. Ancak, yazar 



Dictionnare turc-française adlı sözlüğünde daha 

kararlı bir biçimde davranır ve 



laklaka kelimesini de Arapça olarak tanımlar.

6

 Arapça sö-



zlüklerdeki (BIBERSTEIN-KAZİMİRSKİY, DOZY ve öbürlerindeki) veriler bu dizinin 

hepsini, yine aynı esas anlamları ile birlikte içermektedir. Arapça 



laklak 

 (leylek, 

leyleğin gagası ile vurması) hem ses bütünlüğü, hem de ikili anlam taşıması bakımından 

ikileme yolu ile yapılmış gerçek Türkçe taklit kelimelerden ayrılmamaktadır, ayrıca 

onların gelişmelerinin genel heyetine uyarak biçim bakımından onlara tetabuk etmek-

tedir.


7

 (krş. 


çırçır, çıvçıv, şakşak, anlamları “çekirge çıtırtısı” ~ “çekirge”, “civciv cıvıltısı”, ~ 

civciv; “kastanyet sesleri” ~ “kastanyet”). 



Çırçır:çır, çıvçıv:çıv, şakşak:şak ve laklak:lak’ları 

karşılaştırarak, bir Osmanlı farkında olmadan bir bütün ses külliyesi olarak iktibas 

edilmiş 

laklak’ı eşit iki parçaya (lak-lak) ayırır, böylece kelimeyi tersinden türetme yolu 

ile gerçek taklit anlamındaki (gaganın çatırtısı) 



lak-lak ve yeni biçim olan lak-lak etmek 

(çatırdatmak) deyişlerini meydana getirir. Bu süreç her hâlükârda 



demircinin ömrü - 

taktakla,

8

 leyleğin ömrü laklakla geçer biçimindeki ilgin çekici rivayeti olan leyleğin

9

 ömrü 

Taklit kelimelerin yapımında yaygın olan bu Arapça biçim Türkler tarafından da benimsenmiştir. 



Krş. Arapçada kullanılan 

maẓmaẓa,  kahkaha vs. Halis Türkçe biçimlerden (şak-şak, pıt-pıt vs.) 

Arapça biçimler kelime sonunda ünlünün bulunması ile ayrılır.

Ben taklit kelimelerin N. İ. A



ŞMARİN

 terminolojisine göre 



mimema kuralları ve yapı 

sınıflandırılmasını bu konu ile ilgili gerçek malzemenin genişçe yer verildiği “Beiträge zur 

osmanischen Mimologie” (

Wiener Zeitschrift für die kunde des Morgenlandes (1927, XXXIV, 105-

123) adlı makalemde delillerle teyit etmeğe çalışmıştım. Bu makalede Türk ıstılahlarındaki N. İ. 

A

ŞMARİN


’in öncülüğünü kabul ederek ve onun dikkatinin daha ziyade dilde fikir yürütmenin 

esasına ve psikolojisine yöneldiğine işaret ettim ve onun tam tersine meseleye yalnız biçim ve dil 

bilgisi tarafından bakmağa çalıştım.

V. G



ORDLEVSKİY



Obraztsı osmanskogo narodnogo tvorçestva, Moskova, 1916, No. 983, krş. yine 

No. 1490.

Bu Arapçadan gelmiş Farsça biçim. V



ULLERS

 (

Vuller’s Lexicon, II, 1095) Arapça biçimini 

Farsçadan türemiş olarak sayıyor. Osmanlıcada kelime yalnızca 

leylek anlamındadır, onun sesini 

karşılamıyor. Aynı anlamda bu kelime birkaç Türk lehçesinde de (Volga Boyu ve Orta Asya



da) 

vardır.



N. K. DMİTRİYEV

75

Türk Dili 



Türk Dili

 

74



laklakla geçer

10

 atasözünden önce tamamlanmıştır. İki uyaklı unsuru olan yukarıdaki 



biçim, şüphesiz, Ş. Sami’nin verdiği örnekten daha eskidir ve bizim için daha iyi örnek 

olacak niteliktedir, çünkü buradaki 



lak-lak ses taklidi halis Türkçe olan tak-tak’a tama-

men eş değerdir. Sözlükler 



tak-tak kelimesinin taklit kelimelerin yapı gelişmesinin tabii 

yolunun hepsine sahip olduğunu gösteriyor. 



Tak, takmak, tak, *takır, *takır, takırdı ve 

*takır, takırdamak. Biz lak biçiminin ve ondan türemiş lak-lak (bu biçim lak’ın varlığı 

sebebiyle bir bütün olarak kabul edilemez) biçimiyle birlikte yapı tekâmülünün ilk 

dönemini (

+ır ~ +ıl

11

 ekini alması) tamamladığını, yalnızca nazari olarak değil, belgelere 



dayanarak hükme bağlayabiliriz. Şöyle ki, Gy. NÉMETH’e

12

 ve Kumukların teyit ettiğine 



göre Kumukçada 

lakır et (schwatzen) ve lakırcı (Schwätzer) biçimleri mevcuttur. İleride, 

varlığı böylece şüphe uyandırmayacak 



lakır biçimi +ır ~ +ıl almış öbür bütün ses taklidi 

biçimlerle beraber, iki yönde gelişecekti, ya kelime gövdesinden doğrudan fiil biçimine 

(yani, 

lakır-mak),

13

 veya önce 



-da (burada -la yerine düzenli olarak -da geliyor)

14

 ekini alıp 



sonra fiile dönüşecekti. Fiilin birinci biçiminden tabii olarak fiilden 

lakır-dı ismi, fiilin ik-

inci biçiminden 



lak+ır+da-k

15

 ismi yapılır. Ancak son örneğe hiç rastlanmamış, yalnızca 

ilk biçimden bize dek 

lak+ır+dı kelimesi ulaşmıştır. Metinlerde (lakır+dı’dan bir önceki 

halkayı oluşturan) 



lakır-mak fiiline rastalanmaması kelimenin kökenini reddetmiyor

çünkü bu tür zincirlerde bazı halkaların olmayışı birçok taklit kelimede rastlanılmıştır, 

üstelik eksik halkalar bazen öbür halkalara benzetilerek tekrar onarılmıştır. Böylece, 

burada biz Arapça benzer iki heceden oluşan taklit kelime 



laklak’ın biçim bakımından 

Türkçe taklit kelimelerinin belli zümresi ile uyuşarak, benzeşme yoluyla 



lak biçimini, 

yine aynı tarzdaki yaygın olan 



lak+ır ve yalnızca Osmanlılarda değil, öbür milletlerde 

(Bulgar, Sırp) de rastlanan, 



-mak’lı fiil biçiminden atlayarak yapılmış lakır-dı kelimesini 

ortaya çıkardığını görüyoruz. Kelimenin yapı tekâmülüne anlam evrimi de eşlik etmiştir. 

Sesin ve onu çıkaran maddenin çeşitlenmiş açık anlamı, yerini önce söz sürecine eşlik 

eden gürültünün istiareli belirtilmesine, daha sonra da sözün kendisinin belirtilmesine 

bırakmıştır. İktibas edilmiş yabancı kelimenin dildeki işlenmesindeki bu süreçte keli-

menin en dirençli yanı onun ses iskeleti olmuştur Ancak yalnızca kaba Osmanlı dili yer 

yer görülen ve kurala uymayan biçimi kurala uydurmak amacıyla 

yakırdı (Ş. Sami) biçi-

mini ortaya çıkarmıştır.

16

10 


Kratkaya uçebnaya grammatika sovremennogo osmansko-turetskogo yazıka’yı A. N. S

AMOYLOVİÇ

 

tercüme etmiştir. Leningrad 1925, s. 107.



11 

Çat’tan çat-ırçız’dan çız-ırçiv’den çiv-ilzır’dan zır-ıl vs gibi (bk. “Beiträge …” (veya k izuçeniyu 

turetskoy mimologii). Redaksiyon.

12 

Gy. N


ÉMETH

, “Kumük es balkár szójegyzék”, 



Keleti Szemle, XII, 1911, s. 135.

13 


Bir taraftan 

Gırgır’dan gırgır-mak, öbür taraftan da gırgır-dı gibi (bk. “Beiträge …”, J. Th. Z

ENKER




Türkisch-arabisch-persisches Handwörterbuch, I-2, Leipzig, 1866-1876, s. 789. Redaksiyon.

14 


Onun ortaya çıkması ile ilgili M. B

ITTNER


 ve W. B

ANG


’ın görüşü ve tenkidi “Beiträge”de 

verilmiştir. (bk. K izuçeniyu turetskoy mimologi). Redaksiyon.

15 

Meselâ Volga Boyu Tatarcasında rastlanan 



lakırda- fiilinden.

16 


Kelime başında “l” sesi geçen taklit kelimeler nadiren rastlanmaktadır. 

lap-lup, lapır-lapır 

(G

ORDLEVSKİY



), 

lüp-lüp (Ş. Sami).

Yüklə 257,44 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©www.genderi.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

    Ana səhifə